Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/68 E. 2023/410 K. 04.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2018/68 Esas
KARAR NO:2023/410
DAVA:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan Semenin Tenzili)
DAVA TARİHİ :16/01/2018
KARAR TARİHİ: 04/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan Semenin Tenzili) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı ile davalı ——— yapma hususunda anlaşmış olup, davacı şirketin üzerine düşen tüm borcu eksiksiz olarak yerine getirerek projeyi tamamladığını, bu hususun taraflar arasındaki puantaj kayıtları, teslim tutanakları, ihtarnameler ve diğer kayıtlarla da sabit olduğunu, davacı şirket üzerine düşen edimlerini yerine getirmiş olmasından sonra davalı şirketin muhasebe birimi tarafından hakkediş – tutanaklarının düzenlendiğini, işbu hakkediş tutanaklarında da 53.734 USD’nin ödeneceğinin taahhüt edilmiş olmasına rağmen bugüne kadar davacı şirkete herhangi bir ödeme yapılmadığını, bunun üzerine alacağın tahsili amacıyla ——- sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalını haksız itirazı üzerine takibin durdurulduğunu beyanla, haksız itirazın iptali ile takibin devamına, %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini vekaleten talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı şirketin —-kapsamında elektrik tesisat işlerini yerine getirmeyi üstlendiğini, bu proje kapsamında davalı şirketin dava dışı —— alt yüklenici sözleşmesi imzaladığını, davacının ise işbu ——– firmasının taşeronu konumunda olduğunu, davacının kendi hakkedişlerini işvereni olan dava dışı —- firmasına sunmakta ve ödemlerini — firmasından tahsil etmekte olduğunu, ——- firması tarafından hem kendisinin hem de taşeronlarının gerçekleştirdiği iş ve işlemlere ilişkin hakkedişlerinin— firmasının hakkedişi olarak düzenlendiğini ve davalı firmaya sunulduğunu, buna ilişkin —–nolu hakkediş kapağı ve hakkediş raporu icmal sayfasından görüleceği üzere davacının talep ettiği tutarın davacı dışı — tarafından —- nolu hakkediş kapsamına dahil edilerek davalıya sunulduğunu, ilgili hakkediş kapağında —-dönemine ilişkin —- toplam ödenmesi gereken tutarın 487.599,28 USD olarak belirlendiği, bu tutarın içerisinde ise, davacı firmasının hizmeti olarak belirlenen 53.207 USD * Genel Gider ve Vergi payının dahil olduğunu, davalı şirketin davacı ile doğrudan hiçbir ticari ilişkisinin bulunmadığını, Taraflar arasında imzalanmış herhangi bir sözleşme ya da cari hesap ilişkisinin bulunmadığını, davacının taşeronu bulunduğu —– firmasından tahsil edemediği ödemeleri kötü niyetle davalışirketten alma gayesinde olduğunu beyanla, haksız davanın reddine, %20 kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:Dava, bakiye eser sözleşmesi alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın İİK 67 vd maddeleri gereğince iptali talebine ilişkindir.
