Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/369 E. 2023/438 K. 16.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/369 Esas
KARAR NO: 2023/438
DAVA: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 29.03.2018
KARAR TARİHİ: 16.05.2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili tarafından mahkememize gönderilen dava dilekçesinde özetle; Müvekkili tarafindan ———–bedelli bu iki adet çek karşılığında davalıdan mal veya hizmet alımının söz konusu olmadığını, bu çeklerin davalı tarafın finansman ihtiyatını gidermek ve kredi teminatı olarak kullanılmak amacıyla keşide ve teslim edilmiş hatır senedi niteliğinde çekler olduğunu, müvekkili ile davalı arasındaki ticari ilişki ve bu kapsamda her iki şirketin ticari defterlerine yansıyan kayıtları incelendiğinde taraflar arasında devam eden bir cari hesap ilişkisi olduğunun, müvekkili tarafından çekler düzenlendiğinin ve davalıya verildiğinin, verilen çeklerin daha sonra davalı tarafından müvekkiline iade edildiğinin açıkça görüldüğünü, cari hesap hareketlerinden de açıkça görüleceği üzere müvekkilinin davalı lehine birçok kez ve her seferinde birden fazla sayıda çek keşide ve teslim ettiğini, müvekkilinin ——– tarihinde toplam 630.250,00 TL bedelli 14 adet çek keşide ederek davalıya teslim ettiğini, cari hesap kayıtlarında çek çıkışlarının tarihlerinin görüldüğünü, devamında 28.10.2017 tarihinde toplam 370.000,00 TL bedelli 6 adet çek keşide edilerek davalıya teslim edildiğini, bu 20 adet çekten bir kısmıhın tarafların ticari defter ve kayıtlarına da yansıdığı üzere davalı tarafından müvekkiline iade edildiğini, son olarak 31.12.2018 tarihinde işbu davaya konu toplam 177.500,00 TL bedelli 2 adet çekin keşide edilerek davalıya teslim edildiğini, huzurdaki davaya konu bu çekler müvekkiline henüz iade edilmemiş olduğundan ve iki çekin vadesi de çok yakın olduğundan davalıya borçlu olunmamasına ve bu çekler bedelsiz olmasına rağmen davalı ile davalının tek pay sahibi ve yönetim kurulu başkanı ——– müvekkiline ve müvekkilinin çoğunluk pay sahibi ———- karşı başlattığı ve devam ettirdiği hasmane, kötü niyetli ve dürüstlük kurallarına aykırı tutum ve davranışlarının müvekkilinin bu çeklerin muhatap bankalara ibraz edilerek paraya çevrilmesi ile haksız ve dayanaksız takip ve haciz tehdidi altında olduğunu gösterdiğini, İşbu sebeple huzurdaki davayı açarak söz konusu iki adet çekin icra takibine konu edilmemeleri, ciro edilmemeleri ve muhatap bankalarca ödenmemeleri için ihtiyati tedbir ve bu çekler nedeniyle davalıya borçlu olmadıklarının tespitini talep etme zorunluluğunun hasıl olduğunu, müvekkilinin hisselerinin %80’ine sahip olan ve aynı zamanda şirketin yönetim kurulu başkanı olan ——— davalının hisselerinin tamamına 19 Ocak 2018 tarihinden beri tek başına sahip olan (öncesinde hisselerin %80’ine sahip olan) ve aynı zamanda şirketin yönetim kurulu başkanı olan ——– kızı ile bir dönem evli kaldığını, sonrasında boşanmış olmakla birlikte tekrar barışmış olduklarını ve müşterek çocuk dünyaya getirdiklerini, yani müvekkilinin çoğunluk pay sahihi ve yönetim kurulu başkanının davalının çoğunluk pay sahibinin ve yönetim kurulu başkanının damadı, kızının eşi ve torununun babası olduğunu, müvekkilinin ve çoğunluk pay sahibi olan——— ortaklıkları ve işbirliğinin- ———- bu yöndeki istek ve ısrarları ile kurulduğunu,———- kendisiyle ortak olmasını, emekli olacağı için işleri kendisine devredeceğini belirttiğini, bu ortaklığın ——– iş dünyası çevresi, bireysel ve şirketlerinin mali gücü, kurumsal yönetim bilgisi ve tecrübesi ile kendi şirketlerinin sürekli kötüye giden finansal durumlarını düzeltmek için etkili olacağını ifade ettiğini, ——- da ailevi bağ nedeniyle duyduğu güvenle ——- bu iş birliği ve ortaklık teklifini kabul ettiğini, neticede ———- diğer şirketlerine doğrudan şahsi borçlar verdiğini, akabinde —– itibariyle ortaklık kapsamı ve detaylarının görüşülmeye başlandığını ve —- boyunca hisse devirlerinin yapıldığını, ———–sahibi olduklarını ve aynı zamanda ——– ile birlikte ——– temsil ve yönetim yetkileri de verildiğini, bu hisse devirlerinin yanı sıra ve hisse devirlerinden bağımsız olarak ——– temsil ve yönetim yetkilerinin de verildiğini, neticede ——–arasındaki ortaklık ile iş ve yönetim birliğinin resmiyet kazandığını ve hatta hisse sahibi dahi olmadığı davalı ———yönetim kurulu üyesi olarak da dahil edilmiş ve temsil ve ilzama yetkili kılınmış olduğunu, buna mukabil davalı şirketin tek pay sahibi ve yönetim kurulu başkanı ——— pay sahibi olduğu müvekkili davacı şirket ve ——– pay sahipliği olan ve yönetimini üstlendiği diğer şirketlerden alınan çekleri kendi şirketlerinin finansman ve kredi teminatı ihtiyacım karşılamak amacıyla kullanmak suretiyle davalı ——– şirketlerinin içinde bulunduğu finansal durumu düzeltebildiğini, davalı şirkete müvekkilinin yönetim kurulu başkanı ve çoğunluk pay sahibi olan ———-şahsen ve/veya pay sahibi ve/veya yöneticisi olduğu diğer şirketler tarafırıdan sağlanan maddi menfaatlerin bulunduğunu, müvekkilinin çoğunluk pay sahibi ——— verdiği şahsi kefaletlerin ve taşınmazlar üzerinde bankalar lehine verilen ipoteklerin bedelinin 36.745,000,00 TL’ye ulaştığını,———-kurulan iş birliği ve ortaklığı için toplamda 43.087.103,00 TL risk üstlendiğini, taraflar arasındaki ailevi ilişki ve şahsi münasebet dolayısıyla ——-duyulan güvene istinaden —— oldukça yüksek meblağda risk üstlerdiğini, —— sözünden çıkmayan bazı çalışanlarının ise—— şirketlerinin aleyhine ve taraflar arasındaki güven ilişkisini zedeleyecek şekilde teminat olarak kullanılması amacıyla verilen hatır çeklerinin hepsini müvekkiline iade etmek yerine tahsil yolunu kercih ederek süregelen ticari uygulama ve karşılıklı işbirliği esaslarına aykırı iş ve işlemler gerçekleştirdiklerini, yukarıda bahsettikleri kefalet ve ipoteklere ek olarak, davalı şirket bünyesinde —— yönetim kurulu üyeliğinin de devam ettiği döneme ilişkin târaflar arasındaki cari hesap hareketlerinden de görüleceği üzere müvekkilinin davalı lehine birçok kez ve her seferinde birden fazla sayıda çek keşide ve teslim ettiğini. öncelikle Ağutos 2017’de toplam 630.250,00 TL bedelli 14 adet çek, devam eden süreçte Ekim 2017 tarihinde toplam 370.000,00 TL bedelli 6 adet çekin keşide edilerek davalıya verildiğini, taraflar arasındaki ticari uygulama ve çeklerin finansman kaynağı ve kredi teminatı olarak kullanılma amacına da uygun olacak şekilde bu çeklerden işlevini yerine getirenlerin daha sonra müvekkiline davalı tarafından iade edilmiş olduğunu, bu iade hususunun tarafların ticari defter ve kayıtlarına da geçtiğini, ancak 31 Aralık 2017 tarihinde keşide edilerek davalıya verilen işbu davaya konu toplam 177.500,00 TL bedelli 2 adet çekin müvekkiline iade edilmediğini, her iki çekin de vadesi çok yakın olduğundan (30 Mart 2018) davalıya borçlu olunmamasına ve bu çekler bedelsiz olmasına rağmen müvekkilinin bu çekler yönünden haksız ve dayanaksız takip ve haciz tehdidi altında olduğunu, bu çeklerin