Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/551 E. 2021/567 K. 03.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/551 Esas
KARAR NO: 2021/567
DAVA: Sözleşmenin İptali
DAVA TARİHİ : 12/04/2018
KARAR TARİHİ: 03/06/2021
Mahkememizde görülmekte olan Sözleşmenin İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; —- tarihinde borçlu —- kredi nedeniyle düzenlenen evrakları müteselsil kefil olarak imzaladığını, kredi borçlusunun —-tarihinde öldüğünü, Bankadan gönderilen ihtarname ile imzaladığı sözleşmenin —– olmasına rağmen bu kredinin aslında—-olduğunu öğrendiğini, yaptığı araştırma sonucu kredinin ——– limitli olduğunu anladığını, sözleşmeyi imzalarken bu noktada temel hataya düşmüş olduğunu ileri sürerek banka kredi sözleşmesinin kefil yönünden iptaline karar verilmesini istemiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava dışı —- müvekkili —- imzalandığını, davacı —- kullanmış olduğu krediden doğmuş ve doğacak borçları için ——sınırlı olmak üzere müteselsil kefil olarak sözleşmeyi imzaladığını, davacının Kefalet Sözleşmesi’ni imzalarken temel hataya düşmüş olduğu yönündeki iddiasının yersiz olduğunu, müvekkili —– imzalanmış olan sözleşmenin şartlarının açıkça belirlendiğini, davacı kefilinin de —-tutar ile sınırlı olmak üzere müteselsil kefil olarak bu sözleşmeyi imzaladığını, davacının iradesinin —–tutarla sınırlı olmak üzere müteselsil kefil yönünde olduğunu, mevcut durumda müvekkili bankanın davacı kefilden sorumluluk limiti dışında herhangi bir talebinin bulunmadığını, bu nedenle davacı kefilin iradesinin sakatlanmasına sebep olacak herhangi bir durumun bulunmadığını, dava dışı —– limite kadar kredi kullanmış olması ve davacı kefilin bu hususta bilgilendirilmemiş olması nedeniyle hataya düşmüş olduğu iddiasının yersiz olduğunu, asıl borçlunun ekonomik durumunun kefil tarafından bilinip bilinmemesinin sorumluluğunun müvekkili bankaya ait olmadığını, müvekkili bankanın, asıl borçlunun kendi nezdinde kullanacağı kredinin tüm şartlarını davacıya açıkladığını ve davacının da bu sözleşme ilişkisi çerçevesinde —— kefil olma iradesini beyan ettiğini, kefalet sözleşmesi kurulurken davacının iradesini sakatlayacak herhangi bir durumun söz konusu olmadığını, müvekkili bankanın yasal mirasçılara başvurma imkanı varken kefile başvurmaması gerektiği iddialannın yersiz olduğunu, Türk Borçlar Kanunu’nun 586. maddesine göre, borçlunun ifade gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya borçlunun açıkça ödeme güçlüğü içinde olması halinde alacaklının asıl borçluyu takip etmeden kefile başvurabileceğini, asıl borçlu —- açıkça ödeme güçlüğü içerisinde bulunduğunu, bununla birlikte —- ifade geciktiğini ve kendisine yapılan ihtara rağmen borcunu ödemediğini, ——- icra takibinin başlatıldığını, bu nedenle müteselsil kefil olan davacıya başvurulmasında herhangi bir hukuka aykırılığın bulunmadığını, asıl borçlunun ölümünün kefilin sorumluluğunu sona erdirmeyeceğini, kefilin sorumluluğunun borç sona erene kadar devam edeceğini, davacının davasının haksız olduğunu, Kefalet Sözleşmesi’nin yasaya ve hukuka uygun olarak düzenlendiğim, davacı kefilin iradesini sakatlayacak herhangi bir sebebin söz konusu olmadığını, davacının açmış olduğu davanın tamamen borçtan kurtulmaya yönelik ve kötü niyetli olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, —– TBK 30 maddesi gereği irade sakatlığı sebebiyle iptali talebine ilişkindir.
