Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/744 E. 2021/528 K. 27.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/744 Esas
KARAR NO : 2021/528

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/06/2018
KARAR TARİHİ : 27/05/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; —–için sözleşme imzalandığını, davalı borçlu —bahse konu şirketin ortağı ve yetkilisi olduğunu, akdedilen sözleşme uyarınca müvekkil firmadan mail yoluyla yazılı olarak ön ödeme talep edilmiş ve ön ödemenin —- ödenmesi, ödemenin ardından ise sözleşmenin ifa edileceği bildirilmiş, bunun üzerine; alacaklı müvekkil … şirketi tarafından davalı borçlu —ödeme yapılmış, yapılan bu ödeme——yazılarak ilgili ödeme ve kayıtlar celp edilmiş, alacaklı müvekkil … tarafından ön ödeme yapılmasına rağmen borçlu tarafından edimin ifa edilmediğini, müvekkilin ısrarlarına ve birçoğu mail yazışması olan yazışmalarından anlaşılacağı üzere müvekkilinin değişik bahanelerle geçiştirildiği, ayrıca yine yazışmalarda ön ödeme bedelinin tahsil edildiği ve bu bedelin anlaşma bedelinden düşüleceği bildirilmiş, ancak gelinen tarih itibariyle müvekkilin alacağı ödenmediği gibi sözleşme gereği de ifa edilmediğinden borçlu —- dosyası ile müvekkil tarafından ön ödemenin iadesi/için icra takibi başlatılmış, davalı borçlu —- tarihinde itiraz etmiş olup itiraz dilekçesinde davacı müvekkil … ile yapılan mail yazışmasının bulunmadığını ve “— belirterek haksız ve hukuka aykırı olarak itiraz da bulunmuş, davalı borçlu — davacı müvekkil .– borçlu olup tarafımızca hakkında başlatılan— icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazı müvekkilinin alacağına kavuşmasında süreyi uzatmak istemesi gayesinden başka bir şey olmadığını, şöyle ki davacı müvekkil … şirket yetkilisi — ilgili şirket ve yetkilileri arasında yapılan görüşmelerde ve mail yazışmalarında sözleşme gereği edimin yerine getirileceğine ve 50.000,00-TL bedelindeki ön ödemenin tahsil edildiğine yönelik kabul beyanına rağmen edim ifa edilmediği gibi ön ödeme de iade edilmediğinden borcun muaccel hale geldiğini, yukarıda da belirttikleri gibi; müvekkili şirket yetkilisiyle yapılan mail yazışmasından da anlaşılacağı — bitiremeyeceğini belirterek, — nolu iban numarasına yapılması gerektiğini belirtmiş, bildirilen hesaba müvekkil tarafından — yapılmış, iş bu davaya konu mail yazışmalarında da görüldüğü üzere davacı müvekkil tarafından istenilen—davalı şirket tarafından ilk başta hazırlanıp teslim edileceği belirtilmiş ve daha sonrasında ise istenilen ——– ön ödeme yapılması gerektiği belirtilmiş, davacı müvekkil de istediği– ulaşabilmek adına bu ön ödemeyi mail de belirtilen şirketin kurucu ortağı–, buna rağmen davalı şirket siparişi — mevcut olmadığını farklı modellerin gönderileceğini belirtmiş, bunun üzerine davacı müvekkil .— dışında farklı bir modeli istemediğini belirterek yapılan ön ödemenin iadesini talep ederek borçlunun temerrüdünden kaynaklı sözleşmeden dönme hakkını kullanmış, karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde, edimini ifa etmeyen tarafı, temerrüde düşüren taraf, borcun ifa edilmesi için uygun bir süre verebileceği veya uygun bir süre verilmesini hâkimden isteyebileceği, süre verilmesine gerek olmayan hallerin kanunda sayıldığı, TBK md 124 uyarınca borçlunun içinde bulunduğu durumdan veya tutumundan süre verilmesinin etkisiz olacağı anlaşılıyorsa temerrüde düşen tarafa ek süre verilmeksizin alacaklı, kanunda belirtilen seçimlik haklarından birini kullanabilmekte olduğunu, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunumuz md. 125/3 uyarınca “Sözleşmeden dönme hâlinde taraflar, karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulurlar ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebileceği, bu madde uyarınca ön ödemenin iadesi davacı müvekkimiz tarafından geri istenmiş olup,— konusu borcunu ödememek amacıyla tamamen kötü niyetli ve haksız olarak itiraz ettiği, davalı/ borçlunun itirazı üzerine icra takibi durmuş ve müvekkilinin alacağına süresinde kavuşması engellediğini, İş bu nedenlerle davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamına karar verilmesini ve davalı/borçlunun alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etme ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalıya usulüne uygun dava dilekçesinin tebliğine rağmen davaya cevap vermediği görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, davacı tarafından dosyaya konu sözleşme sebebiyle verilen ön ödemen bedelinin sözleşmenin davalı tarafından ifa edilememesi sebebiyle sona ermesi sonucu ön ödemeye ilişkin bedelin tahsili/iadesi amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın İİK 67 vd maddeleri gereğince iptali talebine ilişkindir.
