Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/137 E. 2021/303 K. 16.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/137 Esas
KARAR NO: 2021/303
DAVA: Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 15/05/2018
KARAR TARİHİ: 16/03/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;——Tedavi masraflarının birden fazla sigortası tarafından temin edilmiş olması halinde, bu masraflar sigortacılar arasında teminatları oranının paylaştırılır” denildiğini, sigortalı dava dışı —- tedavisine ilişkin —- fatura ile hastaneye provizyon verilerek yapılan ödemenin — sigortalı dava dışı ——- tarihli fatura ile hastaneye provizyon verilerek yapılan ödemenin ——-sigortalı dava dışı —- ilişkin —- fatura ile hastaneye provizyon verilerek yapılan ödemenin ——- tarihli fatura ile hastaneye provizyon verilerek yapılan ödemenin —-sigortalı dava dışı —- tarihli fatura ile hastaneye provizyon verilerek yapılan ödemenin — sigortalı dava dışı —- tedavisine ilişkin — fatura ile hastaneye provizyon verilerek yapılan ödemenin — sigortalı dava dışı —- tedavisine ilişkin —-tarihli fatura ile hastaneye provizyon verilerek yapılan ödemenin—- olmak üzere, toplam ——- alacağın ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilini, yargılama giderleri ile vekalet ücretlerinin davalı tarafından tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde belirtilen dava dışı davacı sigorta şirktetinde sağlık sigortalı bulunduğu beyan edilen ——— müvekkili sigorta şirketi nezdinde de sigortalıların bulunduğunu, poliçe teminatları kapsamında olduğu tespit edilecek mahiyette bir rahatsızlarına ilişkin olması halinde, farklı mahiyette teminatlar tanımlandığını, sigortalıların davacı yanca sigortalılara yapmış olduğu tedavi giderleri için müvekkili şirketten tanzim olunan poliçelerden yararlanma talebi ile ve/veya herhangi bir ödeme talebinde bulunmadıklarını, herhangi bir sağlık kuruluşundan herhangi bir provizyon talebinin bulunmadığını,——- davaya konu rahatsızları, tedavi görülen —— sebebiyle teminat kapsamı dışında olduğunu, dolayısıyla söz konusu sigortalılar yönünden herhangi bir ödeme yapma yükümlülüklerin bulunmadığını,———davaya konu rahatsızları bakımında dava dilekçesinde talep edilen tutarın açıklanması gerektiğini, talebin anlaşılamadığını, —-ait dava konusu tedaviler bakımından ——- sayılı dosyası ile davacı şirket tarafından ödenmiş bulunan sigortalıya ilişkin bir kısım giderlerin talep edildiğini, aynı konu olduğunun tespiti halinde mükerrer talebin oluşacağını ve talebin reddinin gerektiğini belirterek, davanın esası bakımından, haksız ve yasal dayanağı bulunmayan davanın reddini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle, davacı sigorta şirketi tarafından özel sağlık sigortası kapsamında sigortalı olan dava dışı sigortalının tedavisine ilişkin ödenen bedelin —– kısmının davalı sigorta şirketinden rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda yazılı yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, her biri farklı sigortalı ve sigorta poliçesi bulunan talepler yönünden mahkememizin —–sayılı dosyası tefrik edilerek ayrı esaslara kaydedilmiş, sigortalı —– yönünden yapılan ödemenin rücuen tahsili talebi için mahkememiz yukarıda esas sayılı sıraya kaydı yapılarak yargılamaya devam edilmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış, bilirkişi raporları alınmış, yargılama sırasında———– tarihinde kabul edilen 7101 sayılı kanunun 61. Maddesi ile 6102 sayılı T.T.K.’nın 4. Maddesinin 2. Fıkrasının değiştirilmesi sebebiyle basit yargılama usulüne geçilerek dava sonuçlandırılmıştır.
