Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/456 E. 2021/288 K. 11.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/456 Esas
KARAR NO: 2021/288
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/04/2018
KARAR TARİHİ : 11/03/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirkete müvekkili şirkete nem alıcı kapsül üretmeyi taahhüt ettiğini, taahhüdü kapsamında müvekkil şirketin, hassas terazi ve yazıcı adaptörleri, konveyör bant ile poşet ağzı yapıştırma makinesi, plastik enjeksiyon makinası kalıpları temin ederek davalı şirkete verdiğini, davalı şirkete taahhüdünü ifa edebilmek için ayrıca müvekkili şirketten —– fatura ile paketleme materyali ve silika jel satın aldığını, ancak üstlendiği işi taahhüt ettiği şekilde tam ve gereği gibi yerine getirmediğini ve üretimini yaptığı emtia kalite problemi sebebiyle müvekkili şirket tarafından davalı şirkete iade edildiğini, bunun üzerine, daha sonra tarafların aralarındaki ticari ilişkiyi yazılı hale getirdiklerini,—– başlıklı bir sözleşme imzaladıklarını, bu sözleşmenin 6.6. maddesinde davalı şirkete ——- olduğunu, mahsuplaşmanın işbu borçtan yapılacağını, işbu sözleşmenin sona ermesi durumunda, söz konusu mahsuplaşma sonucunda firmanın borcu sona ermez ise —– ilk talebi üzerine bu borç firma tarafından nakden ödenecektir şeklindeki taahhüdü ile —– borcu olduğunu, bu borcun sözleşmenin 6.5. maddesinde belirtilen mahsuplaşma neticesi kapanmaması ve/veya ödenmemesi ve/veya sözleşmenin her ne sebeple olursa olsun sona ermesi ve borç kalması halinde borcunu derhal ödeneceğini kabul ve beyan ettiğini, sözleşmedeki taahhütlerinin hiçbirini yerine getirmemiş ve müvekkili şirkete olan borcundan mahsup edilebilecek herhangi bir emtia üretip teslim etmediğini, ——tarihinde davalı şirketein, imzaladığı teslim tutanağı ile ticari ilişkinin başında kendisine teslim edilen hassas terazi, yazıcı adaptörleri, konveyör bant ve poşet ağzı yapıştırma makinesini müvekkili şirkete teslim ettiğini, böylece taraflar aralarındaki ticari ilişkiyi ve sözleşmeyi sona erdirmediklerini, taraflar arasındaki ticari ilişki ve sözleşme sona ermesine karşın davalı şirketein sözleşmenin 6.6. maddesiyle varlığını kabul ile ödemeyi taahhüt ettiği borcunu müvekkili şirkete ödemediğini, bunun üzerine müvekkili şirketin alacağının tahsili için—— dosyasından davalı şirkete aleyhine icra takibi başlattığını, ödeme emri tebliği üzerine, davalı şirkete haksız ve hukuka aykırı biçimde borca itiraz ederek takibi durdurduğunu, davalı şirketein ——dosyasına yaptığı haksız itirazın iptali ile takibin devamına, itiraz haksız ve alacak likit olduğundan davalı şirketein hükmolunan alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesini ve yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalı şirkete üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin alacaklı tarafa bir borcu olmadığını, müvekkili şirket davacı ile yaptığı anlaşma doğrultusunda üretim yaptığını ancak alacaklı taraf davalıya ödeme yapmadığını, mal satışından kaynaklanmış bir alacak varmış gibi faturaya dayalı icra takibi yaptıklarını, müvekkili şirket alacaklı tarafın gönderdiği malzemelere sözleşme şartları doğrultusunda üretim yapmakta olduğunu, yaptığı imalat karşılığı borcunun olmadığı gibi alacağının mevcut olduğunu, davacı tarafın dava dilekçelerinin 5.maddesinde —– tarihli imzalandıktan sonra sözleşme şartlarına uygun herhangi bir üretim yapılmadığını ve sözleşmenin feshedildiğini iddia ettiğini, bunu da kabul etmelerinin mümkün olmadığını, sözleşmenin feshine ilişkin davacının davalıya ulaşmış herhangi bir fesih beyanı veya ihtarı olmadığını, müvekkili bu ilişki sebebiyle ——–sözleşme imzalamış fakat davacı tarafça ödemeler yapılmadığı için alacak davasına maruz kalmış ve davanın müvekkili aleyhine sonuçlandığını, bu sebeple icra takibine ve davaya konu olan — tutarındaki alacağı ve davayı kabul etmediklerini, müvekkili —— davacı tarafa borcu olmadığını, tam tersine yapılan imalattan dolayı alacağı bulunduğunu belirterek davacının davasının reddine, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, faturaya dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın İİK 67 vd maddeleri gereğince iptali talebine ilişkindir.
