Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/651 E. 2021/1197 K. 07.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/651 Esas
KARAR NO: 2021/1197
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 06/06/2017
KARAR TARİHİ : 07/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davaya konu çeke istinaden davalı tarafından—- dosyası ile şikayetçi olunduğu, davacının da çekten bu şekilde haberdar olduğu, şikayete konu çek——bedelli çek olup; çekteki çekin arka yüzündeki cirodaki imza davacı şirket yetkilisine ait olmadığı, davalı çekteki imzaların davacı şirket yetkilisine ait olmadığını bildiği için bu çeke istinaden herhangi bir icra takibi başlatmadığı, davacının ticari anlamda sorunlar yaşadığı bu süreçte işbu dosyaları takip edemeyeceğini düşünerek, kötüniyetli olarak imzaların davacıya ait olmadığını bilebilecek durumda olmasına rağmen çeki iade etmek yerine çeki dayanak göstererek davacının diğer şirketine karşı şikayetçi olduğu, tarafların ticari ilişkileri uzun süreli olup; davalının davacı şirket yetkilisine ait imza sirküleri ve imza örnekleri de kendilerinde fazlası ile mevcut olduğu, imzaların davacıya ait olmadığını bilmesine rağmen kötüniyetli olarak çeki iade etmeyen ve derhal şikayet hakkını kullanan davalı aleyhine asıl alacağın %40’ından az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep ettiklerini, anıla çek açısından davacının davalıya borcunun olmadığı hususunun tespiti ile davalarının kabulüne; kötü niyetli olarak çekleri iade etmeyen ve yasal işlem başlatan davalı aleyhine asıl alacağın %40’ından az olmamak kaydı ile kötüniyet tazminatına; yargılama harç ve masrafları ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu çekteki imzanın, davacı şirket yetkilisine ait olup olmadığı bilirkişi incelemesi ile açığa çıkacak olup; oluşan durumda kötüniyetli bir taraf varsa bunun davalı şirket değil davacı şirketin kendisinin olduğu, Gerçekten de, davacı şirket; davalı şirketten mal satın almasına rağmen bunların bedelini ödemeyerek davalı şirkete —– borçlanmış olduğu; takiben şirketin içini boşaltarak ve davalı şirketçe uygulanan hacizleri sonuçsuz bırakmak için mallarını kaçırarak telafisi imkansız zarara sebep olduğu, buna rağmen, davalı şirket; davacı şirketçe davalı şirket adına düzenlenen çeki, imzasının farklı olmasından ötürü icra takibine konu etmemiş; ancak, çek altına imza atmak suretiyle özel belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarının failinin tespit edilebilmesi adına şikayette bulunacağı, kaldı ki, davacı şirkete dava dilekçesinde çek altındaki imzayı inkar etmekte ise de, bu çeklerin çalındığına ya da kaybolduğuna dair bir iddiada bulunmadığı, eş deyişle, davacı şirket tarafından bu yönde iddiada bulunulmaması çek altına bilerek ve isteyerek davalı şirketi zarara uğratmak adına yetkisiz imza atıldığı ihtimalini gündeme getirdiği, bu sebeple, davacı şirkete müzekkere yazılarak dava konusu çek hakkında zayi davası açıp açmadıklarının ya da Savcılığa şikayette bulunup bulunmadıklarının sorulmasını talep ettiklerinin, imza incelemesi sonucunda ortaya çıkacak duruma göre, çek altındaki imzanın yetkiliye ait olmaması halinde dahi, davacı şirket; davalı şirkete aldığı mal bedelleri oranında borçlu olduğu, davacı taraf her ne kadar—-dosyası kapsamındaki şikayetleri nedeniyle çekten haberdar olduğunu belirtmiş olsa da;—- numaralı ve — bedelli çekin keşidecisi olan dava dışı —- konusu çekin cirantası davacı —– ortağı ve imza yetkilisi—–olduğu, sadece bu durum dahi davacı tarafın amacının borçlarını ödememek olduğunu açıkça ortaya koyduğu, bu sebeplerle, davacı şirketin davalı şirketi kötüniyetli olarak ifade etmesi haksız olmakla birlikte, haksız davanın reddine, davacı aleyhine takip miktarının en az %20’si oranında tazminata hükmedilmesine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalılar üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle, ——- bedelli çekten dolayı borçlu bulunmadığının tespiti istemine ilişkin açılan menfi tespit davasıdır.
Dava ilk olarak —- sayılı görevsizlik kararı ve karara karşı istinaf başvurusu üzerine—— Hukuk Mahkemelerine tevzi edilmekle, mahkememizin yukarıda esasına kayıt edilmiş ve yargılamaya devam olunmuştur.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda yazılı yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasına geçilerek taraf delilleri toplanmış, yargılama sırasında —– tarihinde kabul edilen 7101 sayılı kanunun 61. Maddesiyle 6102 sayılı T.T.K. nın 4. Maddesinin 2. Fıkrasının değiştirilmesi sebebiyle basit yargılama usulüne geçilerek yargılama sonlandırılmıştır.
Menfi tespit istemine konu çekin incelenmesinde; ——–olduğu, davalı şirketin çekin lehtar davacıdan sonra gelen cirantası ve son hamili olduğu, bankaya çekin ibraz edildiği ancak karşılıksız işlemi gördüğü anlaşılmıştır.