Davacı, davalı ile aralarında——— projesi işi sebebiyle eser sözleşmesinin bulunduğunu, davacı şirketin üzerine düşen tüm borcu eksiksiz olarak yerine getirerek projeyi tamamladığını, davacı şirket üzerine düşen edimlerini yerine getirmiş olmasına rağmen davalının bakiye hakediş alacağını ödemediğini, bakiye hakediş alacağının tahsili amacıyla icra takibine geçildiğini, davalının haksız bir şekilde icra takibine itiraz ettiğini, davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.Davalı, davacı ile aralarında herhangi bir sözleşme bulunmadığını, davacının dava dışı — firmasının alt taşeronu olup dava dışı — firması ile aralarında eser sözleşmesi bulunduğunu, davalıya ödenmesi gereken 53.207 USD + genel gider ve vergi payı’nın —- firmasına ödediğini, davacının alacak talebinden sorumlu olmadığını, davanın dava dışı —— firmasına yöneltilmesi gerektiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda yazılı yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları incelenmiş, yargılama sırasında 28/02/2018 tarihinde kabul edilen 7101 sayılı kanunun 61. maddesi ile 6102 sayılı T.T.K.’nın 4. maddesinin 2. fıkrasının değiştirilmesi sebebiyle basit yargılama usulüne geçilmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış, —– sayılı İcra Dosyası celp edilerek dosya içerisine alınıp incelenmiş, —– davacı ve davalı şirketlerin ticari sicil kayıtları celp edilmiş, —-talimat sayılı dosyası ile —- tarihli talimat bilirkişi raporu alınmış, —– talimat sayılı dosyası ile — tarihli talimat bilirkişi raporu alınmış, —- tarihli bilirkişi heyeti raporu alınmış, —- tarihli bilirkişi heyeti ek raporu, ve dava sonuçlandırılmıştır.—– talimat sayılı dosyasında alınan bilirkişinin — tarihli raporunda özetle, “…Davacı tarafa ait —- yasal defterlerinin usulüne uygun olarak açılış tasdiklerinin ve yevmiye defterlerinde kapanış tasdiklerinin zamanında yapıldığı, Yevmiye ve defter-i kebirin usulüne uygun olarak tutulduğu, —- yıllarına ait Envanter Defterlerinde olması gereken kayıtların bulunmadığı, Davacının — hesap dönemlerine ait ticari defterlerinde, davalı ——- adına düzenlenmiş herhangi bir hesap kaydının bulunmadığı, Davacı vekilinin —-tarihli dilekçesinde yer alan ———firması adına ait herhangi bir muhasebe kaydına rastlanmadığı, Bu nedenle taraflar arasında, dava tarihi itibariyle takip gerektiren bir ticari ilişkinin bulunmadığı tespit edilmektedir…” yönünde görüşlerini bildirmişlerdir.Bilirkişi heyetinin 09.07.2020 tarihli raporunda özetle, “…Eser sözleşmesi yazılı şekle bağlı olmadığından taraflar arasında eser sözleşmesinin bulunduğu, ancak sözleşmenin hangi bedel üzerinden kurulmuş olduğunun ispata muhtaç olduğu, bu durumda TBK. m. 481 hükmünün uygulama alanı bulacağı, TBK. m. 481 uyarınca eser bedelinin uygun olup olmadığı hususunun uzmanlık alanımız dışında olması nedeniyle değerlendirilmediği, Takdir Sayın Mahkemede olmak üzere davacının e-posta ile 53.734 USD’nin ödenmesini talep ettiği, davalının da cevaben ödemenin sıraya alındığını yazmış olduğu…” yönünde görüşlerini bildirmişlerdir.—– tarihli talimat bilirkişi raporunda özetle, “…Dava dosyası ile dava dışı —— ticari defterleri üzerinde yapılan incelemelerde, Dava dışı—– ibraz edilen ticari defterlerine göre, dava dışı şirket ile ; Davacı———- ticari bir ilişkisinin olmadığı, Davalı——— ticari bir ilişkisinin olmadığı…” yönünde görüşlerini bildirmişlerdir.Bilirkişi heyetinin 22.06.2022 tarihli ek raporunda özetle, “…Davacı tarafın davalı ile aralarında eser sözleşmesi bulunduğunu ve bu sözleşme nedeniyle davalıdan alacaklı olduğunu iddia ettiği, Davalı tarafın dava dışı — aralarında eser sözleşmesi bulunduğunu, davacının —-alt taşeronu olduğunu, davalıya ödenmesi gereken ——-ödenmiş olduğunu iddia ettiği, davalının bu beyanın vasıflı ikrar niteliğinde olduğu, Teknik incelemede ——- Firmasına yapılan hakkedişteki yapılan işler