Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/514 E. 2020/675 K. 03.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/514 Esas
KARAR NO : 2020/675

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/05/2018
KARAR TARİHİ : 03/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekilinin mahkememize göndermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; davalı —- sigortalı————araca çarparak hasarlanmasına sebebiyet verdiği, davalıya sigortalı araç sürücüsü dosya kapsamındaki maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağından da anlaşılacağı üzere, kazanın oluşumunda %100 kusurlu olduğu, ——– davalıya sigortalı olduğu, davalı hasarın tamamından poliçe limitleri dahilinde sorumlu olduğu, kaza akabinde hasarın tespiti amaçlı ekspertiz atanmış ve aracın tamir bedeli —— tespit edildiği, yapılan ekspertize rağmen — bedelini ödemekten imtina ettiği, davalı … şirketi, poliçe limitleri dahilinde hasarın tamamından sorumlu olduğu gibi ——tutarının tamamından da sorumlu olduğu, hasar alan Parçaların —– bedelinin tespiti için ekspertiz raporu alınmak zorunda kalınmış ve bu rapor için 250,00-TL ekspertiz ücreti ödendiği, TTK’nın “Giderleri —— başlıklı 1426/(1). Maddesi hükmüne göre: Sigortacı, sigorta ettiren, —- tarafından rizikonun tazminatın veya bedel ödeme borcunun kapsamının belirlenmesi amacıyla yapılan makui giderleri, bunlar faydasız kalmış olsalar bile ödemek zorunda olduğu, yine aynı yasanın “Tazminat İlkesi” başlıklı 1459. Maddesi hükmüne göre, “— uğradığı zararı tazmin edeceği, 2918 Sayılı KTK’nin 99/1 maddesi ile Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B.2 maddesi gereğince — zarar giderim yükümlülüğünün süresi, rizikonun ihbarı ve gerekli belgelerin sigortacıya iletildiği tarihten itibaren 8 işgünü olarak belirlendiği, davalı …— hasar bedelinin ve değer kaybı alacağının temlik alan tarafımıza ödenmesi için 30/03/2018 tarihinde başvuru yapılmışsa da iş bu davanın açıldığı güne kadar tarafımıza herhangi bir ödeme yapılmadığı, ——, davalı .— şirketinden alacağını Bk. M. 183 vd. maddeleri gereği, hukuka uygun olarak ve şekil şartlarını da sağlamak suretiyle alacağın temliki yoluyla müvekkilim ———– devrettiği, hasar bedeline ilişkin uyuşmazlık sebebi ile talep edebileceğimiz miktarın bilirkişi marifeti ile tespit edilmesinden sonra alacak miktarını belirlenecek miktar kadar arttıracağımızı, fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 250,00-TL hasar bedeli ile 250,00 TL ekspertiz ücretinin poliçe limitleri dahilinde muhatap şirketin —- tarihinden itibaren yasal faizi iie birlikte tahsiline, her türlü başvuru, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştü.
SAVUNMA :
Davalı tarafa usulüne uygun dava dilekçesi ve tensip zaptının tebliğ edildiği ancak davaya cevap vermediği görüldü.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, davacı şirketin davaya konu poliçe ve hasarla ilgili alacağı temlik aldığı araç malikinin aracında trafik kazası sonrasında meydana gelen hasar bedelinin davalı şirketin zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi kapsamında sorumluluğu nedeniyle hasar bedelinin tazmini istemine ilişkindir.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda basit yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasına geçilmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesi uzmanlık gerektiren yönleri bulunduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Makine Mühendisi Bilirkişisi ———-tarafından mahkememize sunulan —- tarihli bilirkişi raporunda özetle; davalı tarafa sigortalı araç sürücüsü dava dışı—— plaka sayılı araç sürücüsü) kusursuz olduğu, —- tarihinde meydana gelen kazaya ait trafik kazası tespit tutanağındaki tespitlerin, ——-araçta meydana gelen maddi hasar ile uyumlu olduğu, hasarın durumunun kazanın oluş şekline alınan darbelere uygun olduğu, davalı .—. Şirketi tarafından %100 kusurlu olan, sigortalısı — plakalı araç için tanzim edilen ve kaza tarihi olan —–nolu, başlangıç ve bitiş tarihi——- olan poliçe bulunduğu, ——— plaka sayılı—– —– model araçta meydana gelen toplam hasar tutarının kaza tespit tutanağı, —- fotoğrafları ve fatura detayı da dikkate alındığında kaza tarihi itibariyle (KDV dahil) 4.101,90 TL olabileceği, tespit edilen bu tutarın ——– koşullarında günün rayicine ve dosya kapsamına uygun olabileceği değerlendirilmiş olup, sürücünün kusur oranına isabet eden tutarın; 4.101,90 TL olabileceği, davalı … şirketi ancak gerçek zararı karşılamakla yükümlü olduğundan hesaplanan hasar bedelinin sürücünün %100 kusur oranına tekabül eden kısmından dahil sorumlu olabileceği kanaatini bildirir rapor sunulduğu görülmüştür.
