Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/664 E. 2022/468 K. 31.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/664 Esas
KARAR NO : 2022/468

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18.05.2018
KARAR TARİHİ : 31.05.2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirket taraflar arasındaki ticari ilişkisi kapsamında davalı/borçlu yana ticari faaliyeti gereği —– ürünleri sattığını, davalı/borçlu şirket tarafından ödenmeyen irsaliyeli faturalara dayalı cari hesap borcunun tahsilini teminen —-Esas Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığı, davalı/borçlu yanca icra takibine haksız ve kötüniyetli olarak itiraz edildiği, davalı/borçlu yanca icra takibine itiraz edilmiş ise de; davacı şirketin cari hesap ilişkisine istinaden alacaklı olduğu hususu davalı/borçlu adına kesilmiş irsaliyeli faturalar ile sabit olduğu, taraflar arasındaki ticari ilişki çerçevesinde cari hesap borcunu ödemeyen davalı/borçlunun işbu borç nedeni ile aleyhine —–Esas Sayılı dosyası ile yapılan icra takibine hiçbir gerekçe göstermeksizin yapmış olduğu itiraz haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olup takibi sürüncemede bırakmak amacıyla yapıldığını, açıklanan nedenlerle;—-Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamını, davalı aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ettikleri görüldü.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasında ticari ilişki bulunmakla birlikte bu ilişkinin sona erdiği zamanda ise davalıyla davacı arasında herhangi bir borç-alacak ilişkisi bulunmadığını, davalının davacıya bir borcu bulunmadığını, davalının davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığı hususu ticari defterlerin incelenmesi ile birlikte anlaşılacağı, davacı tarafından haksız ve kötü niyetli olarak başlatılan işbu takibe tarafımızca zorunlu olarak itiraz edildiği, açıklanan nedenlerle; açıklanan nedenlerle; haksız davanın reddini, davacıdan alınacak olan, %20 den aşağı olmamak üzere, kötü niyet tazminatının tarafımıza ödetilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ettikleri görüldü.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle, faturalardan kaynaklı cari hesap alacağının tahsili için başlatılan takibe yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatına ilişkindir.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda basit yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış, icra dosyası celp edilip dosya içerisine alınarak incelenmiş, taraf şirketlere ait —– formlarının celbi için—– dairelerine müzekkereler yazılarak müzekkere cevapları dosya içine alınmış, bilirkişi raporu alınmıştır.
İtirazın iptali istemine konu,—- sayılı takip dosyasının incelenmesinde; 11.04.2018 tarihinde başlatılan takibin alacaklısının …, borçlusunun … olduğu; takibin —- alacağın tahsiline yönelik genel haciz yoluyla yapılan icra takibi olduğu, ödeme emrinin borçluya 16.04.2018 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu vekili tarafından süresinde 19.04.2018 tarihli dilekçe ile borca ve fer’ilerine yönelik itiraz dilekçesi sunulduğu, itiraz dilekçesinin alacaklıya tebliğine ilişkin bilgi ve belge bulunmadığı, davanın———- yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı anlaşılmıştır.
Davanın niteliği gereği bildirilen delillerin toplanmasının akabinde tarafların tacir olması ve davacı tarafça delil olarak ticari defterlerine dayanılması sebebiyle TTK.83-85 ve HMK.222. maddeleri uyarınca tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmasına karar verilmiş, bu kapsamda dosya mali müşavir bilirkişiye tevdi edilmiş, taraf şirketlerin ticari defter ve kayıtları üzerinde mali müşavir bilirkişi tarafından yapılan inceleme neticesinde 30.05.2019 tarihli rapor düzenlenmiştir.
Düzenlenen 30.05.2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle, ”Davacının ——–6102 sayılı T.T.K.’nun 64/3 md. uyarınca süresi içerisinde “Görülmüştür” tasdikinin yapılmadığı, yapılan tespitlere göre davacının ticari defterlerinin HMK 222.Md. Göre kendi lehine delil teşkil edip etmediğini ilişkin hukuki değerlendirme ve takdirin Sayın Mahkemeye ait olduğu, davalının 2017-2018 yılına ait ticari defterlerinden Yevmiye defteri hesap dönemi sonunda 6102 sayılı T.T.K.’nun 64/3 md. uyarınca “Ticari defterlerin elektronik ortamda tutulması hâlinde bu defterlerin açılışlarında ve yevmiye defteri ile yönetim kurulu karar defterinin kapanışında noter veya ——— onayı aranmaz.” hükmü uyarınca ayrıca noter kapanış tasdikine tabi olmadığı, yapılan tespitlere göre davalının ticari defterlerinin HMK 222. Md. Göre kendi lehine delil teşkil edip etmediğini ilişkin hukuki değerlendirme ve takdirin Sayın Mahkemeye ait olduğu, Mahkemece Davacı tarafından davalı——– Satış Faturası —- malın davalıya teslim edildiğine ve Davacı tarafından davalıya satışı yapılan—- davalıya fatura edilen 3.780,08 TL. tutarındaki faturanın teslim edildiğine dair kanaate varılması halinde davacının davalıdan 4.795,12 TL. alacağı bulunacağı, aksine kanaate varılması halinde davacı kayıtlarına göre davacının, davalıdan 8.575,20 TL. alacağı bulunduğu, davalı kayıtlarına göre davacının davalıdan 2.721,52 TL. alacağı bulunduğu, davacı tarafından davalı tarafın TBK.’nun borçlunun temerrüde ilişkin 117. Maddesine göre usulüne uygun olarak temerrüde düşürüldüğüne dair herhangi bir belge bulunmaması üzerine işlemiş faiz talebinin yerinde olup olmadığına dair takdirin Sayın Mahkemeye ait olduğu,” yönünde tespit ve değerlendirme yapılmıştır.
Bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiş, taraf vekilleri tarafından rapora ilişkin beyan ve itiraz dilekçeleri sunulmuş, akabinde davalı vekiline taraflar arasındaki —–bedelli faturanın davacı şirkete teslimine ilişkin varsa delillerini ibraz etmesi yine ibraz edilmeme halinde anılan fatura yönünden yemin teklif etme hakkının kullanılıp kullanılmayacağı yönünde beyanda bulunması için kesin süre verilmiş, davalı vekili tarafından — tarihinde —- sunulan dilekçe ile 3.780,08-TL bedelli fatura yönünden yemin teklif edileceği beyan edilmiş, mahkememizce resen 31.12.2020 tarihli yemin metni hazırlanmış, davacı şirkete 26.02.2021 tarihlinde Tebligat Kanunu 35. Maddesine göre tebliğ edilmiş, davacı vekili tarafından 06.04.2021 tarihli celsede davacı şirket merkez adresinin —– bulunduğunu yapılan tebligatın usulsüz olduğunu ve şirket yetkilisine ayrıca tebligat yapılmadığı yönünde itirazda bulunmuş, yine aynı celsede şirket yetkisinin duruşmada hazır edileceğini talimat yazılmasına gerek olmadığını beyan etmiştir. Akabinde mahkememize ibraz edilen —- dilekçede davacı şirket ile şirket yetkilisinin adresinin “——-uygun talimat yazılarak yemin davetiyesinin tebliğ edilmesini talep ettiği görülmüştür. Mahkememizce de —–Mahkemesine talimat yazılmış,—– sayılı talimata dosya kaydedilmiş, talimat mahkemesi tarafından — tarihli karar ile şirket yetkilisine çıkarılan tebligatın iade döndüğü duruşmada hazır bulunmadığı mahkemece yapılacak başkaca işlem kalmadığı gerekçesi ile talimatın iadesine karar verilmiştir. Mahkememizin 13.07.2021 tarihli celsesinde davacı vekilinin daha önceki beyanlarına istinaden şirket yetkilisinin bizzat duruşmada hazır edilip edilemeyeceği yönünde beyanda bulunması için kesin süre verilmiş, davacı vekili tarafından 14.07.2021 tarihinde uyap üzerinden gönderilen beyan dilekçesinde şirket yetkilisinin huzurda hazır edilemeyeceği, hem şirket hem de şirket yetkilisi yönünden yemin davetiyesinin usulüne uygun tebliği için yeniden talimat yazılması talep edilmiş, mahkememizin 26.08.2021 tarihli ayrıntılı talimat üst yazısı ile— Asliye Ticaret Mahkemesine hem şirket hem de şirket yetkisine ayrı ayrı ve usulüne uygun yemin davetiyesinin tebliği ve yeminin yaptırılmasına yönelik talimat yazılmış, dosya —-talimatına kayıt altına alınmış, uzunca bir süredir talimat mahkemesinden cevap alınamaması üzerine mahkemeye talimatın akıbetine yönelik müzekkere yazılmış, gelen müzekkere cevaplarının incelenmesinde talimat mahkemesi tarafından, mahkememizin —–sayılı talimata kaydedilen dosyanın yemin için duruşma ———- tebligat çıkarıldığı, hem şirkete hem de şirket yetkilisine yemin davetiyesinin tebliğ edildiği görülmüştür. Talimat mahkemesi tarafından —–duruşmada şirket yetkilisinin duruşma gün ve saatinde hazır olunmadığı belirtilmiştir. Her ne kadar mahkeme tarafından şirket yetkililerinin isimlerinin net ve açık bildirilmediği yönünde duruşma zaptında tespitte bulunulmuş ise de dosyanın tüm evrakları ile kül halinde talimat mahkemesine gönderildiği, davacı şirketin ortak ve yetkilisini gösterir ——kayıtlarının da dosya içinde yer aldığı, kaldı ki hem davacı şirketin hem de şirket yetkilisinin adreslerinin açıkça belirtildiği ve adreslere yemin davetiyesinin tebliğ edildiği ve duruşmada şirket yetkilisinin hazır olmadığı göz önüne alındığında talimat üst yazısında şirketin yetkisinin açıkça yazılmamasının sonucu etki etmeyeceği kanaatine varılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, taraf iddia ve savunmaları, mahkememiz denetimine ve uyuşmazlığın çözümü için elverişli bilirkişi raporu, birlikte değerlendirildiğinde, öncelikle taraflar arasında mal alım satım ilişkisinden kaynaklı ticari ilişki bulunduğu hususu ihtilafsız olup, davacı tarafından dava ve neticede takibe konu cari hesabı oluşturan faturalar yönünden 8.575,20-TL asıl alacağı bulunduğu iddia edilmekle, davalı tarafından ise borcun bulunmadığı savunulmaktadır. Tarafların ticari defter ve kayıtları incelendiğinde de