Mahkememiz dosyasına celp edilen delillerin incelenmesinde, taraflar arasında farklı çeklere ilişkin açılan birden fazla menfi tespit davasının bulunduğu, yine davacı şirketin dava konusu ve dava dışı çeklere ilişkin resmi belgede sahtecilik iddiasıyla çalışanı olduğu belirtilen ——-şikayete konu soruşturma dosyaları ile açılan ceza davalarının bulunduğu görülmüştür. Dava konusu çekin herhangi bir takibe konu edilmediği, karşılıksız çıkması sebebi ile ödemenin olmadığı yine ihtiyati tedbir kararının bulunmadığı anlaşılmıştır.
Davacı tarafından dava konusu çekteki imza inkar edilerek huzurdaki dava açıldığından; mahkememizce imza incelemesine esas olmak üzere öncelikle davacı şirketin çekin tarihi olan —- tarihi itibariyle şirketi temsile yetkili kişilerin kim olduğu ve imza sirküleri aslının celbi için —müzekkere yazılmış, şirket yetkilisinin münferiden——olduğu gelen müzekkere cevaplarından anlaşılmış, akabinde şirket yetkilisine ait çekin tarihinden önceki tarihlere ait imza incelemesine esas olacak belge asılları ile çek aslı ilgili kurumlardan getirtilerek mahkememiz kasası içine alınmış, davacı şirket yetkilisine ait ıslak imza örnekleri alınmış, akabinde toplanan tüm deliller ile birlikte dosya imza incelemesi için grafolog bilirkişiye tevdi edilmiştir. Bilirkişi tarafından düzenlenen —- tarihli raporda özetle,” İnceleme konusu çekin arka yüzünde —- atfen atılmış ciro imzası ile davacı şirket yetkilisi —— ait karşılaşlırma imzaları arasında, imza incelemesinde kullanılan grafolojik ve katigrafik tanı unsurları bakımından çok önemli farklılıklar saptandığından, söz konusu ciro imzasının, mevcut karşılaştırma imzalarına kıyasla davacı şirket yetkilisi — eli ürünü OLMADIĞI ” yönünde tespit ve değerlendirmede bulunulmuştur.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, mahkememizce usul, yasa ve dosya kapsamına uygun görülen gerekçeli ve denetime elverişli nitelikteki bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; bilindiği üzere kambiyo senetlerinden doğan alacağa karşı borçlunun ancak senedin hükümsüzlüğüne taalluk eden veya senetten anlaşılan defilerle alacaklıya karşı şahsen haiz olduğu defileri ileri sürebileceği bu defilerden bazılarının mutlak, bazılarının ise nispi olduğu, senette imzaya yönelik sahtecilik definin mutlak defilerden olduğundan ve iyiniyetli hamil de dahil herkese karşı ileri sürülebileceğinde tereddüt bulunmadığı, çekteki imzanın sahte olması, senetteki taahhüdün bulunmadığı yönündeki defilerden olup herkese karşı ileri sürülebileceğinden imzaları davacı şirket temsilcisine ait olmayan davaya konu çekten dolayı davacı şirketin davalı şirkete anılan çek dolayısı ile borcunun bulunmadığı, her ne kadar davalı vekili tarafından bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde imza incelemesinin fotokopi belgeler üzerinde yapıldığı yönünde itirazda bulunulmuş ise de mahkememizce davacı tarafın bildirmiş olduğu belgeleri ilişkin kurumlardan belge asıllarının istenildiği, bir kısım kurumlardan belge aslı bir kısım kurumlardan ise fotokopi belgelerin gönderildiği, bilirkişi tarafından tüm belgeler üzerinde inceleme yapıldığı ve nitekim tüm belgeler yönünden atılan imzalar ile çekteki imzanın farklı olduğunun tespit edildiği, dolasıyla davalının yalnızca fotokopi belgeler üzerinden inceleme yapıldığı yönündeki itirazının yerinde olmadığı, celp edilen ve çekin tarihinden önceki dönemlere ait belge asıllarının incelenmesinin mahkememiz yönünden kanaat oluşması için yeterli olduğu anlaşılmıştır. Açıklanan gerekçeler ile davacının davasının kabulü ile , davaya konu ——- bedelli çekten dolayı davacı şirketin davalı şirkete borcunun olmadığının tespitine, her ne kadar davacı vekili tarafından % 40’dan aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatı talep edilmiş ise de dava konusu çekin takibe konulmadığı diğer bir deyişle haksız bir takibin mevcut olmadığı yine davalının kötü niyetli olduğu hususunun dosya kapsamı ile ispata muhtaç olduğu anlaşıldığından yasal koşulları oluşmayan tazminat isteminin reddine karar verilmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın Kabulü ile ,
Davaya konu — olan ——- çekten dolayı davacı şirketin davalı şirkete borcunun olmadığının tespitine,
2-Yasal koşulları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
3-Karar harcı 4.098,6-TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.024,65-TL harcın mahsubu ile bakiye 3.073,95-TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 1.024,65-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 8.600,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 31,40-TL başvuru harcı, 269,75‬-TL tebligat, müzekkere ve talimat gideri, 650-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 951,15‬-TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
8-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
İlişkin olarak; davalı vekilinin yüzene karşı, mazeretli davacı vekilinin yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde ———–Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 07/12/2021