Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/271 E. 2023/39 K. 19.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/271 Esas
KARAR NO: 2023/39
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ: 06/03/2018
KARAR TARİHİ: 19/01/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili firmanın ——– plakalı aracı —— tarihleri arasında geçerli olmak üzere sigortaladığını, aracın karıştığı ölümlü kaza sonucu ——dosyası kapsamında alınan—– göre kusur dağılımı; davalı sürücü —– asli derecede kusurlu olduğunu, yine davalı araç sürücüsü—– asli kusurlu olduğu tespit edildiğini, yine aynı mahkeme tarafından alınan bilirkişi raporunda——- tali kusurlu olduğunun tespit edildiğini, bu kaza sonrası alınan eksper raporunun 155.556,00-TL olduğunu, —- plakalı araç açısında davalılardan —- aynı aracın maliki olarak—– olarak —- ise araç Sürücüsü olarak sorumlulukları olduğunu, —– Plakalı araç açısından davalılardan —– aynı aracın maliki olarak —- ise aracın sürücüsü olarak sorumluluğu olduğunu,—- plakalı araç açısından davalılardan ——- aracın trafik sigortacısı olarak sorumluluğu olduğunu, maddi hasar oluşan kaza sonucu müvekkil şirket sigortalısına toplam 155.556,00-TL tutarında hasar ödemesi yaptığını, müvekkil şirketin davalıların %100 kusuruna karşılık gelen, ödenen tazminat miktarının tamamına TTK 1472. Maddesi gereği sigortalısının haklarına halef olduğunu, dava öncesi davalılara başvuru yapıldığını, hasar oranının tamamını talep edildiğini, davalılardan olumlu cevap alınamaması üzerine, —– numaralı dosyasına yansıyan takibe, borçlular tarafından haksız yere yetkiye, borca, faizine ve tüm fer’ilerine itiraz edildiğini, bu sebeple bu davalı açma zorunluluğu haiz olduğunu, bu sebeplerden ötürü —— dosyasından gönderilen ödeme emrine karşı yaptığın haksız itirazların iptaline ve takibin devamına haksız itiraz eden borçlular aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:Davalılardan —– vekilinin cevap dilekçesinde özetle; müvekkili sigorta şirketinde —– plakalı araç için düzenlenen —– tarihleri arasında ——araç başına 29.000,00-TL olduğunu, müvekkil şirketin sorumlulupunun sigortalının kusuru ve poliçe limiti ilke sınırlu oldupunu, ——- sabit olduğpunu, davayı kabul etmemekle beraber müvekkil şirketin dava tarihinden itibaren yasal faizden sorumlu olabileceğini, sayın mahkemenizde yapılacak yargılama dava konusu itibari ile davacı yan icra inkar tazminatı talep edemeyeceğini, dosyaya sundukları poliçede araç başına teminat limitinin 29.000,00-TL olduğunu ve sigortlının kusuru oranında olacağını,dava dosyasındada gçrüleceği üzere sigortalı araç sürücüsünün asli kusurlu dahi olmadığını, davacının talebinin hukuka aykırı olduğunu, sayın mahkemede müvekkili sigorta şirketi hakkında açılmış bulunan davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu ve reddini talep etmiştir.
Davalılardan—–vekili cevap dilekçesine özetle; —- plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde——-adına sigortalı olduğunu, bu poliçeden dolayı sorumluluklarının sigortalının kusuru oranında olmak üzere maddi zararlarda araç başına 29.000,00-TL ile sınırlı olduğunu——- raporunda müvekkili şirkete sigortalı aracın kusursuz olduğunun tespit edildiğini, poliçede dolaylı zararların teminat içerisine alınmadığını, davayı kabul anlamına gelmemekle beraber müvekkili şirketin yalnızca dava tarihinden itibaren yasal faizden sorumlu olabileceğini, bütün bu sebeplerden ötürü davanın reddini talep etmiştir.
Davalılardan ——vekili cevap dilekçesine özetle; zaman aşımı yönünden itiraz ettiklerini, müvekkili şirket yönünden husumet yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, 12.02.2014 tarihli araç kiralama sözleşmesi ile aracın ——- tarihleri arasında—–kiraya verildiğini, müvekkili şirketin işleten sıfatına haiz olmadığını, davacı yanın müvekkil şirkete ait —- plakalı araç sürücüsünün kusurlu olduğu iddiasının taraflarınca kabul edilemez olduğunu, —— raporunda kusur dağılımının alternatifli yapıldığını, dolayısıyla raporun dikkate alınamayacağını, davacının fahiş tazminat taleplerinin kabul edilemeyeceğini, bütün bu sebeplerden ötürü davanın reddini talep etmiştir.
