Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/564 E. 2022/815 K. 13.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/564 Esas
KARAR NO: 2022/815
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 15/05/2018
KARAR TARİHİ: 13/10/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin faturalardan doğan alacağının tahsili için, davalıdan bir sonuç alamaması sebebiyle —- sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı şirket tarafından borca, faize, faiz oranına ve diğer tüm ferilere itiraz edildiğini, davalının itirazının haksız olduğunu, davalı şirketin davacı şirkete borçlu olduğu fatura defter kayıtları ve sair belgelerle sabit olduğunu davalı borçlu tarafından ——dosyası üzerinden devamına borçlunun borca itirazının iptaline takibin devamın haksız itiraz eden borçlu aleyhine % 20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirket ile müvekkili şirket arasında —— tarihli sözleşmeler gereği ————-, davacı şirketçe yapılan ——- hemen —- geçirmeye dayanamadığını——- hale geldiğini, yaklaşık ——yerden ——— başladığını ve otoparkın su göletleri içerisinde
kaldığını, bu hususta müvekkili tarafından——– ihbarnameyle karşı tarafın durumdan haberdar edildiğini ve hatalı ve ayıplı imalat sonucu oluşan zararlara müdahale edilip giderilmesinin talep edildiğini, davacının ihtara cevap dahi vermediğini, dava konusunun eser sözleşmesi olduğunu, davacının edimini ayıplı ve eksik bir şekilde gerçekleştirdiğini, sözleşme şartlarını yerine getirmeyen ve ihtarnameye cevap vermeyen davacı yüklenicinin bu davayı açmasının hukuka aykırı olduğunu belirtmiş olup, davanın reddine, davacının kötü niyetli olması sebebiyle %20’den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, taraflar arasındaki eser sözleşmesine konu fatura alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın İİK 67. vd maddeleri gereğince iptali talebine ilişkindir.
Davacı, davalı ile aralarında eser sözleşmesi sebebiyle ticari ilişki bulunduğunu, ticari ilişki kapsamında davalıya faturanın gönderildiğini, davalının faturaları ödemediğini, fatura alacağı için icra takibine geçildiğini, davalının haksız bir şekilde icra takibine itiraz ettiğini, davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı, davacı tarafından yapılan eseri ayıplı olduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda yazılı yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları incelenmiş, yargılama sırasında —- tarihinde kabul edilen —– değiştirilmesi sebebiyle basit yargılama usulüne geçilmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış,—-İcra Dosyası celp edilerek dosya içerisine alınıp incelenmiş, —-davalının—- edimiş, —–davalının ticari kayıt bilgileri celp edilmiş, — davacının ticari kayıt bilgileri celp edilmiş, —- talimat yazılarak —- sayılı dosyası ile ———- tarihli bilirkişi raporu alınmış,—– tarihli bilirkişi heyet raporu alınmış ve dava sonuçlandırılmıştır.
