Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/365 E. 2019/166 K. 13.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/365 Esas
KARAR NO : 2019/166
DAVA : Şirket Pay Satışının İptali İle Tescili
DAVA TARİHİ: 28/03/2018
KARAR TARİHİ: 13/02/2019
Mahkememizde görülmekte olan Ticaret Sicil Memurunun Kararına İtiraz davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde: davacı küçük ——murisin müteveffa ———- tarihinde vefatı ile sahibi ve maliki bulunduğu ———-. Hisselerinin mirasçı müvekkili küçük———intikal ettiğini,——— TL bedelli,——payın küçük adına tescil edildiğini, küçüğe İstanbul Anadolu 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin ——- E, ———-karar sayılı dosyasında ———-kayyım olarak atandığını, küçüğe ait —–payın——- TL bedel ile ——tarih, ——— karar nolu yönetim kurulu toplantısında alınan karar ile kayyım ——– tarafından ——— satış ve devir edildiğini, ardından ———satın aldığı bu payları davalı oğlu ———tarihli, —— karar nolu yönetim kurulu toplantısında alınan kararla devrettiğini, tüm devir işlemlerinin mutlak butlanla geçersiz olduğunu, Türk Medeni Kanunun 443. maddesi uyarınca usulsüz işlemlerin iptali ile şirket hisselerinin küçük adına tescilinin gerektiğini, yapılan satış ve devirlerin yoklukla malul olması nedeniyle geçerli olmadığını, küçüğün devir tarihi itibariyle 12 yaşında olup kayyımın satış için yetkisiz olması nedeniyle satış yapılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, ilk satışın geçersiz olması nedeniyle devam eden satışların da yoklukla malul olduğunu, TMK’nun 459,460 ve 462. maddeleri uyarınca satışın geçerli olabilmesi için Sulh Hukuk Mahkemesinden izin ve onay alınmasının gerektiğini, Türk Medeni Kanununun Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına dair Tüzük’ün 6 ve 16 maddeleri gereğince bütün malvarlığının Sulh Hukuk Hakimliğine bildirilmesinin ve defter tutulmasının gerekmesine rağmen çocuğa intikal eden şirket hisselerinin yetkili mahkemeye bildirilmediğini, aynı tüzüğün 20. maddesi uyarınca hisselerin kıymetinin bilirkişi tarafından takdir edilmesi işleminin yapılmadığını, Sulh Hukuk Hakimliğinin izin ve onayı alınmadan küçüğün malları üzerinde tasarrufta bulunulamayacağının hisse satış bedeli olarak belirlenen 350.500,00 TL’nin müvekkiline ödenmediğini, davalı ———– borcu nedeniyle davaya konu şirket hissesine haciz konulduğunu, butlan hükümlerinin esas olduğu satışa istinaden paylar üzerine konulan hacizlerin geçersiz olduğunu, haciz koyan alacaklı ile borçlu davalının akraba olup hacizlerin muvazaalı nitelikte olduğunu,———– kayyum atamasında çocuğun haklarının korunması noktasında ve Sulh Hukuk Hakimliğinin izin ve onayına ilişkin gerekli belge ve bilgiyi talep etmeden tescili yaptığını bildirmiş, vesayet makamının izin ve talimatı alınmadan işlemler gerçekleştirilmesi, küçüğün malvarlığının Sulh Hukuk Hakimliğine veya ilgili Aile Mahkemesine bildirilerek defter tutulmaması, hisse bedelinin müvekkile ödenmemesi, hisse satışının gerekip gerekmediği konusunda bilirkişi raporu alınmadan satışın yapılması nedenleri ile yoklukla malul olan şirket hisse satışının iptaline, müvekkili çocuk adına tesciline, hisselere konulan hacizlerin kaldırılmasına, karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA:
Davalılar————-vekili cevap dilekçesinde: davanın zaman aşımına uğradığını, anonim şirketlerde hisse devrinin TTK’nun 489 ve 490. Maddeleri uyarınca şekil şartına bağlı olmayıp taraflar arasında yapılan sözleşmeye göre hisselerin pay defterine işlenmesi ile devir işleminin gerçekleşe bileceğini, somut davada devir işleminin “Anonim Şirket İleri Tarihli Hisse Devir Protokolü” ile davacı çocuğun velisi tarafından müvekkili——–’e satılarak gerçekleştirildiğini,devir bedelinin 875.000,00 TL olarak belirlendiğini, anlaşmaya göre parının kendisine ve dilediği kişilere ödendiğinin kabul edildiğini, protokol gereğince hisse devrinin şirket pay defterine davacı küçüğün temsil kayyımı olan———— nezaretinde tescil edildiğini, yönetim kurulu tarafından onaylanan pay devrinin hukuka uygun şekilde yapılarak ve geçerlilik kazandığını, hisse devrinin temsil kayyımı değil, küçüğün velisi olan —————-tarafından yapıldığını, davacı küçüğün vesayet altında olmadığını, velinin küçüğün malları üzerinde idare ve tasarruf yetkisi