esasen defterlerin genel olarak birbiriyle uyumlu olduğu, uyumsuzluğun davacı tarafından davalı adına düzenlenen davacı kayıtlarında yer alıp davalı kayıtlarında yer almayan 02.03.2018 tarihli, 2.073,60-TL bedelli satış faturası ile davalı tarafından davacı adına düzenlenen davalı kayıtlarında yer alıp davacı kayıtlarında yer almayan 20.03.2018 tarihli 3.780,08-TL faturadan kaynaklandığı anlaşılmaktadır. —– yapılan incelemede her ne kadar bu fatura davalı tarafı ticari kayıtlarında yer almayıp davacı tarafın kayıtlarında yer almakta ve esasen davacı tarafın defterleri de usulüne uygun tutulmadığı dosya kapsamından anlaşılmakta ise de anılan faturaya ilişkin irsaliyenin bulunduğu ve irsaliyede teslim alan kısmında —– ve imzasının bulunduğu anılan kişinin davalı tarafın çalışanı olmadığı ya da mal teslime yetkili olmadığı gibi bir savunmanın davalı tarafından ileri sürülmediği gibi —- isim ve imzasına teslim edilen başkaca fatura ve irsaliyelerin de davalı şirket tarafından ticari defterlerinde kayıt altına alındığı göz önüne alındığında, davacı şirketin anılan fatura ve faturaya konu mal teslimini davalı şirkete yapmış olduğunu ispatladığı kanaatine varılarak takip tarihi itibariyle anılan fatura yönünden davacı şirketin davalı şirketten alacaklı olduğu anlaşmıştır. —yönünden ise davalı tarafından iddiasını ispata elverişli yazılı bir delil dosyaya sunulmadığından ve davalı vekili tarafından da delil listesinde açıkça yemin deliline dayandığı görüldüğünden az yukarıda açıklandığı üzere yemin teklif etme hakkı hatırlatılmış, davalı tarafça yemin deliline başvurulmuş ancak davacı şirket yetkilisi tarafından belirlenen gün ve saatte hazır olunmamıştır. Hal böyle olmakla Hukuk Muhakemeleri Kanunun 228/2. Maddesi uyarınca davacı tarafından — fatura yönünden yemin konusu vakıalar ikrar etmiş sayılacağından, davalının bu faturanın davacı şirkete teslim edildiği yönündeki iddiasını ispatladığı açıktır. Açıklanan gerekçeler ile takip tarihi itibariyle davacı şirketin davalı şirketten 4.795,12-TL asıl alacaklı olduğu, her ne kadar işlemiş faiz talep edilmiş ise de takip tarihi öncesi davalı şirketin usulüne uygun temerrüte düşürüldüğüne ilişkin bilgi ve belge olmadığından takip öncesi işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığı anlaşılmakla, davanın kısmen kabulü ile davalının davaya konu—- dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 4.795,12-TL asıl alacak ve asıl alacağa takip tarihinde belirtilen faiz oran ve cinsi uygulanmak suretiyle aynen devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, faturaya dayalı cari hesap alacağının likit olması ve davalının itirazının haksız olması sebebiyle hükmedilen asıl alacak tutarının taktiren %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen KABULÜ ile;
-Davalının—- esas sayılı icra dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 4.795,12-TL asıl alacak ve asıl alacağa takip tarihinde belirtilen faiz oran ve cinsi uygulanmak suretiyle aynen devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Hükmedilen asıl alacak 4.795,12-TL’nin taktiren %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı 327,56-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 104,68‬-TL harcın mahsubu ile bakiye 222,87-TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 104,68-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından tarafından yapılan 35,90-TL başvuru harcı, 310,05‬-TL tebligat ve müzekkere gideri, 850,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.195,95-TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 661,69-TL sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen kısım yönünden karar tarihinde——– vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden red edilen kısım yönünden karar tarihinde geçerli —– —– esaslara göre belirlenen 3.871,71‬-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
İlişkin olarak; davalı vekilinin yokluğunda, davacı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.