Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/649 E. 2020/900 K. 22.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/649 Esas
KARAR NO: 2020/900
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 01/06/2018
KARAR TARİHİ: 22/12/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirket ile davalı taraf —— konuları gereği ticari iş yaptıklarını, müvekkili ve borçlu şirket arasında alım-satım işlerinden doğan alacakların müvekkil şirket tarafından her zaman düzenli şekilde ödendiğini, ancak borçlu tarafça icra takibine konu cari alacak ödenmediğini ve neticede icra takibine geçilme zorunluluğu doğduğunu, müvekkili şirket tarafından borçlu taraftan cari hesap alacaklarına istinaden —- dosyası ile takibe geçildiğini ve davalı tarafça —-tarihinde haksız itirazı neticesinde takibin durduğunu iddia ederek; ——dosyasındaki itirazın iptaline, takibin devamına, %20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının, müvekkilinin lojistik iş yerinde nakliye hizmeti aldığını, müvekkili firmaca yapılan ve yapılacak nakliye işine karşılık olmak üzere ödemelerine karşılık davacının çek keşide ederek hesabı ödediğini, davacının yaptırmayı talep ve taahhüt ettiği nakliye işini durdurduğunu ve anlaşılamadık şekilde kendilerine —– adı altında fatura keşide ederek, vade farkı namı ile ödeme talep ettiğini, bu haksız faturaların davacıya kargo postası ile iade olunduğunu, davacının icra takibinin haksız olduğunu, bu nedenle itiraz olunduğunu, davacının borç ikrazatçısı olmadığı dikkate alındığında vade farkı namı altında talepte bulunmasının olanaksız olduğunu, davacıya ücreti karşılığı taşıma- nakliye hizmeti verildiğini, davacının doğru hesap çıkarması ve borçlu çıkılması konusunda mutabık kalınması halinde ödeme yapılacağının tabii olduğunu, davacının bu hususta beyanı halinde dava konusu kalmayacağını ve uyuşmazlığın ortadan kalkacağını, davacının haksız olarak talepte bulunduğunu savunarak davacının haksız talebinin %20 si oranında davacının inkar tazminatı ödemesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle, taraflar arasındaki nakliye hizmet ilişkisinden kaynaklı cari hesap alacağının tahsili için başlatılan takibe yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatına ilişkindir.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda basit yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış, icra dosyası celp edilerek incelenmiş, bilirkişi raporu alınmıştır.
İtirazın iptali istemine konu,—- sayılı takip dosyasının incelenmesinde; —- tarihinde başlatılan takibin alacaklısının — olduğu; takibin — alacak, — işlemiş faiz toplamı —-alacağın fer’ileriyle birlikte tahsiline yönelik genel haciz yoluyla yapılan icra takibi olduğu; ödeme emrinin borçluya —tarihinde tebliğ edildiği; borçlu tarafından süresinde —- tarihli dilekçe ile borca, faize ve fer’ilerine yönelik itiraz ettiği, davanın —- tarihinde ve bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Taraf delilleri toplanmış, davanın niteliği, tarafların tacir olması ve taraflarca delil olarak ticari defterlerine dayanılması sebebiyle TTK.83-85 ve HMK.222.maddeleri uyarınca tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmasına karar verilmiştir. İnceleme gün ve saati her iki tarafa da tebliğ edilmiş , gerekli ihtarlar yapılmış, davacı tarafça inceleme gün ve saatinde defterler sunulmakla birlikte davalı taraf defterlerini ibraz etmemiş herhangi bir mazeret de bildirmemiştir. Davacı defterleri ile tüm dosya kapsamı üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, Bilirkişi —— tarihli rapor düzenlenmiştir.