bulunduğunu, tasarrufların hakimin iznine muhtaç bulunmadığını, davacı tarafın kötü niyetli olup devir işleminin velisi aracılığıyla yapılmış olmasına ve tüm devir ve tescil işlemleri yapılırken hiçbir itiraz ileri sürülmemesine rağmen, müvekkilinin ticari olarak zor günler geçirdiği dönemde hisselerinin elinden alınmaya çalışıldığını, müvekkilinin hangi kötü niyetli davranışı ile bu işleme sebebiyet verdiğinin davacı tarafça dava dilekçesinde açıklanmasının mümkün olmadığını, müvekkilinin hisseleri satın alırken hiçbir kötü niyetli davranışta bulunmadığı gibi davacı tarafın kötü niyetli olup haksız kazanç sağlamak peşinde olduğunu, bu nedenle davacı taraftan kötü niyet tazminatı talep ettiklerini, müvekkilininin hissenin devri için davacı tarafa ve davacının gösterdiği kişilere 2015 yılında tüm ödemelerini yaptığını, bu nedenle davacı tarafın devir bedeli ile işleyecek faizini mahkeme veznesine depo etmesi gerektiğini, davacının talepleri hakkın kötüye kullanılması temel prensibine aykırı olduğunu, aradan geçen üç yıl içinde hisse devire hiçbir itirazda bulunmayan davacının devre muvafakat ettiğinin var sayılması gerektiğini bildimiş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
———– cevap dilekçesi sunmadığı gibi duruşmalara katılmamıştır.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, davacı çocuğa ait şirket hisselerinin yolsuz şekilde satışı yapıldığı iddiası ile iptali ve çocuk adına yeniden tescili istemine ilişkindir.
Davaya konu pay, dava dışı———- ait davacı çocuğun murisi ———– davacı çocuğa miras yolu ile intikal eden 3—- paydır. Toplam 748 paylı şirkette murisin —-payı olup murisin iki misraçısının mirası reddetmelerinden sonra tek mirasçısı davacı çocuktur. Muris ile çocuğun annesi davacı ——— yılında boşanmışlar ve velayet anneye verilmiştir. Murisin —- tarihinde ölümünden sonra —payın çocuğa intikali sonrası 04/09/2015 tarihinde davacı anne davacı çocuğa şirketin hukuki işlemlerinde çocuğu temsil etmek üzere Mümüne Akın adlı kişinin kayyım olarak atanması talebinde bulunmuş, yapılan yargılama sonunda TTK’nun 426 maddesi uyarınca ———– çocuğu şirketin hukuki işlemlerinde temsil edilmesi konusunda temsil kayyımı olarak atanmasına karar verilmiştir. Bu karardan sonra 10/04/2016 tarihli yönetim kurulu toplantısında davacı çocuğa ait 350,50 payın ———–devrine yönetim kurulu tarafından karar verilmiştir. Davalı tarafça Anonim Şirketleri Hisse Devri Protokolü başlıklı tarihsiz adi yazılı belge sunulmuş, bu belgede hisseleri devredenin davacı çocuğun annesi ——— devralacak olanın davalı ———olup devir bedeli 370.000,00 TL olarak üst başlıkta gösterilmesine rağmen yazının içeriğinde 370 payın 875.000,00 TL bedelle——–devredildiği, ———-875.000,00 TL bedelin nakden ve peşinen ödendiğinin belirtildiği görülmüştür. Yönetim kurulu toplantısı kararı tescil edilmiş, ardından yönetim kurulunun 15/06/2016 tarihli toplantısında dava konusu payın bu kez davalı ——-tarafından ———devredildiği belirtilerek bu devrin ortaklar pay defterine işlenmesine karar verilmiş ve işlenmesinden sonra tescil işlemi yapılmıştır.
TMK’nun 426. maddesinde vesayet makamının bu maddede gösterilen ya da kanunda gösterilen diğer hallerde ilgilisinin isteği üzerine veya resen temsil kayyımı atayacağı, 460. Maddesinde ise kayyımın bir mal varlığının yönetimi ve gözetimi ile görevlendirmesi halinde yalnız o mal varlığının yönetim ve korunması için gerekli olan işleri yapabileceği, bunun dışındaki işleri yapabilmesinin temsil olmanın vereceği özel yetkiye, temsil olunanın bu yetkiyi verecek durumda değil ise vesayet makamının iznine bağlı olduğu düzenlenmiştir.
Davacı küçüğe temsil kayyımı atanması yönünden somut olaya uygun düşebilecek haller TMK’nun 426. maddesinin ikinci bendinde düzenlenen bir işte yasal temsilcinin menfaati ile küçüğün veya kısıtlının menfaatinin çatışması hali ya da yasal temsilcinin görevini yerine getirmesine bir engel bulunmasıdır. İstanbul Anadolu 1 Sulh Hukuk Mahkemesinin ———— esas sayılı dosyasında davacı küçüğün boşanma davası sonrasında velayetin tevdi edildiği davacı anne, dava dilekçesinde kayyım atanmasını gerektirir neden olarak küçüğün reşit olmamasını göstermiş, yargılama sonunda——— temsil kayyımı olarak atanmasına karar verilmiş ancak kararda atanmayı gerektirir hiçbir gerekçe gösterilmemiştir.
