Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/572 E. 2023/328 K. 28.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/572 ESAS
KARAR NO : 2023/328

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 16/05/2018
KARAR TARİHİ : 28/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı müvekkilleri —- ve —- müşterek çocukları —–08.03.2018 tarihinde sürücüsünün —– olduğu —– plakalı aracın çarpması sonucu vefat ettiğini, müteveffa —— çarpan —– plakalı —- model —— davalı sigorta şirketine —– poliçe numarası ile KTK zorunlu mali sorumluluk poliçesi ile sigortalı olduğunu, sigorta poliçesi gereğince ölümlü trafik kazasında ölüm halinde mirasçılara ödenecek olan sigorta bedelinin Hazine Müsteşarlığının 2018 yılı için belirlemiş olduğu sigorta bedelinin 360.000,00TL olduğunu, dava konusu ölümlü trafik kazasından dolayı davacı müvekkillerin hiçbir kusuru bulunmadığını, müteveffa ——- yaya olarak yolda bulunmakta iken ters yöne giren traktörün altında kalarak hayatını kaybettiğini beyan ile, davanın kabulünü, adli yardım talebinin kabulünü, davaya ve fazlaya ilişkin her türlü hak saklı kalmak üzere; 6100 sayılı HMK’nın 107. Maddesi hükmünce belirlenecek maddi tazminatın (destekten yoksun kalma tazminatının) şimdilik (fazlaya ilişkin hakları mahfuz kalmak üzere) 3.000,00 TL’sinin sigorta şirketine başvuru tarihi olan 10.04.2018 tarihinden itibaren işleyecek mevduata uygulanan en yüksek banka faizi ile birlikte —–no.lu poliçe uyarınca sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

TALEP ARTIRIM DİLEKÇESİ: Davacılar vekili 18/02/2021 tarihli dilekçesi ile; HMK M.107 uyarınca anılan bilirkişi raporu doğrultusunda, dava değerinin artırımı yoluna gidilerek, dava dilekçesinde ——yönünden talep edilen 1.500,00-TL’lik destekten yoksun kalma tazminatını 10.976,22-TL arttırarak toplamda 12.476,22-TL’ye, ——yönünden talep edilen 1.500,00TL’lik destekten yoksun kalma tazminatını 18.963,90-TL arttırarak toplamda 20.463,90-TL’ye çıkardığını, dava değerini toplamda 29.940,12-TL arttırarak 32.940,12-TL’ye çıkardığını beyan etmiştir.

SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı vekili tarafından, 08.03.2018 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucunda oluştuğu iddia edilen destekten yoksun kalma zararının tahsili amacı ile müvekkili şirket aleyhine 16.05.2018 tarihinde görülmekte olan davanın ikame edildiğini, davacı yanca müvekkili şirkete yapılan başvuruya istinaden şirket nezdinde —— numaralı hasar dosyası açılmışsa da ibrazı zorunlu evrakların eksik olması nedeniyle yeterli değerlendirme yapılamadığını, dolayısıyla müvekkili şirkete yapılan başvurunun KTK m. 97 kapsamında geçerli bir başvuru sayılmasının mümkün olmadığını, bu nedenle dava şartı yokluğundan huzurdaki davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemekle beraber, davaya konu kazaya karışan —– plaka sayılı aracın müvekkili —–nezdinde —— numaralı Trafik Sigorta Poliçesi ve 29/03/2017-29/03/2018 tarihleri arasında sigortalı olduğunu, müvekkili şirketin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası gereğince dava konusu zararlara ilişkin olarak sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olup sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve zarar nispetinde olduğunu, kusur oranının tespiti gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte, davacının müteveffanın ölmeden önceki sürekli ve düzenli desteğini maddi olgularla ispat etmesi gerektiğini, sayın mahkemece faize hükmedilmesi halinde hükmedilecek faizin dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faiz olduğunu beyan ile, aleyhe açılan davanın reddini, yargılama harç ve giderleri ile vekâlet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE;
Dava, trafik kazasına bağlı ölüm nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatının tahsili talebine ilişkindir. Davacılar; 08/03/2018 tarihinde meydana gelen trafik kazası neticesinde ——vefat ettiğini, müteveffanın desteğinden yoksun kaldıklarını, oluşan zarardan davalı sigorta şirketinin ZMMS poliçesi ve KTK hükümleri gereğince sorumlu olduğunu, kaza sebebiyle oluşan destekten yoksun kalma tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmişler; davalı sigorta şirketi ise; kendilerine yapılan başvurunun KTK m. 97 kapsamında geçerli bir başvuru sayılmasının mümkün olmadığını, bu nedenle dava şartı yokluğundan huzurdaki davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olup sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve zarar nispetinde olduğunu beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda basit yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış, yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasına geçilmiş, taraf delilleri toplanmış,——- plakalı sayılı araca ait hasar dosyası ve poliçe, ceza soruşturma dosyası, kaza tespit tutanağı dosya içine getirtilmiş, bilirkişi raporu alınarak dava sonuçlandırılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacıların desteği çocuk —— 08/03/2018 tarihinde meydana gelen trafik kazasında vefat etmesi sebebiyle davacıların destekten yoksun kalıp kalmadıkları, kaldılar ise miktarları, davalının söz konusu zarardan sorumluluk miktarı, temerrüt tarihi ve temerrüt faizinin türü noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Dosya kusur ve zarar tespiti için bilirkişi heyetine tevdii edilmiştir.