Davacı,—–imzalanan sözleşme gereğince 50.000,00 TL ön ödemede bulunduğunu——— gereği edimin yerine getirilememesi sebebiyle borçlunun temerrüdüne dayanarak sözleşmeden — sözleşmeyi sona erdiğini, yapılan ön ödemenin tarafına iade edilmesi gerektiği halde davalı ortağı——- davalı tarafından iade edilmediğini, ön ödeme bedelinin tahsili amacıyla icra takibine geçildiğini, davalının haksız bir şekilde icra takibine itiraz ettiğini, davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, usulüne uygun davetiyeye rağmen cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmakla, HMK 128. maddesi gereğince, davacının, dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmaktadır.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda basit yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış, ———— davalı taraf ——- celp edilmiş, davacı vekili tarafından dosyaya——– dosyaya alınmış, —– şubesinden davacının ödemeye ilişkin evrakları celp edilmiş ve konunun incelenmesinin uzmanlık gerektiren yönleri olması sebebiyle dosya bilirkişi heyetine tevdi edilerek rapor alınmış ve dava sonuçlandırılmıştır.
14/12/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; —– onayının yasal süresi içerisinde yaptırılmış olduğu, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulduğu, mahkemenizce 27.02.2020 tarihli duruşmasında “davacı tarafın —– sunulmasının mümkün olmadığı belirtilerek dosyada toplanan deliller üzerinde inceleme yapılmasını talep ettiği, davalı tarafın gerçek kişi tacir olup adresinin mahkememiz yetki sınırları içinde kaldığı dikkate alınarak; TTK 83-85.maddeleri ile HMK 222.maddesi uyarınca davalı—– yıllarına ilişkin tüm yasal ticari defterleri üzerinde Mahkememizce resen —— bilirkişi incelemesi yapılmasına ” şeklinde karar verildiği, bu nedenle davacı tarafın ticari defterlerinin incelenemediği, icra takibine konu alacağın dayanağı——- gönderilen ödemeye ———–, yani davalı tarafından davacı adına fatura düzenlendiğine dair bir kaydın işletme defterinde yer almadığı, davalı taraf işletme defteri tuttuğu ve işletme defterinde yapılan tahsilatlar yer almadığı için, davalının davacıdan tahsilat yapıp yapmadığının, davacıdan tahsilat yaptı ise ne zaman, ne kadar tahsilat yaptığının davalının işletme defteri kayıtlarından tespit edilmesinin mümkün olmadığı, ancak davacı … tarafından—— asıl alacaktan oluşan takip tutarı üzerinden başlatmış olduğu icra takibine davalı tarafından itiraz edilmesi üzerine açmış olduğu itirazın iptali davasında davalının icra takibine yaptığı itirazın iptaline karar verilmesini istediği, harca esas dava değerini 50.000,00 TL olarak gösterdiği, mahkemenizce davacı tarafın davalı taraftan alacaklı olduğuna ve davalının icra takibine yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına karar verilir ise; davacının asıl alacağına takip tarihinden itibaren—— kısa vadeli avanslar için uyguladığı avans faiz oranına göre belirlenen, ticari işlerde istenebilecek değişen faiz oranları üzerinden ticari temerrüt faizi uygulanabileceği,
B) SÖZLEŞME YÖNÜNDEN
Takdir———- tarihli celsede belirlenen uyuşmazlık noktaları, bilirkişi görevlendirmesi ve dosya kapsamı çerçevesinde değerlendirme yapıldığında, taraflar arasında dava—— sözleşmenin imzalandığı; başka bir ifadeyle deliller arasında sunulan işbu yazılı sözleşmenin davacı ile davalı arasında kurulmadığı; sözleşme neticesinde davacı tarafından ön ödeme niteliğinde olduğu iddia edilen bedelin davalıya ödenip ödenmediği hususu: Mali yönden yapılan inceleme, tespit ve değerlendirmeler bölümünde açıklandığı; davalının sözleşmeye aykırı davranıp davranmadığı hususu: davalının sözleşmenin tarafı olmaması sebebiyle sözleşmeye aykırı davranmasından da söz edilemeyeceği, ayrıca dosya kapsamına sunulan yazışmalarda da davalının adına —– gerekip gerekmediği; davalının itirazlarının kısmen ya da tamamen iptalinin gerekip gerekmediği; icra inkar tazminatına—davacının, sözleşme tarafı olduğu kabul edilecek olursa bu halde her ne kadar davacı, davalının dava dışı tüzel—–olduğu beyan etmişse de: davalının, sözleşmenin tarafı olmadığı, gerçek kişi olarak borç altına girmediği, taraflar arasında borç ilişkisinin kurulmadığı, ——nitelikteki alacak hakkının, sözleşme tarafı olmayan davalı gerçek kişiye karşı ileri sürülemeyeceği, davalı, tüzel——– temsilcisi olsa bile TBK m. 40/1 “hukuki işlemin sonuçları, doğrudan doğruya temsil olunanı bağlar” hükmü gereğince davalının tarafı olmadığı sözleşmeden doğan borçtan sorumlu olmayacağı, davalının———– davacı, dava dilekçesinde —–kaynaklı sözleşmeden —- ettiğinden sözleşme tarafı olmayan davalıya karşı sözleşmeden dönme beyanının ileri sürülemeyeceği, kanaatine varıldığı,—– sözleşmenin tarafı olmasa da davalının sorumluluğuna gidilebileceği ve bununla ——– —-edilmediği ve dava dışı şirketin temerrüde düştüğü, davacının dava dilekçesinde yer alan ——-” beyanının geçerli olduğu, mali açıdan yapılan değerlendirmede tespit edildiği üzere davacının —— kabul edilecek olursa bu halde davacı tarafından davalıya yapılan 50.000TL.lik ödemenin icra takibi ile istendiği, itirazın iptali ile alacağın likit olduğu hususu sebebiyle icra inkar tazminatı talebin….” yönünde görüşlerini bildirmişlerdir.
