Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/725 E. 2021/1211 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/725 Esas
KARAR NO : 2021/1211

DAVA : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22.06.2018
KARAR TARİHİ : 16.12.2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının, davalı Şirketin “—-”—- —– —- teslim ederek—–faturayı tanzim ve teslim ettiğini, bu ticari iş nedeniyle 25.10.2016 tarihinde davalı şirket ——ödemesi yapıldığını, başkaca hiçbir ödeme yapılmadığını, bakiye 41.782,00 TL’nin ödenmesi için davalı şirkete—- ihtarnamesinin keşide edildiğini, davalı şirketin ihtarnameye rağmen borcunu ödememesi üzerine aleyhine —- esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, yetki itirazı üzerine takibin—– esas sayılı dosyası üzerinden ikame edilerek davalı şirkete ödeme emri gönderildiğini, davalı borçlu şirketin vaki itirazı neticesinde takibin durduğunu,—- sürecinden de anlaşma sağlanamadığını iddia ederek, davalı şirketçe takibe yapılan vaki itirazın iptaline ve takibin devamına, davalı aleyhine en az %20 icra inkâr tazminatı mahkümiyetine hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretlerinin davalı üzerine bırakılmasını talep ve dava etmişlerdir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile davalı şirketin “—– davalı — amacıyla ürünlerin— konusunda anlaşmış olduklarını, davacının işin tam anlamıyla davalı şirketin istediği gibi anlaşma koşullarına uygun olarak yapacağını, üzerine düşen yükümlülüklere uygun olarak davranacağını ve bunun sonunda işi davalı şirkete eksiksiz ve ayıpsız teslim edeceğini taahhüt ettiğini, tüm görüşmeler neticesinde, davalı şirketin söz konusu hizmetin davacı tarafından anlaşma koşullarına uygun olarak zamanında yapılacağı inancıyla davacıyla anlaşarak 23.000,00 tl tutarında avans ödemesi yaptığını, ancak taahhüt edilen hizmetin, davalı şirkete anlatıldığı gibi eksiksiz, ayıpsız ve zamanında teslim edilmeyerek davalı şirketin davacıya olan güveninin suüstimal edilmiş olduğunu, davacı taraf her ne kadar dava dilekçesinde— işlerin eksiksiz ve zamanında tamamlayıp davalı şirkete teslim ettiğini iddia etmiş ise de buna yönelik herhangi bir belge ibraz etmediğini, yerleşik yargıtay uygulamaları gereğince eser sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklarda işin yapılıp, teslim edildiğini kanıtlama mükellefiyetinin yükleniciye ait olduğunu, davacı tarafından düzenlenen fatura kapsamındaki hizmetin, davacı tarafından taahhütlerine uygun olarak eksiksiz, ayıpsız ve zamanında yerine getirilmediğini savunarak, haksız ve dayanaksız davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya aidiyetine karar verilmesini talep etmişlerdir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle, taraflar arasındaki eser sözleşmesine dayalı faturadan kaynaklı bakiye ödenmeyen alacağın tahsili istemine ilişkin başlatılan takibe yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatına ilişkindir.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda basit yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında taraflarca bildirilen deliller toplanmış, bu doğrultuda icra dosyası , ihtarname ve mail yazışmaları , davacı tarafça sunulan taraflar arasındaki ticari ilişkiye istinaden—— mahkememiz dosyası arasına alınarak incelenmiş, bilirkişi raporları alınmıştır.
