Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/823 E. 2022/804 K. 11.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/823 Esas
KARAR NO:2022/804

DAVA:İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:27/09/2017
KARAR TARİHİ:11/10/2022
Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili tarafından gönderilen dava dilekçesinde özetle; müvekkili —arasında — tarihli sayılı —- Sözleşmesi imzalandığını, sözleşmeye istinaden —işlemi yapılmış olup, işleme konu, keşidecisİ—- tarafından ciro edilemek suretiyle müvekkili şirket adına yetkili bulunan — teslim edildiğini, — işlemine konu edilen çek, kargo ile nakli sırasında çalındığını, —Asliye Ticaret Mahkemesinin— sayılı dosyasından çek iptal davası açıldığını ve bu davada tedbir kararı verildiğini, — Asliye Ticaret Mahkemesinin —, sayılı dosyasıyla çek iptal davası devam etmekte iken, — isimli şahıs tarafından işbu çeke dayalı olarak —Müdürlüğü’nün — sayılı dosyasından kambiyo takibi başlatıldığını,—tarafından çekle ilgili olarak icra takibinde bulunulması ve bu kişi tarafından çek bedelinin tahsili durumunda müvekkili şirketin telafisi mümkün olmayan bir zarara uğrayacağı nazara alınarak bu zararı önlemek amacıyla—- Esas sayılı dosyasından başlatılan takibin durdurulmasına karar verilmesini, bu taleplerinin kabul görmemesi halinde icraya yatan paranın alacaklıya ödenmemesi için tedbîr kararı verilmesini, davanın devamı süresince söz konusu çekle ilgili verilen ödeme yasağı kararının devamına karar verilmesini, — bedelli çekin davalıdan istirdatına, müvekkili şirketin meşru hamil olduğunun tespitine ve çekin müvekkiline teslimine ve varsa davalıya yapılan ödemelerin müvekkiline iadesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili tarafından gönderilen cevap dilekçesinde özetle; takibe konu çek hakkında verilen ödeme yasağına ilişkin karar , çeki elinde elinde bulunduran ve bankaya ibraz eden hamil hakkında sonuç doğurduğu, çek hamilinin çeke ödeme yasağı konulması neticesinde icra takibi yapabileceği kanun ve yargıtay inaçlarında açık olduğu, çek tarafımıza ciro silsilesi ile gelmiş olup taraflar arasındaki iç ilişkiyi bilemediği, söz konusu İcra takibimiz Kıymetli evrağa dayandığı, davacının iyiniyetli 3.kişi olduğu, para gibi tedavül niteliği bulunan kıymetli evrakta müvekilimin çekin kimden ne şekilde geldiğini ve cirantalara ait imzalarında doğru olup olmadığını araştırma yükümlülüğü olmadığı gibi böyle bir imkanıda olmadığı, müvekkilin alacağı kıymetli evrağa dayandığından soyutluk (mücerretlik) ilkesi geçerli olduğu, TTK’da Mücerretlik ilkesinden kasıt kıymetli evrakın doğumuna esas teşkil eden temel ilişkisi ile kıymetli evrak ilişkisi arasında bir bağ bulunmaması kıymetli evrak ilişkisinin temel ilişkiden soyut olması gerektiği, kıymetli evrak ne zaman ki iyiniyetli 3.kişiye devredilirse Mücerretlik ilkesinin unsurları devreye gireceği, mücerretlik ilkesi en üst düzeyde kambiyo senetleri bakımından karşımıza çıkacağı, kambiyo senetlerinde; senette (kağıt üzerinde) taahhüdün (borcun) nedeni gözükmez, gösterilmeyeceği, bu senetlerde daha sonra göreceğimiz üzere; senedin düzenlenmesine ve alacaklıya teslimine neden olan bir temel ilişki mutlaka vardır.Fakat kambiyo senedi temel ilişkiye bağlı tutulamaz, temel ilişki ile ilintilendirilemez. Hal böyle olunca kambiyo senedinde hamil; talebini (davasını) sadece senede dayandırabilir; yoksa kambiyo senedinin nedenini, asıl borç ilişkisinin varlığını kanıtlamak zorunda olmadığı, geçerli bir temel münasebetin bulunmadığını ispat yükünü ve bundan doğacak def’ ilerin dermeyanını borçluya bırakacağı, görülüyor ki biçimsel soyutluk ; kendisini ispat yükümünün yer değiştirmesi/ters çevrilmesi şeklinde gösterdiği, TTK da belirtildiği gibi senedin nedenini ve asıl borç ilişkisinin varlığını kanıtlamak zorunda olmadığı gibi bunun aksini ıspat yükünü davacıya bırakılmış ve bundan doğacak def’ilerin ”iyiniyetle” üçüncü kişilere karşı ileri sürülemeyeceğini, davacı açmış olduğu iş bu dava ile haklı alacağımızın tahsilini geciktirme gayesinde olup iş bu dava tamamen hukuki dayanaktan yoksun ve kötü niyetli olduğu, açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
İNCELEME VE GEREKÇE
Dava, hukuki niteliği itibariyle istirdat davasıdır.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda basit yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasına geçilmiştir.Davanın geçirmiş olduğu—- incelendiğinde, davanın—Asliye Ticaret Mahkemesinin— esas sayılı numarası ile açıldığı, mahkemece —tarihinde mahkemenin dosyanın yetkisizlik kararı verilerek dosyanın —Asliye Ticaret mahkemesine gönderilmesine karar verildiği ve dosyanın mahkememiz esas numarasına kaydının yapılmış olduğu görülmüştür.Dava konusu uyuşmazlığın, taraflar arasında dava konusu edilen çekin davacının elinden rızası dışında çıkmış olduğu iddiasına dayalı olarak çekin davacıya iadesi isteminin yerinde olup olmadığı, dava konusu edilen çek bedelinin keşideci tarafından icra dosyasına ödenmesi sebebiyle davacının iade isteminde bulunup bulunamayacağı, meşru hamil olarak tespitini isteyip isteyemeyeceği, davalının ağır kusurlu veya kötü niyetli olup olmadığı ve tazminat hüküm koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarında ihtilaf bulunduğu tespit edilmiştir.