Ancak 6100 sayılı Kanun’un 107’nci maddesinde yer alan,
“1-Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.
2-Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir.
3-Ayrıca, kısmi eda davasının açılabildiği hâllerde, tespit davası da açılabilir ve bu durumda hukuki yararın var olduğu kabul edilir.” şeklindeki hüküm ile belirsiz alacak davası düzenlenmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun ——–. Sayılı kararında uyuşmazlığa konu miktarın davacı tarafından belirlenememesine ilişkin :”Davanın belirsiz alacak davası türünde açılabilmesi için, davanın açıldığı tarih itibariyle uyuşmazlığa konu alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak davacı tarafça belirlenememesi gereklidir. Belirleyememe hali, davacının gerekli dikkat ve özeni göstermesine rağmen, miktar veya değerin belirlenmesinin kendisinden gerçekten beklenilmemesi durumuna ya da objektif olarak imkânsızlığa dayanmalıdır.
Madde gerekçesinde; “bu davanın kabul edilmesinin artık salt hukukî korumanın ötesine geçilerek “etkin hukukî koruma”nın gündeme gelmiş olmasının da bunu gerektirdiği belirtildiği gibi, hak arama durumunda olan kişi, talepte bulunacağı hukukî ilişkiyi, muhatabını ve bu ilişkiden dolayı talep edeceği miktarı asgarî olarak bilmesine ve tespit edebilmesine rağmen, alacağının tamamını tam olarak tespit edemeyebilecektir. Belirsiz alacak ve tespit davalarına ilişkin hükümlerin mukayeseli hukukta da yer aldığı dikkate alınarak, davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklının, hukukî ilişki ile asgarî bir miktar ya da değer belirterek belirsiz alacak davası açabilmesi kabul edilmiştir. Alacaklının bu tür bir dava açması için, dava açacağı miktar ya da değeri tam ve kesin olarak gerçekten belirlemesi mümkün olmaması ya da bu objektif olarak imkânsız olmalıdır. Belirsiz alacak veya tespit davası açıldıktan sonra, yargılamanın ilerleyen aşamalarında, karşı tarafın verdiği bilgiler ve sunduğu delillerle ya da delillerin incelenmesi ve tahkikat işlemleri sonucu (örneğin, bilirkişi ya da keşif incelemesi sonrası), baştan belirsiz olan alacak belirli hâle gelmişse, davacının, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilmesi benimsenmiştir. Miktarı belirsiz alacaklarda zamanaşımının dolmasına çok kısa sürenin varolduğu hallerde yalnızca tespit yahut kısmi —- ile birlikte tespit davasının açılabileceği genel olarak kabul edilmektedir. Alacaklı, yalnızca — davası veya yalnızca tespit davası yahut kısmi—- ile birlikte külli tespit davası açabilme seçeneklerine sahip olduğu, hak-arama özgürlüğünün (—–) özünde varolan bu seçenekler, yasa veya içtihat yoluyla yasaklanamayacağı, esasen tam veya kısmi olmasına bakılmaksızın her eda davasının temelinde bir —- unsuru bulunduğu, başka deyimle eda hükmünde tertip olunan her durumun arkasında sorumluluk saptanmasını içeren bir zorunlu ön tespit kabulü mevcuttur.” şeklindeki açıklamayla, alacağın belirsiz olup olmadığı ile ilgili olarak bazı kriterler kabul edilmiştir.
