Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/588 E. 2020/575 K. 13.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/588 Esas
KARAR NO : 2020/575

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/05/2018
KARAR TARİHİ : 13/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında —— tarihinde —- kurulduğunu, davacının ———- aracı ile davalının taşıma işini günlük 190TL.+ KDV ücretle yaptığını, sözleşmenin 5. maddesinde taraflardan birinin 15 gün önceden haber vermek suretiyle sözleşmeyi sonlandırabileceğinin ve eğer derhal fesih yolu uygulanırsa 15 günlük ihbar süresine denk gelen ücretin fesheden tarafından ödeneceğinin kararlaştırıldığını, davalıdan uyarı ya da şikayete gelmeksizin davalının 20.02.2018 tarihinde sebep bildirmeden servis hizmetine son verilmesi gerektiğini bildirdiğini, bunun üzerine 20.02.2018 tarihinden itibaren hizmet verilmediğini, davalıdan yazılı bildirim istenmesine rağmen davalının yazılı bildirimi yapmadığını, davalının sözleşmenin 5, Maddesi gereğince sözleşmeyi sonlandırdığını ve 15 günlük ihbar süresine ait ücretinde ödenmeyeceğinin belirttiğini; borç ödenmediğinden İstanbul Anadolu —— İcra Müdürlüğü’nün —– esas sayılı dosyası ile alacağın tahsili için davalı aleyhine icra takibinin başlatıldığını belirtmiş ve davalının itirazının iptali ile takibin devamına, davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkumiyetine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının ——verdiği dava dışı——— tarafından davacının aracının taşıma için gereken şartlan karşılamadığının, koltukların küçük ve dar olduğunun, yolcuların rahatsız olduğunun bildirildiğini, bu taleplerin davacıya bildirildiğini ancak davacının tedbir almadığını, davalının davacıya sözleşmenin sonlandırılacağını ilettiğini, davacının ticari hayatının etkilenmemesi için 14 gün daha çalışıldığını, bu durumun davacı tarafından düzenlenen ——- faturadan da anlaşıldığını, sonrasında davacının fatura tanzim etmediğini, sözleşmenin ———— tarihinde sona erdiğinin gerçeğe aykırı olduğunu, sözleşmenin 5. maddesine göre sözleşmenin sonlandırılması için süre beklenmesinin gerekmediğini belirtmiş ve davanın reddine, haksız icra takibi sebebiyle alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmettirilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle, hizmet sözleşmesinin ihbar süresine uyulmadan feshi iddiasına dayalı ihbar süre ücret talebinin tahsili için başlatılan takibe yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatına ilişkindir.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda basit yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında taraflarca bildirilen deliller toplanmış, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin bir örneği dosya içerisine alınmış, icra dosyası celp edilerek incelenmiş, bilirkişi raporu alınmıştır.
İtirazın iptali istemine konu, İstanbul Anadolu —. İcra Müdürlüğü’nün —— esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; —–tarihinde başlatılan takibin alacaklısının … borçlusunun ——— olduğu; takibin ihbar ücreti talebinin tahsili istemi açıklamasıyla 3.363,00-TL alacağın fer’ileriyle birlikte tahsiline yönelik genel haciz yoluyla yapılan icra takibi olduğu; ödeme emrinin borçluya 15/03/2018 tarihinde tebliğ edildiği; borçlu tarafından süresinde——tarihli dilekçe, borca ve fer’ilerine yönelik itiraz dilekçesi sunulduğu; davanın 18/05/2018 tarihinde ve bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Belirlenen hukuki ihtilaf noktalarının incelenmesi için dosya bilirkişiye tevdi edilmiş ve bilirkişi tarafından da 05/08/209 tarihli rapor sunulmuş ise de, sunulan raporun gerek teknik yönden gerekse hukuki yönden uyuşmazlığı aydınlatmaya elverişli olmadığı, soyut ibareler ile raporun düzenlendiği anlaşılmakla, rapor hükme esas alınmamıştır.
