Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/216 E. 2019/261 K. 05.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/216 Esas
KARAR NO : 2019/261

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/02/2018
KARAR TARİHİ : 05/03/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı————- 26.03.2016 tarihinde ——— adlı kişisel — hesabından Müvekkili şirket ile ilgili olarak kişilik haklarına ağır bir biçimde saldırdığını, çok ciddi ve haksız somut olgu isnadında bulunarak —- paylaşımında bulunduğunu, bu itibarla Türk medeni kanunun 25. Maddesi ve Türk Borçlar kanununun 49., 58 maddeleri ile Türk Ticaret Kanunun 55-56 maddeleri uyarınca Müvekkil şirkete haksız nesnetsiz ve hukuka aykırı olgu isnat ile müvekkil şirketin kişilik haklarını ihlal ettiğini, müvekil şerketi mali olarak zarara uğratıp müvekkilinin rakiplerini rekabette öne çıkarma amacı ile hareket ederek haksız rekabet eylemine vücut veren davalı hakkında davanın kabulu ile, 10.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek, Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini iddia ve talep etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 12.03.2016 tarihinde —- vakfına ait yurtlarda 2012-2015 yılları arasında —– edildiğinin ortaya çıktığını, — ağır Ceza Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde suçun faili hakkında toplam 508 yıl 3 ay hapis cezasına hükmedildiğini, bu olayın yurt çapında ve dünyada büyük tepçi çektiğini, ————— başlığı altında yüzbinlerce ileti yayınlandığını,———politikalar bakanlığı olmak üzere kamu kurum ve kuruluşlarının harekete geçtiğini, tüm bu olaylar neticesinde —- tarafından düzenlenen ——– gecesine sponsor olan davacının tepkilere rağmen desteğe devam edeceğini açıkladığını, Müvekkilinin ———- dalında öğretim üyesi olarak görev yaptığını, Davacının her türlü itham ve suçlamasının haksız olduğunu, davacı tarafından iddia olunan —– ile müvekkilinin bir ilişkisinin bulunmadığını, davacı tarafından dosyaya sunulan erkan görüntüsü niteliğindeki resmin herhangi bir delil niteliği bulunmadığını, internet erişimi olan her kişinin nam ve hesabına sosyal medya hesabı açarak bu hesapları korsan olarak kullandığını, müvekkilinin bahsi geçen —- ile ilgisinin bulunmadığını, davacı tarafından dosyaya ibraz edilen kimlik bilgilerinin de davalıyla hir bir ilgilisinin bulunmadığını, dava konusu — müvekkil tarafından atılsa dahi demakratik toplumda ifade özgürlüğü ve eliştiri hakkı kapsamında korunan bir irade beyanından ibaret olduğunu, kamu oyunda bu derecede infial yaratan ve tartışılan bir hususta görüş ve beyan etmenin anayasal bir hak olan ifade özgürlüğü ve bunun uzantası olan eleştiri hakkının bir tezahürü olduğunu, haksız rekabete ilişkin iddiaların dinlenmesinin münkün olmadığını, taraflardan birinin Hekim, diğerinin ise Tacir olduğunu ve aynı alanda ticari rekabet içerisinde bulunmadıklarını, davacının kişilik haklarının ihlali temeline dayana manevi tazminat talebinin haksız olduğunu beyan ederek, Davanın reddine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacı üstünde bırakılmasına karar verilmesini beyan ve talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Uyuşmazlık, davalının kişisel —hesabı olduğu iddia edilen hesaptan ‘—–taahhüdüm bugün bitiyor. —– destekçisi —- numaramı taşıdım ve kendi ——————— ” şeklinde sarfedilen ifadelerin davacı şirketin kişilik haklarına saldırı oluşturacak nitelikte olup olmadığı hususuna ilişkindir.
Dava ilk olarak İstanbul Anadolu —— Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/210 esas sayılı dosyasında açılmış olup, mahkemece dilekçeler teatisinin sağlanmasından sonra usulüne uygun ön inceleme davetiyesi tebliğ edilmiş , dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş taraflar arasındaki uyuşmazlık noktaları tespit edilerek , Bilgi Teknolojileri Kurumuna müzekkere yazılmış, davaya konu twitter hesabının kullanıcısının kimlik bilgilerinin tespiti istenmiş, Bilgi Teknolojileri Kurumu tarafından yazılan müzekkere cevabında yer sağlayıcı temsilci kuruluşlardan bilgi alınabileceği bildirilmiş, bu doğrultuda ilgili yerlere müzekkere yazılmış, istenilen bilgi ve belgelerin Türkiye dışında bulunan sunucularda kayıtlı olduğundan bahisle müzekkerelere olumsuz cevap verilmesi üzerine dosya —- tarihli celsenin (2) nolu ara karar gereği dosya bilişim uzmanı bilirkişiye tevdi edilmiştir.