—- Talimat sayılı dosyası ile —- tarihli bilirkişi raporunda özetle, “…Davalı şirket defter kayıtları ve kayıt dayanağı belgelere göre davalı şirketin, davacı şirketten —- alacaklı olduğunu, Davalı şirket defter kayıtları ve kayıt dayanağı belgelere göre davalı şirkelin davalı şirkete —-ödeme yaptığını, Bu durumda davalı şirketin,davacı şirketten —- olduğunu,—- Daval—- ilişkiden dolayı, davacı ——alacaklı olduğu görüş ve kanaatindeyim…” yönünde görüşlerini bildirmişlerdir.—- tarihli bilirkişi heyeti raporunda özetle, —ilişkin ticari defterlerinin —- onaylı beratlarının süresinde alındığı, —-tutulduğu, Davalı şirketin ticari defterleri talimatla incelenmiş ve ——-
olduğunun tespit edildiği, B-Davacı Alacağı Yönünden: Raporumuzun Genel Değerlendirme bölümünde detaylı bir şekilde açıklandığı üzere, davacının eser sözleşmesi nedeniyle davalıdan eser ücreti talep ettiği, davalının ise eserin ayıplı olduğunu ileri sürdüğü, C-Taraflar arasında yazılı bir eser sözleşmesinin bulunmadığı, bu nedenle eser bedelinin TBK m. 481 uyarınca belirlenmesi gerektiği, teknik incelemede eser bedelinin ———- olarak tespit edilmiş olduğu, yine teknik incelemede eserdeki ayıbın giderilmesi için ——harcama yapılmasının gerektiğinin tespit edildiği, bu durumda davacı alacağının —–hesaplanmasının gerektiği, D-Davacı/alacaklı takip öncesinde faiz talebinde bulunmadığı için taleple bağlılık kuralı gereği bu konuda değerlendirme yapılmadığı, Sayın Mahkeme’nin kısmen ya da tamamen Davacı lehine hüküm kurması halinde; tarafların tacir olması, işin ticari iş olması, temerrüt faiz oranının önceden kararlaştırılmamış olması münasebetiyle, takip sonrasında hükmolunacak davacı alacağı için —- kapsamında avans faiz talebinin yerinde olduğu…” yönünde görüşlerini bildirmişlerdir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur———-İspat yüküne ilişkin bu genel kural, itirazın iptali davaları için de geçerlidir. Yani, itirazın iptali davalarında da ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Faturanın delil olarak kullanılabilmesi için taraflar arasında sözleşmenin bulunması gerekir. Fatura sözleşmenin ifası yönelik belge hükmündedir. Sözleşmenin kurulmasına yönelik fatura ispat kulfeti açısından sonuç dogurmaz. Taraflar arasında akdi ilişki bulunduğunun ispat kulfeti davacı taraftadır. Davacı sözleşmenin bulduğunu ve faturaya konu malın davalıya teslim edildiğini ispat etmesi gerekir. Taraflar arasında sözleşme iliskisi yoksa fatura ispat külfeti açısından sonuç dogurmaz. Ayrıca faturanın usulüne uygun olarak tebliğ edildiği davacı tarafca ispatlanması gerekir.
Eldeki davada, taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmasa dahi davalının cevap dilekçesi dikkate alındığında taraflar arasında eser sözleşmesi bulunduğu hususunda ihtilaf bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki ihtilaf dava konusu eserin ayıplı ve eksik olarak ifa edilip edilmediği noktasındadır. Davalı tarafından dava konusu eserin/işin ayıplı olduğu iddia edildiğinden, davalının bu hususu yöntemince ispat etmesi gerekmekte olup, ispat yükü davalı taraftadır.
Mahkememizce tarafların ticari defter ve kayıtları ile ———üzerinde yapılan bilirkişi incelmesi sonucunda, davacı tarafça talep edilen cari hesap alacağının davacı ticari defter ve kayıtlarında kayıtlı olduğu, ancak davalının ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı anlaşılmıştır.
TBK. m. 474 vd. hükümlerine eser sözleşmesinden yüklenicinin ayıp sorumluluğu ve ayıp halinde iş sahibinin hakları düzenlenmiştir. Buna göre ayıptan doğan sorumluluğun koşulları aşağıdaki gibidir:
– Ayıplı bir eser teslim edilmiş olmalıdır,
– Ayıp iş sahibine yüklenmemelidir,
– Eser kabul edilmemiş olmalıdır,
– Gözden geçirme ve bildirim külfetleri yerine getirilmiş olmalıdır. Yine ayıplı ifa halinde işsahibinin eserin ayıplı olmasından doğan hakları TBK. m. 475 gereği; sözleşmeden dönme, bedel indirimi, onarım, tazminat olarak düzenlenmiştir.