davalı tarafından kötü niyetle muhatap bankalara ibraz edilerek arada herhangi bir mal veya hizmet alış verişi bulunmamasına rağmen paraya çevrilmeye çalışılması ihtimalinin halen mevcut olduğunu, devam eden süreçte yaşananların davalının kötü niyetli olduğunun açık göstergesi olduğunu, davalının 31 Aralık 2017 tarihinde düzenlenen ve 30 Mart 2018 vadeli bu 2 adet çeki de uhdesine aldıktan ve bu suretle istediği maddi menfaati elde ettikten sonra 18 Ocak 2018 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan karar ile hiçbir kusur söz konusu olmadığı halde bir anda ve apar topar —— davalı şirketin yönetim kurulu üyeliğinden azlettiğini, müvekkili tarafından keşide edilen çekler davalının uhdesine alındıktan hemen sonra ve müvekkilini ve —– yüksek meblağlarda finansal riskler altına girdikten sonra olağanüstü genel kurul toplantısı yapılmak suretiyle ——-yönetim kurulu üyeliği görevine son verilmesiyle takınılan bu hasmane tavırın davalının müvekkilini ve ———-sadece finansal kaynak olarak gördüğünü, iş birliği ve ortaklığı teklifi yapılırken vurgulanan aile dayanışmasının aslında —– için hiç önemli olmadığını ve bu ortaklığın yalnızca maddi menfaat elde etmeye yönelik olduğunu ortaya koyduğunu, ——– karşı takındığı bu hasmane tavırın devam eden süreçte de ağırlaştığını, bu süreçte % 50 – % 50 ortak olunan hem —- hem de ——- münferit imka yetkilisi olduğu ——- adına tanzim ve imza edilen çeklerde ——–imzası taklit edilmek suretiyle sahtecilik yapıldığı iddiasıyla ——–tarafından şikayette bulunulduğunu, gerçeğe aykırı yanıltıcı ve eksik bilgiler verilerek yapılan bu savcılık şikayetinin sadece ——-ve müvekkili de dahil diğer şirketlerinin yüksek finansal riskler altında kalmalarını sağlamaya ve itibarlarına zarar vermeye yönelik hukuka ve ticari örf ve adete aykırı bir süreç olduğunu, yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, dava konusu çeklerin kambiyo senedi vasfıhda çekler olmadığının, teminat amacına yönelik hatır çekleri olduğunun, dava konusu çeklerini davalıya borç ödeme amacıyla düzenlenmediğinin, davalının da kendisine gerek daha önce teslim edilen çekleri gerekse de dava konusu çekleri teslim almakta alacak tahsili amacı gütmediğinin ortada olduğunu, iş birliği ve ortaklığı çerçevesinde ———ve dahi akrabalarının şahsen ve müvekkili de dahil diğer şirketleri üzerinden verdikleri kefalet ve ipotek gibi teminatlar ile kredi teminatı olarak kullanılmak üzere düzenlenen çeklerin sayısının ve bu işlemlerin finansal hacminin taraf şirketlerin ve ortaklık kurulan diğer şirketlere ait tüm ticari defter ve kayıtlar ile sabit olduğunu, diğer yandan süregelen ticari ilişkide teminat olma amacına hizmet eden çeklerin peyderpey müvekkiline iade edildiğinin de ticari defter ve kayıtlar ile sabit olmasına |rağmen bu çeklerin iadesinin gerçekleşmediğini, müvekkiline ve müvekkilinin yönetim kurulu başkanı ve çoğunluk pay sahibi—— karşı yürütülen tüm bu iş ve işlemlerin de ———– tüm süreç boyunca sırf maddi menfaat elde etmek için kötü niyetle ve dürüstlük kurallarına aykırı hareket etmiş olduğunun açık kanıtı olduğunu ve şimdi de davalı tarafından bu çeklerin vadelerinin beklenmekte olup, vade tarihlerinde paraya çevrilmesinin planlandığının anlaşıldığını, tüm bu sebeplerle müvekkilince açılan işbu menfi tespit davasının kabulü ile dava konusu çeklerin bedelsiz olduğunun ve müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitinin gerektiği kanaatinde olduklarını mahkemenin inceleme ve değerlendirmesine arz ettiklerini belirterek, müvekkili tarafından keşide edilerek davalıya verilen ———– çek hakkında icra takibine konu edilmemeleri, üçüncü kişilere ciro edilmemeleri. ibraz edildiği takdirde muhatap bankalarca ödenmemeleri ve davalı ve/veya çeki elinde bulunduran diğer hamiller tarafından ödememe protestosu çekilmesi halinde protestonun muhatap bankalar tarafından ——–yönünde HMK’nin 389. maddesi uyarınca karşı tarafa tebligat yapılmasından sarfınazar edilerek ihtiyati tedbir kararı verilmesine, söz konusu çeklerin teminat amacıyla kullanılmak üzere düzenlenen hatır çekleri olduğunun tespitine, müvekkilinin bu çeklere konu tutarlarda davalıya borçlu olmadığının tespitine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

SAVUNMA: Davalı vekili tarafından mahkememize gönderilen cevap dilekçesinde özetle; Toplam bedeli 177.500,00 TL olan 2 adet çekin hatır senedi olduğunun tespitini istediğini, bilindiği gibi çekin bir ödeme aracı olduğunu, teminat fonskiyonu olmadığını, yine kıymetli evraklardan olan çekin temel ilişkiden bağımsız kamu güvenine haiz bir kıymetli evrak olduğunu, çek bir ödeme vasıtası olduğundan mevcut bir borcun tediyesi amacıyla verildiğinin kabulü gerekir. Bu durumda mahkemece çekin hatır çeki ya da teminat amacıyla verilen bir çek olduğu yolundaki iddianın davacı tarafça yazılı delille kanıtlanması gerektiği gözetilmeden…” şeklinde karar verildiğini, davacının her ne kadar çeklerin hatır senedi ve/veya teminat niteliğinde olduğundan bahsetmişse de yukarıda belirttikleri şekilde yazılı bir delil sunamadığını, kaldı ki ——- kararlarında da dayanak belgenin hangi ilişkinin teminatı olduğu yazılı bir belge ile kanıtlanmadığı sürece senedin üzerinde teminat senedi yazsa dahi tek başına senedin kayıtsız ve şartsız belli bir bedelin ödenmesi vaadini içeren niteliğini değiştirmeyeceği şeklinde karar verildiğini, davacının ise dilekçesinde
tamamına yakınında hikaye niteliğinde sayılabilecek gerçek dışı olaylar ve beyanlarla işbu davayı açtığını, davacının, müvekkili şirket yetkilisi —- damadı olup hakkında Dolandırıcılık, Resmi Belgede Sahtecilik suçlarından—– sayılı dosyasında işbu dava açılmadan önce suç duyurusunda bulunulduğunu, davacı firmanın yetkilisi olan — müvekkilinin sahibi olduğu —- % 50 hissesini bedelsiz olarak müvekkili —- geçirdiği ameliyatlar, rahatsızlıkları ve kızının telkinleriyle —-devraldığını,—— başında işlere geri dönmek istediğine yaptığı araştırmalar sonucunda şirketin 1.700.000,00 TL civarında vergi borcu olduğunu, şirketin birikmiş ardiye ücretlerinin bulunduğu, fabrikalarda üretimin nerdeyse durma noktasına geldiğini, fabrikalarda ehil kişiler çalıştırılmadığından fabrika fırının yandığını öğrendiğini,—– yaptığı detaylı araştırmada —–yaptığı tüm bu işlemileri hem kendi imzasını (kendi imzasının dışında kendisininmiş gibi başka bir imza atmış olduğunu) hem de —- imzasını sahte olarak atarak/attırarak yaptığının ortaya çıktığınnı, hatta—-çeşitli noterlerde —– imzasını taklit ederek sahte vekaletnameler düzenlettiğini, sahte imza sirküleri çıkardığını, sahte yönetim kurulu kararları alarak notere dahi onaylattığını, —- tespit edebildiği kadarıyla—– yedinde bulunduğunu, —– edindiği menfaatlerin tamamını sahibi olduğu firmalar lehine kullandığını, yani dava dilekçesinde belirtildiği gibi çok yetkin ve saygın bir iş adamı olması sonucunda firmasını bugünkü yerlere getirmediğini, olayın aslının yukarıda anlattıkları şekilde olduğunu, —– yüzünden (sahte