Davalılardan —— cevap dilekçesine özetle; kaza sonrası aracını sağa park ettğini ve oluşan kazada herhangi sorumluluğu olmadığını, kendisine —— plakalı kamyonun arkadan çarptığını oluşan kazada herhangi sorumluluğu olmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Davalılardan —- vekilinin cevap dilekçesine özetle; müvekkillerine atfedilecek herhangi bir kusur olmadığını, kazada diğer davalılar —- kusurlu olduğunu, —– raporunda — —— olarak tarif edilen aracı ile mahal şartlarının çok üzerinde hızla seyrettiğini, 17.05.2016 tarihli bilirkişi raporunun sonuç kısmında—-yönetimindeki aracın ikinci olayda —–plakalı araca karşı kusuru olmadığını,——yüksek hızda seyrettiği için müvekkili araca arkadan çarptığını, kaza tespit tutanağının hatalı olduğunu, gerçeklere aykırı olduğunu, müvekkilleri bakımından davanın reddini talep etmiştir.
Davalı ——– usulüne uygun dava dilekçesinin tebliğine rağmen davaya cevap sunmadığı görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, 05/10/2015 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davacı tarafından dava dışı sigortalısına ödenen bedelin halefiyet ilkesi gereği davalılardan rücuen tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın İİK 67 vd. maddeleri gereğince iptali talebine ilişkindir.
Davacı, 05/10/2015 tarihinde meydana gelen trafik kazası sebebiyle dava dışı sigortalısına tazminat ödemesinin yapıldığını, TTK 1472 maddesi gereğince sigortalının haklarına halef olunduğunu, dava konusu trafik kazasının ve oluşan zararın meydana gelmesinde davalıların kusurlu ve sorumlu olduğunu, zararın tahsili için icra takibine geçildiğini, davalıların haksız bir şekilde icra takibine itiraz ettiğini, davalıların haksız itirazının iptali ile takibin devamına, davalılar aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı ——–, usulüne uygun davetiyeye rağmen cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmakla, HMK 128. maddesi gereğince, davacının, dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmaktadır.
Diğer davalılar, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda yazılı yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış, —– sayılı İcra Dosyası celp edilerek dosya içerisine alınıp incelenmiş, —– sayılı dosyası uyap üzerinden celp edilerek dosya içerisine alınıp incelenmiş, sigorta poliçesi, hasar dosyası celp edilmiş, 25.11.2019 tarihli bilirkişi raporu ve 27.05.2021 tarihli bilirkişi ek raporu alınmış ve dava sonuçlandırılmıştır.
Bilirkişi tarafından düzenlenen 25.11.2019 tarihli raporunda özetle, —— plakalı araç sürücüsü —— KUSURU OLMADIĞI kanaatine varılmıştır. —- plakalı araç sürücüsü —— KUSURU OLMADIĞI kanaatine varılmıştır. —- sürücüsü ——–ASLİ ve TALİ KUSURLU olduğu; 2918 sayılı karayolları trafik kanununun 52.maddesi ‘Hızın gerektiği şartlara uygunluğunu sağlamak’ bölümü ‘b’ bendinde ‘Hızlarını, kullandıkları aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmak’ kuralını ihlal ettiğinden Tali kusurlu olduğu, 2918 sayılı karayolları trafik kanununun 84.maddesi trafik kazalarında sürücü kusurlarının tespiti ve asli kusur sayılan haller bölümünde ‘d’ maddesi Arkadan çarpma kuralını ihlal etmesi Asli Kusur olduğu kanaatine varılmıştır. —— plakalı ——-sürücüsü — KUSURU OLMADIĞI kanaatine varılmıştır.—— plakalı araç için hazırlanan ekspertiz raporunda değişmesi gereken parçalar ve malzemeler listesinde Toplam hasar toplamı 173.344,46-TL + K.D.V dir. Eksper raporunda oluşan hasar için yapılacak tamirat ve parçalar piyasa rayiç bedellerinde olduğu tespit edilmiştir…” yönünde görüşlerini bildirmiştir.
Bilirkişinin 27.05.2021 tarihli ek raporunda özetle, “…Deliller ve hukuki değerlendirmelere göre varılacak sonuç tamamen Yüce Mahkemenin takdirinde olmak üzere; Kök rapordaki tespitlerimde bir değişiklik olmamaktadır…” yönünde görüşlerini bildirmişlerdir.
Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi).