Makine Mühendisi ve Aktüerya alanında uzman bilirkişi heyetinin 27/11/2019 tarihli raporlarında özetle; “…hukuki değerlendirme, takdir ve karar Sayın Mahkemeye ait olmak üzere, tarafımıza verilen görev çerçevesinde; dosya kapsamındaki mevcut verilerin değerlendirilmesi sonucu; 08/03/2018 tarihinde meydana gelen olayda; a) Davalı tarafa sigortalı —–plaka sayılı traktör sürücüsü dava dışı —— 30 (Yüzde otuz) oranında kusurlu olduğu; b) Davacıların müşterek çocukları 2011 doğumlu müteveffa yaya —— yaşı nedeniyle davranış faktörlerinin sonuç üzerine 70 (Yüzde yetmiş) oranında etken olduğu; c) %30 kusur oranına göre, davacı—– 4.214,57 TL ve davacı ——-13.147,16 TL tutarında destekten yoksun kalma tazminatı talep haklarının olduğu,…” şeklinde kanaat belirttikleri görülmüştür.
Kusur oranlarına her iki taraf vekillerinin itirazı nedeniyle, kusur tespiti için dosya —— görevli öğretim görevlilerinden oluşan bilirkişi heyetine tevdii edilmiştir.
Bilirkişi heyetinin 20/07/2020 tarihli raporlarında özetle; “…— ve —- olmamakla birlikte, olayın meydana gelmesinde müteveffa yaya 2011 doğumlu——, yaşıtları ile oyun oynadığı alandan, yaşının getirdiği heyecanla yolun karşısına geçmek üzere kaplamaya girmeden gerekli olan kontrollerini yapmayarak, yolun kenarında park halinde bulunan aracın arkasından aniden yola girmesinin olayın üzerindeki etkisinin 1.derecede olduğu, müteveffa çocuğun —-ve —- olmayışının bu sonuç üzerinde etkili olduğu, Müteveffa yaya——-kontrolsüz şekilde yola girdiği, gelen aracın uzaklık ve hızıni dikkate alarak araçtan korunma tedbirini almadığı, ilk geçiş hakkını araç sürücüsüne vermediği bu nedenlerden dolayı 2918 sayılı K.T.K. 68/a maddesini ihlal ettiği, yayanın yaşı nedeniyle davranış faktörlerinin sonuç üzerinde %70 oranında etken olduğu kanaatine varılmıştır. —- plakalı aracın sürücüsü ——seyri sırasında, yanında bulunan şahısla sohbet ettiği, olay mahalline ilerlerken tanık beyanlarına göre elini kaldırarak selam verdiği, yolun istikametine göre sol tarafında park halinde bulunan aracın arkasından yola aniden çıkabilecek, yaya, hayvan gibi objeleri ön görmeden seyrine devam ettiği, yine beyanlara göre olay anında vites değiştirme eyltemini gerçekleştirmesi nedeniyle yola gereken dikkatini vermediği, bu nedenle yola çıkan müteveffa yayayı fark etmediği, olayın meydana gelmesinde dikkat, özen ve tedbir eksiklilerinin olduğu ve %30 oranında kusurlu olduğu kanaatine varılmıştır…” şeklinde kanaat belirttikleri görülmüş; raporun kusur ile ilgili bölümünün bir önceki kusur raporuyla, soruşturma dosyasındaki raporla ve kaza tespit tutanağı ile uyumlu olması karşısında, yeniden kusur konusunda rapor alınmasına gerek görülmemiş ve son rapora itibar edilmiştir.
Kusur raporunun akabinde mahkememizin duruşma ara kararı ile; daha önce alınan aktüer hesabının iptal edilen genel şartlar hükümleri doğrultusunda TRH hesaplama yöntemiyle hazırlandığı anlaşıldığından bu yönde hükme esas teşkil edilemeyeceği değerlendirilerek dosyanın PMF prograsif rant sistemi kullanılmak suretiyle yeniden hesaplama yapmak üzere daha önce rapor sunan aktüer bilirkişiye tevdi edilerek ek rapor tanzimi istenmiştir.