Davacı, davalı ile aralarındaki ticari ilişki bulunduğunu, davalının üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmemesi ve taraflarca sonradan yapılan görüşmeler sonucunda —- tarihli genel satın alma sözleşmesi imzalandığını, davalının sözleşmede kararlaştırılan emtiayı üretip teslim etmediği için ——- tarihli sözleşmenin sona erdiğini, davalının anılan sözleşmenin 6.6 maddesi ile varlığını kabul ettiği borcu için fatura düzenlendiği, davalının faturaları ödemediğini, fatura alacağı için icra takibine geçildiğini, davalının haksız bir şekilde icra takibine itiraz ettiğini, davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı, davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda basit yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış, —– icra dosyası aslı celp edilmiş, davalı şirket tarafından davaya konu sözleşme örneği dosyaya sunulmuş,—– talimat yazılarak dosya bilirkişiye tevdi edilerek bilirkişi raporu alınmış ve dava sonuçlandırılmıştır.
Bilirkişi tarafından düzenlenen —-Davacı şirketin ————- açılış tasdiklerinin kanuni süresinde yaptırılmış olduğu ve kapanış onayına tabi olmadığı, defterlerin delil kudretine haiz görülmüş olup Takdirin Sayın Mahkeme’nin olduğu, Davalı şirketin ——–yıllarına ait yasal ticari defter kayıtlarına göre; taraflar arasındaki alacak-borç ilişkisinin cari hesap ilişkisine dayalı olduğu, takip konusu faturalarının ve ödemelerin davacıya ait yasal ticari defter kayıtlarında kayıtlı bulunduğu, davalıya ait —– Alıcılar hesabında birleştirilen borç bakiyesinin—- tarihi itibari ile davalının kalan asıl borç bakiye tutarının —— yönünde tespit yapılmıştır.
Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur ——
İspat yüküne ilişkin bu genel kural, itirazın iptali davaları için de geçerlidir. Yani, itirazın davalarında da ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran —— taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Faturanın delil olarak kullanılabilmesi için taraflar arasında sözleşmenin bulunması gerekir. Fatura sözleşmenin ifası yönelik belge hükmündedir. Sözleşmenin kurulmasına yönelik fatura ispat külfeti açısından sonuç doğurmaz. Taraflar arasında akdi ilişki bulunduğunun ispat kulfeti davacı taraftadır. Davacı sözleşmenin bulduğunu ve faturaya konu malın davalıya teslim edildiğini ispat etmesi gerekir. Taraflar arasında sözleşme iliskisi yoksa fatura ispat külfeti açısından sonuç doğurmaz. Ayrıca faturanın usulüne uygun olarak tebliğ edildiği davacı tarafca ispatlanması gerekir.
Mahkememizce davalının ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılması için mahal mahkemesine talimat yazılmış, davalıya usulüne uygun davetiye ve ihtara rağmen inceleme gününde ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmediği ve talimat dosyasının bila ikmal mahkememiz iade edildiği anlaşılmıştır. Davacının ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapmak üzere bu kez davacının ikametgah adresinin bulunduğu mahal mahkemesine talimat yazılmış ve davacı ticari defter ve kayıtları incelenmiş, talimat bilirkişi raporu düzenlenmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: 222 – (1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. (3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. ——-Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.——-Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir (HMK 219/1). Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir (HMK 219/2).
İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir (HMK 220/1). Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir (HMK 220/3).