Şöyle ki, taraflar arasında —————- tarihli,—————–‘ adı altında sözleşmenin kurulduğu; buna göre davacının ———–olduğu, sözleşmenin süresinin ———- tarihleri arasında geçerli olduğu ve davalı tarafından sözleşmenin feshedilerek taraflar arasında sözleşme ilişkisinin son bulduğu dosya kapsamından anlaşılmış, nitekim taraflar arasında da bu hususlara ilişkin bir ihtilaf bulunmadığı görülmüştür. Sözleşmenin 5. maddesi uyarınca tarafların 15 gün önceden haber vermek suretiyle sözleşmeyi sonlandırabileceği, ———verilenin(ki somut uyuşmazlıkta bu dava dışı ————- suçun işlenmesi, sürücünün ——— yetisini kaybetmesi ve buna benzer haller denilerek bu süre beklenmeden derhal sözleşmenin sonlandırılacağı ve bunlar dışında süre beklenmeden sözleşmenin sonlandırılması halinde ise sonlandıran tarafın diğer tarafa ihbar süresinin ücretini ödemekle yükümlü olduğunun düzenlendiği görülmüştür. Davacı taraf, davalının, ilk olarak dava dilekçesinde 20/02/2018 tarihinde, ön inceleme duruşmasında ise 20/01/2018 tarihinde ihbar süresine uymadan sözleşmeyi sonlandırdığını iddia etmekte davalı taraf ise taşıma hizmeti verilen ————— tarihli yazılı talebi üzerine davacı şirkete yapılan uyarılara rağmen tedbirleri almaması ve 14 gün daha çalışması sağlanarak sözleşmenin sonlandırıldığını, nitekim 31/01/2018 tarihinde 2.899,40 TL bedelli davacı tarafından tanzim edilen faturanın da bu hususu desteklediğini, kaldı ki yazılı talep ile sözleşmenin derhal sözleşmenin sonlandırılabileceği savunmasında bulunulmuştur. Davacı ise bu faturanın —– tarihleri arasındaki çalışmaya istinaden kesildiğini iddia etmiştir. Gerçekten de taraflar arasındaki sözleşme hükümleri incelendiğinde hizmet verilenin yazılı talebinin derhal fesih şartı olarak kararlaştırıldığı görülmüş her ne kadar davacı vekili tarafından dava dışı şirket ————— ile davalı şirket arasındaki ilişkinin davacıyı bağlamadığı, sözleşmede taraf sıfatı dahil bulunmadığı iddia edilmiş ise de imzalanan sözleşmenin 9. Maddesinde açıkça taşımacı (————) ile taşınan veya ——–alan ( ki somut olayda dava dışı ——–) arasında yapılan sözleşmede (EK-1) yer alan ve taşımalı sözleşmeciyi ( ki somut olayda davacıdır) ilgilendiren hükümlere sözleşmeli taşımacının aynen uyacağı düzenlenmiş ve aksi durumda sözleşmeli taşımacının sorumluluğuna gideceği düzenlenmiş ve sözleşmenin son sayfasına da EK 1 taşımacı ile taşınan veya taşımacılık hizmeti alan arasında yapılan sözleşme olarak yer almıştır. Karşılıklı olarak imza altına alınan ve açıkça kararlaştırılan bu hüküm karşısında basiretli tacir gibi davranması esas olan davacının artık dava dışı şirket ——– ile davalı şirket arasındaki ilişkinin bilinmediği ya da davacıyı bağlamadığı yönündeki itirazı yerinde görülmemiştir. Taraflar arasındaki sözleşmenin niteliği ve amacı ile sözleşme hükümleri irdelendiğinde, gerçekten de dava dışı şirketin yazılı talebinin derhal fesih şartı olduğunun sözleşmede açıkça kararlaştırılması karşısında davacının ihbar ücreti talebi bulunmayacağı açıktır. Bu sebeplede taraflar arasında diğer bir uyuşmazlık konusu olan ———-bedelli faturanın davacı iddiası gibi ———– tarihleri için mi düzenlendiği yoksa davalı iddiası gibi 14 gün çalışmasının sonucu olarak mı düzenlendiğinin bu fatura bedelinin ödendiği konusunda ihtilaf bulunmamasına göre de mahkememizce araştırılmasına ve bu kapsamda ticari defterlerin incelenmesine gerek görülmemiştir. Her ne kadar davacı tarafından delil listesinde yemin deliline dayandığı görülmüş ise de , sözleşme altındaki imza ve hükümlerine bir itirazın olmadığı, karşılıklı imza altına alınan , açık sözleşme hükümleri karşısında davacının yemin deliline başvurmasının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 225. ve 226. maddesine aykırı olacağı, davacının yemin teklif edebileceği tek hususun dava dışı şirket tarafından gönderilen yazılı talebin tarihinin sonradan düzenlendiği ve benzeri yönünde olabileceği ancak bu hususta davacı tarafça yargılama süresi boyunca herhangi bir itirazda da bulunmadığı anlaşılmakla, yeminle ispatı mümkün olan çekişmeli bir vakıa olmadığından, davacı tarafa yemin delili hatırlatılmamış ve yukarıda açıklanan hukuki gerekçeler ile davanın reddine, her ne kadar davalı vekili tarafından kötü niyet tazminatı talebinde bulunulmuş ise de davacı tarafın takip başlatmakta haksız olduğu anlaşılmakla beraber kötü niyeti dosya kapsamı ile ispat edilemediğinden davalı vekilinin bu isteminin reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalı vekilinin kötü niyet tazminat talebinin reddine,
3-Karar harcı 54,40-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 50,08-TL harcın mahsubu ile eksik 4.32-TL harcın davacıdan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan 20,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli ——-esaslara göre belirlenen 3.400,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
İlişkin olarak; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.