—- soruşturma sayılı dosyasının uyap suretlerinin dosyamız arasına alındığı görülmüştür.—-esas sayılı icra dosyasının fiziken mahkememize gönderildiği görüldü.
Mahkememizin— tarihli duruşma ara kararı gereği dosyanın —tevdi edilerek davanın çekin istirdatı talebine ilişkin olduğu da göz önünde bulundurularak, öncelikle davacı —-arasındaki —işleminin sıhhatli olup olmadığı ile davadışı —- defter ve kayıtlarında dava konusu çeke ilişkin dava dışı —ile arasındaki ticari ilişkiye binaen bir kaydın yer alıp almadığı hususunda rapor alınmasının istenildiği, — tarafından düzenlenen—- tarihli raporda özetle; davacı Şirket ile Müşterisi—-Firması arasında yapılan —- Mevzuatına uygun bir şekilde yapıldığı ve yapılan bu — ait işlemlerin Davacı Şirketin Ticari Defterlerinde kayıtlı bulundukları, davacı Şirketle —İşlemini yaparak Çeki ciro/teslim yoluyla Temlik eden Dava Dışı Çek Lehdarı —-Firması tarafından Ticari Defter ve Kayıtlar— İncelemesine ibraz edilmediğinden, takip eden ciranta Dava Dışı —- Firması arasında Ticari ilişki bulunup, bulunmadığı, Ciro Silsilesinde kopukluk olup, olmadığı tespit edilememiş olup, davacı Şirket Vekilinin, —-Bedelli çekin davalıdan istirdadına, müvekkili şirketin meşru hamil olduğunun tespitine, çekin müvekkiline iadesine ve varsa davalıya yapılan ödemelerin müvekkiline iadesine ilişkin talepleri ile Davalının İyi niyetli 3.Kişi olup, olmadığı, Çekin Mücerretlik (Soyutluk) İlkesinden yararlanıp, yararlanamayacağı hususları Hukuki Değerlendirmeye muhtaç olup, uzmanlık alanım dışında kalan bu hususta takdirin mahkemeye ait olduğuna dair rapor tanzim edildiği görülmüştür.
Tüm dosya kapsamı, taraf iddia, savunma, toplanan deliller ile alınan bilirkişi raporu hep birlikte değerlendirildiğinde; TTK. 792. maddesiyle, “Çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790. maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamilin ancak çeki kötü niyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlü olacağı.” hüküm altına alınmıştır. Belirtilen kanun hükmü uyarınca davacının, kendisinin yetkili hamili olduğunu ve yeni hamilin çeki kötü niyetle iktisap etmiş olduğunu veya iktisapta ağır kusurlu bulunduğunu kanıtlaması gerekmektedir. Somut olayda, davacının bu husustaki ispat külfetini yerine getiremediği, davalının çeki kötü niyetle iktisap ettiğine veya iktisabında ağır kusurlu bulunduğuna dair delil ibraz edemediği, dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerde de, davalının davaya konu çeki kötü niyetle iktisap ettiğini gösterir bir emare bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu kapsamda ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş olup davalının kötüniyet tazminatı talebinin ise davacı tarafın kötü niyeti ispat edilemediğinden davalı lehine kötü niyet tazminatının reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
1-Davanın REDDİNE,
-Davalının kötü niyet tazminat talebinin şartları oluşmadığından reddine,
2-Alınması gerekli harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, fazla alınan—- karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen —nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair; davacı vekili ve davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren—haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.