İspat yüküne ilişkin bu genel kural, itirazın iptali davaları için de geçerlidir. Yani, itirazın iptali davalarında da ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Eldeki dava da, davacının 05/10/2015 tarihinde meydana gelen kazada davalıların kusurlu ve sorumlu olduğunu ispat etmesi gerekmekte olup, ispat yükü davacı taraftadır. Mahkememizce kusur raporu alınmış ise de tarafların itirazları ve mahkememiz dışında alınan birden fazla kusur raporu olması ve bu raporlar arasında çelişki olması sebebiyle ——– dosyasının bekletici mesele yapılmasına karar verilmiş, anılan dosya istinaf incelemesinden geçerek kesinleşmiş ve dosya arasına alınmıştır.
Burada öncelikle ceza mahkemesi kararlarının hukuk mahkemesi için bağlayıcı olup olmadığı hususunun açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
Bilindiği üzere 6098 sayılı Borçlar Kanununun konuya ilişkin 74. maddesinde;
“Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir.
Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz.” hükmü yer almaktadır.
Maddenin açık hükmü uyarınca ve ayrıca hukuk ile ceza davalarının konuları, tarafları ve amaçları farklı olduğundan ceza mahkemesi kararları kural olarak hukuk mahkemesi için kesin hüküm oluşturmaz; hukuk hâkimi kural olarak ceza mahkemesinin beraat kararı ile bağlı değildir.
Bu kuralın ———-kabul edilen tek istisnası, beraat kararında saptanan maddi olgular olup; buna göre, beraat kararında ceza mahkemesinin saptadığı maddi olgu hukuk hâkimini bağlar.
Ancak, bu istisnanın uygulama yerinin olabilmesi için, beraat kararı, ceza davasının ilişkin bulunduğu suçlama yönünden maddi olguyu tespit etmiş olmalıdır. Diğer bir ifade ile hukuk hâkimi ancak aynı olay nedeniyle ceza yargılamasında hükme dayanak yapılan maddi olgular ile bağlıdır.
Bilindiği üzere, hukuk usulü bir şekil hukukudur. Davanın açılması, itirazların ileri sürülmesi, tanıkların ve diğer delillerin bildirilmesi belirli süre koşullarına bağlı kılındığı gibi, ikinci tanık listesi verilememesi, iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağı gibi, yargılamanın süratle sonuçlandırılması gayesi ile belirli kısıtlamalar getirilmiştir. Bunun sonucunda, hukuk hâkimi şekli gerçeği arayacak, maddi gerçek öncelikli hedef olmayacaktır. Ancak ceza hâkimi bunun tersine öncelikli hedef olarak maddi gerçeğe ulaşmaya çalışacaktır. O hâlde ceza mahkemesinin maddi nedensellik bağını tespit eden kesinleşmiş hükmünün hukuk hâkimini bağlamasına, Borçlar Yasasının 53. maddesi bir engel oluşturmaz———-
———– sayılı kararlarında da; “hukuk davasına konu olay sebebiyle açılan ceza davasında, ceza mahkemesince saptanan maddi olguların hukuk hakimini bağlayacağı” hususuna işaret olunmuştur.
Açıklamalardan da anlaşıldığı üzere—— uygulamasına ve öğretideki genel kabule göre, maddi olgunun tespitine ilişkin ceza mahkemesi kararı hukuk hâkimini bağlar. Bu nedenle ceza mahkemesince bir maddi olayın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılması olanaklı değildir. ———-
Somut olayda, dosya kapsamında alınan 25/11/2019 tarihli bilirkişi raporu dikkate alındığında meydana gelen kazada —- plakalı araç sürücüsü — kusurlu olmadığı, —- plakalı araç sürücüsü —- kusurlu olmadığı, —– plakalı —- sürücüsü —- kusuru olmadığı tespit edilmiştir. —— plakalı —- sürücüsü —- ise kusurlu olduğu kanaatine varılmış ise de; ———– ve gerekçeli kararındaki maddi vakıa tespiti ve anılan kararın istinaf incelemesi sonucunda kesinleşmesi dikkate alındığında davalı ——- de dava konusu kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunmadığına kanaat getirilmiş, aksi yöndeki bilirkişi raporuna itibar edilmemiştir.
Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları, alınan bilirkişi raporları ve bütün deliller birlikte değerlendirildiğinde; davalıların dava konusu kazanın meydana gelmesinde kusurunun olmadığı anlaşılmakla oluşan zarardan sorumlu olmadığı anlaşılmış, sübut bulmayan davanın tüm davalılar yönünden ayrı ayrı reddine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar harcı 179,90-TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 2.132,35-TL harcın mahsubu ile artan 1.952,45‬-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halide davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin takdiren üzerlerinde bırakılmasına,
5-Davalılar———kendilerini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. 13/4 maddesindeki esaslara göre belirlenen 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar —————- verilmesine,
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,Dair, huzurda bulunan taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde ——— Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.19/01/2023