İtirazın iptali istemine konu, ——- takip dosyasının incelenmesinde; öncelikle dosyamız arasında bulunan icra dosyasında takip tarihi ve takip talebinin bulunmadığı sistemde yapılan sorgulamada da ——– alacağın fer’ileriyle birlikte tahsiline yönelik genel haciz yoluyla yapılan icra takibine ilişkin düzenlenen takip talebinin olduğu, bu hususta İcra Müdürlüğü ile yapılan yazışmalar neticesinde takibin ilk olarak —- dosyasında — tarihinde başlatılan takip olduğu, takibin alacaklısının dosyamız davacısı ——borçlusunun dosyamız davalısı——- asıl alacak ve 516,84-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 42.298,84-TL alacağın fer’ileriyle birlikte tahsiline yönelik genel haciz yoluyla yapılan icra takibi olduğu, ödeme emrinin borçluya tebliği ve borçlu vekili tarafından icra dairesinin yetkisi —- tarihli dilekçenin sunulduğu, yetki itirazının kabulü ile dosyanın——–tevzi edildiği ve ——- sayılı dosyasında yeniden gönderilen ödeme emrinin borçluya 20.06.2017 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu vekili tarafından süresinde 23.06.2017 tarihli dilekçe ile borca ve ferilerine itiraz edildiği ve takibin durduğu, itirazın alacaklıya tebliğine ilişkin dosya kapsamında bilgi ve belge bulunmadığı, dolayısıyla bir yıllık hak düşürücü sürenin işlemeye başlamadığı ve davanın 22.06.2018 tarihinde ve bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Taraf delilleri toplanmış, davanın niteliği, tarafların tacir olması ve taraflarca delil olarak ticari defterlerine dayanılması sebebiyle TTK.83-85 ve HMK.222. maddeleri uyarınca tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmasına karar verilmiştir. Davalının adresinin —- olması nedeniyle, —- Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılmış, talimat doğrultusunda davalı defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılarak ——— talimat raporu düzenlenmiştir.
Bilirkişi tarafından düzenlenen talimat raporunda özetle,” İncelenen davacıya ait —- defterlerin açılış ve kapanış tasdikleri
bulunduğu, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulduğu ve defter kayıtlarının
kendi içinde birbirini doğruladığını, sahibi lehine delil vasfı taşıdığı,
incelenen davalıya ait ticari defter ve kayıtlarına göre 25.10.2016 tarihinde davacıya 23.600,00 TL avans ödemesi yapıldığı,
davalının ticari defterlerinde; ———-bedelli faturaya ait muhasebe kaydı bulunmadığı, icra takibi dayanağı fatura içeriği — davalıya tebliğ ve teslim edildiği yönünde bilgi ve belgeye dosya içeriğinde ve davalı defter kayıtlarında rastlanmadığı—- — yevmiye numaralı ihtarnamesinin
davalı tarafa tebliğ edildiği yönünde bilgi ve belgeye dosya içeriğinde ve davalı defter kayıtlarında rastlanmadığı, incelenen davalı— yılı ticari defter kayıtlarına göre icra takip tarihi itibariyle davacının davalıdan alacağının bulunmadığı ve davalının itirazlarının yerinde
olduğu, ” yönünde tespit ve değerlendirme yapılmıştır.
Ticari davalarda taraf defterlerinin karşılıklı olarak incelenmesi esas olup, davacı defter ve kayıtları üzerinde de alınan talimat raporu ile karşılaştırma yapılarak inceleme yapılması ve yine sunulan —- teknik olarak incelenmesi için dosya mali müşavir ve grafik ve fotoğraf uzmanı sektör bilirkişisine tevdi edilmiş, bilirkişiler tarafından 17.12.2020 tarihli rapor düzenlenmiştir.
