Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/299 E. 2022/456 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/299 Esas
KARAR NO : 2022/456

DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 13/03/2018
KARAR TARİHİ : 26/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; —– tarihinde —- sıralarında sürücü—– sevk ve idaresindeki ——–plaka sayılı aracı ile —– — üzerinde ——– istikametine seyir halinde iken ——– geldiği esnada ışıklardan yolun karşısına
geçmeye çalışan yaya——— çarpması neticesinde yaralanmalı trafik kazası meydana gelmiş olduğu, bu
kapsamda müvekkili tarafından ——- ödeme yapılmış olduğu, bu kapsamda Trafik Sigortası Genel Şartlar B4-A ( Ağır Kusur) nedeni ile yaya geçidinde yayaya öncelik verilmemiş olduğu, nedenler ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik —- tazminatın ödendiği tarihten
itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin —- alanında faaliyet gösterdiğini, dava konusu aracın dava dışı —-tarafından kiralanmış olduğunu, söz konusu kişi ile müvekkili arasında herhangi bir bağ bulunmadığını, —her ne kadar aracı teslim etmiş olsa da söz konusu kazadan müvekkiline bilgi vermemiş olduğunu, bu kapsamda sözleşmeye aykırı davranmış olduğunu, taraflar arasında yapılan sözleşmede bu hususun belirtilmiş olduğunu ve tüm zararlardan kiralayanın sorumlu olduğunu, bu nedenle müvekkili yönünden davanın reddedilmesi
gerektiğini, ayrıca yapılan ödemeye yönelik müvekkilinin bilgilendirilmemiş olduğunu, kusur tespitinin net olarak yapılamamış olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, davacı sigorta şirketi tarafından —–tarihinde meydana gelen kaza sebebiyle dava dışı—- için yapılan ödemelerin davalıdan(kendi sigortalısı) rücuen tazmini talebine ilişkindir.
Davacı, ———– meydana gelen trafik kazası nedeniyle dava dışı —– tazminat ödemesinin yapıldığını, dava konusu kazanın meydana gelmesinde sigortalı araç sürücüsünün ağır kusurlu olduğunu,—- Genel Şartları B4-A maddesi gereğince davalı—–oluşan zarardan sorumlu olduğunu, oluşan zararın rücuen davalı-sigortalısından tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda yazılı yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları incelenmiş, yargılama sırasında —- tarihinde kabul edilen 7101 sayılı kanunun 61. maddesi ile 6102 sayılı T.T.K.’nın 4. maddesinin 2. fıkrasının değiştirilmesi sebebiyle basit yargılama usulüne geçilmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış, sigorta poliçesi, hasar dosyası celp edilmiş, —- esas sayılı dosyası — üzerinden celp edilerek dosya arasına alınıp incelenmiş, ———davacının tedavi evrakları celp edilmiş,———ödeme bilgileri celp edilmiş, 30/09/2021 tarihli —– tarihli bilirkişi heyet raporu alınarak dava sonuçlandırılmıştır.
30/09/2021 tarihli —-“…Mevcut belgelere göre; ———olduğu trafik kazasına bağlı yaralanması sebebiyle— tarih ve — sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve ——-raporları hakkında yönetmeliğine göre, 1. Kişinin tüm vücut engellilik oranının %0 (yüzdesıfır) olduğu, 2. İyileşme (iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 9 (dokuz) aya kadar uzayabileceği oy birliği ile mütalaa olunur…” yönünde görüşlerini bildirmişlerdir.
08/03/2022 tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle, “…a) Dava konusu olayın Karayolları Trafik Kanunu Kapsamında maddi hasarlı, TRAFİK KAZASI olduğu,
b) Meydana gelen olayda KAÇINILMAZLIK faktörünün etkisinin OLMADIĞI, önlenebilir bir kaza niteliğinde
OLDUĞU,
c) Söz konusu dava kapsamında; —-sayılı araç sürücüsü ——– ASLİ VE TAM KUSURLU olduğu,
Dava konusu kazada müşterek ve müteselsil sorumluluğun işleten açısından KTK Madde 85 kapsamında
değerlendirilmesinin Sn. Mahkemenin takdirlerine maruz olduğu,
Yaya —— otobüsten inerek yaya geçidi üzerinden yolun karşısına geçmek istediği esnada yolun orta kısmına geldiğinde ——aracın hatalı sollama yapmış olması şeklinde meydana gelmiş olduğundan kazanın önlenmesine yönelik herhangi bir tasarrufunun bulunmaması ve kural ihlali
yapmamış olması nedeni ile KUSURSUZ olduğu, d) Davacı şirkete —- sürücüsü —– Sayın Mahkemenizce ağır kusurlu kabul edilmesi durumunda, davacı şirketin davalı sigortalısına rücu edebileceği, ancak ağır kusur olarak nitelendirilemediği,
e) Dava dışı kazazede —— Geçici İş Göremezlik zararının oluşmadığının kabulü halinde davacı—–tarafından —– ödeme tarihi itibariyle hesaplanan—– olduğu, f) Dava dışı kazazede ——– Geçici İş Göremezlik zararının oluştuğunun kabulü halinde Davacı —- tarafından 31.10.2017 ‘da yapılan 61.584,00 TL ‘nin ödeme tarihi itibariyle hesaplanan — Geçici İş Göremezlik zararından FAZLA olduğu, Mütalaa olunmuştur…” yönünde görüşlerini bildirmişlerdir.
Sigortacı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 95/2. maddesi gereğince tazminat yükümlülüğünün azaltılması veya kaldırılmasına ilişkin halleri üçüncü kişilere karşı ileri süremeyeceğinden zarar görene ödeme yaptıktan sonra sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre kendi sigorta ettirenine rücu edebilir.
Hemen belirtmek gerekir ki, davacı sigorta şirketi tarafından davalı ile aralarında imzalanan — poliçe sözleşmesine dayalı olarak rücu talebinde bulunulduğu nazara alındığında davalının işleten sıfatının sona erdiği ve oluşan zarardan sorumlu olmadığına ilişkin itirazlarının yerinde olmadığı, zira rücu sebebinin işleten sıfatından kaynaklanmayıp sözleşme (– poliçesi) ilişkisine dayandığı anlaşılmış, aksi yöndeki davalı itirazlarına itibar edilmemiştir.
Davacı ——- şirketi, davalı—- adına kayıtlı aracın——olup, kaza sırasında sigortalı aracı kullanan kişinin kazanın meydana gelmesinde ağır kusurlu olduğu ileri sürerek poliçe kapsamında ödediği tazminatı davalı-sigortalıdan rücuen tazmini talebinde bulunmuştur.
—- Sigortası poliçe genel şartlarının B.4. maddesinde ——– sigortalısına rücu edebileceği haller düzenlenmiş olup, rücu hakkının doğduğunun ve maddede sayılan bu hallerin mevcut olduğunu ispat yükü davacı ——— şirketine aittir.
— Sigortası Genel Şartlarının Zarar Görenlerin Haklarının Saklı Tutulması Ve Sigortacının Sigortalıya Rücu Hakkı başlıklı B.4-a maddesinde “Tazminatı gerektiren olay, ——- eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelmiş ise,” sigortacının rücu edilebileceği düzenlenmiştir.
———– ilamında “.ağır kusur nedeni ile sigorta ettirene rücu edilebilmesi için aranan kusurun, —- bir kusur olması gerekir.” denilmektedir.——– ilamında da “ağır kusurda, hal ve şartların yüklediği özen gösterme ve tedbir alma ödevlerine veya bir hareket tarzı emreden kurallara tam bir aldırmazlık söz konusudur. Ağır kusur bağışlanması kesinlikle olanaksız olan irade eksikliği esasına dayanır.” şeklinde açıklanmıştır.
Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları, alınan bilirkişi raporları ve bütün deliller birlikte değerlendirildiğinde; her ne kadar——– plakalı dava dışı araç sürücüsü dava konusu kazanın meydana gelmesine tam kusuru ile sebebiyet vermiş ise de; —– Genel Şartları B.4/a maddesinde belirtilen “ağır kusurun” kasta yaklaşan ve bağışlanması kesinlikle olanaksız olan irade eksikliği olarak değerlendirilmesinin gerektiği, dava konusu kaza yönünden —- plakalı dava dışı araç sürücüsünün kusurunun bu kapsamda değerlendirilmesinin mümkün olmadığı anlaşılmış, rücu şartlarının oluşmaması sebebiyle davanın reddine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar harcı 80,70-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.051,71-TL harcın mahsubu ile artan 971,01-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halide davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli —–. 13/4 maddesindeki esaslara göre belirlenen — maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.