Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/340 E. 2019/397 K. 02.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/340 Esas
KARAR NO : 2019/397

DAVA : Sigorta (Mal Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 22/03/2018
KARAR TARİHİ : 02/04/2019

Mahkememizde görülmekte olan Sigorta (Mal Sigortası Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirket nezdinde ———- No ve——— No.lu “kasko sigorta poliçesi” ile sigortalı bulunan —————- plaka ve —- plakalı araçların 29.12.2016 tarihinde —- Servisine bırakılmış oldukları yerde yoğun yağmur suyunun oluşturduğu selden dolayı maddi hasara uğradıklarını, Hasar sonrasında her iki kasko sigortalısının da müracaatı üzerine açılan hasar dosyasında inceleme yapıldığını, araçların ağır hasarlı olması sebebiyle pert total işlemine tabi tutulduğunu, meydana gelen olay sebebiyle “zarar sorumlusuna” TTK 1472.Maddesi uyarınca rücu müracaatında bulunulduğunu ve talebe olumlu yanıt verilmediğini, Davalı şirketin söz konusu, yağmur suyuna karşı herhangi bir önlem almadığını, suların tahliyesi için bir müdahalede bulunmadığını, araçların geri dönülemez bir şekilde hasarlanmasına sebebiyet verdiğini beyan ederek, davanın kabulü ile 50.900,00-TL tazminatın 09.03.2017 ödeme tarihinden itibaren hesaplanacak avans faizi, yargılama giderleri ve avukatlık ücreti ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini beyan ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle yetki itirazında bulunduklarını, haksız eylemin olduğu yerin —– ilçesi olduğunu, davanın Mersin Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili olması nedeni ile yetki itirazında bulunduklarını, söz konusu olayın mücbir sebepten kaynakladığını, müvekkil şirketin yüzde yüz kusurlu olmadığını, zararın yaşanan doğal afet nedeni ile olduğunu, afetin normalde bir yılda yağacak olan yağışın bir kaç saat içinde yağması nedeni ile yaşandığını, kusur durumunun öngörülebilir olmadığını, öngörülse dahi engellenebilir mahiyette olmaması nedeni ile olayın mücbir sebepten kaynaklanmış olduğunu, sorumluluğa gidilemeyeceğini beyan ederek, müvekkil yönünden açılan davanın müvekkilinin kusurunun bulunmaması, olayın mücbir sebepten kanaklı olması, zararın oluşmamış olması nedeni ile sorumluluğuna gidilemeyeceği cihetiyle reddine, Yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle meydana gelen afet nedeni ile sigortalı nezdindeki araçlarda oluşan zararın kasko sigortası poliçesinden kaynaklanan rucuen tazminat talebine ilişkindir.
Davacı sigorta şirketi, bu davayı sigortalısının halefi olarak açtığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun —— tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı kararında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır.
28.11.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un (TKHK) 2. maddesinde kanunun kapsamı “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık,sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır.
6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanun’un 83. maddesinde de taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenlenme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.
Somut olaya bakıldığında; davaya konu araçlar hususi olup, davacı sigorta şirketinin sigortalısı dava dışı —————; araçların bırakıldığı yetkili servis olan ————- karşısında tüketici kapsamında olup davalı şirket ile arasındaki ilişki ise 6502 sayılı Kanunun 3/1 maddesi kapsamında kalan tüketici işlemlerinden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle davacının halefiyete dayalı olarak açtığı rücuen tazminat davasında Tüketici Mahkemesi’nin görevli olması nedeniyle mahkememiz tarafından bu davaya bakımakla görevli olmadığı anlaşılmıştır.
Nitekim YARGITAY ———–. Hukuk Dairesi’nin 2.10.2017 tarih, 2016/15058 E. 2017/8761 K. Sayılı ilamı ile de davaya konu anlaşmazlığa benzer bir başka olayda da görev yerinin Tüketici Mahkemeleri olduğu yönünde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın TTK 4,5/3. ve HMK.114/1-c maddeleri uyarınca göreve ilişkin dava şartı noksanlığından davanın usulden reddine,
2-HMK.’nun 20.maddesi uyarınca, iş bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki haftalık süre içerisinde başvuru halinde, dava dosyasının görevli İstanbul Anadolu Tüketici Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK.’nun 331/2 maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
İlişkin olarak taraf vekillerinin ve ihbar olunan vekilinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı