Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/30 E. 2023/70 K. 31.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/30 ESAS
KARAR NO : 2023/70

DAVA : Tazminat (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/01/2018
KARAR TARİHİ : 31/01/2023
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının müvekkil şirkette 01.06.2015- 10.10.2017 tarihleri arasında son olarak ihracat müdürü olarak çalıştığını, son net ücretinin aylık 10.400,00 TL, sözleşmenin imza tarihindeki ücretinin ise aylık net 10.000,00 TL olduğunu, taraflar arasındaki iş ilişkisinin 03.02.2017 tarihli “İş Sözleşmesinin Karşılıklı Anlaşma Yoluyla Sona Ermesi ve Sona Ermenin Sonuçlarına İlişkin Sözleşme” uyarınca 10.02.2017 tarihinde sona erdiğini, davalının 28.05.2015 tarihinde “Gizlilik ve Rekabet Sözleşmesi” imzaladığını, sözleşmenin ilgili 3.maddesinin şu şekilde olduğunu: “Çalışan iş sözleşmesinin işverene ait kusurlu davranışından dolayı kendisi tarafından derhal feshedilmesi dışındaki sebeplerle işveren tarafından derhal veya bildirimli feshedilmesinden, şirket tarafından kendisinin davranışından dolayı haklı sebeple derhal veya bildirimli feshedilmesinden, yahut tarafların anlaşmasıyla sona erdirilmesinden ya da istifa ile sona erdirilmesinden itibaren 1 (bir) yıl süre ile ——- illerinde işverenin faaliyet alanında yer alan firmalar ve kurumlarda, şirketin işyerinde ürettiği malların bazılarını ve/veya tamamını ve/veya stratejik planlamaya göre üretilmesi planlanan ve programa alınan ürünleri üreten ve ticaretini yapan bir işyeri kurmamayı, belirtilen malların üretildiği başka işverene ait iş yerinde çalışmamayı, aynı malları üreten bir ortaklığa doğrudan veya dolaylı olarak ortak olmamayı, danışmanlık yapmamayı veya sair bir surette doğrudan veya dolaylı olarak rekabet etmemeyi kabul ve taahhüt eder. Çalışan rekabet yükümlülüğüne aykırı hareket ettiğinde, derhal yasal takip başlatılacağını, aşağıda belirtilen cezai şart dışında ayrıca şirketin uğradığı/uğrayacağı tüm doğrudan ve/veya dolaylı zararın kendisinden tazmin edileceğini peşinen kabul eder ” Sözleşmenin ilgili 4.maddesinin şu şekilde olduğunu:“ Çalışan yukarıdaki 1,2,3. Maddelerde belirtilen taahhütlere uymadığı takdirde, işveren şirketin tazminat talep etme hakkı saklı kalmak üzere, şirkete | yıllık net ücret tutarınca cezai şartı ——ödemeyi peşinden kabul eder. Ancak davalının | yıllık süre dolmadan müvekkil ile aynı sektörde faaliyet gösteren —— firmasında işe başladığının tespit edildiğini, bunun üzerine —–Noterliğinin 02.01.2018 tarih ve ——–yevmiye sayılı işlemi ile ilgili hususun davalıya ihtar edildiğini, ihtarname davalıya 04.01.2018 tarihinde tebliğ edilmiş olmasına rağmen davalının cevap vermediğini ve cezai şart ödemesi yapmadığını, TBK.m.444-445-446 uyarınca geçerli bir rekabet sözleşmesi ile çalışan hakkında rekabet yasağı getirilmesinin mümkün olduğunu, rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olabilmesi için; Çalışanın işverenin müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı olması, Çalışanın ekonomik geleceğini tehlikeye düşürecek bir kısıtlama getirmemesi, İki yılı aşmaması gerektiğini, davalının müvekkil şirket hakkında rekabet yasağı gerektirecek bilgileri edinme imkanı olduğunu, bu bilgileri kötüye kullandığını, sözleşmedeki cezai şartın sadece davalının bir yıllık net ücreti ile sınır tutulduğunu, şehir kısıtlaması getirildiğini ve bir yıl için öngörüldüğünü, TBK.m.445 ile aranan şartların sağlandığını, davalının son görevinin ihracat müdürü olduğunu, organizasyon şemasından da anlaşılacağı üzere doğrudan genel müdüre bağlı olarak çalışmasını yürüten üst düzey yönetici olduğunu, görevi kapsamında oldukça geniş yetki ve sorumlulukları olduğunu, davalının müvekkil şirketin pazarlama kanalları, pazarlama faaliyetleri, müşteri profili, pazardaki konumu/hedefleri ve ürünler gibi pek çok alanda ayrıntılı bilgiye sahip olduğunu, davalının ticari sır niteliğindeki bilgiye vakıf olduğunun tanık beyanları ile de ortaya çıkacağını, müvekkil şirketin iklimlendirme alanında faaliyet gösterdiğini,—— müvekkil ile aynı ticari alanda faaliyet gösteren rakip firma niteliğinde olduğunu, çalışanın sahip olduğu bilgilerin fiilen zarara yol açmasının cezai Şart ödemesi için zorunluluk olmadığını, çalışanın rekabet yasağına aykırı davranmasının cezai şart ödenmesi için yeterli olacağını, davalının