Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/198 E. 2021/1040 K. 10.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2018/198 Esas
KARAR NO:2021/1040
DAVA:Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)-istirdat
DAVA TARİHİ:16/02/2018
KARAR TARİHİ:10/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafın, ——- sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü takip yolu ile müvekkili aleyhine takip başlatmış olduğunu, müvekkilinin davalı tarafa hiçbir borcu bulunmamakta olduğunu, davacı müvekkilinin, ticari faaliyetlerine devam ederken kendisi aleyhine,—- Esas sayılı dosyası ile —– miktarlı bono ile kambiyo senedine özgü takip yolu ile takip başlatıldığını öğrenmiş olduğunu, kendisine karşı sözü edilen takibin başlatıldığını öğrenen müvekkilinin, takibe konu senedi ödeme emri ekinde gönderilen fotokopi üzerinden incelemiş olduğunu ve senedin hiçbir şekilde müvekkili tarafından doldurulmayan çok eski bir senet olduğunu tespit etmiş olduklarını, müvekkili ile davalı arasında hiçbir ticari ilişki bulunmamakta olduğunu, aralarında hiçbir alım/satım işlemi, hizmet alışverişi olmadığı gibi müvekkilinin davalıdan borç para da almamış olduğunu, ilgili senedin nasıl ve ne şekilde davalının eline geçtiği konusunda müvekkili tarafından yapılan araştırmada ortaya tek bir sonuç çıkmamış olduğunu, hiçbir şekilde borcu ve senedi kabul etmemekle birlikte —- yıllarında müvekkili ile şüphelinin —–ve işyerinde işçi olarak çalışan kardeşi —— olduğunu, aynı işyerinde bulunurken, müvekkilinin her tacirin yapmış olduğu gibi ticari hayattaki acil işlemlerinde ihtiyaçlarını karşılayabilmek üzere şirket kasasında imzalı fakat üzeri boş senetler bırakmakta olduğunu, davalının oğullarının bu senelerden birini, haksız ve hukuksuz biçimde ele geçirip, hukukun korumadığı biçimde davalıya ulaştırmış olabileceği aşikar olduğunu, görüleceği üzere senedin —-yıllarda kullanılabilmesi amacı ile ödeme gününde bulunan — sonra tahrifat yapılarak —- yapılmış olduğunu, yani —— olduğunu, müvekkilinin bunu onaylayan hiçbir parafı yahut imzası da bulunmamakta olduğunu, yapılacak araştırma neticesinde ilgili senedin müvekkilim tarafından doldurulmadığının anlaşılacağını, senedin miktar kısmında da oynama olabileceği ve senedin rızası dışında alınarak hukuksuzca işleme konulduğunun ortaya çıkacağını, sözde alacak iddiasına konu senet, davacı müvekkilin kasasından rızası hilafına çıkarılan bir senet olduğunu ve dilekçesinde belirttiği diğer nedenlerle; davalı aleyhine açtıkları menfi tespit davalarının kabulüne, davacı müvekkili ile davalı arasında hiçbir ticari ve borçlandırıcı ilişki olmadığından davalının hukuk dışı olarak senedi ele geçirmek suretiyle senedi doldurarak yapmış olduğu takip miktarı bakımından herhangi bir borcunun olmadığının tespitine, borcun varlığını kabul etmemekle birlikte varsa bu borcun zamanaşımına uğraması sebebi ile zamanaşımından davalarının kabulüne, müvekkillerinin böyle bir senet vermemiş ve doldurmamış olmasından ve ilgili senedin müvekkilinin rızası dışında üçüncü kişiler eline geçmiş olduğundan haksız ve kötüniyetli olarak takibe konulan senedin iptaline, davalının kötü niyetli olması sebebiyle %20′ den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine, yargılama harç ve giderleri ile ücret-i vekâletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın dava dilekçelerinde davalarının temelini müvekkilleri ile hiçbir alışverişinin olmadığına yönelik olduğunu, ancak davacının bu iddialarını ispatlamaya yönelik en ufak bir delil dahi ibraz edilmediğini, müvekkillerinin kötüniyetli hamil olduğu iddiasının haksız davasına dayanak bulmaya çalıştığının anlaşılmakta olduğunu, gerek icra hukuk mahkemesinde ikame ettiği borca itiraz davasında ve gerekse huzurdaki dava dilekçelerinde inkar edemediği tek gerçeğin ise dava konusu bono altındaki imzanın kendisine ait olduğu gerçeği olduğunu, öncelikle davaya konu olan evrakın TTK anlamında imzası davacıdan sadır Kambiyo senedi vasfı taşıyan bir belge olduğunu, sunulan —– kararından da anlaşılacağı üzere —–dayanağı olan evrakın —- incelenmiş ve kambiyo evrakı niteliğinde herhangi bir noksanlık tespit edilmediğinden ihtiyati haciz taleplerinin dahi kabul edilmemiş olduğunu, aynı şekilde alınan ihtiyati haciz kararının da —– infaz edilmiş olduğunu, bu itibarla borçlu tarafın takibe dayanak belgenin kambiyo senedi niteliğine yönelik itirazları yersiz ve hukuki mesnetten yoksun olduğunu, davacı borçlunun yazılı belge de ileri sürememiş olduğunu, dava konusu olayda tanık deliline dayanılamayacağı gibi davacının tanık deliline de kesinlikle muvafakalerinin olmadığını ve dilekçesinde belirttiği diğer nedenlerle davanın reddini savunmuştur.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibariyle bonondan kaynaklanan menfi tespit, ardından icra tehdidi altında ödeme nedeniyle istirdat istemine ilişkindir.
