Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/591 E. 2021/147 K. 04.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/591 Esas
KARAR NO: 2021/147
DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/05/2018
KARAR TARİHİ : 04/02/2021
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalıya borcu olmadığını, davalı tarafa takip konusu çeki ciro ederek vermediğini, çekin arka sayfasına müvekkili adına kaşe üzerine atılan imzanın müvekkiline ait olmadığını, ayrıca davacı ile davalı arasında ticari ilişki bulunmadığını, haksız takip sebebiyle davalının icra tazminatına mahkum edilmesini, müvekkilinin —– sayılı icra takip dosyasından ve takip konusu çekten dolayı davalı şirkete borçlu olmadığının tespiti ile davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı usulüne uygun dava dilekçesinin tebliğine rağmen davaya cevap vermemiş, bilirkişi raporun itiraz dilekçesinde ——– tarihli kararı ile davacı yönünden takibin iptaline karar verildiğini, davacının işbu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığını belirterek davanın tümden reddine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, kambiyo senedine dayalı —-menfi tespit talebine ilişkindir.
Davacı, davalı tarafından—— sayılı icra takip dosyasına konu çekteki imzanın müvekkiline ait olmadığını, icra takibine konu senetler nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, usulüne uygun davetiyeye rağmen cevap dilekçesi sunmamış olup, HMK128. Maddesi gereği davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılır.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda basit yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle deliller toplanmış, —— müzekkere yazılarak davacının imza asıllarının bulunduğu evraklar celp edilmiş, —– sayılı takip dosyası celp edilmiş, çek aslı dosya içerisine alınıp incelenmiş, imza asılları bulunan evraklar mahkememiz kasasına alınmış, —- müzekkere yazılarak tarafların —- celp edilmiş, ilgili kayıtlar dosya içine alınmış, dosya grafolog nitelikteki bilirkişiye dosyanın tevdi edilerek davaya konu belge aslı üzerindeki imzanın davacının eli ürünü olup olmadığı konusnuda rapor alınmış ve dava sonuçlandırılmıştır.
Bilirkişi raporunda özetle — konusu çekin arka yüzünde—–atılmış ciro imzası ile davacı — ait karşılaştırma imzaları arasında grafolojik ve kaligrafik tanı unsurları bakımından çok önemli farklılıklar saptandığından, söz konusu ciro imzasının, mevcut karşılaştırma imzalarına kıyasla davacı— eli ürünü —kanaatine varıldığı…” görüşüne varılmıştır.
Her ne kadar davalı, dava konusu takip dosyası ve senet yönünden —- sayılı ilamı ile davacı yönünden iptaline karar verildiğini, davacının iş bu davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığını beyan etmiş ise de; davacının asıl isteminin İ.İ.K.’nın 72.maddesi uyarınca borçlu bulunmadığının tespitine ilişkin olmasına göre maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmeyen İcra Hukuk Mahkemesi kararı ile takibin iptaline karar verilmesi davanın konusuz kaldığı anlamına gelmeyeceğinden, davacının menfi tespit istemi konusunda hukuki yararı bulunduğu anlaşılmış davalının bu yöndeki itirazlarına itibar edilmemiştir.——–
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72.maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur——-
İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran —- taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkar ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun aslında bulunmadığını ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir.
Usul hukukumuzda senede karşı senetle ispat zorunluluğu ilkesi kabul edilmiştir. Senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı def’i—- olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler, HMK’nin 201.maddesinde düzenlenen miktardan az bir miktara ilişkin olsa bile tanıkla ispat olunamaz; ancak senet (kesin delil) ile ispat edilebilir.———-
Somut dosya bakımından değerlendirme yapıldığında; davacı/borçlu, davalı/alacaklı ile arasındaki borç ilişkisini ve çekteki imzayı inkar etmektedir. Bu durumda davalının, davacı ile aralarındaki hukuki ilişkiyi yöntemince ispat etmesi gerekmektedir. Dava konusu çek üzerindeki imzanın davacının eli ürünü olup olmadığının tespiti için dosya alanında uzman bilirkişiye tevdi edilerek rapor alınmış, alınan rapor taraflara usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları, alınan bilirkişi raporu dikkate alındığında ispat yükü üzerinde olan davalının taraflar arasındaki hukuki ilişkiyi yöntemince ispat edememesi sebebiyle, davacının borçlu olmadığına yönelik talebin kabulüne karar verilmiştir.
Menfi tespit davalarında 2004 sayılı İİK 72/IV ve 72/V maddeleri uyarınca tazminata hükmedilebilmesinin ön koşulu; gerek açılmış icra takibinin durdurulması gerekse icra veznesine yatan paranın alacaklıya ödenmemesi hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmiş ve bu kararın uygulanmış olmasıdır.——– Ayrıca İİK 72/V maddesi kapsamında davacı/borçlu tarafından kötüniyet tazminatı talep edilebilmesi için davalı/alacaklı tarafından yapılan takibin haksız ve kötü niyetli olduğunun ispat edilmesi gerekmektedir. Eldeki dosya bakımından yukarıda belirtilen şartlar oluşmadığı anlaşılmakla, davacı tarafın kötüniyet tazminat talebinin reddine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
DAVANIN KABULÜNE,
1-Davacının —– sayılı takip dosyasından dolayı DAVALIYA BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
2-Davacı tarafça talep edilen şartları oluşmayan tazminat talebinin reddine,
2-Karar harcı 4.173,62-TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.043,41-TL harcın mahsubu ile bakiye 3.130,21-TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3-Davacı tarafça yatırılan 1.043,41-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 35,90-TL başvuru harcı, 5,20-TL vekalet harcı, 169,40-TL tebligat ve müzekkere gideri, 550,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 760,50-TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden ——yayımlanan ve yürürlüğe giren/ karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 8.742,77-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde—– Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 04/02/2021