iyiniyetli olmadığının anlaşılması amacıyla davalının rakip firma bünyesinde çalışmaya başladıktan sonra yaşanan bir takım gelişmeleri mahkemeniz dikkatine sunmanın faydalı olacağını, gelişmelerin davalının sahip olduğu bilgileri müvekkil aleyhine kullandığını gösterdiğini ve davalının bu hukuka aykırı fiilleri kapsamında dava hakkının saklı tutulduğunu belirtmiş, davanın kabulünü, 120.000,00 TL cezai şart alacağının yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Tarafların iş ilişkisinin sona ermesine yönelik olarak yaptıkları İkale Sözleşmesi ile rekabet yasağının sona erdiği hususu tartışma konusu yapılacağı için bu konunun İş hukuku ilkeleri çerçevesinde Ticaret Mahkemesince değerlendirilmesinin zor olduğunu, İş Mahkemelerinin özel yetkili mahkeme olarak görevli olduğunu, Esasa yönelik beyanlarında, davacının davalıya —– Noterliğinin 02.01.2018 tarih ve ——- yevmiye sayılı ihtarname gönderdiğini, ihtarnamenin müvekkile 04.01.2018 tarihinde tebliğ edilmiş olduğunu, dava dilekçesinde müvekkilin cevap vermediğini ve ödeme yapmadığının belirtildiğini ancak ihtarnameye cevap verilmesi beklenmeden dava açıldığını, davacının ihtarnamesine—–Noterliğinin 09.01.2018 tarih—— yevmiye numaralı ihtarnamesi ile cevap verildiğini, taraflar arasındaki iş ilişkisinin 03.02.2017 tarihli “İş Sözleşmesinin Karşılıklı Anlaşma Yoluyla Sona Ermesi ve Sona Ermenin Hukuki Sonuçlarına İlişkin Sözleşme”, yani İkale Sözleşmesi ile geçmişe ve geleceğe yönelik olarak tasfiye edildiğini, bu nedenle taraflar arasında geçerli ve yürürlükte olan bir rekabet yasağı sözleşmesi bulunmadığını, İkale Sözleşmesinin 6. maddesindeki hüküm nedeniyle müvekkilin rekabet yasağının iş ilişkisi bittiği tarihte sona erdiğini, müvekkil açısından işverenden kaynaklanan nedenlerle iş akdinin devamı çekilmez hale geldiği için İkale Sözleşmesi yapma noktasına gelindiğini, müvekkilin sürekli satış baskısına ve sistematik olarak bizzat genel müdür tarafından psikolojik baskıya maruz bırakıldığını, çalışma arkadaşlarının önünde toplantılarda onur kırıcı hareketlere maruz kaldığını, işten yıldırılarak istifaya zorlandığını, son iki ayda üç kez olur olmaz sebeplerle savunmasının istendiğini, müvekkilin son savunma dilekçesinde mobbinge son verilmesini istediğini, akabinde iş ilişkisinin İkale Sözleşmesi ile sona erdiğini, İkale Sözleşmesi ile davalı işçiye sağlanan makul yararın ise ek menfaat olarak ödenen iki maaş tutarındaki ücreti olan 20.800 TL ve rekabet yasağının sona ermesi olduğunu, müvekkilinin işbu İkale Sözleşmesini; taraflar arasındaki iş ilişkisinin geçmişe ve geleceği etkili olarak sona erdiğine ve tarafların birbirinden herhangi bir konuda talepte bulunmayacaklarına dair sözleşme hükümlerine güvenerek imzaladığını, İkale Sözleşmesi ile rekabet yasağının sona erdiğini, 6. maddeden anlaşıldığı gibi İkale Sözleşmesinin 10.maddesinde tarafların sadece gizlilik hükümleriyle bağlı kalacaklarını kararlaştırdıklarını, rekabet yasağının sona erdiğinin bu madde hükmünden de açıkça anlaşıldığını, İkale Sözleşmesinin 10 maddesinin “Kurulmuş olan iş ilişkisi anlaşma ile sonuçlanmakla birlikte, taraflar, aralarında yürürlükte olan gerek yazılı gerek sözlü teamüllerle belirlenmiş gizlilik hükümlerine bağlı kalacaklarını, (——–) kabul beyan ve taahhüt eder” şeklinde olduğunu, bu nedenle davalı işçinin rekabet yasağının İkale Sözleşmesinin 6. ve 10 maddeleriyle sona erdiğinin kabulünün gerektiğini, İkale Sözleşmesi hükümleri yorumlanırken çıkar dengesi açısından bakıldığında, işçinin emeğinin korunması ve gözetilmesi, işçi lehine yorum yapılması, işçinin makul yarar sağlamasının gözetilmesi gerektiğini, işverenin İkale Sözleşmesi ile iş güvencesi hükümleri ile ödemek zorunda kalacağı 4 net (43.000TL), 4 brüt (58.612,96 TL) maaş tutarında toplam 101.612,96 TL’lik bir yükümlülükten 20.800 TL ödeyerek kurtulduğunu, işverenin işe iade yükümlülüklerinden İkale Sözleşmesi ile kurtulmayı amaçladığının iş akdinin fesih tarihinden bir ay sonra 13.03.2017 tarihinde ödeme yapmasından anlaşıldığını, işverenin işe iade davası açmak için 30 günlük yasal sürenin dolmasını beklediğini ve sonra ödeme yaptığını, davalı açısından İkale Sözleşmesi ile kendisine sağlanan makul yararın ek menfaat olarak ödenen 20.800 TL ve rekabet yasağı ile ilgili cezai şarttan kurtulmuş olması olduğunu, gizlilik ve rekabet sözleşmesinin müvekkile 28.02.2015 tarihinde