Düzenlenen bilirkişi raporunda özetle,” Davalı tarafından davacı yana banka aracılığıyla —– yapmak suretiyle ödenmiş olan 23.600,00 TL yönünden taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığı ——— kaydının her iki taraf ticari defterlerinde yer aldığı, ancak Davacı yanca Davalı — düzenlenmiş ve Ticari Defterlerde Davalı Şirket aleyhine Borç Kaydı yapılmış; ——- —— BEDELİ” içerikli,—- Bedelli Faturanın Davalı —-kabul edilmeyerek ticari defterlere kaydedilmemiş olduğu ve huzurdaki dava konusu ihtilafa sebebiyet verdiği, dosyaya celp edilmiş bulunan —– incelendiğinde, davacı yanın —-olarak Beyan ettiği ihtilaf konusu faturanın davalı şirketin —– konu edilmediği, davacının dosyaya ek olarak sunduğu ——— (Davacı tarafından —— incelendiğinde davalı tarafın sahibi olduğu—– —- sitesinde ve —- hesaplarında kullanılıp paylaşıldığı, —- içinde görüntüler —- formatında olup —- görsellerle eşleştiğinin tespit edildiği, davacının davalı —– İşlemiş Falz Alacağı bulunduğu” yönünde tespit ve değerlendirme yapılmıştır.
Toplanan tüm deliller , taraf vekillerinin iddia ve savunmaları ile alınan bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde, öncelikle tarafların uyuşmazlık konusu olmayan beyanları ile taraflar arasında davalı şirketin ürünlerinin tanıtımı amacıyla ürünlerin ——– fotoğraflarının davacı tarafından çekimi hususunda eser sözleşmesi ilişkisinin olduğu, davacının yüklenici davalının iş sahibi olduğu hususları ihtilafsızdır. Yine davalı tarafından davacı tarafa 25.10.2016 tarihinde 23.600-TL( Her ne kadar taraflarca 23.000-TL denilmiş ise de her iki tarafın ticari defter ve kayıtlarında 23.600-TL olarak yapıldığı görülmektedir.) avans ödemesi yapıldığı hususu da ihtilafsız olup bu hususlarda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Davacı taraf işin bedeli olarak davalı ile KDV dahil 64.782-TL olarak anlaşıldığını işin teslim edilmesine rağmen avans dışında bakiye bedelin ödenmediğini iddia etmekte, davalı taraf ise ödeme emrine itiraz dilekçesi ile vermiş olduğu cevap dilekçesinde işin bedeli yönünden bir itirazda bulunmamakla birlikte işin ayıplı, eksik, geç teslim edildiğini savunmakta akabinde yargılama sırasında işin bedeline de itiraz ederek fahiş olduğunu beyan etmektedir. Dolasıyla taraflar arasında öncelikli olarak işin bedelinin ne olduğu akabinde işin davalının savunması doğrultusunda geç, ayıplı, eksik teslim edilip edilmediği hususlarında ihtilaf bulunmaktadır. Bilindiği üzere eser sözleşmeleri iş sahibinin ödemeyi borçlandığı bir bedel karşılığında yüklenicinin bir eser meydana getirip teslim etmeyi üstlendiği sözleşmeler olup, hukukumuzda Türk Borçlar Kanunu’nun 470-486 maddeleri arasında düzenlenmiştir. Dolayısıyla somut olayda da yasanın anılan maddelerinin uygulanması gerekeceği kuşkusuzdur. Her iki tarafa da borç yükleyen sözleşme olan eser sözleşmelerinde yüklenicinin başlıca borçları bir eseri meydana getirme, eseri teslim etme ve özen gösterme olmakla birlikte, iş sahibi de bedeli ödeme borcu altındadır. Ayıptan sorumluluk ise yasanın 474-478 maddeleri arasında düzenlenmiş olup, yüklenicinin ayıptan sorumlu olması için bir kısım maddi ve şekli şartların gerçekleşmesi gerekmekte olup; maddi şartlar teslim edilen eserin ayıplı olması, ayıbın iş sahibine yüklenecek bir kusurdan kaynaklanmamış olması ve eserin iş sahibi tarafından kabul edilmemiş olması iken şekli şartlar ise iş sahibinin yerine getirmesi gereken külfetler olup bunlar eserin gözden geçirilmesi ve ayıbın yükleniciye