Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/934 E. 2022/509 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/934 Esas
KARAR NO: 2022/509
DAVA: Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ: 09/08/2018
KARAR TARİHİ: 09/06/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından—-sigortalı olan dava dışı—– plaka sayılı araç ile davalının trafik sigortacısı olduğu——plakalı aracın maddi hasarlı trafik kazasına karıştığını, kaza tespit tutanağından da anlaşılacağı üzere—— plakalı aracın sürücüsünün tam ve asli kusurlu olduğunu, karşı araç sürücüsünün ise herhangi bir kusurunun bulunmadığını, ilgili hasar neticesinde poliçe limitleri dahilinde —–plakalı aracın hasarı için poliçe limiti dahilinde— ödendiğini, davalı sigorta şirketinin —-plakalı aracın
sürücüsü ile birlikte hasardan —– müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu belirterek, önce — plakalı araç sahibi adına —- dosyası ile icra takibi başlatıldığını, sonrasında aracın trafik sigortacısının davalı olduğunun tespit edilmedi üzerine —-dosyası ile davalı aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının takibe yetki yönünden itiraz ettiğini, sonrasında tekrar—– ödeme emri gönderildiğini, davalı tarafından bu ödeme emrine de itiraz edilmesi sebebi ile—- ödeme tarihi olan —–tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsili talebine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davanın kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; sigortalısının davaya konu
kazanın meydana gelmesinde kusuru bulunmadığını, tutanağın tek taraflı beyana göre
düzenlendiğini, sigortalı araç sürücüsünün tutanakta imzasının bulunmadığını belirterek davanın
reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, dava konusu kaza sebebiyle yapılan ödemenin rücuen tahsili talebine ilişkindir.
Davacı,—tarihinde meydana gelen kaza sebebiyle dava dışı-sigortalı— plakalı aracın hasar gördüğünü ve dava dışı-sigortalısına hasar bedelinin ödendiğini, TTK 1472. maddesi gereğince dava dışı-sigortalısının haklarına halef olduğunu, davalı sigorta şirketinin kazaya sebebiyet veren —– olması sebebiyle oluşan zarardan sorumlu olduğunu, dava konusu hasar bedelinin davalıdan rücuen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda basit yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış,—- İcra Dosyası celp edilerek dosya içerisine alınıp incelenmiş, —- üzerinden celp edilmiş, —–tarihli bilirkişi heyet raporu alınmış ve dava sonuçlandırılmıştır.
—- tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle, “…Kusur yönünden değerlendirme:—-lakalı —— sola dönmek amacı ile ilerlerken yavaşlayıp dubalar bittiğinde dönüş yapmak zorunda olduğu, böylece arkasından gelen aracı
yanıltmaması gerektiği, ancak dönüşe başlamamış yoluna devam etmiş, arkasından gelen araç
sürücüsünü yanıltmış, sonradan ani olarak sola dönüş yaparak arkasındaki kamyonun gireceği şerite
girerek şerit ihlali yapmıştır. Sürücüler şerit değiştirirken önce gireceği şeritte sürülen araçların emniyetle geçişini beklemesi, trafiği aksatacak veya tehlikeye sokacak şekilde sola dönmemesi gerekirken, yukarıdaki kanun ve yönetmelik maddelerine uymadığı, trafik dikkat ve özen yükümlülüğüne yerine getirmediği, söz konusu kazaya sebebiyet verdiği, —– kuralları ihlal ettiği nedenleri ile, kazanın meydana gelmesinde asli ve % 100 kusurunun olduğu,—–plakalı araç sürücüsünün önünde ilerlerken, sola dönüşünü duba bitiminde
yapmayarak devam eden, sonradan şeridine ani olarak giren kamyonete sol ön köşe ve sol ön yan bölgesinden çarpmasında alabileceği bir önlem olamayacağı, meydana gelen kazada kusursuz olduğu, Araç hasar bedelinin —-olduğu, Davacı ———– sayılı poliçe ile—– olduğu, Davalı — kazaya karışan ————-tarihleri arası—-sigortacısı olduğu, davalının davaya konu kaza nedeni ile herhangi bir ödeme yapmadığı, Davacının, sigortalısının kusuru nedeni ile (%100 ), davalıdan talep edebileceği bir tazminat miktarı olamayacağı…” yönünde görüşlerini bildirmişlerdir.—– tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle, “…konu olayda davalı yan sigortalısı —–plakalı aracın sürücüsünün ASLİ OLARAK 100% oranında kusurlu olduğu, davacı yan sigortalısı—- plakalı araç sürücüsünün ise atfı kabil kusuru bulunmadığı, bu doğrultuda maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağında kusura varılan kanaatin isabetli, ——- tarihli bilirkişi raporunda varılan kanaatin isabetsiz olduğunun değerlendirildiği…” yönünde görüşlerini bildirmişlerdir.Zamanaşımı itirazı yönünden;Davalı vekili tarafından davanın zamanaşımına uğradığı iddia edilmektedir. Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu “eksik bir borç” haline dönüştürür ve “alacağın dava edilebilme özelliği”ni ortadan kaldırır.