arasındagörülmediğinin değerlendirildiği, bu nedenle davalı savunmasının ispata muhtaç olduğu…” yönünde görüşlerini bildirmişlerdir. Borç doğuran sözleşmelerden birisi olan “Eser sözleşmesi”, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 470. maddesinde, “Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir” biçiminde tanımlanmıştır. Eser sözleşmeleri iki tarafa karşılıklı borç yükleyen bir tür iş görme sözleşmesidir. Yüklenici, iş sahibine karşı yüklendiği özen borcu nedeniyle eseri yasa ve sözleşme hükümlerine, fen, teknik ve sanat kurallarına uygun olarak yaparak ve zamanında tamamlayarak iş sahibine teslim etmekle yükümlüdür. Eser sözleşmelerinde “eser” ve “bedel” olmak üzere iki temel unsur vardır. Bu sözleşmelerde yüklenici istenen özellikte eseri meydana getirmeyi, iş sahibi de bu çalışma karşılığında ivaz ödemeyi üstlenmektedir.4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) “İspat yükü” başlıklı 6. maddesi uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatlamakla yükümlü olup, HMK’nın 190. maddesinin 1. fıkrasına göre ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olduğundan; yüklenici, sözleşmeye uygun olarak eseri meydana getirip teslim ettiğini, iş sahibi de sözleşmede kararlaştırılan ve teslimle muaccel hâle gelen iş bedelini ödediğini kanıtlamak zorundadır.——–Davalı tarafından sunulan cevap dilekçesi ile dava konusu işin davacı tarafından alt taşeron olarak —- firmasından aldığını, davacı ile aralarında doğrudan bir eser sözleşmesinin bulunmadığını, davacı tarafından yapılan işler sebebiyle —– vergi payı dahil ödeme yapıldığını kabul ve beyan etmektedir. Başka bir deyişle davalı, davacı tarafça dava konusu edilen hak ediş bedeline illişkin iş ve işlemlerin davacı tarafından yapıldığını ancak kendisi ile doğrudan bir sözleşme olmaması sebebiyle davacının kendisinden alacak talebinde bulunmasının mümkün olmadığını beyan etmektedir. Bu itibarla dava konusu —— projesi işinin davacı tarafça eksiksiz olarak yapıldığı ve teslim edildiği taraflar arasında uyuşmazlık konusu değildir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık davalı yapıldığı beyan edilen ödeme iddiasının yerinde olup olmadığı ve bu hususun davacıya karşı ileri sürülmesinin mümkün olup olmadığı noktasındadır. Hemen belirtmek gerekir ki, ödeme iddiasında bulunan taraf bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Eldeki dava da ispat yükümlülüğü davacı tarafta olmasına rağmen davalı tarafça cevap dilekçesi ile ödeme iddiasında bulunulduğundan ispat yükü davalı tarafa geçmiş olup, davalının davacı tarafça talep edilen hak ediş alacağının dava dışı —–firmasını ödenmekle son bulduğunun yöntemince ispat edilmei gerekmektedir. Dava konusu hakediş miktarı dikkate alındığında bu hususun davalı tarafından yazılı delille ispat edilmesi gerekir.———-Somut olayda, davacı ile davalı arasında doğrudan sözleşme olup olmadığı ve davacının doğrudan davalıdan hak ediş bedelini talep edebilmesinin mümkün olup olmadığı hususu irdelenmesi gerekir. Dosya kapsamında alınan —- tarihli talimat bilirkişi raporları ile —- tarihli bilirkişi raporu ile sabit olduğu üzere ne davalının, ne davacının ne de dava dışı —— ticari defter ve kayıtlarında dava konusu alacak ve birbirleri ile ilgili herhangi bir kaydın olmadığı anlaşılmıştır. Ancak davacı tarafından sunulan cevaba cevap dilekçesi eklerinde davalı şirket yöneticileri ile birden fazla kez yazışma yapıldığı, dava konusu alacak hakkında davalı şirket yetkililerinin kabul edip ödeneceğini beyan ettiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar davalı, dava dışı— Firmasına ödeme yapıldığını beyan etmiş ise de; — tarihli talimat bilirkişi raporu dikkate alındığında davalının —- firmasına yapıldığı iddia edilen ödemeyi ispat edemediği anlaşılmaktadır.Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları, alınan bilirkişi raporları ve bütün deliller birlikte değerlendirildiğinde; davalının cevap dilekçesindeki beyanları, alınan talimat bilirkişi raporları, 22/06/2022 tarihli bilirkişi raporu, dosya kapsamında dinlenen tanık beyanları ile davalı tanığı ———- beyanları dikkate alındığında davacı ile davalı ile arasındaki eser sözleşmesi bulunduğunu ispatladığı ve davalı tarafından cevap dilekçesi ile kabul edilen tutar kadar bakiye hak ediş bedeli alacağının olduğunun kabulü gerekir. Her ne kadar davacı tarafça 280,00 USD işlemiş faiz talep edilmiş ise de anılan talebin yerinde olmadığı, davacı tarafından keşide edilen ——- nolu ihtarnamesinin davalıya——— tarihinde tebliğ edildiği, verilen 7 günlük süre sonunda davalının 15/11/2017 tarihinde temerrüte düştüğü, davacının bu tarihten takip tarihi olan 21/12/2017 tarihine kadar işlemiş faiz talep edebileceği, anılan tarih aralığında talep edebileceği işlemiş —– olduğu, aşan kısma ilişkin davacı taleplerinin yerinde olmadığı anlaşılmış, davanın kısmen kabulüne, davalının ——– esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile, —–faiz ve asıl alacağa 3095 sayılı yasanın 4A maddesi uyarınca takip tarihinden itibaren kamu bankalarının bir yıllık vadeli —-uyguladıkları faiz oranı üzerinden işleyecek faizi ile birlikte takibin devamına karar verilmiştir.Davalı tarafça aksi yönde beyan ve itirazlarda bulunulmuş ise de; davalının cevap dilekçesindeki beyanları, alınan talimat bilirkişi raporları, 22/06/2022 tarihli bilirkişi raporu, dosya kapsamında dinlenen tanık beyanları ile davalı tanığı —- beyanları dikkate alındığında davalı itirazlarının yerinde olmadığı anlaşılmış, davalı itirazlarına itibar edilmemiştir. İtirazın iptali davalarında davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun itirazında haksız olması ve alacağın likit olması şarttır. ——– Yukarıda açıklanan gerekçelerle dosyaya konu alacağın yargılamayı gerektirmesi sebebiyle alacağın likit olmadığı anlaşıldığından, davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE,
-Davalının —-esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu İTİRAZIN KISMEN İPTALİ ile, ——işlemiş faiz ve asıl alacağa 3095 sayılı yasanın 4A maddesi uyarınca takip tarihinden itibaren kamu bankalarının bir yıllık vadeli USD mevduatlarına uyguladıkları faiz oranı üzerinden işleyecek faizi ile birlikte takibin DEVAMINA,
-Davacının fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-Davacının şartları oluşmayan icra inkar tazminat talebinin REDDİNE,
3-Alınması gerekli karar harcı 14.115,29-TL’den davacı tarafça yatırılan 2.494,37-TL peşin ile icra dosyasına yatırılan 1.040,28-TL harç olmak üzere toplam 3.534,65-TL harçtan mahsubu ile bakiye 10.580,64‬-TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irat kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 2.494,37-TL peşin ile icra dosyasına yatırılan 1.040,28-TL harç olmak üzere toplam 3.534,65-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 35,90-TL başvuru harcı, 5,20-TL vekalet harcı, 231,03-TL tebligat ve müzekkere gideri, 2.500,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.772,13‬-TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 2.770,68-TL sinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan 2.900,00-TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 1,52-TL sinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine, kalan tutarın davalı üzerinde bırakılmasına,
7-Davanın kabul edilen kısmı için davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. 13/2 maddesindeki esaslara göre belirlenen 31.029,01-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davanın reddedilen kısmı için davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. 13/2 maddesindeki esaslara göre belirlenen 108,16-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde ———- Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.04/05/2023