Dosya İstanbul Anadolu —–Asliye Hukuk Mahkemesi’nin — Esas Karar sayılı görevsizlik kararı ile mahkememize gelmiştir.
AİHM’si — tarihli —- başvuru nolu kararında “İfade özgürlüğünün, demokratik bir toplumun vazgeçilmez esasını ve bu toplumun gelişiminin ve her bireyin kendini gerçekleştirmesinin temel koşulunu oluşturduğunu, 10. maddenin 2. fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla ifade özgürlüğünün sadece kabul edilen, zararsız ya da farklı olan bilgi ya da düşünceler için değil ama ayrıca hoşa gitmeyen, sarsıcı ya da rahatsız edici olanlar için de geçerli olduğunu, bunların, demokratik toplumun onlarsız olamayacağı çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin gereği olduğunu, 10. maddede açıklandığı gibi bu özgürlüğe yapılan sınırlamaların her halde dar yorumlanması gerektiğini ve herhangi bir sınırlama gereksiniminin ikna edici bir biçimde ortaya koyulması gerektiğini,…” ifade etmektedir.
Somut olaya gelince, davalı tarafından paylaşımın yapıldığı tarihlerde kamuoyuna dava dışı—- bünyesindeki yurtta kalan öğretmen tarafından çocuklara cinsel saldırı niteliği taşıyan eylemlerin yazılı ve görsel basında ve sosyal medyada uzun süre yer aldığı, toplumun çok büyük kesiminden tepki aldığı, eylemin çocuğa karşı yapılmış olmasının ayrıca toplumda bir infial duygusu yarattığı, her ne kadar bu suç sayılan eylemin vakıfla beraber anılması doğru değil ise de toplum psikolojisinde — sert eleştirilerin de yapıldığı malumdur. Davalının davacı şirketin abonesi olduğu anlaşılmaktadır. —- taahhüdüm bugün bitiyor. Çocuk tacizcisi ———-‘ ifadesi tartışmasız küfür ve hakaret anlamına gelmediği, ücretini vererek kullandığı taahhüdününü sona erdirdiği ve davacı … destek verildiği için eleştirerek protesto ettiği anlaşılmaktadır. Davacı şirket bünyesine bizzat tacizci ve benzer anlama gelen ifade de bulunulmadığı , destekçi denilerek eleştirildiği ve taahhüdün tepki niteliğinde sonlandırıldığı anlaşılmaktadır. Davacı vekili dilekçesinde müvekkili aleyhine karalama kampanyasına dönüşme iddiası ise birbirinden bağımsız çok sayıdaki abonenin eleştiri niteliğindeki sosyal tepki olduğu, bir araya gelinerek bir kampanya olduğu yönünde veri yoktur. AİHM de yakın tarihteki kararlarında büyük ve halka açık şirketlerin kabul edilebilir eleştiri sınırlarını daha geniş olduğunu belirtmiştir. Davalının sosyal paylaşım sitesinde davacı ile ilgili ifadeleri kişisel değer yargısı niteliğinde olup, bu nitelikte olmayıp hoşa gitmeyen, sarsıcı hatta rahatsız edici olanları dahi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin10. maddesi, Anayasa 26. maddesi uyarınca ifade ve düşünce özgürlüğü kapsamında korunması gerektiğinden, kişisel değer yargısı niteliğindeki beyanların eleştiri sınırlarında kaldığı kanaati oluştuğundan yasal koşulları oluşmayan manevi tazminat isteminin reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar harcı 44.40-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 29,20-TL harcın mahsubu ile bakiye 15,20-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-)Davanın reddedilen bölümü için karar tarihindi geçerli Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10. ve 13. maddeleri uyarınca takdir edilen 2.725,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333. Maddesi gereği ilgili tarafa iadesine,
Dair; davacı vekili ve davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.