Bu kriterler, davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin;
1-Davacının kendisinden beklenememesi,
2-Bunun olanaksız olması,
3-Açıkça karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı ve değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olması olarak belirtilmektedir. ” şeklinde belirtilmiştir.
Yargıtay —–.Hukuk Dairesinin —— tarihli kararı ve Hukuk Genel Kurulunun yukarıda bahse geçen kararı uyarınca davanın açıldığı tarihte alacağın miktarı yahut değeri davacı tarafça dava açılmadan önce belirlenebilir ise davacının belirsiz alacak davası açmakta hukuki yararı bulunmayacaktır.
Dava konusu uyuşmazlığa ilişkin davacı taraf talep ettiği hasar bedelinin ve ekspertiz ücretinin miktarını gerek sigortaya başvurusunda gerekse dava dilekçesinde açıkça belirtmiştir. Hasarın miktarı ve ekspertiz ücretinin miktarı belli iken belirsiz alacak davası açmakta hukuki yarar bulunmamaktadır.
Hukuki yarar yokluğunun tamamlanabilir dava şartı olup olmadığı hususuna bu noktada değinmek gerekir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun—-. Sayılı kararında ”Davacının dava açmaktaki yararının hukuki, korunmaya değer, güncel ve dava açıldığı anda var olması gerekmektedir.
Belirsiz alacak davası yönünden konu değerlendirildiğinde, belirsiz alacak davasının koşulları bulunmadığı hâlde bu tür davanın açılması durumunda, davanın açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmeli ancak hâkim bu hukuki yarar eksikliğinin tamamlanması için davacıya süre vermemelidir. Bazı dava şartı eksikliği sonradan tamamlanabilse de, hukuki yarar şartı eksikliği tamamlanamaz. Çünkü açıklandığı üzere dava şartları dava açıldığı tarih esas alınarak belirlenir (——).
Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun —- sayılı kararında da hukuki yararın, tamamlanamayacak bir dava şartı olduğu kabul edilmiştir.” şeklinde açıklama yaparak hukuki yararın tamamlanabilir bir dava şartı olmadığını belirtmiş ve davanın harç tamamlatmaya ilişkin herhangi bir süre vermeden hukuki yarar yokluğundan reddedilmesi gerektiğini belirtmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi —. Hukuk Dairesi’nin — Karar sayılı ilamında ”Dava dilekçesinde tesbit edilen hasar bedelinin KDV dahil 3.538,96 TL, ödenen ekspertiz ücretinin ise 354,00 TL olduğunu ileri süren davacı tarafın, dava açmadan önce sahip olduğu bilgilere göre uyuşmazlığa konu alacağın miktar veya değerini, gerekli dikkat ve özeni göstermesine rağmen tam ve kesin olarak belirleyebilecek durumda olmadığından söz edilemez.” denmiştir.
Bu durumda, davacının talep ettiği hasar bedeli ve ekspertiz ücret bedeli bellidir. Dava dilekçesinde şartları bulunmadığı halde davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı durumda hukuki yarar yokluğundan davanın reddi yoluna gidilmelidir. Çünkü, alacağın belirlenebilmesi mümkün iken, böyle bir davanın açılmasına kanun izin vermemiştir.
Davacının dava açarken talep ettiği miktarın belirlenebilir olması, hukuki yarar yokluğunun tamamlanabilir bir dava şartı olmaması yukarıda yer alan gerekçeler ve ilgili Yargıtay daireleri ile Hukuk Genel Kurulunun kararları doğrultusunda davanın HMK 114/1-h HMK 107 maddeleri gereğince reddine karar verilmiş, aşağıda belirtilen şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
1-Davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle HMK 107, HMK 114/1-h maddeleri uyarınca usulden REDDİNE,
2-Alınması gerekli 54,40-TL harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığında, fazladan alınan 47,50-TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden —–. 7/2.,13/2. maddelerine göre alınması gereken 500 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılıp kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı..