Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/230 E. 2021/1015 K. 04.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/230 Esas
KARAR NO: 2021/1015
DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 23/02/2018
KARAR TARİHİ: 04/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili davalı tarafından aleyhine —-numarası ile yapılan icra takibine süresinde itiraz edemediğini, haciz ve muhafaza tehdidi ile kapısına dayanan müvekkilinin davalı alacaklıya, çevresine rezil olmamak için ödeme
yapmak durumunda kaldığını, müvekkilinin yukarıda esas numarası belirtilen takibe konu olan adı evraka ilişkin hiçbir borcu ya da sorumluluğu bulunmadığını, takibe konu ilgili evrakta müvekkilinin imzası dahi bulunmadığını, müvekkilinin imzası dahi bulunmayan adi evrak sebebi ile ödemek zorunda kaldığı —- iadesi gerektiğini, davalıya ödenen —-yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine ve —–uyarınca karşı taraf vekalet ücretinin
hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; icra dosyasına dayanak teşkil eden belge ile yapılan hukuki işlem mutlak ya da nisbi ticari dava konusu olmadığından görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, göreve ilişkin itirazlarımızı dikkate alınması gerektiğini, müvekkilinin alacaklı sıfatını taşıdığı icra dosyası içeriğinden de anlaşılacağını, dosyada haciz tutanağı bulunmadığını, söz gelimi, borçlu şirketin —– adreslerine fiili haciz uygulanmadığından dolayı muhafaza tehdidi ve borçlunun çevresine rezil olması durumu söz konusu olmadığını, ilgili icra dosyasına dayanak oluşturan ve ayrıca huzurdaki davada müvekkilinin alacağına dayanak oluşturan belgede—–isimli şahsın imzasını ve ikrarını taşıdığını, söz konusu imzanın bulunduğu yere ayrıca davacı şirketin kaşesi basıldığını, davacı taraf bir limited şirket olduğundan temsile yetkili organca atılan imzaların şirketi bağlayacağını, —-ilan edilen ortaklar kurulu kararına göre davacı şirketi — yıllığına temsil etmek amacıyla şirkete müdür olarak atandığını, davacı şirketin ortakları; —– ibaret olduğunu, davaya konu borcu gösterir belgede de açıkça şirket ortaklarından —-ortağı olduğu davacı şirket adına davacı şirketin müvekkiline olan borcunun ödemesine onay veren şirket müdürü — açıklaması mevcut olduğunu, söz konusu açıklama şirketin üçüncü kişilere karşı temsile yetkili müdürü — tarafından imza edildiğini, — davacı şirketin diğer ortağı olan —- borcu ödemesi hususunda yetki verdiğini, müvekkilinin iyi niyetinden ve saflığından yararlanmak isteyen davacı şirket ortaklarının, müvekkiline olan davacı şirket borcunu yokmuş gibi yansıtmaları ve beyanlarını borcun olmadığı yönünde gerçekleştirmeleri nedeniyle ilgili belge üzerinde imza ve yazı kontrolü yapılması gerektiğini, bu belgenin ortada borç yoksa neden oluşturulduğunun izahının yapılması ve borcun olmadığını gösterir kesin delil sunulması gerektiğini, söz konusu belge senet niteliğinde olduğundan senede karşı senet ilkesince davacı taraf kesin delil ile ispata mecbur olduğunu belirterek davacı tarafın açmış olduğu haksız ve hukuki dayanaktan yoksun işbu davanın reddine, yargılama giderleri ile ücreti-i vekaletin de davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, kambiyo senedine dayalı (bono) istirdat talebine ilişkindir.
Davacı, davalı tarafından ——- takibi başlatıldığını ve haciz uygulandığını, haciz tehdidi atında dava konusu bono yönünden ödeme yaptığını, dava konusu bono yönünden herhangi bir borcunun olmadığını ve haciz tehdidi altında ödenen bedelin davalıdan istirdadına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda basit yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle deliller toplanmış, ——müzekkere yazılarak davacının imza asıllarının bulunduğu evraklar celp edilmiş, mahkememiz huzurunda davacının imza örnekleri dosya içerisine alınmış, —–sayılı takip dosyası celp edilmiş, imza asılları bulunan evraklar mahkememiz kasasına alınmış, ——-müzekkere yazılarak davacının ticari sicil kayıtları celp edilmiş, ilgili kayıtlar dosya içine alınmış, dosya grafolog nitelikteki bilirkişiye dosyanın tevdi edilerek davaya konu belge üzerindeki imzanın davacının eli ürünü olup olmadığı konusnuda rapor alınmış ve mali müşavir bilirkişi tarafından rapor alınmış ve dava sonuçlandırılmıştır.
—– bilirkişi tarafından sunulan —- tarihli bilirkişi raporunda özetle —1) İnceleme konusu belgede —atfen atılmış imzanın üst kısmında yer alan —- isim yazısı ile davacı şirket yetkilisi—- ait karşılaştırma yazıları arasında, yazı incelemesinde kullanılan grafolojik ve kaligrafik tanı unsurları bakımından çok önemli uygunluk ve benzerlikler saptandığından, — eli ürünü OLDUĞU, İnceleme konusu belgede —- atfen atılmış İmzanın üst kısmında yer alan—– isim yazısının davacı şirket yetkili—— eli ürünü olmasına rağmen, imzanın harf karakteri içermeyen, çizgilerden ve dönüş hareketlerinden oluşan, nispeten basit tersimli bir imza olup, söz konusu imza ile davacı şirket yetkilisi —– ait karşılaştırma imzaları arasında, imza incelemesinde kullanılan grafolojik ve kaligrafik tanı unsurları bakımından uygunluk veya benzer ik bulunmadığı; inceleme konusu belgede —– kısmının altında mevcut —isim yazısı ile davacı şirket yetkilisi——— karşılaştırma yazıları arasında, yazı incelemesinde kullanılan grafolojik ve kaligrafik tanı unsurları bakımından çok önemli farklılıklar saptandığından, söz konusu isim yazısının, mevcut karşılaştırma yazılarına kıyasla davacı şirket yetkilisi—— varılmıştır.
Mali Müşavir bilirkişi tarafından sunulan — tarihli bilirkişi raporunda özetle,–Davacı şirket tarafından ibraz edilen —– ilişkin ticari defterlerin; açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olarak yaptırıldığı ve dava konusu ile sınırlı kaymak kaydıyla defter kayıtlarının birbiri doğruladığı, davacı şirketin defterlerinin Kayıt nizamı bakımından uygun olduğu, ticari defterlerin davacı
şirket lehine delil kabiliyetlerinin bulunduğu ancak nihai takdirin Sayın Mahkemenize ait olduğu, Davalı taraf, inceleme günü olan —- tarihinde Mahkemenin kalemine gelmediği, yerinde inceleme talebinde bulunmadığı İş bu sebeplerden dolayı davalı tarafın ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılamadığı, Davaya konu icra takibinin davalı tarafından davacı şirket aleyhine ——tarihinde ——- tarihinde davacıya tebliğ edildiği ancak yasal süresi içinde itirazda bulunmadığı, İcra dosyası kapak hesabının —- tarihinde—–banka hesabına yapıldığı, Taraflar arasında davalı tarafından adi yazılı senet dayanak edilmek suretiyle davacı aleyhine başlatılan ilamsız takip dosyasına konu borcun davacı şirket tarafından ödenmediği, iş bu ödemenin tutarının —– olduğu, iş bu ödemenin davacı şirket ortağı —— şahsi banka hesabından yapıldığı ve davacı şirketin ticari defterlerinde kayıtlı OLMADIĞI, davacı şirketin ticari defter ve kayıtlarına göre; davacı şirketin ————defterlerinde davalı şirket ile ilgili herhangi bir kaydın bulunmadığı, davaya konuadi senedin davacı şirketin ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı, taraflar arasındaki ticari ilişkinin ——alacaklı olduğu, Dava dosyasına konu adi senet yönünden davacı şirket ticari defterlerinde herhangi bir kaydın olmadığı, davacı şirket ticari defterlerinde dosyaya konu senet sebebiyle
davalının alacaklı olmadığı, davacı aleyhine başlatılan ilamsız takip dosyasına konu borcun davacı şirket tarafından ödenmediği, ödemenin baskı ve haciz tehdidi altında yapıldığına dair dava dosyasında herhangi bir belgenin bulunmadığı, davacının söz konusu ödemeyi isteyip isteyemeyeceği hususlarındaki takdirin Sayın Mahkemeye ait olduğu…” yönünde görüşlerini bildirmişlerdir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72.maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur ——İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkar ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun aslında bulunmadığını ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir.
Usul hukukumuzda senede karşı senetle ispat zorunluluğu ilkesi kabul edilmiştir. Senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı def’i (savunma) olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler, HMK’nin 201.maddesinde düzenlenen miktardan az bir miktara ilişkin olsa bile tanıkla ispat olunamaz; ancak senet (kesin delil) ile ispat edilebilir.————
Somut dosya bakımından değerlendirme yapıldığında; davacı/borçlu, davalı/alacaklı ile arasındaki borç ilişkisini ve bonodaki imzayı inkar etmektedir. Dava konusu çek üzerindeki imzanın davacının eli ürünü olup olmadığının tespiti için dosya alanında uzman bilirkişiye tevdi edilerek rapor alınmış, alınan rapor taraflara usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmiş, taraflarca süresi içerisinde bilirkişi raporuna itirazda bulunulmadığı anlaşılmıştır. Ayrıca taraf şirket defterlerinin incelenmesi için dosya bilirkişiye tevdi edilmiş, davacı şirket tarafından ticari defterlerin ibraz edilmesine rağmen davalı tarafça ticari defterlerin ibraz edilmediği anlaşılmış, alınan bilirkişi raporu taraflara usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmiş, taraflarca süresi içerisinde mali müşavir bilirkişi raporuna da itirazda bulunulmadığı anlaşılmıştır.
He ne kadar davalı vekili —- tarihli celse beyanı ile defter ibraz etmek üzere yeniden süre verilmesini talep etmiş ise de; davalı vekilinin defter ibrazına ilişkin talebinin yerinde olmadığı, davalı tarafından defter inceleme gününde herhangi bir mazaretin ileri sürülmediği anlaşılmakla davalının yeniden defter incelemesi için gün verilmesi talebine itibar edilmemiştir.
HMK 281 maddesinde; “Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler.” denilmektedir. Aynı kanunun 94/3 maddesinde; ” Kesin süre içinde yapılması gereken işlemi, süresinde yapmayan tarafın, o işlemi yapma hakkı ortadan kalkar.” denilmektedir.
Tarafların dosya kapsamında alınan bilirkişi raporlarına süresinde herhangi bir itirazda bulunmadığı anlaşılmakla HMK 94/3 maddesi gereği bilirkişi raporuna itiraz haklarının ortadan kalktığının kabulü gerekir.
Dosyaya konu senetteki imzanın davacı şirket yetkilisi —- ait olmadığının alınan — tarihli bilirkişi raporu ile anlaşıldığı, dava konusu bono için ödemenin davacı şirket yetkilisi ——– tarafından davalıya yapıldığının alınan mali müşavir bilirkişi raporu ile sabit olduğu, davalının ticari defterlerini sunmaması sebebiyle HMK 222 md gereğince ibrazdan kaçınmış sayılacağı, tarafların bilirkişi raporuna itirazı bulunmadığı HMK 94/3 maddesi dikkate alınarak davacının dava konusu senetle ilgili istirdat talebini ispat etmiş sayılması gerektiğine kanaat getirilmiş, davanın kabulüne, davacının, davalıya — takip dosyasından dolayı borçlu olmadığının tespiti ile davacı tarafından yapılan —- ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
DAVANIN KABULÜNE,
1-Davacının, davalıya—- sayılı takip dosyasından dolayı borçlu olmadığının tespiti ile davacı tarafından yapılan —– ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Karar harcı 973,30-TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 243,33-TL harcın mahsubu ile bakiye 729,97-TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3-Davacı tarafça yatırılan 243,33-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 35,90-TL başvuru harcı, 5,20-TL vekalet harcı, 212,90-TL tebligat ve müzekkere gideri, 1.250,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.504,00-TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden 24 Kasım 2020 tarihli 31314 sayılı resmi gazetede yayımlanan ve yürürlüğe giren/ karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. 13 maddesindeki esaslara göre belirlenen 4.080,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde————— Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.04/11/2021