Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/734 E. 2020/667 K. 03.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/734 Esas
KARAR NO: 2020/667
DAVA : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/10/2017
KARAR TARİHİ : 03/11/2020
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı dava dilekçesinde özetle; Adına kayıtlı —- plaka sayılı aracının —- siteden çıkış yaparken——- plakalı araca çarpması üzerine hasar oluştuğunu, kendi aralarında tutanak tutulduğunu, kusurun tamamının kendilerine verildiğini, ekspertiz raporunda kendilerinin kusurlu bulunduğunu, aracın—– olduğunu, ancak bu sigortanın karşı tarafın hasarını ödemediğini, sebebinin ise aracın karayoluna çıkmamasından olduğunu belirttiklerini, karşı tarafın hasar bedeli olan —– kendisinin ödediğini, davalı şirketin hasar bedelini ödemeyerek kendisini mağdur ettiğini iddia ederek; ödemiş olduğu —– yassal faizi ile birlikte davalıdan alınarak kendisine ödemesini, mahkeme harç masraflarının karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Kazaya karıştığı iddia edilen —- plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde trafik poliçesi ile sigortalı olduğunu, her şeyden önce kaza tarihi ve davaya konu poliçe vadeleri bakımından davada —- tarihinde yürürlüğe giren yeni genel şartların uygulanması gerektiğini, davacıya tazminat ödenebilmesi için en çok ve öncelikli gerekli olan maluliyet raporunu sunmadığını, bu eksiklik giderildikten sonra gerekirse daha ayrıntılı ilk itirazlara, usule ve esasa ilişkin cevap hakkını saklı tuttuklarını, davacı tarafın müvekkili şirkete tazminat ödenebilmesi için gerekli ve yeterli belgeleri sunmadan iş bu davayı açtığını, bunun bir dava şartı olduğunu ve yerine getirilmediğinden davanın reddi gerektiğini, davanın meydana geldiği yerin karayolu dışı olduğunu, 2918 sayılı kanunun uygulama alanında olmadığını, bu nedenle müvekkili şirketin sorumluluğunun bulunmadığını, kazanın meydana gelmesinde zarar gören araçların da kusurunun bulunduğunu, sigortalının sorumlu olmadığı bir hasarı ödediğini, sigortacısına rücu edemeyeceğini bu nedenle davanın reddi gerektiğini iddia ederek; mesnetsiz ve haksız yere müvekkili şirket aleyhine açılan davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle, trafik sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Davacı —– tarihinde meydana gelen kaza sebebi ile hasara uğrayan dava dışı araçtaki hasar bedelinin davalı —- tarafından ödenmesi gerekirken ödenmediği ve kendisinin ödediğini belirterek ödenen bedelin davalıdan tahsili talebi ile davayı açmıştır.
Dava ilk olarak Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılmış olup, dilekçeler aşaması tamamlanmakla mahkemece görevsizlik kararı verilerek dosya mahkememiz esasına kaydedilmiş olup, mahkememizce ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar incelenerek tarafların sulh olma imkanının bulunmadığının tespitiyle uyuşmazlık noktaları belirlenmiş, tahkikat aşamasına geçilerek taraf delilleri toplanmıştır.
Kazaya karışan araca ait —–kayıtları getirtilmiş, —– plaka sayılı aracın davacı adına kayıtlı olduğu görülmüştür. Davalı tarafça düzenlenen —- plaka sayılı araca ait —- dosya içine alınmış, dava konusu kaza tarihini içerdiği anlaşılmıştır.
Meydana gelen trafik kazası nedeniyle davaya konu araçta hasar meydana gelip gelmediği ve varsa miktarının tespiti ile kusur durumlarının tespiti teknik incelemeyi gerektirdiğinden, alanında uzman bilirkişilerden — tarihli rapor alınmıştır. Alınan raporda özetle, ” davacının aracının sürücüsü —- meydana gelen kazada % 75 oranında kusurlu olduğu, — plakalı aracın sürücüsünün % 25 oranında kusurlu olduğu, —- plakalı aracın sürücüsünün herhangi bir kusurunun bulunmadığı,— plakalı araçta kaza sebebi ile — hasar meydana geldiği, davalı —- sigortalısının kusuru oranında sorumlu olduğu bu sebeple bu hasarın—- sorumlu olduğu, davacının —- plakalı aracın kasko sigorta şirketine — ödeme yaptığı bu hususun —– tarihli makbuz / ibranameden anlaşıldığı, dosya kapsamında sigorta şirketinin ödeme yapması halinde davacı sigortalısına rücu edebileceğine dair bilgi ve belge olmadığı ve bu hususta taktirin mahkemede olduğu ” yönünde değerlendirmelerde bulunulmuştur.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller ve taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılama ve yargılama sırasında bilirkişiden alınan denetime ve hükme elverişli rapor birlikte değerlendirildiğinde, davalı —– plaka sayılı aracın ——– poliçesini düzenlemiş olup, trafik kazası poliçenin geçerlilik tarihi içinde meydana geldiği, dolayısı ile sigortaladığı aracın kusuru ile üçüncü kişilere vermiş olduğu zarardan dolayı davalı—- sigortaladığı aracın sürücüsünün kusuru oranında sorumlu olduğu, bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere kusur oranın % 75 olduğu ve hasarın — kadri maruf olup, bu bedelin % 75 kusura tekabül eden —– —- davalının sorumlu olduğu anlaşılmıştır. Davalı—– tarafından ise davacı sigortalının aracının kazaya neden olduğu yerin karayolunda olmadığını bu nedenle zararın teminat dışı olduğunu savunulmuştur. Kural olarak, trafik kazasında oluşan zararın trafik sigortası teminatı kapsamında olabilmesi için kazanın karayolunda meydana gelmiş olması zorunludur. Somut olayda, kazanın özel site içindeki otoparkta meydana gelmiş olduğu anlaşılmaktadır. 2918 Sayılı Yasanın 2-a bendinde karayolu sayılan alanlar içinde, park yerinin taşıt trafiği için faydalanılan yerleri de belirtilmiştir. O halde karayolu ile bağlantısı bulunan özel site içindeki park alanının da karayolu sayılan yerlerden olduğunun, dolayısıyla meydana gelen kaza sonucunda oluşan hasarın teminat içinde kaldığının kabulü gerekir. Nitekim benzer bir davada da —— kararında da aynı husus vurgulanmış ve site / otoparkı karayolu kabul edilmiştir. Dosya kapsamı itibariyle davalının ödeme yapması halinde kendi sigortalısı davacıya rücu edebileceği bir durum olmadığı nitekim bu hususta davalı tarafça bir iddia ve ispatta bulunulmadığı da görülmekle, açıklanan hukuki gerekçeler ve yapılan teknik inceleme sonucunda düzenlenen bilirkişi raporu ile davacının davalıdan — alacağını tahsil etmesinde yasal koşulların oluştuğu anlaşılmakla, davanın kısmen kabulüne,—— dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile,
——- dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine
-Fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Karar harcı 98,62-TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 32,88-TL harcın mahsubu ile bakiye 65,74-TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3-Davacı tarafça yatırılan 32,88-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından tarafından yapılan 31,40-TL başvuru harcı, 212,00-TL tebligat ve müzekkere gideri, 1.000,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.243,4-TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 932,55-TL’sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden davanın red edilen kısmı yönünden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 481,25-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
İlişkin olarak; davacı asilin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 03/11/2020