Temsil kayyımı atanmasına ilişkin dosya içeriğinden somut olayda TMK’nun 426. maddesi uyarınca davacı küçüğe kayyım atanmasını gerektirir bir neden bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu neden küçüğe temsil kayyımı atanmasına karar verilmiş olması nedeniyle davaya konu hisse satışlarının iptali nedenini oluşturmaz. Ancak TMK’nun 460(2 )maddesi hükmü gereği temsil kayyımının, yaşının küçüklüğü nedeniyle çocuğun özel yetkisini alması mümkün bulunmadığından kanunun açık hükmü gereği vesayet makamı olan Sulh Hukuk hakiminin iznini almadan çocuğa ait şirket hissesini üçüncü kişiye devretmesi mümkün olmayıp izin alınmadan yapılan hisse devrinin geçerli olmaması nedeniyle yapılan işlemin iptale tabi olduğu açıktır. Üstelik somut olayda yapılan işlemler usulüne uygun dahi yapılmamıştır. Davalı tarafça dosyaya sunulan adi yazılı anonim şirket ileri tarihli hisse devri protokolü başlıklı belge örneği ile davaya konu hissenin devredildiği gibi devirde yalnız vekilinin adı ve imzası bulunup temsil kayyımının adı ve imzası yer almamaktadır. Buna karşılık yönetim kurulu kararında ise devreden olarak yalnız kayyım gösterilmiştir.
Temsil kayyımının TMK’nun 460. maddesi uyarınca davaya konu şirket hissesinin devri için vesayet makamından izin almaması başlı başına yapılan devirin geçersizliği sonucunu doğurmak için yeterli olup işlemin iptali konusunda başkaca bir neden aramaya gerek yoktur. Davalı tarafın bedelin davacı anneye ödendiği iddiasının bu davada tartışma yeri bulunmadığı gibi davalı tarafın sunduğu adi yazılı belgede davacı annenin bedeli nakden ve peşinen aldığına dair bir ibarede yer almamaktadır. Bunun yanında davalılar ———-baba oğul oldukları dikkate alındığında davaya konu hisseyi davalı ———devir alan———— iyi niyetli olmadığı açık olarak anlaşılır olduğu gibi tescilin yolsuz olarak yapılmış olması nedeniyle ———- davaya konu hisseye usulüne uygun şekilde malik olmaması nedeniyle davalılar arasında yapılan satışın da ilk satışa bağlı olarak iptalinin gerektiği anlaşılmış, davanın kabulü ile davaya konu her iki pay devrinin iptaline ve ——-adet payın davacı çocuğa ait olduğunun tespiti ile çocuk adına tesciline karar vermek gerekmiştir.
Dava dilekçesinde ———- davalı olarak gösterilmiş ise de davanın niteliği itibariyle —- —- husumet düşmediği göz önünde tutularak bu davalı hakkında açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davalı————- hakkında açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE,
2-Davalılar ———–hakkında açılan davanın KABULÜ İLE;
Davaya konu davacı çocuk ait —-adet payın —- tarih ve —-karar nolu yönetim kurulu toplantısı kararı ile— tarihinde davalı —- yapılan pay devri ile davalı —- tarih—– karar nolu yönetim kurulu toplantısı kararı ile —- tarihinde davalı —— yapılan pay devirlerinin iptali ile —-adet payın davacı çocuk ait olduğunun tespiti ile, davacı çocuk ———- adına tesciline,
3-2—–arihli ihtiyati tedbirin kararın kesinleşmesine kadar devamına,
4-Harçlar yasası gereğince alınması gereken 23.908,50 TL karar ve ilam harcından peşin yatırılan 35,90 TL peşin harcı + 5.950,00 TL tamamlama harcı= 5.985,90 TL harcın indirilmesi ile geriye kalan 17.922,60 TL harcın davalılar – ——– müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacı yararına AAÜT’nin 13(1) maddesi uyarınca takdir edilen 26.950,00 TL vekalet ücretinin davalılar———- müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı ————- yararına AAÜT’nin 7(2) maddesi uyarınca takdir edilen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı ——— verilmesine,
7-Davalı ——–hakkında yapılan yargılama gideri indirildikten sonra geriye kalan ve davacı tarafça yapılan 35,90 TL başvurma harcı, 35,90 TL peşin harç, 5.950,00 TL tamamlama harcı, 126,00 TL on adet tebligat gideri olmak üzere toplam 6.147,80 TL yargılama giderinin davalılar ——— müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalılar ———— tarafından yapılan yargılama giderinin üzerlerinde bırakılmasına,
9-Davacı tarafça peşin yatırılan gider avansından artan gider avansının HMK’nun 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
Gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı———— vekilinin yüzüne karşı diğer davalı ——-yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.13/02/2019