Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/526 E. 2023/203 K. 02.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/526 Esas
KARAR NO: 2023/203
DAVA: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 07/05/2018
KARAR TARİHİ: 02/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan —– tarafından müvekkili şirket ve çek vasfını kaybetmiş evrakta ciranta olarak görünen bir kısım şirket aleyhinde—– sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi başlatıldığını, takibe konu edilen çek ——–karar sayılı kararı ile iptal edilmiş olup iş bu kararın kesinleştiğini, dolayısıyla takibe konu evrak kambiyo senedi niteliğini kaybetmiş olmakla takibin kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile başlatılması usulsüz olduğunu, çek üzerinde müvekkili şirket kaşesi üzerine atılı imza müvekkili şirket yetkilisinin eli ürünü olmayıp imza taklit edilmek suretiyle çek ciro edildiğini, müvekkili ile kendinden sonra ciranta görünen gerçek ve tüzel kişiler arasında herhangi bir ticari ve hukuki ilişki bulunmadığını, bu nedenle öncelikle ihtiyati tedbir kararı verilerek ——–sayılı icra takibinin müvekkil yönünden durdurulmasına, müvekkili şirketin menkul ve gayrı menkul mal varlığı ile banka hesaplarına konulmuş haciz ve bloke varsa söz konusu haciz ve blokelerin hüküm kuruluncaya kadar tedbiren kaldırılmasına, icra dosyasına yatırılan paranın alacaklı yana ödenmemesi hususunda tedbir kararı verilmesini, neticeten müvekkilinin ilgili çek ve icra takibi kapsamında borçlu olmadığının tespit edilmesine, müvekkili aleyhinde haksız ve kötü niyetli olarak icra takibi başlatan davalılardan—- takip miktarının %20’sinden az olmamak üzere icre inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA :
Davalı —cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davaya konu söz konusu kambiyo evrakları olan çeki kendisinden bir önceki ciranta olan alacağına karşı almış ve diğer cirantaları ve keşideciyi hiçbir şekilde tanımamakta ve kanunen tanıması da gerekmediğini, davacının müvekkilinin borçlu olmadığına dair iddiası müvekkili yönünden Türk Ticaret Kanunu bağlamında hiçbir anlam ifade etmediğini, kambiyo evrakı olan çek bir ödeme aracı olup bir yönü ile nakit para yerine geçip soyut borç ikrarını içermekte olduğunu, dolayısı ile davacı ile kendisinden sonraki ciranta ile arasındaki hukuki ve ticari münasebet alacak ve borç ilişkisi müvekkilini etkilememekte olduğunu, müvekkilinin söz konusu takibe konu çekin meşru ve iyiniyetli hamili olduğunu, bunun aksinin düşünülmesi kambiyo evrakları ile ilgili hukuki düzenlemeler ve yasal mevzuatın inkarı anlamına geleceğini. davacının davaya konu çek ile ilgili olarak çekin kısa süre de birden çok ciroya maruz kalmasının kötü niyet karinesi olarak ileri sürülmesinin hukuk nezdinde hiçbir yasal dayanağı olmadığını, dolayısı ile meşru ve yetkili hamil olan müvekkilinin davaya konu edilerek kötü niyetli gösterilmesi ticaret kanunu ve diğer konu ile ilgili yasal mevzuat ışığında değerlendirildiğinde davacının kötü niyetle hareket ederek takibe konu çeki ödememek istememesinden kaynaklanmakta ve kendisi bizzat tacirlerden beklenen iyi niyet korunması ilkesini ihlal etmekte ve kendisinden beklenen dürüstlük ölçütüne uymamakta olup haksız bir şekilde müvekkili töhmet altında bırakmakta olduğunu, davacının, ——— esas sayılı dosyası ile takibe konu çekin de iptal edildiği yönündeki beyanları kabul edilemez olduğunu, her ne kadar Asliye Hukuk mahkemesi tarafından çekin şeklen iptaline karar verilmişse de bu husus müvekkilinin davacıdan olan alacağını veya alacak sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağını, söz konusu çekin usulüne uygun bir şekilde icra takibine konu edildiğini, davacı yanın tedbir talepleri hukuka ve kanuna aykırı olduğunu, bu yönü ile tedbir kararının verilmesi müvekkilinin maddi ve manevi olarak telafisi imkansız zararına yol açacağını beyanla davacının haksız ve kötü niyetli olan davasının reddine, davacın yanın asıl alacak üzerinden % 20 den aşağı olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve ücreti vekaletin de davacıdan tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalılara usulüne uygun dava dilekçesinin tebliğine rağmen davaya cevap sunmadığı görülmüştür.

DELİLLERİN DEĞERLERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, kambiyo senedine (çek) dayalı menfi tespit talebine ilişkindir.