Bu itibarla zamanaşımı savunması ileri sürüldüğünde, eğer savunma gerçekleşirse hakkın dava edilebilme niteliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip onu incelemesi mümkün değildir.Zamanaşımı, bir borcu doğuran, değiştiren ortadan kaldıran bir olgu olmayıp, salt doğmuş ve var olan bir hakkın istenmesini ortadan kaldıran bir savunma aracıdır. Bu bakımdan zamanaşımı alacağın varlığını değil, istenebilirliğini ortadan kaldırır. Bunun sonucu olarak da, yargılamayı yapan yargıç tarafından yürüttüğü görevinin bir gereği olarak kendiliğinden göz önünde tutulamaz. Borçlunun böyle bir olgunun var olduğunu, yasada öngörülen süre ve usul içinde ileri sürmesi zorunludur. Demek oluyor ki zamanaşımı, borcun doğumu ile ilgili olmayıp, istenmesini önleyen bir savunma olgusudur. Şu durumda zamanaşımı, savunması ileri sürülmedikçe, istemin konusu olan hakkın var olduğu ve kabulüne karar verilmesinde hukuksal ve yasal bir engel bulunmamaktadır.
TBK 73 md; Rücu istemi, tazminatın tamamının ödendiği ve birlikte sorumlu kişinin öğrenildiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde tazminatın tamamının ödendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Tazminatın ödenmesi kendisinden istenilen kişi, durumu birlikte sorumlu olduğu kişilere bildirmek zorundadır. Aksi takdirde zamanaşımı, bu bildirimin dürüstlük kurallarına göre yapılabileceği tarihte işlemeye başlar.
6098 Sayılı TBK 154. Maddesinde (818 sayılı BK. 133) zamanaşımını kesen nedenler gösterilmiştir. Aynı maddenin 2.fıkrası uyarınca, dava açılması veya icra takibi yapılması zamanaşımını kesen nedenlerdendir. Kanunun 156. maddesi ise, zamanaşımının kesilmesi halinde yeni bir sürenin işlemesi gerektiğini açıkça belirtmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 155. maddesi hükmü, “Zamanaşımı müteselsil borçlulardan veya bölünemeyen borcun borçlularından birine karşı kesilince, diğerlerine karşı da kesilmiş olur.” kuralını içermektedir. Bu maddeye göre, müteselsil borçlulardan birine karşı zamanaşımının kesilmesi diğer müteselsil borçlulara karşı da zamanaşımını keser.—- Somut dosya bakımından davacı—-takip dosyası ile kazaya sebebiyet veren —— tarihinde icra takibi başlatılması sebebiyle zamanaşımı kesileceğinden, eldeki dosya bakımından davalının zamanaşımı itirazı yerinde görülmemiştir.
Kusur dağılımı yönünden;Davacı,—- tarihinde meydana gelen kaza sebebiyle dava dışı-sigortalı —-plakalı aracın hasar gördüğünü ve dava dışı-sigortalısına hasar bedelinin ödendiğini, davalı sigorta şirketinin kazaya sebebiyet veren —–sebebiyle oluşan zarardan sorumlu olduğunu, dava konusu hasar bedelinin davalıdan rücuen tahsiline karar verilmesini talep etmektedir.Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları, alınan bilirkişi raporları, olayın oluş şekli ve bütün deliller birlikte değerlendirildiğinde; dava dışı-sigortalı —– yolun dubalar ile bölünmüş olması sebebiyle sola dönmek amacı ile ilerlerken yavaşlayıp dubalar bittiğinde dönüş yapmak zorunda olduğu, arkasından gelen aracı yanıltmaması gerektiği, ancak dava dışı-sigortalının dubalar sona erdikten sonra dönüşe başlamayıp yoluna devam ettiği, arkasından gelen araç davalı —– plakalı araç sürücüsünü yanılttığı, yol yapımı sebebiyle dubalar ile bölünen yolda sonradan ani olarak sola dönüş yaparak arkasındaki kamyonun gireceği şeride girerek şerit ihlali yaptığı ve kazaya sebebiyet verdiği dikkate alındığında gerekli dikkate ve özeni göstermediğinden kazanın oluşumunda asli ve %100 oranında kusurlu olduğu, kazanın meydana gelmesinde —- plakalı araç sürücüsünün alması gereken herhangi bir önlemin olmadığı dikkate alındığında dava konusu kazanın meydana gelmesinde kusursuz olduğu, davalı tarafından sigortalı olan——– plakalı araç sürücüsünün kazanın oluşumunda herhangi bir kusurunun olmaması sebebiyle davalının oluşan zarardan herhangi bir sorumluluğunun olmadığı anlaşılmış, sübut bulmayan davanın reddine karar verilmiştir.Her ne kadar —-arihli bilirkişi heyet raporunda aksi yönde görüş bildirilmiş ise de; olayın oluş şekli, dosya kapsamındaki deliller birlikte değerlendirildiğinde — tarihli bilirkişi raporundaki tespitlerin olayın oluş şekline ve dosya kapsamına daha uygun olduğu değerlendirilmiş, ——- tarihli bilirkişi heyet raporundaki tespitler hükme esas alınmamış, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar harcı 80,70-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 48,01-TL harcın mahsubu ile bakiye 32,69-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. 13/2 maddesindeki esaslara göre belirlenen 2.811,26-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı miktar itibariyle KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.09/06/2022 09/06/2022