hizmet sözleşmesi imzalanırken iş sözleşmesinin bir eki olarak birlikte imzalattırıldığını, müzakere olanağı verilmediğini, serbest iradesi ile imzalamadığını, genel işlem şartı niteliğinde bir sözleşme olduğunu, bu nedenle yazılmamış sayılması gerektiğini, işçinin çalışma ve sözleşme özgürlüğünün anayasal hak olması ve bu hakkı sınırlayan hükümlerin dar yorumlanması gerektiğini, aynı müşterilere aynı mal ve hizmetleri sunan kuruluşların rakip firma sayılacağını, aynı sektörde faaliyette bulunan bir firma olmasının o firmayı rakip firma yapmadığını, aynı maddeyi değişik mal veya hizmet üretmek için kullanan kuruluşların da rakip kabul edilemeyeceğini, iklimlendirme sektörünün çok geniş ürün çeşitliliğine sahip olduğunu,——-firmasının üretimini yaptığı ana ürünün —– (ateşleyici) olduğunu, davacının ise bu ürünleri üretmediğini, —– firmasının 2016 yılına kadar —— Isı firmasından satın aldığını, halen daha—–fason olarak başka firmalara ürettirip kazanlarına takarak başka ürün ürettiğini, bu nedenle——davacının rakip kuruluşu olarak kabul edilemeyeceğini, ——- davacı ile aynı ürünü üretmediği gibi gerek yıllık cirosu gerekse ihracat kapasitesi olarak davacının 10’da 1 ölçeğinde olduğunu, davacının iddia ettiği gibi ticaret sicil kayıtlarındaki faaliyet alanlarına bakarak bu konunun değerlendirilemeyeceğini, ülkemizde ticaret sicil kayıtlarında faaliyet alanlarının oldukça geniş tutulduğunu, davacı ile —— kodlarının dahi farklı olduğunu, ——kodu ——-imalatı, davacının ise——Merkezi ısıtma kazanları imalatı olduğunu, işverenin korunmaya değer bir menfaatinin söz konusu olabilmesi için çalışanın işverenin müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı olması ve bunun sonucunda işvereni önemli bir zarara uğratma ihtimalinin olması gerektiğini, bu iki koşulun birlikte arandığını, bunları ispat koşulunun davacıda olduğunu, davacının dilekçesinin 4. sayfasının ilk paragrafında davalının bilgileri kötüye kullandığını iddia etmiş, aşağıda ayrıntılı olarak açıklanacaktır dedikten sonra somut bir açıklama yapmadığını, işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek şekilde çalışma ve sözleşme özgürlüğünün Trekabet yasağı ile sınırlandırılmasının mümkün olmadığını, şüphe halinde işçinin ekonomik geleceğini tehlikeye düşürdüğü şeklinde yorumlanması gerektiğini, rekabet yasağında dört coğrafi bölgedeki dört büyük ilin sayıldığını, yer bakımından sınırlandırılmış gibi gözükse de davacının kanunu dolandığını, bu nedenlerle rekabet yasağının geçersiz. olduğunu, TBK’daki ilgili düzenlemelerde işverene yüklenecek bir karşı edimin varlığının geçerlilik şartı olarak kabul edilmemesinin hukuki bir boşluk olduğunu, —— hukuklarında işverene bedel ödeme zorunluluğu getirildiğini, bu nedenle de rekabet yasağının geçersiz. Olduğunu, müvekkilin davacı ile iş ilişkisini anlaşarak bitirmiş olduğuna ve imzalamış olduğu İkale Sözleşmesi hükümlerine de güvenerek derhal iş arayışına geçtiğini, evli ve 5 yaşında bir çocuk babası olan müvekkilin çalışmak zorunda olduğunu, müvekkilin belli sektörle sınırlı kalmaksızın iş başvurularında bulunduğunu ancak reddedildiğini, iş akdinin sona erdiği Tarihten bir ay sonra oğlunun fenalaştığını ve epilepsi şüphesi ile hastaneye yatırıldığını, bu durumun tekrarlandığını ve epilepsi teşhisi konduğunu, tedavisinin devam ettiğini, sağlık sigortalarının bu hastalığın tedavisini karşılamadığı için zor duruma düştüklerini, bu nedenle de müvekkilin iş arayışını hızlandırdığını, 6 ay boyunca iş arayan müvekkilin—— firmasına yaptığı başvuru kabul edilince daha düşük ücreti kabul ederek işe başladığını, davacı firmada son olarak 10.750 TL ücret ile çalışırken, şu an 8.000 TL ücret ile çalıştığını, zorlayıcı sağlık sebepleri de dikkate alındığında müvekkilin çalışmak zorunda olduğu gerçeğinin ortada olduğunu, rekabet yasağı hükümleri değerlendirilirken işçiyi koruma ve işçi lehine yorum ilkelerinin dikkate alınması ve dar yorumlanması gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla ayrıca cezai şart miktarının yüksek olduğunu ve TBK.m.182 uyarınca bir indirim yapılması talebinin zorunlu olduğunu, davalının davacı firmada 1 yıl 8 ay 9 gün çalıştığı dikkate alındığında bir senelik maaşın cezai şart olarak talep edilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu belirtmiş davanın reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve iddia etmiştir.
DELİLLERİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE;
Dava, hizmet sözleşmesinin feshinden sonra işçiyle yapılan ‘gizlilik ve rekabet yasağı’ sözleşmesine dayalı cezai şart istemine dayalı maddi tazminat davasıdır.Davacı, şirketinde 01/06/2015-10/02/2017 tarihleri arasında ihracat müdürü olarak çalışan ve iş sözleşmesi 10/02/2017’de feshedilen davalı ile gizlilik ve rekabet yasağı sözleşmesi yapıldığını, davalının sözleşmedeki 1 yıllık süre dolmadan rakip firma olan —– firmasında çalışmaya başladığını, davalının sözleşmeye aykırılık nedeniyle 1 yıllık maaşı kadar cezai şart ödemesi gerektiğini beyan etmiş; davalı ise taraflar arasındaki iş ilişkisinin 03.02.2017 tarihli “İş Sözleşmesinin Karşılıklı Anlaşma Yoluyla Sona Ermesi ve Sona Ermenin Hukuki Sonuçlarına İlişkin Sözleşme”, yani İkale Sözleşmesi ile geçmişe ve geleceğe yönelik olarak tasfiye edildiğini, bu nedenle taraflar arasında geçerli ve yürürlükte olan bir rekabet yasağı sözleşmesi bulunmadığını beyan ederek davanın reddini istemiştir.Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda yazılı yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış, yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış, tarafların tanıkları dinlenmiş, bilirkişi heyet raporu alınmış, yasa değişikliği nedeniyle basit yargılama usulüne geçilerek yargılama sonuçlandırılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalının iş akti ile çalıştığı, davacı şirkette ihracat müdürü ünvanıyla edinmiş olduğu bilgilere istinaden taraflar arasında düzenlenen 28/05/2015 tarihli gizlilik ve rekabet sözleşmesi hükümleri kapsamında iş akdinin ikale ile feshedildiği, 03/02/2017 tarihinden sonra dava dışı şirkette işe başlamış olması sebebiyle imza edilen sözlşemelere aykırı davranıp davranmadığı, sözleşmenin TBK’nın 20 vd. maddelerinde düzenlenen——-aykırı olup olmadığı, bu kapsamda hükümsüz olup olmadığı, ikale sözleşmesi ile gizlilik sözleşmesinin tasfiye edilip edilmediği, dava dışı şirketin davacı şirket ile aynı alanda faaliyet gösterip göstermediği veya gösteriyor sayılıp sayılamayacağı, bu kapsamda sözleşme ile belirlenen ceza-i şart bedelini davacının davalıdan talep koşullarının oluşup oluşmadığı, talep edilen bedelin faiş olup olmadığı, indirime tabi tutulup tutulmayacağı hususlarında ihtilaf bulunduğu tespit edilmiştir.
Tanık ——- “Ben davacı şirkette 2014 yılında İhracaat ve Lojistik uzmanı olarak çalışmaktayım. Davalıyı tanırım. Kendisine raporlama yapardım. Tam olarak hatırlamamakla birlikte 2017 yılında davacı şirketten ayrıldı. Ayrılış şekli hakkında bilgim yoktur. Davalı müşteri Portföyünün tamamına ulaşma şansı olan biridir. Müşteriye yansıtılan satış fiyatlarını bilebilecek durumdadır, davacı şirkette risk ve analiz müdürlüğü diye ayrı bir birim vardır. Davalı anılan müdürlükte çalışmamıştır. Maliyet bilgisine söz konusu birim vakıftır” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık ——; “Davacı şirkette 2016 yılında Eylül ayının 2017 yılı Şubat ayına kadar çalıştım. Çalıştığım dönemce davalının çalıştığı birimden başka bir birimde çalıştım. Ben satış ve Pazarlama direktörüydüm. Davalıda ihracat müdürüydü. Bildiğim kadarıyla anlaşarak ayrıldı. Net olarak bilmemekle beraber kendimden örnek verecek olursam direktör olmama rağmen maliyet bilgisi tarafımla paylaşılmazdır. Davalının da ticari sır niteliğindeki bu bilgiye vakıf olabileceğini zannetmiyorum, —–hangi ülkelerde satış yaptığı bilinmektedir. Bu bilgi kolaylıkla herkes tarafından öğrenilebilir, —– bir kombi şirketi olarak bilinir. Rakip olarak —— gibi şirketlerdir, çalıştığım dönemlerde biliyor olabilirim ama şuan —— diye bir şirketin ——rakip olarak hatırlamıyorum. ——- diye bir şirket hatırlamıyorum, —— hangi ülkelerde satış yaptığı bilinmektedir demiş isem de, bu sadece satış yapılan ülkeler nazarındadır. Ancak fiyat bilgisini herhangi bir kişinin öğrenmesi söz konusu değildir” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık——–; “Ben 2014 Temmuz tarihi itibari ile ve hali hali hazırda İhracat bölge yönetici olarak çalışmaktayım, ——ile yaklaşık bir buçuk iki yıl boyunca beraber çalıştım, kendisi benim müdürümdü, bağlı olarak çalışırdım, ben ve benim pozisyonumda iki kişi çalışırdı, bir de iki kişilik yine —– beye bağlı operasyon ekibi vardı, kendisinin ne şekilde ayrıldığını kendisinden öğrendim, ayrıldığını belirtti, şirkette çalışırken şirketin faaliyet konusuyla ilgili başka firmalarla iş yapıp yapmadığını bilmem, ayrıldıktan sonraki süreçte de ne iş ile ilgilendiğini, faaliyetinin ne olduğunu bilmiyordum ancak, —— müşteri ziyaretindeyken müşterimiz eski çalışanımız olduğu belirterek—— beyin kendilerine uğrayarak bir broşür bıraktığını söyledi, kendisine ticari bir alışverişin olup olmadığını sorduğumuzda öyle bir durumun söz konusu olmadığını tarafımıza belirtti, broşür —– yani ısı komperantına ilişkindi, daha sonra kendisini bir kez de —–yaptığımız bayi ziyaretinde gördüm, ne için orada bulunduğunu bilmiyorum, ancak kendisiyle yaptığım kısa sohbette eskiden kurmuş olduğu ilişkiler kapsamında merhaba ziyaretinde bulunduğunu beyan etti başkaca bir bildiğim yoktur,——-bey pozisyonu gereği ticari sır niteliğinde olduğunu bildiğim bayilere sunulan fiyat listeleri ki bunlar özel fiyat listeleridir, bayiler ile yapılan anlaşmalar ve bayi ve müşteri listelerini ve ihracat bütçe rakamlarını, hedeflerini bile bilecek konum ve durumdaydı, Maliyet bilgilerini bizim departmanımız bilmezdi ancak risk yönetimi departmanı tarafından birimimize dip fiyat listesi verilirdi, bundan başkaca bir bilgimiz yoktur, ——-beyinde bilmediğini biliyorum, müşteriler yurt dışındaki bayi bilgilerine istedikleri gibi ulaşamazlar, ancak yerleşik iseler ulaşabilirler, ——beyin çalıştığı dönemde değil hiç bir zaman ——- üretmemiş ancak tedarikçilerinden —— üretmiş olduğu ürünlerde söz konusu brülörü kullanmaktadır, hatta ——beyin çalıştığı firma olan —– firmasından —-alırdık, —–ziyaretimiz döneminde anılan firmanın yoğuşmalı kombi ve kazan üretimi de söz konusudur, —— geçtikten sonra ——firması tarafından anılan firmadan herhangi bir ürün tedariki yapılmadı diye hatırlıyorum, bu öncesi zamanda da başlamış olabilir, —– ayrıldıktan sonra çalıştığı firma olan —– ile benim bölgemde bayilerimizle çalışıp çalışmadığını bilmiyorum” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Dosya Rekabet Uzmanı bilirkişiye tevdii edilmiştir. Bilirkişinin 09/06/2021 tarihli raporunda özetle; “İkale Sözleşmesinin rekabet yasağına ilişkin hükmü ortadan kaldırıp kaldırmadığı konusunda yapılan değerlendirmede; “Belirsiz Süreli İş Sözleşmesindeki” rekabet yasağına ilişkin hükmün iş ilişkisi devam ederken rekabet yasağına ilişkin bir düzenleme getirmiş olduğu, İkale Sözleşmesinde “İşveren ile çalışan arasında yürürlükte bulunan 01.06.2015 başlangıç tarihli belirsiz süreli iş sözleşmesinin 10.02.2017 tarihi itibariyle geçerli olacak şekilde karşılıklı olarak son verilmesi konusunda anlaşmışlardır” denilerek açıkça ve sadece “Belirsiz Süreli İş Sözleşmesine” atıfta bulunulduğu, bu kapsamda İkale Sözleşmesi ile “Belirsiz Süreli İş Sözleşmesinde” düzenlenmiş olan rekabet yasağının ortadan kaldırıldığı, “Gizlilik ve Rekabet Sözleşmesinin” taraflar arasında imzalanmış olan ayrı bir sözleşme olduğu, iş ilişkisinin sona ermesinden sonraki döneme ilişkin olarak taraflar arasında rekabet yasağı konusunu düzenlediği, İkale Sözleşmesinde açıkça, “Gizlilik ve Rekabet Sözleşmesinin” ortadan kaldırıldığı ya da özel olarak “Gizlilik ve Rekabet Sözleşmesindeki” rekabet yasağına ilişkin düzenlemenin ortadan kaldırıldığına ilişkin bir açıklık, atıfta bulunulmadığı, bu kapsamda “Gizlilik ve Rekabet Sözleşmesindeki” rekabet yasağının devam ettiği, buradaki cezai şarta ilişkin düzenlemenin de geçerli olduğu, İkale Sözleşmesi ile bunların ortadan kaldırılmadığı; TBK m. 444 kapsamında yapılan değerlendirme sonucunda ise; yazılı şekil şartının yerine getirilmiş olduğu, davacı şirketin iş konuları ile dava dışı olan, davalının yeni çalışmaya başladığı şirketin iş konularının benzer olduğu, ——dosyada özellikle belirtilen “——” alanındaki faaliyetinin davacı şirketin faaliyet alanları arasında da yer aldığı, davalının başka bir rakip şirkette işe başlamış olduğu ve TBK 444/1 kapsamında aranan şartların mevcut olayda gerçekleşmiş olduğu, “İhracat Müdürü Görev Tanımı” belgesinde yer alan görev ve sorumlulukları dikkate alındığında, rakip bir işletmede çalışmaya başlayan davalının, çalışırken yaptığı işe bağlı olarak şirket sırlarına vakıf olabilecek pozisyonda bulunduğu, davalının yaptığı görevin, davacının müşteri çevresi ve yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağladığı, davalının ticari sır niteliğine haiz bilgilere sahip olabileceği, davalının bu bilgileri yeni iş yerinde kullanma ihtimali bulunduğundan, davacının önemli nitelikte zararına sebebiyet verme ihtimali bulunduğu, ayrıca fiili bir zarar olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılmasına gerek olmadığı, davalının yaptığı iş nedeniyle edindiği bilgileri, çalışmaya başladığı başka bir rakip işletmede kullanarak davacı işverene önemli ölçüde zarar verebilme risk ve ihtimalinin olmasının yeterli olduğu, bu kapsamda TBK m. 444/2 de aranan şartların da gerçekleşmiş olduğu; TBK m. 445 kapsamında yapılan değerlendirmede de süre ve yer bakımından TBK m. 445 te yer alan düzenlemeye uygun bir rekabet yasağının getirilmiş olduğu, konu bakımından ise TBK m. 445/2 de yer alan hüküm de dikkate alındığında, geçerli bir rekabet yasağı olduğu; “Gizlilik ve Rekabet Sözleşmesindeki” rekabet yasağının devam ettiği ve TBK açısından yapılan değerlendirmede geçerli bir rekabet yasağı olduğu kanaatine ulaşıldığından, davalının davacı şirkete yıllık net ücret tutarınca cezai şart ödemesine ilişkin hükmün geçerli olduğu, cezai şartın fahiş olarak nitelendirilebilecek olması durumunda TBK m. 182/2 kapsamında Hâkimin, aşırı gördüğü ceza koşulunu kendiliğinden indirebileceği..” şeklinde görüş bildirdiği görülmüştür.İlk raporun tek bilirkişiden alınması, İş Hukuku konusunda uzman bir bilirkişinin ikale sözleşmesini iş sözleşmesi kapsamında değerlendirmesi gerektiği anlaşılmakla, dosya İş Hukuku Öğretim Görevlisi ve Ticaret Hukuku Öğretim Görevlisi bilirkişi heyetine tevdii edilmiştir.
Bilirkişi heyetinin 05/01/2023 tarihli raporunda özetle; “…İş sözleşmesi, haklı bir neden olmaksızın işveren tarafından veya işverene yüklenebilen bir nedenle işçi tarafından feshedilirse, rekabet yasağı sona erer (TBK m. 447/2). Rekabet yasağının sona ermesi, iş sözleşmesinin sona erme (fesih) türüne bağlı olarak
yasağın uygulanmaması anlamına gelir. Rekabet yasağının yürürlüğe girip girmemesi şöyle
sınıflandırabilir:İşçi sözleşmesinin işçi tarafından feshi; iş sözleşmesinin işçi tarafından haklı nedenle feshi: Rekabet Yasağı Uygulanmaz; İş sözleşmesinin işçi tarafından süreli feshi (istifa) : Rekabet Yasağı Yürürlüğe
Girer; İşçi sözleşmesinin işveren tarafından feshi; iş sözleşmesinin işveren tarafından haklı nedenle feshi: : Rekabet Yasağı Yürürlüğe Girer; iş sözleşmesinin işveren tarafından işletme gerekleriyle süreli feshi: : Rekabet
Yasağı Uygulanmaz; iş sözleşmesinin işveren tarafından işçinin yetersizliğinden ve davranışlarından
kaynaklanan nedenlerle süreli feshi: Rekabet Yasağı Yürürlüğe Girer; iş sözleşmesinin işveren tarafından kötü niyetle feshi: Rekabet Yasağı Uygulanmaz; İş sözleşmesinin işveren tarafından haksız feshi: Rekabet Yasağı Uygulanmaz… Dava konusu rekabet yasağı sözleşmesinde; iş sözleşmesinin tarafların anlaşmasıyla
sona ermesi – eş deyişle ikale – rekabet yasağının yürürlüğe gireceği haller arasında sayılmıştır.