Eldeki dosya kapsamından davacı tarafça sunulan sözleşme tercümesi ve aslı ile alınan bilirkişi heyet raporu dikkate alındığında davalı ile davacı şirket arasında herhangi bir sözleşmenin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davacı tarafça sunulan —– Dosya kapsamında davalı ve davacı taraf iddiaları ile davacı tarafından sunulan — yazışmaları dikkate alındığında dava konusu alacağın davacı tarafından —– gönderildiği sabittir. Esasen bu durum davacı tarafça iddia ve kabul edilmekte, davalının icra dosyasına sunmuş olduğu itiraz dilekçesi de bu hususu desteklemektedir.
Burada —– sorumluluğu hususunda bilgi vermekte fayda bulunmaktadır.——- ortaklarının sorumluluğuna ilişkin TTK’nın 573/II. maddesinde;“—— sorumlu olmayıp, sadece taahhüt ettikleri esas sermaye paylarını ödemekle ve şirket sözleşmesinde öngörülen ek ödeme ve yan edim yükümlülüklerini yerine getirmekle yükümlüdürler.” denilmektedir.—– kuralı,—- Söz konusu hüküm, ortağın şirketin özel hukuk borçlarından dolayı sorumluluğunu bertaraf etmektedir. —- sadece taahhüt ettiği sermaye tutarı kadardır.—- kişilere olan borçlarından dolayı ve şirket alacaklılarına karşı ortağın, hiçbir surette sorumluluğu mevcut değildir ve bu borçları karşılamak gibi bir mükellefiyeti bulunmamaktadır. Bir başka ifadeyle, şirket alacaklıları, ortaktan doğrudan ya da dolaylı olarak kişisel herhangi bir talepte bulunamaz. Ortak, taahhüt etmiş olduğu sermaye payını şirkete ödemekle, ayrıca varsa ek ödeme ve yan edim yükümlülüklerini yerine getirmekle şirkete karşı sorumluluktan kurtulmuş olur.
Söz konusu yasal düzenlemeler —–sorumlu olup, ortakların sorumluluğu taahhüt ettikleri esas sermaye payları ile var —- taahhütleri ile sınırlıdır. Dosyada davalı ortağın sermaye taahhüdünü veya yan edim ile ek ödeme taahhüdünü yerine getirmediğine ilişkin bir iddia bulunmamaktadır. Buna göre şirket borçlarından dolayı şirket sorumlu olup, isteği ile şirket borçlarının bir kısmını ödeyen ortak bu ödemelerini şirketten talep edebilecek olup, diğer ortağa rücu edemeyecektir. Ancak 6183 saylı kanun 35/1 maddesi gereğince kamu alacakları bunun dışında olup, yasa gereği kamu alacaklarından tüm ortaklar hisseleri oranında sorumlu olduklarından kamu alacağına mahsuben hissesinden fazla ödeme yapan ortak fazla ödemesini hissesi oranında diğer ortaktan talep edebilecektir. (—- Karar sayılı ilamı)
-Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları, alınan bilirkişi raporları ve bütün deliller birlikte değerlendirildiğinde; dosyaya konu uyuşmazlığın davacı ile dava dış——-sözleşmenin sonra ermesi sebebiyle davacı tarafça verilen ön ödeme bedelinin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesine ilişkin olduğu, davalı yönünden haksız fiil sorumluluğunun bulunmadığı, (——– bizzat sorumlu olduğu, davalının şirket ortağı olarak şahsi sorumluluğuna gidilemeyeceği, davalının dava konusu alacak sebebiyle sorumlu olmasının mümkün bulunmaması sebebiyle davanın pasif husumet yokluğu sebebiyle reddine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar harcı 59,30-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 603,88-TL harcın mahsubu ile artan 544,58 -TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halide davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirmediğinden davalı lehine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair,davacı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.