Davacı, müvekkili ile kendinden sonra ciranta görünen gerçek ve tüzel kişiler arasında herhangi bir ticari ve hukuki ilişki bulunmadığını, dava konusu çekteki imzanın şirket yetkilisine ait olmadığını, çekteki imzayı inkar ettiğini, dava konusu çekteki imzanın davacı şirket yetkilisine ait olmaması sebebiyle davalılar borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ——- davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalılar, usulüne uygun davetiyeye rağmen cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmakla, HMK 128. maddesi gereğince, davacının, dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmaktadır.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda basit yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış,—–sayılı İcra Dosyası —- üzerinden celp edilerek dosya içerisine alınıp incelenmiş, —— bedelli çek aslı, —- ticari müşteri sözleşme aslı, ——– müdürlüğünün resmi senet aslı, —–müdürlüğü başvuru belgesi aslı, —- listesi aslı,—-formu aslı,—– beyan formu aslı, ——-dekont aslı celp edilerek yazı işleri müdürü kasasına alınmış, —— tarihli bilirkişi raporu alınmış ve dava sonuçlandırılmıştır.
Bilirkişi tarafından düzenlenen 26.12.2022 tarihli raporunda özetle, “…İnceleme konusu çekin arka yüzünde —— atfen atılmış ciro imzasının, davacı şirket yetkilisi —— ait karşılaştırma imzaları arasında, imza incelemesinde kullanılan grafolojik ve kaligrafik tanı unsurları bakımından çok önemli farklılıklar saptanmadığından, inceleme konusu ciro imzanın, mevcut karşılaştırma imzalarına kıyasla davacı şirket yetkilisi ——- eli ürünü OLMADIĞI kanaatine varılmıştır…” yönünde görüşlerini bildirmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72.maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur ———-
İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkar ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun aslında bulunmadığını ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir. Ancak davalının alacağı kambiyo senedine dayanıyorsa ispat yükü yer değiştirerek senetten dolayı borçlu olmadığını iddia eden davacı tarafa düşer.———-
Usul hukukumuzda senede karşı senetle ispat zorunluluğu ilkesi kabul edilmiştir. Senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı def’i (savunma) olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler, HMK’nin 201.maddesinde düzenlenen miktardan az bir miktara ilişkin olsa bile tanıkla ispat olunamaz; ancak senet (kesin delil) ile ispat edilebilir. ——-
Somut dosya bakımından değerlendirme yapıldığında; davacı/borçlu, davalı/alacaklı ile arasındaki borç ilişkisini ve çekteki imzayı inkar etmektedir. Dava konusu çek üzerindeki imzanın davacının eli ürünü olup olmadığının tespiti için dosya alanında uzman bilirkişiye tevdi edilerek rapor alınmış, alınan raporda dava konusu çekteki imzanın davacı şirket yetkilisinin eli ürünü olmadığı tespit edilmiştir. İmza inkarı kambiyo hukukundan kaynaklanan mutlak defi olup, herkese karşı ileri sürülebilir. ———
Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları, alınan bilirkişi raporları ve bütün deliller birlikte değerlendirildiğinde; dava konusu çekteki imzanın davacı şirket yetkilisine ait olmaması sebebiyle davacının menfi tespit talebinin yerinde olduğu anlaşılmış, davanın kabulüne, davacının davalıya ——- esas sayılı takip dosyasından dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
Menfi tespit davalarında 2004 sayılı İİK 72/IV ve 72/V maddeleri uyarınca tazminata hükmedilebilmesinin ön koşulu; gerek açılmış icra takibinin durdurulması gerekse icra veznesine yatan paranın alacaklıya ödenmemesi hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmiş ve bu kararın uygulanmış olmasıdır. ———- Ayrıca İİK 72/V maddesi kapsamında davacı/borçlu tarafından kötüniyet tazminatı talep edilebilmesi için davalı/alacaklı tarafından yapılan takibin haksız ve kötü niyetli olduğunun ispat edilmesi gerekmektedir. Eldeki dosya bakımından yukarıda belirtilen şartlar oluşmadığı, davacı tarafından davalıların kötüniyetli olduğu ispat edilmediği anlaşılmakla, davacı tarafın tazminat talebinin reddine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜNE,
1-Davacının davalıya —— sayılı takip dosyasından dolayı BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
2-Davacının kötü niyet tazminat talebinin reddine,
3-Karar harcı 2.541,18-TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 635,30-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.905,88‬-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 635,30-TL peşin harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 35,90-TL başvuru harcı, 5,20-TL vekalet harcı, 679,75‬-TL tebligat ve müzekkere gideri, 1.500,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.220,85‬-TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
6-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. 13. maddesindeki esaslara göre belirlenen 9.200,00-TL nispi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
8-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair, davalı —- yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde ———- Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.02/03/2023