Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/131 E. 2021/281 K. 09.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/131 Esas
KARAR NO : 2021/281
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/04/2019
KARAR TARİHİ : 09/03/2021
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin, müvekkil hakkında—– dosyası ile kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibine girişmiş olduğunu, müvekkilinin, şikayet süresini kaçırmış olduğundan söz konusu icra takibi müvekkil hakkında kesinleşmiş olduğunu, icra takibine dayanak, —- bedelli bonoda bulunan imzanın müvekkilinin eli ürünü olmadığını, müvekkili, davalı şirkete böyle bir kambiyo senedi dolayısıyla hiç borçlanmamış olduğunu, işbu dava açılmadan önce, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunun 5/A maddesi gereğince, ticari uyuşmazlıklarda zorunlu arabuluculuğa başvurulmuş olduğunu ve davalı şirket ile yapılan görüşme anlaşamama tutanağı düzenlenememiş olduğunu, takibe dayanak, bonoda bulunan imzanın müvekkiline ait olmadığını, bu hususun bilirkişi marifetiyle yapılacak imza incelemesi sonucunda sabit olacağını bu sebeple, İcra ve İflas Kanunun 72.Maddesi gereğince menfi tespit davasını açma gereği duyduklarını belinterek; davanın kabulü ile yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı müvekkili şirket ile davacıya ait—– yılından bu yana süregelen ticari ilişki mevcut olduğunu, dilekçe ekinde mevcut fatura ve cari hesap tablosundan anlaşılacağı üzere, davalı müvekkili şirket ile davacı arasında ticari ilişki mevcut olduğunu, işbu ticari ilişki çerçevesinde davacı tarafından müvekkili şirketten mal satın alınmış olduğunu, borcunun bir kısmını kredi kartı ile ödeyen davacının borcunun kalan kısmı için davalı müvekkili şirkete —- bedelli bono vermiş olduğunu, davacının söz konusu bonoyu vade tarihinde ödememiş olması nedeniyle—-tarafından kendisine protesto çekilmiş olduğunu, davalı müvekkili şirkete olan borcunu kendisine çekilen ödememe protestosuna rağmen ödememekte ısrar eden davacı aleyhine icra takibi başlatılmış olduğunu, davacı tarafın takibe konu söz konusu bono üzerindeki imzanın kendisine ait olmadığını iddia etmekte olduğunu, davacı söz konusu bonoyu davalı müvekkili şirkete olan ticari borcunu ödemek amacıyla vermiş olduğunu, dolayısıyla bono üzerindeki imzanın sahteliği yönündeki iddiaların davalı müvekkili şirketçe kabulünün mümkün olmadığını, zira davacı ve davalı müvekkili şirkete ait ticari kayıtlar üzerinde bilirkişi marifetiyle yapılacak inceleme neticesinde taraflar arasındaki ticari ilişki ve davacının davalı müvekkili şirkete borçlu olduğu hususunun tespit edileceğini, davacının cari ilişkisinin devam etmiş olduğunu ticari işletme davacının eşi tarafından işletilmekte olduğunu, davacının muvafakatı ile açılmış bir işyerinde cari ilişkiye ilişkin ödeme belgelerinin hazırlanması aşamasında müvekkil firmanın hazır bulunmamış olduğunu belge daha önceden hazırlanmak suretiyle ve muhtemelen eşi —- beyanına göre davacının bizzat imzalaması ile müvekkili firmaya verilmiş olduğunu, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte söz konusu bono üzerindeki imzanın davacıya ait olmadığı hususunun tespiti halinde, davacı müvekkili şirket aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi hukuka aykırılık teşkil edeceğini, zira İcra İflas Kanunu’nun 72. Maddesi uyarınca alacaklı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi takibin haksız ve kötü niyetli olduğunun ispatı halinde mümkün olduğunu, davalı müvekkili şirketin, davacıdan aralarında uzun yıllardır devam etmekte olan ticari ilişkiye itibar ederek söz konusu bonoyu almış olduğunu, davacı tarafından verilen bono üzerindeki imzanın sahte olabileceğine ihtimal vermemiş olduğunu, bu nedenledir ki tamamıyla alacağını tahsil etmek gayesiyle hareket eden davalı müvekkilinin kötü niyet tazminatına mahkum edilmesinin İcra İflas Kanunu çerçevesinde hukuken mümkün olmadığını, davaya konu bono üzerindeki imzanın sahteliğinin tespiti halinde davacı ve eylem birliği içinde birlikte olabilecek şahıs veya şahıslar aleyhine —–suç duyurusunda bulunulacağını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibari ile; İİK 72. maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda basit yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış, bilirkişi raporu alınarak dava sonuçlandırılmıştır.
