Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/593 E. 2020/123 K. 13.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/593 Esas
KARAR NO : 2020/123

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/05/2018
KARAR TARİHİ : 13/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İSTEM:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin davalı şirkete 2016 yılından başlayarak sipariş —– siparişi verilen ve üretilen mal bedelleri sebebiyle müvekkilinin — bulunduğunu, söz konusu bedelin taraflarına ödenmemesi dolayısıyla alacaklarının tahsili için İstanbul Anadolu ——. İcra Dairesinin———- Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, fakat davalının haksız itirazı sonucu takibin durdurulduğunu, davalının siparişlerine dayalı olarak taraflar arasında bir alım-satım ilişkisi kurulduğunu, müvekkili şirketin davalı tarafından verilen siparişlere istinaden özel olarak üretilen ürünleri teslim etmekte ve bu teslimatlar karşılığı ödemeler almakta iken uzun süredir ödemelerin yapılmamaya başlanıldığını, icra takibine yapılan itiraz hakkında dava yoluna başvurmadan tarafların uzun ve masraflı bir süreçle yıpratılmasına gerek olmadığı inancıyla uzlaşma sağlanması için ———— tarihinde teklifte bulunulduğunu ve iki haftalık süre içerisinde cevaplarını bildirmelerinin istendiğini, müvekkillerinin de iyi niyetini gösterir iş bu teklifin davalı şirket tarafından ———- tarihinde reddedildiğini, davalı tarafın müvekkili şirketin iyi niyetli olarak sürdürdüğü tüm bu sürece rağmen itiraz dilekçelerinde belirttikleri kendilerine gönderilen ödeme emrine istinaden borcunun olmadığı yönündeki itirazlarının kabulünün mümkün olmadığını belirterek davalarının kabulüne, borçlunun icra takibine yaptığı haksız itirazının iptali ile takibin devamına, %20 icra inkar tazminatına ve yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirketin davacı ile aralarındaki alım satım ilişkisinden doğan, sözleşmeye dayalı tüm ödeme yükümlülüklerini eksiksiz olarak yerine getirdiğini, taraflar arasında mevcut satım sözleşmelerine istinaden, davacının dava dilekçesinde iddia ettiği gibi bir alacağının mevcut olmadığını, davacı tarafın dava dilekçesinde, fiili ve akdi durumun aksine birtakım iddialarda bulunarak ürün bedellerinin ödenmediği iddiası ile haksız taleplerde bulunduğunu, davacının tamamen kötü niyetle ve haksız menfaat temini amacıyla başlatılmış olduğu icra takibine istinaden açılan huzurdaki davanın hukuken kabul edilebilir bir tarafının bulunmamakla birlikte reddinin gerektiğini, müvekkili şirket ile davacı şirket arasında ———olmak üzere 3 ayrı satım sözleşmesi imzalandığını, taraflar arasındaki ticari ilişkinin esasları belirtilen bu sözleşmelerle belirlendiğini, ancak hal böyle olmasına rağmen davacı tarafın sözleşme gereği kendisine iade edilen ürünlere ilişkin bedel talebinde bulunarak, sözleşmeye aykırı haksız taleplerle işbu huzurdaki davayı ikame ettiğini, zira tarafların arasında imzalanmış olan tüm satım sözleşmelerinde istinasız olarak yer alan “Sipariş ve Teslim” başlıklı 3. Maddesi davacının tüm iddialarının ve huzurdaki davanın ne denli haktan ve mesnetten uzak olduğunu ortaya koyduğunu, sözleşme hükmüne istinaden müvekkili şirketin ekinde liste halinde iade edilen ürün listesi mevcut olacak şekilde, Beyoğlu —-. Noterliğinin ——davacıya bildirimde bulunduğunu, ancak davacının ürünlerini almaktan imtina ettiği gibi huzurdaki davayı açarak bu ürünlere ilişkin bedel talebinde bulunduğunu, müvekkili şirket tarafından söz konusu ürünler bakımından imha etme yolunun tercih edildiğini, bu hususa dair yine sözleşme uyarınca iade faturaları kesildiğini, hali hazırda fiilen imha edilmeyen ürünlerin uygun yer ve zamanda imha edilmek üzere müvekkil şirket depolarında muhafaza edildiğini, müvekkili şirket tarafından, ticari ilişkinin devam ettiği önceki dönemlerde olduğu ve sözleşme hükmü gereğince davacı tarafından da kabul edildiği üzere, sezon içerisinde satışı yapılamayan ürünlerin davacıya iadesine karar verildiğini, ancak malların iadesini öncesinde kabul eden davacının, son dönemde malların iadesini ve iadesi yapılan ürün bedellerinin müvekkil şirkete geri ödenmesini kabul etmeyerek sözleşmeyi ihlal ettiğini bildirmiş, fazlaya ilişkin tüm talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla öncelikle huzurdaki haksız ve mesnetsiz davanın reddine, davacı aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davasında haksız olan davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, davacı tarafından davalıya satılan tekstil ürünlerinin bedeli olan —— ödenmemesi üzerine davacı tarafça alacağın tahsili için davalı hakkında yapılan icra takibine davalının borca itirazının iptali istemine ilişkindir.