bildirilmesi külfetleridir. Yasanın 474/1 maddesine göre iş sahibinin eserin özellik ve nitelikleri itibariyle sözleşmeye uygun olarak yapılıp yapılmadığının araştırılıp tespit edilmesini ve bunu işlerin olağan akışına göre—- bulunmaz yapmasını ifade ederken, aynı zamanda bir eksiklik, ayıp tespit edilirse bunu yükleniciye uygun bir sürede bildirmeyi ifade eder. Dolasıyla— gözden geçirme sonunda tespit ettiği ayıbı yükleniciye bildirmez ise eseri kabul etmiş sayılacak ve ayıptan doğan haklarını da kaybedecektir. Ayıp bildiriminin geçerliliği herhangi bir şekil şartına bağlı olmamakla birlikte ispat yönünden yazılı şekilde olmasının önem arz edeceği kuşkusuzdur. Somut olaya dönüldüğünde, davalı tarafından davacıya eserin ayıplı yahut eksik olduğu hususunda herhangi bir bildirimde bulunduğuna ilişkin hiçbir delil mevcut olmadığı gibi yapılan bilirkişi incelemesinde de eserin davalı tarafça gerek ———- hesaplarında kullanıldığı tespit edilmiştir. Hal böyle olunca davalının eserin ayıplı, eksik yahut geç teslim edildiği hususundaki savunmaları yerinde değildir. Diğer bir uyuşmazlık konusu ise bedele ilişkin olup, davalı taraf bilirkişi incelemesinden sonra sunmuş olduğu dilekçesinde faturanın fahiş olduğunu, rayiç değerler üzerinden inceleme yapılması gerektiğini beyan ve talep etmiştir. Davacı vekiline eserin bedeline ilişkin olarak yazılı bir anlaşma olup olmadığı sorulmuş, davacı vekili tarafından sunulan 01.03.2021 tarihli beyan dilekçesinde taraflar arasında yazılı bir anlaşma olmadığı, ilişkilerin —- görüşmeleri ile yürütüldüğü ve —– yazışmaları sonrası bedel hususunda mutabakat sağlandığı beyan edilmiş ve mail yazışmaları ibraz edilmiştir. Mail yazışmaları incelendiğinde ——- davacı tarafından davalı şirketin — olan —– fotoğraflarının gönderildiği aynı tarihte —– tarafından ”—- şeklinde mailin gönderildiği akabinde —–‘ tarafından davacıya ‘—– Ancak —–olarak çalışmak ister. Burada malzemeden ——- umuyorum. ——-. Aşağıda —- iletiyorum..’— ekinde dava konusu iş için toplam —- bedeli ilişkin tablonun gönderildiği, davacı tarafça da ”——– ” şeklinde cevap verildiği görülmüştür. Akabinde—– tarafından aynı tarihte gönderilen mailde ” —– değiştirdim. ———‘ şeklinde — atıldığı ve ekinde toplam 54.900-TL+KDV bedeline ilişkin tablonun gönderildiği görülmüştür. 21.10.2016 tarihinde de —- tarafından davacıya ön ödeme olarak 15.000 TL çıkarsak geri kalan kısmı işin bittiğinde ödesek yönünde mail atıldığı ve davacı tarafından da olur dersem çok zorlanırım şeklinde beyanda bulunulduğu görülmüştür. Mail yazışmalarına ilişkin davalı vekiline beyanda bulunulması için süre verilmiş olup davalı tarafından maillerin içeriğine yahut —– yetkili olup olmadığı hususuna ilişkin bir itirazda bulunulmamış olup, yalnızca maillerin sözleşmenin tamamlandığı ve malların eksiksiz teslim edildiğine ispat olamayacağına yönelik itirazlar ileri sürülmüştür. Davalının açıkça mail yazışmalarının içeriği ve —– yetkisi hususunda bir itirazda bulunmadığı dikkate alındığında, esasen davacı tarafça ilk olarak teklif edildiği anlaşılan 67.150 TL+KDV bedelin davalı tarafça kabul edilmediği bunun üzerine davalı tarafından yeni bir fiyat teklifinin sunulduğu ve bunun da 54.900-TL+KDV olduğu ve bu bedelin davacı tarafça kabul edilmesi halinde davalı tarafça da onaylanacağı görülmektedir. Davacı tarafça bunun kabul edilmediğine ilişkin bir mail olmadığı gibi esasen bu bedelin dava konusu fatura bedeli ile de birebir örtüşmektedir. Devamında —- tarihinde atılan mail ise bedele ilişkin