Davacı, müteselsil kefil olarak borçlu —-adına düzenlenen banka kredisini imzaladığını, dava konusu —–açıklamaların yapılmaması sebebiyle kefalet sözleşmesi yönünden hataya düştüğünü (irade sakatlığı TBK 30 md), irade sakatlığı sebebiyle dava konusu genel kredi sözleşmesinin kefalet yönünden iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davacının hataya düştüğü iddiasının haksız olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davanın ilk olarak —- Mahkemesinde açıldığı, ——-tarihli kararı ile davanın mutlak ticari dava olduğundan bahisle görevsizlik kararı verildiği ve dosyanın mahkememize tevzi edildiği anlaşılmıştır.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda basit yargılama usulüne uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış,—— ihtarname ve tebliğ şerhleri celp edilmiş, konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bankacı bilirkişi tarafından bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişi raporu alınmış ve dava sonuçlandırılmıştır.
—- tarihli bilirkişi raporunda özetle, “…Davalı —– dava dışı—– arasında akdedilen, davacı ——- müteselsil kefil olarak imzaladığı—-uyarınca, dava dışı——— — kullandırılarak, söz konusu kredi tutarının dava dışı —– önceki kredi taksitlerine mahsup edildiği, krediyi kullandırırken dava dışı —–yapılmadığı, yapılmasının da zorunlu olmadığı, davalı —- ile dava dışı —- arasında, davacı—- tarihinde,—- imzalandığı, ayrıca dava dışı —— imzaladığı, bu sözleşme ve—– ayrılmaz bir parçası olduğu, bu nedenle davacının imza ettiği kefalet sözleşmesinin; müteveffa —– —kapsadığı, kefil davacıya bu hususta bir bildirim yapılmadığı—— Sözleşmesi’ne göre; sözleşmenin, kefaletin doğasına aykırı olan maddeleri hariç olmak üzere, sözleşmenin asıl borçlu için geçerli olan tüm maddelerinin kefil için de geçerli olduğu, bu nedenle böyle bir bildirimin yapılmasına da gerek bulunmadığı, davacının, temel hataya düşmüş olma iddiasına ilişkin olarak; söz konusu — krediden dolayı temerrüt tarihi itibariyle —– kefalet limiti ve ayrıca temerrüt tarihinden sonrası için, kendi temerrüdünden dolayı doğmuş temerrüt faizinden ve temerrüt faizi üzerinden hesaplanacak —–tutarından sorumlu olduğu, davalının alacak talebinin de bu yönde olduğu, takdiri Sayın Mahkeme’ye ait olmak üzere; sözleşmenin açık ve anlaşılabilir olduğu, bu sebeple genel işlem şartları ve temel hataya düşme anlamında kefaletin iptalinin mümkün olmadığı, davalı —- dava tarihi itibariyle, müteveffa —- ———temerrüt faizinin — vergisi olmak üzere; toplam — alacağının olduğu, davalının hesaplanan alacağının —– kapsamına ve banka kayıtlarına uygun olduğu, davalının, “dava tarihi itibariyle” hesaplanan alacağı…” yönünde görüşlerini bildirmiştir.
Davacı tarafından davalı —- dava dışı/asıl borçlu — arasında —-imzalandığı ve davacının müteselsil kefil olarak —-bu sözleşmeye —- miktarla kefil olduğu alınan bilirkişi raporu ve sunulan belgeler ile sabittir. Başka bir deyişle, davacı tarafından ticari nitelikteki krediye müteselsil kefil olduğu anlaşılmaktadır.
Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları, alınan bilirkişi raporları ve bütün deliller birlikte değerlendirildiğinde; her ne kadar davacı tarafından dava konusu —— konu kefalet sözleşmesinin TBK 30 md gereği irade sakatlığı sebebiyle geçersiz olduğu beyan edilmiş ise de; dosya kapsamında alınan bilirkişi raporu dikkate alındığında itirazlarının yerinde olmadığı, kefalet sözleşmesinin TBK 584 md şekli şartlara uygun olduğu (davacı sözleşme tarihinde bekar olduğu ve diğer kefalet şartları mevcut olduğu) kefalet sözleşmesnin kanuni şartlara uygun olduğu, davacı tarafından irade sakatlığına ilişkin iddialarının yerinde olmadığı, taraflar arasındaki sözleşme metninin açık olduğu, davacının irade sakatlığına ilişkin başkaca bir delili olmadığınından sübut bulmayan davanın reddine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ——
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar harcı 59,30-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 341,50-TL harcın mahsubu ile artan 282,20-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halide davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden 24 Kasım 2020 tarihli 31314 sayılı resmi gazetede yayımlanan ve yürürlüğe giren/ karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. 13 maddesindeki esaslara göre belirlenen 4.080,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı asil ve davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde —— Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.03/06/2021