Bu kurallar birlikte değerlendirildiğinde ticari davalarda, yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasa’da delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delil olarak düzenlediği açıkça anlaşılmaktadır. Ticari defterler kesin delillerden ise de ancak HMK 222. maddedeki koşullar çerçevesinde ispat aracı olabilir. Ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir. Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri Yasa’da belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir. Aksinin kabulü halinde davacının ticari defterleri tek başına delil niteliği taşımadığından dayanılan böyle bir delilin incelenmesine gerek de olmayacaktır. Karşı taraf ticari defterlerini sunar ise birlikte incelenip değerlendirildiğinden delil olup olmadığı sonucuna göre değerlendirilebilecektir. Karşı taraf ticari defterlerini sunmadığı takdirde ise bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını kabul etmiş sayılmalıdır. Tacir olup ticari defter tutmak zorunda olan taraf, ticari defterleri bulunmadığını ileri süremeyeceğinden verilen kesin süreye rağmen ibraz etmediği takdirde, belgenin elinde olmadığına dair yemin etmesine gerek olmaksızın HMK 220/3. madde gereğince sunmaktan kaçındığı belgelerdeki (ticari defterlerindeki) kayıtların, karşı taraf defterindeki kayıtlara uygunluğunu mahkeme kabul edebilir. Aksinin kabulü durumunda; karşı tarafın ticari defterlerini sunmaması halinde sunan tarafın muntazam tutulmuş ticari defterlerinin lehe delil olarak kabul edilemeyeceği şeklinde bir sonuç ortaya çıkar ki bu ticari defterleri ve karşı taraf elinde olduğu ileri sürülen belgeleri delil olarak kabul edip sunulmaması halinde sonuçlarını belirleyen HMK’ndaki açık düzenlemelere aykırı bir yorum olacaktır. ——–Bu kapsamda kanun koyucu tarafından ——– bu fıkrada yer alan “ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi” ibaresi “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” şeklinde değiştirilmiştir. Esasen ——— kabul edilen hukuki durum anılan kanun değişikliği ile yasal düzenlemeye kavuşmuştur.
Davalı taraf usulüne uygun ihtara rağmen ticari defterlerini süresinde ibraz etmemesi sebebiyle davacının, davalı ile arasındaki ticari ilişkiyi ve dayanmış olduğu faturaya ilişkin alacağını ispat ettiğinin kabulü gerekir.
Her ne kadar davalı, davacıya borcunun bulunmadığını, davacıdan alacaklı oluğunu, dava konusu— tarihli sözleşmenin sona ermediğini,——- tarihli talimat bilirkişi raporu ile tespit edilen miktarın davacının fason üretim yapmak için davalıya gönderdikleri slika jel ham maddesinden kaynaklandığını beyan etmiş ise de; dosya kapsamında davalı taraf iddialarını ispata ilişkin herhangi bir delilin sunulmamış olduğu, davalı tarafından usulüne uygun davetiyeye rağmen ticari defterlerini ibrazdan kaçınmış olduğu anlaşılmaktadır. Davalı —— beyanında ticari defter ve kayıtlarında davacıya borçlu olarak gözüktüğünü beyan etmesi dikkate alındığında davalı itirazlarının dosyanın esas ve sonucuna etkisi bulunmadığı anlaşılmış, davalı itirazlarına itibar edilmemiştir.
Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları, alınan bilirkişi raporları ve bütün deliller birlikte değerlendirildiğinde; davalı tarafından verilen kesin süreye rağmen ticari defter ve kayıtlarını ibraz kaçınmış olması ve ticari defter ve kayıtlarında davacıya borçlu olarak gözüktüğünü beyan etmesi dikkate alındığında davacının dosyaya konu alacağını ispat ettiği anlaşılmış, anılan gerekçelerle davanın kabulüne, davalının ———- sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile, takibin aynen devamına, hükmedilen asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İtirazın iptali davalarında davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun itirazında haksız olması ve alacağın likit olması şarttır.—– Dosyaya konu alacağın faturaya dayanması sebebiyle alacağın likit ve davalının haksız olduğu anlaşıldığından, hükmedilen asıl alacak miktarı —– üzerinden davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE,
-Davalının——- takip dosyasına yapmış olduğu İTİRAZIN İPTALİ ile, takibin AYNEN DEVAMINA,
2-Hükmedilen asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı 1.051,64-TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 185,94-TL harcın mahsubu ile bakiye 865,70-TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 185,94-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 35,90-TL başvuru harcı, 5,20-TL vekalet harcı, 275,36-TL tebligat ve müzekkere gideri, 700,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.016,46-TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden 24 Kasım 2020 tarihli 31314 sayılı resmi gazetede yayımlanan ve yürürlüğe giren/ karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 4.080,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde ———- Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.11/03/2021