Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/592 E. 2021/1098 K. 23.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/592 Esas
KARAR NO : 2021/1098
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/05/2018
KARAR TARİHİ : 23/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Borçlulardan—arasında akdedilen — istinaden —- kredi kullandırıldığı ve diğer davalıların kredi sözleşmesini müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladığını. Borçlular tarafından kredi borçlarının gereği gibi geri ödenmemesi üzerine davalılara hesap ihtarnamelerinin keşide edilerek banka alacağının ödenmesinin talep edildiği, ihtarnameye rağmen borcun ödenmemesi üzerine — dosyası ile tarihinde davalılar aleyhine icra takibi başlatıldığını, taraflar arasında aktedilen—- geçecek kanun veya mevzuat gereğince bankanın karşılıksız çekin lehdarına ödemek zorunda olduğu meblağı müşterinin hesabından alarak bloke bir hesaba aktarmaya banka yetkili olacak ve bu bloke hesap üzerinde bankanın rehin ve mahsup hakkı bulunacaktır, çekler ödendikçe yine her çek yaprağı için yukarıda belirten meblağ bloke hesaptan çıkarılarak müşterinin hesabına geçirilecektir.” hükmünü içermekte olduğu, borçlular ve müvekkil banka arasında imzalanan— —- alacağı bulunduğu. Açıkladıkları sebeplerden dolayı fazlaya ilişkin hak ve alacakları saklı kalmak kaydıyla davalıların itirazının iptali ile takibin devamına, alacağın %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de karşı tarafa yükletilmesi gerektiği iddiasında bulunmuştur.
SAVUNMA :
Davalılara dava dilekçesi ve tensip zaptının tebliğ edildiği süresinde davaya cevap dilekçesi sunulmadığı ve duruşmalara katılım sağlanmadığı anlaşılmıştır.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibari ile davacı banka ile asıl borçlu —– dolayısıyla doğan borçtan dolayı ödenmeyen kredi borcundan kaynaklanan alacağı için bankanın, davalılar hakkında alacağın tahsili amacıyla yaptığı icra takibinde davalıların borca ve ferilerine itirazının iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir. Davalılar —— sözleşmede müşterek borçlu müteselsil kefil olarak yer almaktadır.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda basit yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış, icra dosyası celp edilerek incelenmiş, bilirkişi raporu alınmıştır.
İtirazın iptali istemine konu, —- takip dosyasının incelenmesinde; — tarihinde başlatılan takibin alacaklısının —–bakiye
teminat mektubu bedeli olan ; —- bedelinin tüm ferileriyle birlikte; banka nezdinde açılacak faiz getirmeyen bir hesaba depo
edilmek üzere avukatlık ücreti ve masraflarıyla birlikte tahsiline ilişkin genel haciz yoluyla yapılan icra takibi olduğu; ödeme emrinin borçlu şirket ve diğer borçlular —– tarihinde yapılan itiraz ile takibin durduğu, itirazın alacaklıya tebliğine ilişkin dosya kapsamında bilgi ve belge bulunmadığı, dolayısıyla bir yıllık hak düşürücü sürenin işlemeye başlamadığı, davanın —- tarihinde ve bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Yargılama sırasında davalılardan asıl borçlu ——– sayılı dosyasında basit tasfiye şeklinde yürütüldüğü gelen müzekkere cevaplarından anlaşılmış olup anılan asıl borçlu şirket yönünden itirazın iptali davası kayıt kabul davasına dönmekle anılan asıl borçlu şirket yönünden açılan dava dosyadan tefrik edilerek ayrı bir esasa kayıt edilmiş, diğer kefil davalılar yönünden yargılamaya devam edilmiştir.
Davacı tarafca bildirilen deliller toplanmış, davacı vekili tarafından sunulan—– ekleri ile ihtarname örnekleri dosya içerisine alınmış ve incelenmiş, mahkememizce ihtilaf noktalarında rapor tanzimi için bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş, bilirkişiden — rapor alınmış ise de gerek rapora ilişkin davacı vekilinin itirazları gerekse raporun uyuşmazlığı çözmeye elverişli olmaması ve hükme esas alınmasının mümkün bulunmadığı anlaşılmakla dosya yeni bir emekli bankacı bilirkişiye banka kayıtları üzerinde yerinde inceleme yetkisi de verilerek rapor tanzim edilmesi için tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından —- rapor düzenlenmiş, düzenlenen rapor aşağıda açıklanacak gerekçeler dosya kapsamına uygun görülmekle hükme esas alınmıştır.
Toplanan tüm deliller ve alınan bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde, banka ile asıl borçlu şirket arasında — üzerinden çerçeve
niteliğinde ve —- imzalandığı, aktedildiği, diğer davalılar
—- tutar üzerinden müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak kefalet imzalarının bulunduğu, davalı—- bağlantılı olarak , anılan sözleşmenin ayrılmaz bir parçası olarak düzenlenmiş olan — üzerinden müteselsil kefil olarak kefalet imzasının bulunduğu, davalıların her biri için kefalet limitlerinin yazılı olması ve — tahtında çok sayıda kredi tahsisi yapılarak asıl borçlu şirkete kullandırılabileceği göz önüne alındığında davalı
borçluların da müteselsil kefil olarak kullandırılan tüm bu kredilerden sorumlu olacağı; asıl borçlu şirketin davacı bankadan kullanmış olduğu —– kaynaklı nakdi
kredi borçlarının —- kaynaklandığı, davacı tarafça toplam olarak —talep edildiğinden, hesaplamada taleple bağlı kalınması gerektiği anlaşılmıştır. Davacı banka tarafından davalılara —- yevmiye numaralı ihtarnamelerinin keşide edildiği ve borcun ödenmesi için —mehil verildiği görülmüştür. Asıl borçlu şirket ile birlikte diğer davalılara ihtarnamenin—- ”muhatabın
tevziat saatlerinde bulunmaması nedeniyle tebligatın mahalle muhtarlığına imza karşılığında teslim edildi, keyfiyeti bildiren ihbarname kapısına asıldı en yakın komşusuna haber bırakıldı ” kaydını taşıdığı görülmüş olup, borçlu şirketin ihtarname keşide edilen adresinin sözleşmede belirtilen adres olduğu ve adres değişikliğine ilişkin yazılı bildirimde bulunulduğuna ilişkin bir delilin dosyada mevcut olmadığı göz önüne alındığında tebligatın geçerli olduğu ve asıl borçlu şirketin verilen —- tarihinde temerrüte düştüğü anlaşılmıştır. Diğer davalı kefiller yönünden yapılan incelemede ise bilirkişi raporunda kefiller yönünden temerrüt oluşmadığı yönünde tespit ve değerlendirmede bulunulmuş olup davacı vekili tarafından rapora bu yönüyle itiraz edilmiştir. —– limiti ve kendi temerrüdünün sonuçlarından sorumludur. Kefil asıl borçlunun, asıl borcu ile temerrüt faizi borcundan kefalet limiti kadar sorumludur. Ancak kendi temerrüdü oluştu ise bu aşamadan sonra limit ile sınırlı olmaksızın kendi sorumluluğu başlar. Kefil, takipten önce temerrüde düşürülmemişse hesap kat tarihinden takip tarihine kadar işleyen akdi faizden limiti dahilinde sorumlu olur.Temerrüt için hesap kat ihtarının kefile tebliği şarttır. Asıl borçlu yönünden sözleşmede, belirlenen adrese tebligat çıkartılması ve tebliğ edilememesi halinde de temerrüdün gerçekleşeceğine ilişkin hüküm konulmuş olması halinde İİK. 68/b maddesi uyarınca asıl borçlu yönünden temerrüt oluşur ise de bu hükmün kefil yönünden uygulanması mümkün değildir. Ve yine somut olayda davacı alacaklı banka tarafından davalı borçlulara çıkarılan noter ihbarnamesinin gönderildiği tarihte yürürlükte bulunan, 6102 sayılı TTK’nun 7. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesinde: “Ancak, kefil ve kefillere, tahahhüt veya ödemenin yapılmadığı veya yerine getirilmediği ihbar edilmeden temerrüt faizi yürütülemez.” hükmüne yer verilmiştir. TTK yasa tasarısının 7. maddesinin 1. fıkrasına eklenen 2. cümle ilgili olarak kanunlaşma sürecinde verilen önerge ve kanunun gerekçesinde kefile alacağın ve borcun yerine getirilmediğinin ihbarı gerektiği, ihbar edilmeden asıl borçlunun temerrüdü yönünden kefillerden temerrüt faizi istenemeyeceği belirtilmiştir. Eklenen bu fıkra 6762 sayılı Eski TTK’nunda bulunmayan yeni bir hükümdür. 6102 sayılı TTK’nun yürürlükte olduğu dönem içerisindeki kefillere yönelik alacağın tahsili yönündeki hukuki işlemlerde bu hükmün uygulanması gerekir. Buna göre asıl borçlunun borcunu ödemediği müteselsil kefile ihbar edilmedikçe asıl borçlunun temerrüdü nedeniyle oluşan temerrüt faizinden müteselsil kefil sorumlu tutulamaz. Genel açıklamalar ışığında somut olaya döndüğümüzde davalı kefillerimiz asıl borçludan sonra temerrüte düşürülmemiştir. Kat ihtarları aynı anda tebliğe çıkarılmış olup, asıl borçlu önce temerrüte düşürülüp, daha sonra davalı kefiller temerrüte düşürülmüş değildir. Davamızda asıl borçlu ifada gecikmiştir ancak ihtar hem borçluya hem kefile birlikte tebliğe çıkarıldığından borçlu yönünden ihtarın sonuçsuz kaldığı beklenmeksizin kefillere tebligat yapıldığından daha önce temerrüte düşürülmeyen kefiller yönünden temerrüt faizi hesaplaması yapılamaz. Yalnızca hesap kat tarihinden takip tarihine kadar akdi faiz hesabı yapılmalıdır. Dolasıyla bilirkişinin bu yönde yapmış olduğu hesaplama dosya kapsamına uyun olup mahkememizce de benimsenmiştir. Yine uygulanacak faiz oranı yönünden de —– krediye fiilen uygulanan akdi faize sözleşmede belirtilen arttırım uyarınca temerrüt faizi istenebileceği, bilirkişi raporunda isabetli tespit edildiği üzere somut olayda —- yönünden davacı bankanın uygulamış olduğu akdi faiz oranının — olduğu, — Maddesi gereği bunun—–oranında temerrüt faiz oranının talep edilebileceği davacı bankanın —- oranındaki talebinin yerinde olmadığı;—-oranları genelgesi doğrultusunda talep ettiği —- temerrüt
faizi talebinin yerinde olduğu anlaşılmış, bu doğrultuda yapılan hesaplamalar mahkememiz denetimine uygun görülmüş ve hükme esas alınmıştır. Hal böyle olunca davacı bankanın davalı kefillerden nakdi alacak yönünden takip tarihi itibariyle—–masraf olmak üzere toplam —- alacağı olduğu ve davalıların anılan miktar yönünden yapmış oldukları itirazının haksız olduğu anlaşılmıştır.—– alacak yönünden yapılan incelemede ise davacı banka tarafından asıl borçlu ile birlikte davalı kefiller yönünden de talepte bulunulmuş olup, —– sorumluluk bedellerinden kefilin de sorumlu olacağına ilişkin açık hükmün bulunmaması göz önüne alındığında talep edilen —— çek depo bedelinin davalı kefiller yönünden yerinde olmadığı yine tazmin edilmeyen teminat mektubu bedelinin depo edilmesi borcunun kefile değil asıl borçlu şirkete ait olduğu göz önüne alındığında — numaralı bakiye teminat mektubu bedeli olan —- depo talebinin davalı kefiller yönünden yerinde olmadığı anlaşılmakla anılan taleplerin reddine karar verilmiştir. Açıklanan gerekçeler ile davanın kısmen kabulü ile davalılar —- yapmış oldukları itirazın kısmen iptali ile, takibin — asıl alacak, —–takip tarihinden tahsil tarihine kadar —- oranında işleyecek temerrüt faizi üzerinden devamına, davacı bankanın fazlaya ilişkin nakdi ve gayri nakdi alacak yönünden isteminin reddine, hükmedilen asıl alacağın —– oranında icra inkar tazminatının davalılar ——- müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine dair karar verilmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının —-aleyhine açılan itirazın iptali davasında;
Davanın KISMEN KABULÜ ile; davalılar —dosyasına yapmış oldukları itirazın KISMEN İPTALİ ile;
Takibin — asıl alacak, —-masraf olmak üzere toplam —- takip tarihinden tahsil tarihine kadar yıllık —- oranında işleyecek temerrüt faizi üzerinden devamına,
Davacı bankanın fazlaya ilişkin nakdi ve gayri nakdi alacak yönünden isteminin reddine,
2-Hükmedilen asıl alacağın — taktiren % 20 si oranında icra inkar tazminatının davalılar —- müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Alınması gereken nakit alacaklar yönünden 6.427,08-TL ve gayrinakit alacaklar yönünden 59,30-TL karar harcı toplamı 6.486,38-TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 2.232,89-TL harcın mahsubu ile bakiye 4.253,49-TL harçtan reddine karar verilmesi sebebi ile davacı üzerinde kalması gereken gayrinakit alacak yönünden alınan 59,30-TL karar harcının mahsubu ile bakiye 4.194,19-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 2.232,89-TLharcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 35,90-TL başvuru harcı, 508,00-TL tebligat ve müzekkere gideri, 2.100,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.643,90-TL yargılama giderinin davanın kısmen kabul kısmen ret oranına göre 1.903,61-TL nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı taraflarca yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen nakdi alacak için 12.888,27-TL nispi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
8-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
İlişkin olarak; davalı tarafların yokluklarında, davacı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde ———–Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 23/11/2021