Bilirkişi tarafından düzenlenen raporda özetle,” Davacı Firma tarafından ibraz edilen —- usulüne uygun tutulduğu, ticari defterlerin birbirlerini teyit ettikleri, takip-dava tarihinde davalı — durumunda bulunduğunun tespit edildiği, taraflar arasında yazılı bir sözleşmeye dayalı olmaksızın — öncesinden süre gelen ve —- da devam ettiği görülen davacının alıcı firma, davalının satıcı firma konumunda olduğu —— dayalı bir ticari ilişki bulunduğu, davacının davalıdan almış ve alacak olduğu nakliye hizmetlerine ilişkin olarak davalı firmaya— —– keşide ettiği, buna mukabil olarak davalı firmanın davacı firma adına gerçekleştirdiği nakliye hizmetlerine ilişkin olarak —– düzenlemiş olduğu, davacı firmaca davalı yana keşide edilen ileri vadeli çeklerin vadelerinde ödenip, ödenmediğinin tespitine ilişkin takdirin Yüce Mahkemeye ait olduğu, gerek davacı tarafından davalı adına keşide edilen çeklerin gerekse davalı tarafından davacı adına düzenlenmiş hizmet faturalarının davacı defterlerinde kayıt altına alınmış oldukları, bu kayıtlar sonucunda davacının davalıdan —- konumuna geçtiği, davacı firmanın bu avans alacağını davalı firmaya sağlanan finansman olarak nitelendirilerek davalı firma adına düzenlemiş olduğu ——- tutarlı faturayla bir anlamda faiz olarak davalı firmaya yansıtmış olduğu, taraflar arasında ki ticari ilişki incelendiğinde, ——– olursa olsun bu yönde bir bedelin talep edilebileceğine ilişkin ne yazılı bir sözleşme, ne de daha önce bu yönde taraflar arasında oluşmuş bir tahammül bulunmadığı gibi, taraflar arasındaki ilişkinin —- dayalı bir ilişki olduğu, bu ilişkide davacı firmanın hizmet alan olarak yer aldığı ve davalının —ilişkin olarak düzenlediği — ödeme yükümlülüğü altında bulunduğu, taraflar arasında bir finansman temininden — bahsetmenin mümkün olamayacağı tespitlerimizle, — ait olmak üzere, davacı yanca davalı yan adına tek taraflı olarak düzenlenmiş ve davalı yanca kabul edilmediği davalı beyanından anlaşılan —- faturanın davalı yan adına borç külfeti getiremeyeceği, bunun kabulü ve davacı tarafından davalı yana keşide edilen ileri vadeli çeklerin vade tarihlerinde fiilen ödendiklerinin tespiti halinde davacının davalıdan takip ve dava—- alacağı olduğu, takip öncesi temerrüt halinin oluşup oluşmadığı, temerrüt faizi talep edip, edemeyeceği hususları hukuki değerlendirmeyi gerektirdiğinden —- yönünde tespit ve değerlendirme yapılmıştır.
Bilirkişi raporu her iki taraf vekiline de tebliğ edilmiş olup, davacı vekili tarafından —- tutarlı faturanın davalı yan tarafından hukuka uygun şekilde iade edilmediği, bu fatura bedelinin de kabul edilmesi gerektiği yönünde itiraz ve beyanda bulunulmuş, davalı vekili tarafından davalının ticari defterlerinin incelenmesi için ek rapor alınmasını, davacıdan —- faturadan kaynaklı alacağının bulunduğu, işlemiş faiz ve—– talep edilemeyeceğini bildirerek itiraz ve beyanda bulunulmuştur.
Her ne kadar davalı vekili tarafından yeniden defter inceleme talebinde bulunulmuş ise de mahkememizin taraf defterlerinin karşılıklı incelenmesine ilişkin ihtaratlı ara kararının bizzat davalının kendisine tebliğ edildiği, ara kararın oluşturulduğu ve incelemenin yapıldığı tarihlerde davalının kendisini vekil ile temsil ettirmediği, dolayısıyla çıkarılan tebligatın usulüne uygun olduğu, davalının inceleme gün ve saatinde defterlerini hazır etmediği gibi herhangi bir mazeret de bildirmediği göz önüne alındığında bu hususun davacı lehine usuli kazanılmış hak oluşturduğu dikkate alınarak davalının yeniden inceleme yapılması talebi red edilmiş, bilirkişi raporundaki tespitler doğrultusunda davalıya ileri vadeli çeklerden ödeme yapılmayıp davalı elinde kalan çek olup olmadığı hususunda beyanda bulunması için kesin süre verilmiş ve verilen kesin süre içinde herhangi bir beyan dilekçesi sunulmamış ise de esasen davalının cevap dilekçesinde taraflar arasındaki nakliye ilişkisi kapsamında yapılan ve yapılacak nakliye işine karşılık ileri vadeli çek verildiği ve hesaba ödendiği hususunun açıkça beyan edildiği görülmekle, bu hususta bir ihtilaf bulunmadığı anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, denetime elverişli bilirkişi raporu, toplanan deliller ve tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasında yazılı bir sözleşmeye dayalı olmayan —— ticari ilişki bulunduğu hususunun ihtilafsız olduğu, davacının usulüne uygun tutulmuş kesin delil vasfına haiz ticari defterlerinde kaydı olarak —-alacağının bulunduğu, cari hesaba kayıtlı ileri vadeli çeklerin ödendiği hususunda ihtilaf bulunmadığı, her ne kadar davalı vekili tarafından —– tarihli dilekçesine ek olarak sunmuş olduğu—– alacaklı olduğu iddia edilmiş ise de faturaların isim ve imzasız olduğu gibi esasen davacının ticari defter ve kayıtlarında da yer almadığı, basit yargılama usulüne tabi davada davalı tarafından sunulan faturalar süresinden sonra ibraz edilen delil olmakla birlikte faturalar dikkate alınsa dahi yalnızca bu faturalar ile alacak borç kaydı bulunup bulunmadığının tespitinin yeterli olmadığı, ayrıca ——-sayılı kararında da vurguladığı üzere ticari