Taraflar arasındaki ikale sözleşmesinin iş ilişkisinin sona ermesinin sonuçları başlıklı B. bölümünün 6. bendinde “…ikinci, üçüncü ve dördüncü maddede belirlenen mutabakat
hükümleriyle taraflar arasında iş ilişkisi bütün sonuçlarıyla geçmişe ve geleceğe dönük olarak
tasfiye edilmiş olup, taraflar birbirlerinden herhangi bir konuda talepte bulunmayacaklarını
taahhüt etmişlerdir…” düzenlemesi yer almaktadır. Aynı sözleşmenin 10. maddesinde davalı “——-kurulmuş olan anlaşma sonuçlanmış olmakla birlikte, tarafların aralarında yürürlükte olan gerek yazılı gerek sözlü teamüllerle belirlenmiş gizlilik hükümlerine bağlı kalacakların” taahhüt etmiş; ayrıca 13. maddede gizliliğin ihlalinin yaptırımı olaral 15.000,00 TL tutarında cezai şart kararlaştırılmıştır. Sözleşmenin tarafların anlaşmasıyla sona erdirilmesi olarak tanımlayabileceğimiz ikale,iş güvencesi sisteminin kabul edildiği 2003 yılından bu yana yargı organlarını bir hayli meşgul etmektedir. Yargıtay’ın ve öğretinin ikaleyle bağlantılı olarak üzerinde en fazla durduğu konular,
sırasıyla; ikalenin (bozma sözleşmesinin) tanımı ve fesihten farkı, ikale sözleşmesinin kurulması
ve geçerlilik koşulları, irade bozukluklarının ikale sözleşmesine etkisi ve makul yarar şartıdır. İş sözleşmesinin ikaleyle sona ermesinin rekabet yasağı kaydını nasıl etkileyeceği ise şimdiye dek
ele alınmamıştır. İkale sözleşmesinde rekabet yasağının hüküm ifade etmeyeceği kararlaştırıldığı takdirde rekabet yasağı da sona erecek, iş sözleşmesini ikaleyle sona erdiren taraflar geçerliliğini
yitiren rekabet yasağı kaydına dayanarak herhangi bir talep ileri süremeyecektir. Diğer bir
olasılık, ikale sözleşmesinde iş sözleşmesindeki rekabet yasağı kaydının yürürlüğe gireceğinin
öngörülmesidir. İkale sözleşmesine böyle bir kayıt koyan tarafların rekabet yasağına
bağlılıklarını göstermeyi amaçladıkları açıktır. Nihayet taraflar ikale sözleşmesinde iş
sözleşmesindeki rekabet yasağı kaydına ilişkin herhangi bir düzenleme yapmamış olabilir. İkale sözleşmesinin rekabet yasağı hakkında suskun kalmasına nasıl bir hukuki sonuç bağlanmalıdır?
—— hukukunda iş sözleşmesinin tarafların ortak iradesiyle sona ermesi halinde rekabet yasağı
kaydının uygulanmayacağının kararlaştırılabileceği kabul edilmektedir. Nitekim bu ilke —–
Yargıtayı’nın 11.6.2007 tarihli bir kararıyla da teyit edilmiştir.—— hukukunda bir görüş iş
ilişkisinin ikale sözleşmesiyle son bulmasının rekabet yasağının yürürlüğe girmesini
engellemeyeceğini, zira ikalenin fesih anlamına gelmediğini savunmaktadır. Yakın tarihli öğreti
görüşleri ve içtihat ise, ikale sözleşmesinin içeriğine ve tarafları ikale sözleşmesi bağıtlamaya iten nedenlere göre bir ayırıma gitmektedir. Bundan dolayı tarafların ikale sözleşmesinde rekabet yasağının akıbeti hakkında açık bir hükme yer vermeleri salık verilmektedir.——–hukukunda iş ilişkisinin tarafların anlaşmasıyla sona ermesinin rekabet yasağını geçersiz kılmayacağı kabul edilmektedir. Ancak ikale sözleşmesinde rekabet yasağı kaydı hakkında farklı bir düzenlemeye de yer verilebileceği belirtilmektedir. Bununla birlikte, rekabet
yasağının yürürlüğe girip girmeyeceği konusunun ikale sözleşmesinde açıkça düzenlenmesinin
yanlış anlamaları ve uyuşmazlıkları önleyeceği savunulmaktadır. Bu doğrultuda kanun
hükümlerinin rekabet yasağı kaydının hangi hallerde yürürlüğe girmeyeceğini emredici bir tarzda
saymadığına ve sadece rekabet yasağının hukuken sonuç doğurmayacağı üç durumun açıkça sayıldığına işaret edilmektedir. ——-hukukunca benimsenen çözüm tarzı, Türk hukukuna da
ışık tutacak niteliktedir. Buna göre, iş sözleşmesinin ikaleyle sona ermesi tarafların rekabet
yasağından doğan hak ve yükümlülüklerini ortadan kaldırmaz; yeter ki ikale sözleşmesiyle aksi
kararlaştırılmamış olsun. Sonuç olarak, iş sözleşmesinin ikaleyle sona ermesinin rekabet yasağı
kaydının hukuki sonuç doğurmasını engellemeyeceği ifade edilmelidir. Dava konusu rekabet yasağı sözleşmesinde iş sözleşmesinin tarafların anlaşmasıyla sona ermesi – eş deyişle ikale – rekabet yasağının yürürlüğe gireceği haller arasında sayılmakla
birlikte; ikale sözleşmesinin iş ilişkisinin sona ermesinin sonuçları başlıklı B. bölümünün 6.