Taraflar arasındaki eser sözleşmesinde sözleşme tarihi yazılı olmaması sebebiyle dosya kapsamı itibariyle tespiti yapılamamaktadır. Davalı işsahibi tarafından davacıya gönderilen noter ihtarının tarihi — olup, davacı taraf kendi beyanıyla işin— tamamlandığını beyan etmiş olduğundan, davalı işsahibinin süresi içinde gözden geçirme ve bildirim külfetini yerine getirmiş olduğuna kanaat getirilmiştir.
Taraflar arasında bedelin kararlaştırıldığı bir eser sözleşmesi de olmadığından somut olayda TBK m. 481’in “Eserin bedeli önceden belirlenmemiş veya yaklaşık olarak belirlenmişse bedel, yapıldığı yer ve zamanda eserin değerine ve yüklenicinin giderine bakılarak belirlenir” şeklindeki hükmü uygulanması gerektiği, dosya kapsamında alınan teknik bilirkişi incelemesinde dava konusu eser bedelinin — yılı itibariyle piyasa rayiç fiyatlarına göre —-olduğu, eser de iddia edilen ayıbın giderilmesi için yapılması gereken masrafın — olduğu tespit edilmiştir.
Dosya kapsamında davalı tarafından davacı tarafça işin ayıplı yapıldığı iddia edildiğinden (davalı davacı ile arasındaki sözleşme ilişkisini ikrar etmektedir) davalının davacı tarafça talep edilen faturaları kendi defterlerine kaydetmemesinin hukuki bir soncu bulunmamaktadır. Davacı yapmış olduğu eserin bedelini davalıdan talep edebilir. Ancak davalının ayıp iddiası bulunduğundan ve alınan bilirkişi raporunda da ayıp iddiasının yerinde olduğu tespit edildiğinden ayıp bedelinin davacı alacağından düşülmesi gerekmektedir.
Ayrıca her ne kadar davacı vekili tarafından dava konusu iş miktarının kendi defterlerinde yer alan fatura bedeli kadar olduğu beyan ve iddia edilmiş ise de; anılan faturaların davalı ticari defterlerine kayıtlı olmadığı, taraflar arasında esere konu miktara ilişkin yazılı bir sözleşme olmadığı dikkate alındığında bilirkişi heyeti tarafından TBK 481 md göre yapılan hesaplamanın mevcut delillere ve dosya kapsamına uygun olduğu değerlendirilmiş, aksi yöndeki davacı itirazlarına itibar edilmemiş, davanın kısmen kabulüne, davalının —- ———sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile, —–asıl alacak ve takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi üzerinden takibin devamına, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir.
İtirazın iptali davalarında davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun itirazında haksız olması ve alacağın likit olması şarttır. —– Yukarıda açıklanan gerekçelerle dosyaya konu alacağın yargılamayı gerektirmesi sebebiyle alacağın likit olmadığı anlaşıldığından, davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE,
-Davalının — esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu İTİRAZIN KISMEN İPTALİ ile, 83.220,00-TL asıl alacak ve takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi üzerinden takibin DEVAMINA,
-Davacının fazlaya ilişkin talebinin REDDİNE,
2-Davacının şartları oluşmayan icra inkar tazminat talebinin REDDİNE,
3-Karar harcı 5.684,76-TL’den davacı tarafça yatırılan 1.466,35-TL peşin ile icra dosyasına yatırılan 607,06-TL harç olmak üzere toplam 2.073,41-TL harçtan mahsubu ile bakiye 3.611,35-TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irat kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan1.466,35-TL peşin ile icra dosyasına yatırılan 607,06-TL harç olmak üzere toplam 2.073,41-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından tarafından yapılan 35,90-TL başvuru harcı, 5,20-TL vekalet harcı, 214,50-TL tebligat ve müzekkere gideri, 4.450,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 4.705,60-TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 3.225,40-TL sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davanın kabul edilen kısmı için davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. 13. maddesindeki esaslara göre belirlenen 13.315,20-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davanın reddedilen kısmı için davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. 13. maddesindeki esaslara göre belirlenen 9.200,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde—–Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.13/10/2022