Davaya konu icra dosyasında davacı, davalı hakkında genel haciz yoluyla ilamsız icra takibi yapmış, davalı ödeme emrinin tebliğinden sonra yasal süre içinde davacıya borcunun bulunmadığını bildirerek borca ve ferilerine itiraz etmiş, bu nedenle takip durmuştur.
Yapılan ön incelemede, taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalı tarafça davacıya sipariş edilen ürünlerin takip ve dava konusu edilen miktardaki bedelinin ödenmeme sebebi olarak, sözleşmenin üçüncü maddesi uyarınca davalı tarafça davacıya iade edilmesi olarak gösterilmesi karşısında, davalının iadeye konu malları davacıya koşulsuz olarak iade edip edemeyeceği, iade koşulunun eksik ve geç teslim koşuluna bağlı olup olmadığı, bu koşula bağlı ise iade için bu şartların oluşup oluşmadığı, TTK’nun 55/1 maddesinin ve yine genel işlem koşullarının somut olayda uygulama yerinin bulunup bulunmadığı, iadeye konu malların bedelinin takip konusu yapılan alacağın tamamına karşılık gelip gelmediği, davacının davalıdan takip tarihi itibariyle takip ve dava konusu ettiği alacağı kısmen ya da tamamen talep etmeye hakkının olup olmadığı, davalının itirazının kısmen ya da tamamen iptalinin gerekip gerekmediği ile icra inkar ve kötü niyet tazminatına ilişkin yasal koşulların oluşup oluşmadığına ilişkin olarak tespit edilmiştir.
Tarafların uyuşmazlık konusuna ilişkin olarak bildirilen delilleri toplandıktan sonra, davanın niteliği teknik bilgi ve uzmanlık gerektirmesi sebebiyle dosya davacı şirketin defter ve belgeleri üzerinde inceleme için —– talimat suretiyle davacı defterleri yönünden, mahkememizce tayin edilen bilirkişi heyetince de davalı defterleri üzerinde inceleme yaptırılmış, ayrıca mahkememizce tayin edilen heyete dosya da tevdi edilmiş olmakla uyuşmazlık konusuna ilişkin olarak da değerlendirme ile raporun sunulduğu görülmüştür.
Yapılan yargılama sonucu toplanan tüm delillerin birlikte değerlendirilmesinden; Taraflar arasında 2016 ve 2017 yıllarına ilişkin olarak üç ayrı satım sözleşmesinin olduğu, davacının satıcı, davalının da alıcı olduğu, bu sözleşmelerin 3. Maddesinde alıcının, satıcı tarafından kendisine teslim edilen tüm malları şartsız ve koşulsuz olarak her zaman satıcıya fatura ve iade edebileceği hükmü mevcut olup, taraflar arasındaki sözleşmedeki bu hükmün iradi bozucu koşul olduğu, davalı tarafın bu hükme dayalı olarak sözleşme konusu malların iade edilmesini talep edebileceği, bu hakkın daha önce kullanılmamış olmasının sözleşmede değişiklik anlamına gelmeyeceği, davacı tarafın sözleşmedeki bu hükmün genel işlem şartı niteliğine sahip olduğunu iddia etmiş ise de; sözleşme hükmünün müzakere edildiğine ilişkin davalı taraf iddiasının, taraflar arasındaki yazışmalar dikkate alındığında hükmün müzakere edilmiş olduğunun anlaşıldığı, her ne kadar davacı defterlerinde takibe konu tutarda alacağı görülmekte ise de; davalı tarafça alacak konusu bu malların davacıya iade faturası ile iade edildiği konusunda uyuşmazlığın bulunmadığı, uyuşmazlık sözleşmede koşulsuz iade imkanı sağlayan hükmün genel işlem koşulu olup olmadığı konusunda olup, bu koşulun sözleşmenin kurulması esnasında müzakere edildiği yapılan yazışmalara ilişkin delillerden anlaşılmakla davacının davalıdan tahsili gerekir alacağı bulunmadığından davanın reddine, davacının takipte kötü niyetli olduğuna dair delil bulunmadığından kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın reddine,
Koşulları bulunmadığından davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
2-Harçlar yasası gereğince alınması gereken 54,40 TL harcın peşin yatırılan 9.249,89 TL harçtan mahsubu ile geriye kalan 9.195,49 TL harcın isteği halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davalı taraf yararına —— maddesi uyarınca takdir edilen 55.514,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafça yapılan talimat ücreti olan toplam 44,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca dosyaya peşin olarak yatırılan gider avansından harcanmayan gider avansının HMK’nun 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
İlişkin olarak taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.