Bendinde yer alan “…ikinci, üçüncü ve dördüncü maddede belirlenen mutabakat hükümleriyle taraflar arasında iş ilişkisi bütün sonuçlarıyla geçmişe ve geleceğe dönük olarak tasfiye
edilmiş olup, taraflar birbirlerinden herhangi bir konuda talepte bulunmayacaklarını taahhüt etmişlerdir…” düzenlemesi rekabet yasağının sona ermesini sağlayan sözleşmesel bir kayıttır.
Üstelik taraflar ikale sözleşmesinde gizlilik hükümlerine yer vermek ve gizlilik konusundaki yazılı taahhütlerine bağlı kalacaklarını açıklamak suretiyle gizlilik ve rekabet yasağı sözleşmesinin gizlilik bölümünün devam edeceği, buna karşılık rekabet yasağının sona ereceğine ilişkin iradelerini ortaya koymuştur. Şu kadar ki gizliliğin ihlali için öngörülen cezai şart 1 yıllık net ücret yerine 15.000 TL olarak değiştirilmiştir. Sonuç olarak, kesin takdir
yetkisi Sayın Mahkeme’ye ait olmak üzere- ikale sözleşmesiyle sözleşme sonrası rekabet
yasağının kaldırıldığı sonucuna varılmıştır” şeklinde kanaat bildirdikleri görülmüştür.
6098 sayılı TBK’nın 444. maddesi uyarınca, fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir. Rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olabilmesi için, işveren tarafından sözleşmenin haklı nedenle feshedilmiş olması veya ayrılan işçi tarafından haksız olarak feshedilmemiş olması, davalı işçinin iş akdinin devamı sırasında işyerinin önemli müşteri çevresi veya üretim yönünden ticari sırlarına vakıf olabilecek bir pozisyonda çalışmış ve ayrıldıktan sonra yasaklı süre içerisinde rakip bir işyerinde çalışmaya başlaması veya kendisinin bu tür bir faaliyeti icra etmesi, önceki işyerinde edindiği bilgileri yeni işyerinde kullanmasının önceki işverene önemli zarar verebilme ihtimalinin varlığı yeterlidir. Yani, rekabet yasağı kaydı karşısında, işverenin somut bir zarara uğraması gerekmemekte olup, işçinin yaptığı iş nedeniyle edindiği bilgileri, çalışmaya başladığı başka bir rakip işletmede kullanarak davacı işverene önemli ölçüde zarar verme ihtimalinin bulunması aranmaktadır.Davalı işçinin Anayasada yer bulan çalışma hürriyeti ile davacı şirketin dayandığı rekabet yasağından hangisine değer verileceği ve iş sözleşmesinin rekabet yasağı kapsamında geçerli olup olmadığı, ikale sözleşmesinin bir bütün olarak değerlendirilmesinde tarafların rekabet yasağını sona erdirme iradeleri olup olmadığı tartışma konusudur.Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, tanık beyanları ve bilirkişi raporları ile yukarıdaki açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasındaki ikale sözleşmesinin iş ilişkisinin sona ermesinin sonuçları başlıklı B. bölümünün 6. bendinde ikinci, üçüncü ve dördüncü maddede belirlenen mutabakat hükümleriyle taraflar arasında iş ilişkisi bütün sonuçlarıyla geçmişe ve geleceğe dönük olarak
tasfiye edilmiş olup, taraflar birbirlerinden herhangi bir konuda talepte bulunmayacaklarını
taahhüt etmişlerdir…” düzenlemesinin yer aldığı, sözleşmenin 10. maddesinde davalının kurulmuş olan anlaşma sonuçlanmış olmakla birlikte, tarafların aralarında yürürlükte olan gerek yazılı gerek sözlü teamüllerle belirlenmiş gizlilik hükümlerine bağlı kalacakların” taahhüt ettiği, 13. maddede gizliliğin ihlalinin yaptırımı olarak
cezai şart kararlaştırıldığı; iş sözleşmesinin ikaleyle sona ermesinin, ikale sözleşmesinde aksi kararlaştırılmadıkça tarafların rekabet yasağından doğan hak ve yükümlülüklerini ortadan kaldırmayacağı; ancak ikale sözleşmesinin 6.maddesinin 10.maddesi ile birlikte değerlendirildiğinde; tarafların ikale sözleşmesinde gizlilik hükümlerine yer vermek ve gizlilik konusundaki yazılı taahhütlerine bağlı kalacaklarını açıklamak suretiyle gizlilik ve rekabet yasağı sözleşmesinin gizlilik bölümünün devam edeceği, buna karşılık rekabet yasağının sona
ereceğine ilişkin iradelerini ortaya koyduklarının değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmakla; davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur:

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 179,90 TL harcın HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Davacı tarafından yatırılan 2.049,30TL peşin harcın, alınması gereken harçtan mahsubu ile artan 1.869,4‬0TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde DAVACIYA VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından bilirkişi ücreti, tebligat, posta ve müzekkere gideri olarak sarf edilen 4.352,50TL yargılama giderinin DAVACININ ÜZERİNDE BIRAKILMASINA,
5-Ret olunan dava yönünden Avukatlık Asgari Ücret tarifesine göre davalı lehine takdir olunan 19.000,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
6-Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde——Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.