davalarda ticari defterlerin karşılıklı olarak incelenmesi gerekmekle davalı tarafın gerekli ihtarlara rağmen ticari defterlerini ibraz etmeyerek bir bakıma defterlerin karşılıklı incelenmesine engel olduğu ve engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılacağı nitekim aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonucun ortaya çıkacağı ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacağı açıktır. Uyuşmazlık konusu diğer bir husus ise taraflar arasındaki finansman bedeli adı altında düzenlenen fatura olup, her ne kadar davacı vekili tarafından —- tutarlı faturanın davalı yan tarafından hukuka uygun şekilde iade edilmediği, bu fatura bedelinin de kabul edilmesi gerektiği yönünde itirazda bulunulmuş ve bu fatura bedeli yönünden de itirazın iptali talep edilmiş ise de, —– önünde bulundurulduğunda taraflar arasındaki yazılı sözleşme de vade farkı, finansman bedeli vs, ödeneceği konusunda bir kayıt olmamasına rağmen gönderilen faturaya itiraz edilmemesi, sözleşmenin asli unsurlarından olan semenin tek taraflı irade beyanı ile değiştirilmesi anlamına geldiğinden, bu durumun benimsenmesi söz konusu değildir. Dolayısıyla da vade farkı, finansman bedeli adı altında istenmez. Taraflar arasındaki yazılı sözleşmede vade farkının, finansman bedelinin ödeneceği konusunda bir kayıt olmamasına rağmen bu hususların ödeneceğine ilişkin ticari teamülün —– olması halinde, vade farkı finansman bedeli isteğine ilişkin faturanın karşı tarafa tebliğine rağmen bu faturaya itiraz edilmemiş olması halinde vade farkı istenebilir. Taraflar arasında somut davada olduğu gibi sadece geçerli bir sözlü sözleşme ilişkisi varken, faturalara vade farkı finansman bedeli ödeneceğine ilişkin hüküm konulması ve karşı tarafın—— itiraz etmemesi halinde, bu durum sadece zorunlu/olağan fatura içeriğinin kesinleşmesi sonucunu doğurur. Bu içeriğe dahil olmayan vade farkının finansman bedelinin kabul edildiği ve istenebileceği anlamına gelmez. Dolayısıyla bu durumda anılan 21/2. madde hükmündeki karine uygulama alanı bulmaz. Somut davada da davacı tarafından her ne kadar finansman bedeli adı altında fatura kesilip defterlere kayıt alınsa da davalı tarafın beyanlarından bu faturanın kabul edilmediği görülmüş, davacı taraf defterlerinde de tarafların kabul ettiğine kısacası taraflar arasında teamül haline geldiğine dair bir uygulamaya rastlanılmamıştır. Yargıtay içtihatları göz önünde bulundurularak davacının finansman bedeli adı altında —– bedelli faturası yönünden talebi haksız görülmüş, bilirkişi raporunda bu yönden yapılan tespitler yerinde bulunmuş ve bu talep yönünden davalı itirazı haklı görülerek davacının talebi reddedilmiştir. İşlemiş faiz talebi yönünden yapılan değerlendirmede ise takip tarihinden önce tacirler arası uygulanacak mevzuat çerçevesinde davacının davalıyı usulüne uygun temerrüte düşürdüğüne ilişkin bilgi ve belge dosya kapsamına bulunmadığı anlaşılmakla temerrütün takip tarihi ile oluştuğu ve davacının takip öncesi işlemiş faiz talep edemeyeceği sonucuna varılmıştır. Tüm açıklanan hukuki gerekçeler ile davacının davasının kısmen kabulüne, davalının davaya konu ——– sayılı dosyasında yaptığı itirazın kısmen iptali ile; takibin —– asıl alacak ile işleyecek faiz yönünden takip tarihinden tahsil tarihine kadar asıl alacağa —– oranını aşmamak kaydı ile değişen oranlarda avans faizi üzerinden devamına, fazlaya ilişkin asıl alacak ve işlemiş faiz isteminin reddine, faturaya dayalı cari hesap alacağının likit olması sebebiyle hükmedilen asıl alacak tutarının %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile
Davalının davaya konu —– sayılı dosyasında yaptığı itirazın kısmen iptali ile;
Takibin—– asıl alacak ile işleyecek faiz yönünden takip tarihinden tahsil tarihine kadar asıl alacağa % 9,75 oranını aşmamak kaydı ile değişen oranlarda avans faizi üzerinden devamına,
Davacının fazlaya ilişkin asıl alacak ve işlemiş faiz talebinin reddine,
2-Hükmedilen asıl alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi uyarınca alınması gerekli 982,70-TL karar harcının davacı tarafça peşin olarak yatırılan 170,57-TL’den mahsubu ile eksik kalan 812,13‬-TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 170,57-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından tarafından yapılan 35,90-TL başvuru harcı, 5,20-TL vekalet harcı, 118,00-TL tebligat ve müzekkere gideri, 650,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 809,10-TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 664,14-TL sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan herhangi bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen kısım yönünden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T.’deki esaslara göre belirlenen 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden red edilen kısım yönünden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 3.139,86-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
İlişkin olarak; taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde ——- Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.22/12/2020