olmayıp ön ödeme miktarı hususunda taraflar arasında görüşmelerin devam ettiğini göstermektedir. Dolasıyla davalı her ne kadar anlaşmanın tamamlanmadığını savunmuş ise de esasen teklifin davalı tarafça yapıldığı ve davacının kendi teklif ettiği bedelden daha düşük bir bedel olan —- ettiği nitekim bu bedele ilişkin fatura düzenlendiği görülmektedir. Akabinde —– tarihinde davacıya —- ödeme yapıldığı ve nitekim ödemenin avans ödemesi olduğu davalının açıkça cevap dilekçesinde de ikrar edilmiştir. Hal böyle olunca gerek mail yazışmaları gerek taraflar arasındaki süreç düzenlenen fatura eserin davalı tarafından teslim alınıp kabul edildiği bunun aksini gösterir bir bilgi ve belgenin dosyada mevcut olmadığı göz önüne alınarak davacı ile davalının — ile anlaşma sağladığı hususunun davacı tarafça ispatlanmış olduğu kanaatine varılmış, davalı tarafın bilirkişi raporunun alınmasından sonra bedele ilişkin itirazları yerinde görülmemiştir.—- mahsubu ile davacının davalıdan bakiye 41.182-TL asıl alacağının bulunduğu anlaşılmıştır. İşlemiş faiz talebi yönünden yapılan incelemede de davacının takip tarihi öncesi davalı şirkete 23.02.2017 tarihli ihtarname gönderdiği ve ihtarnamede 3 gün mehil verildiği, ihtarnamenin 27.02.2017 tarihinde tebliğ edildiği göz önüne alındığında davalının 3 gün sonras—- temerrüde düştüğü anlaşılmış, —-takip tarihi arasındaki 33 gün için yıllık %9,75 faiz uygulanmak suretiyle mahkememizce yapılan hesaplamada davacının 363,02-TL işlemiş faiz talep edebileceği anlaşılmıştır. Açıklanan gerekçeler ile davanın kısmen kabulü ile davalının — dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin —–işlemiş faiz olmak üzere toplam 41.545,02-TL alacak ve 41.182,00-TL asıl alacağa takip talebinde belirtilen faiz cinsi ve oranı uygulanmak suretiyle aynen devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, yasal koşulları oluşmayan icra inkar tazminatının reddine karar verilmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE;
-Davalının — sayılı icra dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 41.182,00-TL asıl alacak, 363,02-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 41.545,02-TL alacak ve 41.182,00-TL asıl alacağa takip talebinde belirtilen faiz cinsi ve oranı uygulanmak suretiyle aynen devamına,
-Fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Yasal koşulları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine,
3-Karar harcı 2.838,00-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 722,36-TL harcın mahsubu ile bakiye 2.115,60-TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 722,36-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından tarafından yapılan 35,90-TL başvuru harcı, 162,85-TL tebligat ve müzekkere gideri, 2.350,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.548,75-TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 2.503,33-TL sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan 98,00-TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 1,75-TL sinin davacı taraftan tahsili ile davalı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davalı üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen kısım yönünden karar tarihinde geçerli— esaslara göre belirlenen 6.200,85-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden red edilen kısım yönünden karar tarihinde geçerli— esaslara göre belirlenen 753,82-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
İlişkin olarak; taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.