Aktüer bilirkişinin 26/01/2021 tarihli ek raporunda özetle; “…a) PMF-1931 Yaşam Tablosu ve güncel asgari ücret esas alınarak %30 kusur oranına göre davacı —–12.476,22 TL ve davacı —–20.463,90 TL tutarında destekten yoksun kalma tazminatı talep haklarının olduğu, b) Hesaplanan zararın davalı ——-tarafından tanzim edilen poliçe teminat limiti (360.000,00TL) kapsamında olduğu,…” şeklinde kanaat belirttiği görülmüştür.
Ek rapordan sonra aradan geçen zaman dikkate alınarak güncel asgari ücrete göre yeniden hesaplanma yapılması için dosya yeniden ek rapor alınmak üzere aktüer bilirkişiye verilmiştir.
Aktüer bilirkişinin tarihli raporunda özetle; “…Güncel asgari ücret esas alınarak %30 kusur oranına göre, davacı —– 42.006,09 TL ve davacı ——- 68.905,08 TL tutarında destekten yoksun kalma tazminatı talep haklarının olduğu…” şeklinde kanaat belirttiği görülmüş; davacının 26/01/2021 tarihli ek rapordan sonra davasını ıslah ettiği ve yeniden ıslah imkanının olmadığı anlaşıldığından, asgari ücret miktarı artmasına rağmen 26/01/2021 tarihli rapora itibar edilmiştir.
Destekten yoksun kalma tazminatı, 6098 sayılı TBK 53/3 ve 55 maddesinde düzenlenmiş olup; “Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. ” şeklinde hükme bağlanmıştır. Görülmektedir ki, destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir.
Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse TBK 53/3 maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir. Ancak, destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle, ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir. 6098 sayılı TBK 53/3 maddesinde sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır; sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır.O hâlde destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür. Bununla birlikte destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır. Genel olarak bakım ihtiyacı, sosyal düzeye uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli olanaklardan yoksun kalmayı anlatır. Eğer ölenin eylemli olarak baktığı davacı, ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç içerisinde bulunma koşulu gerçekleşmiş sayılır. Burada önemli olan, destekten yoksun kalan kimsenin ve ailesinin temsil ettiği sosyal ve ekonomik düzeye göre normal karşılanan giderlerdir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.04.1982 tarihli,—— sayılı kararı).
Diğer taraftan, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 06.03.1978 tarihli ve —– sayılı kararının gerekçesinde de: “Destekten yoksun kalma tazminatının eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp, ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının, desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminat olduğu” hususu vurgulanmış; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30.11.2005 gün ve —— sayılı ilamında da aynı esaslar benimsenmiştir.
Somut olayda; 08/03/2018 tarihinde meydana gelen ve davacıların oğulları olan —— vefatı ile sonuçlanan kazada; müteveffaya çarpan—– plakalı araç sürücüsü ——%30 oranında kusurlu olduğu, müteveffanın kazanın oluşumunda %70 kusurunun olduğu, davacıların destek zararının hesaplaması için yapılan aktüerya hesabına göre; destek zararının davacı baba yönünden 12.476,22-TL; davacı anne yönünden 20.463,90-TL olarak hesaplandığı, davalı sigorta şirketinin oluşan zararın tamamından sorumlu olduğu anlaşılmakla, davanın kabulüne, hükmedilen tazminatın temerrüt tarihi olan 20/04/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden (poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere) tahsili ile davacılara ödenmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur:

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının KABULÜ İLE;
-Davacı —– için 12.476,22-TL, ——– için 20.463,90-TL olmak üzere toplam 32.940,12-TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihi olan 20/04/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden (poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere) tahsili ile davacılara ödenmesine,
2-Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 2.250,14-TL karar harcının, davacılar tarafından yatırılan 204,93-TL peşin harç ve 512,00-TL ıslah harcından mahsubu ile bakiye 1.533,21‬-TL’nin davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Davacılar tarafından yatırılan 716,93-TL harcın davalıdan alınarak DAVACILARA VERİLMESİNE,
4-Davacılar tarafından bilirkişi ücreti, tebligat, posta ve müzekkere gideri olarak sarf edilen 4.937,50-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak DAVACILARA VERİLMESİNE,
5-Davalı tarafından tebligat, posta ve müzekkere gideri olarak sarf edilen 50,00-TL yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
6-Kabul edilen dava yönünden Avukatlık Asgari Ücret tarifesine göre davacılar lehine takdir olunan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak DAVACILARA VERİLMESİNE,
7-Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davalı tarafın yokluğunda, davacılar vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde——Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.