Davaya konu —– bedelli bono nedeniyle takip başlatılmış, davacı tarafından bahse konu bononun yazı ve rakam kısmının boş ve imzalı bir şekilde saklandığı ve kasasında muhafaza edildiği, davalının eline geçtiği, davalıya kesinlikle borcunun olmadığı senedi kabul etmediği bildirilerek menfi tespit talep edilmiş, yargılama sırasında borcun icra tehdidi altına ödenmek zorunda kalınması nedeniyle dava istirdat davasına dönmüştür.
—- vade tarihli —- ettiği bono nedeniyle takibe geçildiği anlaşılmıştır.
Bonoda şekil şartları — maddesinde sayılmıştır. —- Zorunlu şartlardan biri eksik olduğu takdirde, senedin bono niteliği kaybolur. Bunlardan vade ve ödeme yeri esaslı şekil şartlarından değildir.
Davacı taraf kendi kasasında mevcut olan boş senedin yazı ve rakam kısmının boş olarak davalının eline geçtiği herhangi bir şekilde davalıya borcunun olmadığını bildirmesi nedeniyle ispat yükü davacıya aittir.
—– göre bonolarda da uygulama olanağı bulunan aynı Kanun’un 680. maddesi uyarınca açık bono düzenlemesinin mümkün olduğu, bu durumda senet tedavüle çıktığında tüm unsurlarının bulunmasının zorunlu olduğunu, görünüşe itimat prensibi gereği boş bono veren borçlunun sonuçlarına katlanması gerektiği, uyuşmazlık konusu senette —-belirtilen tüm yasal zorunlu unsurlar bulunduğundan senedin bono vasfında olduğu, bedelsizlik def’inin şahsi def’i olup —- maddesi uyarınca yazılı delille ispatı gerektiği, senette yazı tayininin teknik olarak mümkün olmadığı gibi bu yönde bir inceleme yapılmasının da senedin kambiyo vasfını etkilemeyeceği, davacıların iddialarını yazılı delille kanıtlayamadığı ve yemin deliline de dayanmadığı, davacıların sahtecilik ve dolandırıcılık sonucu senedin ele geçirildiği iddiası ile ilgili olarak başlatılan soruşturma sonunda verilen takipsizlik kararı verildiği , davacının bu yöndeki iddiasının da ispatlanamadığı belirtilmiştir.——
Davacı tarafından —- dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik nedeniyle—- tarihinde suç duyurusunda bulunulmuş, ancak — soruşturma numarası, — karar numarası, —- kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir.
Senede karşı senetle ispat kuralının istisnasını oluşturacak bir hukuki durum bulunmadığından, imza da inkar edilmediğinden, davacının senedin bedelsizliğini ancak yazılı delille ispatı mümkün olmaktadır. Davacı yazı ve rakam kısmı boş olan senedin davalının eline geçtiğini, davalıya borcunun olmadığını belirtmiş ise de; HMK 200 ve devamı maddeleri uyarınca ispat yükü kendisinde olduğu, davasını senede karşı senetle ispat edemediği ,davacı tarafa yemin hakkı hatırlatılmasına rağmen yemin teklif etmek istemediği ve davasını ispat edemediğinden açılan davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İspat edilemeyen davanın REDDİNE
2- Davalının kötü niyet tazminat talebinin şartları oluşmadığından REDDİNE
3-Karar harcı 59,30-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 10.296,46 TL harcın mahsubu ile artan 10.237,16-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halide davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli …Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 47.196,25-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
İlişkin olarak taraf vekillerinin vekilinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde ——– Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 10/11/2021