Davacının ihtiyati tedbir talebine ilişkin olarak; tensiben kurulan ara kararda icra takibinden sonra açılan davalarda İ.İK 72 maddesi gereğince tedbiren takibin durdurulmasına karar verilemeyeceğinden ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmiştir.
İcra dosyası, davacının imza asıllarının bulunduğu yerlerden belge asılları ve dava konusu çek aslı celp edilmiş, davacının talimat mahkemesince huzurda alınan imzaları ile grafolog bilirkişiden rapor alınarak dava sonuçlandırılmıştır.
Menfi tespit istemine konu olan—- sayılı dosyasının incelenmesinde; davalı alacaklı tarafından davacı borçlu hakkında muhatabı dava konusu bono dayanak gösterilmek suretiyle— alacağın tahsili için —-tarihinde kambiyo senetlerine özgü icra takibi başlatıldığı ve takibin kesinleşmiş olduğu anlaşılmıştır.
Toplanan belge asılları ile icra takibine konu senet aslı üzerindeki imzanın davacı eli ürünü olup olmadığı yönünden bilirkişi—- tarihli bilirkişi raporunda; inceleme konusu çek üzerinde — atılmış imzalar ile davacı —-ait karşılaştırma imzaları arasında, imza incelemesinde kullanılan grafolojik ve kaligrafik tanı unsurları bakımından önemli farklılıklar saptandığından söz konusu cira imzasının davacı —- ürünü olmadığının bildirildiği görülmüş, söz konusu bilirkişi raporu HMK 282. Maddesi kapsamında denetime elverişli görülerek hükme esas alınmıştır.
Dava konusu uyuşmazlık; davaya ve icra takibine konu edilen çekteki imzanın davacının eli ürünü olup olmadığı bu nedenle davacının davalıya çeke dayalı olarak borçlu olup olmadığının tespiti noktalarında toplanmaktadır.
Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları toplanan deliller ve hükme esas alınan bilrikişi raporu doğrultusunda; imza sahteciliği iddiasıyla hükümsüzlüğe dayalı menfi tespit istemine konu senet üzerinde yapılan bilirkişi incelemesinde davacıya atfen atılmış imzanın davacı eli ürünü olmadığının belirlendiği, davalı her ne kadar söz konusu imzanın ticari işletmeyi işleten davacının eşi tarafından atılmış olabileceği yönündeki iddiasını destekleyecek herhangi bir delilin sunulmadığı, bu kapsamda inceleme yapılamadığı ve davacının iddiasını ispat ettiği, davalının kötü niyetle takip başlattığına ilişkin dosyaya yansıyan herhangi bir delil bulunmadığı da değerlendirilerek; davanın kabulü ile davacının —– sayılı dosyasına konu çeke dayalı borçlu olmadığının tespitine, şartları bulunmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulü ile; davacının—- sayılı dosyasına konu borçtan sorumlu olmadığının tespitine,
2-Şartları bulunmayan kötü niyet tazminatı isteminin reddine,
3-Karar harcı 464,53-TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 116,14-TL harcın mahsubu ile bakiye 348,39 TL, harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 166,94 TL ilk masraf, 159,40-TL tebligat ve müzekkere gideri, 400,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 726,34-TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli …Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 4.080,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
İlişkin olarak taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde —– Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 09/03/2021