Taraflarca bildirilen delillerin toplanmasından sonra, mahkememizce dosya bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişiler tarafından ——- tarihli ön rapor dosyaya ibraz edilmiş ise de gerek düzenlenen ön raporun dosya kapsamına uygun olmadığının ve uyuşmazlığı çözmeye elverişli olmadığının anlaşılmış olması gerekse sigorta alanında uzman bilirkişi tarafından uyuşmazlık konusunun uzmanlık alanı dışında kalması gerekçesiyle dosyadan çekilme dilekçesi sunması göz önünde bulundurularak ve taraf vekillerinin karşılıklı olarak dilekçelerinde beyan ettiği hususlar da göz önünde bulundurularak dosya özel sağlık sigortaları alanında uzman sigortacı bilirkişi ile hekim bilirkişisine tevdi edilmiş, bilirkişiler tarafından ——tarihli bilirkişi raporu düzenlenmiş, mahkememizce de düzenlenen rapor denetime elverişli ve dosya kapsamına uygun görülmekle, hükme esas alınmıştır. Şöyle ki;
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller ve mahkememiz denetimine ve hükme elverişli —- tarihli bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde, dava dışı sigortalının davacı ile akdettiği poliçenin —- tarihli ve teminatın limitsiz olduğu; davalı sigorta şirketi ile akdettiği poliçenin —— teminatın limitsiz olduğu, dava dışı sigortalı —– tedavisi nedeniyle davacı tarafça yapılan tedavi giderlerinin toplamı olarak ——- dava dışı sigortalının tedavi gördüğü hastaneye ödendiği, hem davacı tarafça hem de davalı tarafça söz konusu ödemelerin teminat altına alındığının bilirkişiler tarafından tespit edildiği görülmüştür. Davacı tarafça davalı taraf rücu edilebilmesinde yasal koşulların oluşup oluşmadığı noktasında yapılan incelemede ise bilindiği üzere Ticaret Kanunu genel olarak birden çok sigortayı, müşterek sigortayı, ——- kısmi sigortayı düzenlemiştir. Sigorta sözleşmeleri de zarar ve tutar (meblağ) sigortaları olarak iki ana grupta değerlendirilmektedir. Tutar sigortalarında, birden çok sigorta sorunu söz konusu değildir. Çünkü bu sigortalar rizikonun gerçekleşmesi sebebiyle meydana gelen zararın giderilmesini amaçlamazlar dolayısıyla sigorta sözleşmesinde tanımlanan rizikonun gerçekleşmiş olması sigortacının ödeme borcunun doğması için yeterlidir ve zararla sınırlı ödeme yapmak zorunluluğu yoktur. Zarar sigortalarında ise sigortacı rizikonun gerçekleşmesi sebebiyle ortaya çıkan zararı karşılar. Eğer zarar mevcut sigortalardan birinin kapsamında tamamen karşılanmışsa, aynı rizikoya karşı yaptırılan diğer sigortalara başvurmak artık mümkün olmayacaktır. Müşterek sigorta yönünden yapılan incelemede Türk Ticaret Kanununun 1466. Maddesi göz önüne alındığında, müşterek sigortanın ortaya çıkması bakımından; birden çok sigortacı ile sigorta ettiren müşterek sigortadan haberdar olmaları şeklinde olabileceği gibi, birden çok sigortacının ve hatta sigorta ettirenin dahi bilgisi olmadan ortaya çıkması da mümkündür. Her iki tarafından yani müteaddit sigortacının ve sigorta ettirenin haberdar oldukları müşterek sigorta ” bilinçli müşterek sigorta “; taraflardan birinin yahut ikisinin de haberdar olmadıkları müşterek sigortaya ise “bilinçli olmayan (tesadüfi)” müşterek sigorta denmektedir. Somut davada dava dışı sigortalıya ilişkin rizikonun gerçekleştiği tarihte gerek davacının gerekse davalının poliçelerinin yenileme suretiyle oluştuğunun anlaşıldığı; davalının yenileme suretiyle oluşan poliçesinin başlangıcı—— olduğu, buna karşılık davacının yenileme suretiyle başlangıcının ——-olduğu, başlangıç tarihlerinin farklı olduğu görülmüştür. Müşterek sigortayı düzenleyen TTK’nın 1446/1 hükmünde “aynı zamanda” sözcük dizimiyle belirgin olduğu üzere her iki poliçe başlangıç tarihlerinin de aynı tarih olması gerektiği açık olduğundan somut uyuşmazlığın müşterek sigorta kapsamında değerlendirilmesi mümkün olmamaktadır. ——– yönünden yapılan incelemede ise Türk Ticaret Kanununun 1467. Maddesi göz önüne alındığında, değerinin tamamı sigorta olunan bir menfaatin sonradan aynı yada farklı kişiler tarafından aynı rizikolara karşı aynı süreler için sigorta ettirilemeyeceğini bunun bir kısım istisnalarının olduğu düzenlenmesi mevcut olup, kanunun düzenlemesinden kural olarak çifte sigortanın yasak olduğu ancak anılan yasanın 1467. Maddesinin a,b ve c bendindeki koşulların sağlanması