olarak imzalamış olduğu ve firmalara dağıttığı çekler ile—- verdiği çekler yüzünden)—— borçlu olmadığı halde bir çok hukuki ihtilafa (icra takipleri ve davalara) muhatap olmak zorunda kaldığını, bu firmalarla ilgili birçok dava bulunduğunu, (—- sahte olarak tanzim ettiği çekler dolayısıyla ——- borçlu olmadığına yönelik menfi tespit davaları) işbu dava dosyalarının bilahere bildirileceğini,,—– olduğu dönemde——-kullanarak yukarıda da izah ettikleri şekilde bir takım haksız menfaatler elde ettiğini, özellikle —- çeklerini hiçbir ticari gayesi olmadan—- devrettirerek bedellerini şahsına ve sahibi olduğu firmalara aktardığını, bu nedenle öncelikle —— dosyasının sonucunun beklenilmesinin gerektiğini, ——- firmalara ve firma sahibi—– yaklaşık olarak 25 milyon Türk lirası havaleler gönderildiğini, müvekkili firma ve ——- firmalarına borçlu olmadığı gibi alacaklı durumda olduğunu, alacaklarına ilşkin her türlü yasal talep haklarını saklı tuttuklarını, tüm banka hesapları ve bu havaleler incelendikten ve yukarıda da belirttikleri üzere savcılık dosyası sonuçlandıktan sonra karar verilmesinin gerektiğini, yukarıda anlatıldığı şekilde davacının dava dilekçesinde belirtmiş olduğu iddiaların yazılı delille ispat edilmesi gerektiğinden ve ayrıca bildirilen soruşturma dosyası incelendiğinde asıl mağdurun müvekkili olduğu görüleceğinden davacının davasının reddinin gerektiğini belirterek, davacının haksız ve ispatlanamayan davasının reddi ile yargılama gideri, vekalet ücreti ve masrafın karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle menfi tespit davası olmakla davacı vekili ve davalı tarafından uyap üzerinden e-imzalı olarak feragat dilekçeleri göndermiş olduğu görülmüştür.
Davacı vekilinin mahkememize göndermiş olduğu feragat dilekçesinde özetle; Dava konusu iddia ve taleplerinden kayıtsız ve şartsız olarak feragat ettiklerini, feragat beyanları doğrultusunda karar verilmesini talep ettiklerini, karşı taraftan vekalet ücreti ve yargılama gideri taleplerinin bulunmadığını beyan ettikleri görülmüştür.
Davalı vekilinin mahkememize göndermiş olduğu feragat dilekçesinde özetle; Davacı tarafın işbu dosya kapsamındaki istem ve taleplerinden feragat etmiş olduğunu, söz konusu feragati kabul ettiklerini, herhangi bir vekalet ücreti ve yargılama gideri talepleri olmadığını beyan ettikleri görülmüştür.
HMK nun 311(1) maddesi uyarınca feragat, kesin hüküm gibi kesin sonuç doğurduğu gibi HMK.’nun 309(2) maddesi uyarınca feragat karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatına da bağlı olmamakla 15.05.2023 tarihli davacı vekili ve 16.05.2023 tarihli davalı vekilinin feragat dilekçeleri ile davadan feragat ettiği ve davacı vekilinin vekaletnamesinde feragat yetkisinin de bulunduğu anlaşıldığından anlaşıldığından, davanın feragat nedeniyle reddine dair karar verilmiş, davalı tarafından yargılama gideri ile vekalet ücreti talep edilmediğinden talep doğrultusunda aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE;
2-Karar harcı 179,90-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 303,13-TL harç ve 2.729,00-TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 3.032,13-TL harcın mahsubu ile fazla yatırılan 2.852,23-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı tarafından yatırılıp kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair; tarafların yokluklarında gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde ———-Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.16/05/2023