durumunda mümkün olabileceği aksi halde sonraki poliçenin sebepsiz zenginleşme yasağına bağlı olarak geçersiz olacağı açıktır. Diğer yandan ——– sigortasında çifte sigorta yapılmasının mümkündür. ——- sigortasından farklı olarak hem meblağ hem de zarar sigortası olarak düzenlenebilmektedir. Eğer sigortacı sigortalının hastalık sonucu ortaya çıkan tedavi giderleri hastane ve bakım masrafları ile iş görememezlikten kaynaklanan gelir kaybını karşılamayı üstlenmiş ise sağlık sigortası zarar sigortası niteliğini taşırken, hastalık halinin ortaya çıkması halinde poliçede gösterilen bedelin ödeneceği öngörülmüş ise sağlık sigortası meblağ sigortası niteliğini taşımaktadır ve zarar sigortası olarak düzenlenen sağlık sigortalarında üçüncü bir kişinin lehtar olarak gösterilmesi mümkün olmadığından ve sözleşmenin sigortalı lehine yapılması gerektiğinden( TTK 1511) ve sigortalının gerçek zararı ödeneceğinden zenginleşme yasağının sonucu olarak ikinci bir sigorta yapılmasının mümkün olmadığı, yapılması halinde geçersiz sayılacağı açıktır. Somut olaya dönüldüğünde, davacının düzenlendiği poliçesinin grup sigortası kapsamında işveren tarafından yaptırıldığı lehtarının —–olduğu, davalının poliçesinde ise sigortalının da —– olduğu, davalının sigorta poliçesinde ömür boyu yenileme garantisi verildiği, yatarak tedaviler ve ameliyatlar teminatının her iki poliçede —— limitsiz olduğu, anılan tedavi ve ameliyat teminatları yönünden çakışma bir başka anlatımla çift teminat söz konusu olduğu; hayat sigortalarında meblağ sigortası açısından birden fazla poliçe tazmininin mümkün bulunduğu ancak pasif zarar sigortaları yönünden çifte sigortanın yasak olduğu; bir başka anlatımla, zarar miktarını aşamayacağı; her iki poliçede de meydana gelen rizikodaki teminatın limitsiz olduğu ve davacının poliçesinin sonraki tarihli olup, Türk Ticaret Kanunu 1467.maddesindeki şartlar sağlanmadığından ikinci sigorta sözleşmesindeki bahse konu teminat türünde çakışma nedeniyle bu kısma dayalı davacı poliçesinin geçersiz olduğu ve yapılan ödeme ——- hatır ödemesi olacağından ve hatır ödemeleri sigorta sözleşmesinden doğan tazminat borcunun ifası olarak yapılmadığından sigortacının hatır ödemesine dayalı olarak kanuni halefiyetinden söz edilemeyeceğinden, davacının davalıya ödemiş olduğu bedeli rücu etmesinde yasal koşulların oluşmadığı anlaşılmış,—— bilirkişi tarafından da —— tarihli raporunda tespit edilmiştir. Her ne kadar davacı vekili tarafından raporlar arasında çelişki olduğu ve çelişkinin giderilmesi için yeniden rapor alınması talep edilmiş ise de sunulan ilk raporun sigorta alanında uzmanlığı bulunmayan bilirkişi tarafından düzenlendiği ve ön rapor niteliğinde olduğu , dosya kapsamına ve uyuşmazlığı çözmeye elverişli olmadığı dolayısıyla değerlendirmeye ve hükme esas alınmasının mümkün olmadığı ve hukuki değerlendirmeye ilişkin nihai taktirin mahkememizde olduğu göz önüne alınarak, yeni bir rapor alınması talebi yerinde görülmemiş, yine davalı vekili tarafından derdestlik itirazında bulunulmuş ise de derdestlik itirazına konu —– dosyasında yapılan incelemede dava dışı sigortalı ——-yönünden her iki dava dosyasında ödenen farklı tarih ve miktardaki faturalara ilişkin talebin olduğu, derdestlik durumunun söz konusu olmadığı anlaşılmıştır.
Açıklanan hukuki gerekçeler ve hükme ve denetime elverişli—— tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda, davacının davalıya rücu etmesinde yasal koşulların oluşmadığı anlaşılmakla, açılan davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
Yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden ise tefrik edilen yukarıda esası yazılı dosya yönünden peşin harcın yatırılmadığı görüldüğünden yeniden maktu karar harcı —– alınmış, vekalet ücreti yönünden ise davanın hukuki niteliğinin rücuen tazminat davası olduğu göz önünde bulundurularak, A.A.Ü.T.madde 13/4 gereği davalı yararına maktu vekalet ücretine hükmedilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Alınması gereken karar harcı 59,30-TL’nin davacı taraftan tahsili ile hazineye irat kaydına
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
İlişkin olarak; taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde ————- Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 16/03/2021