Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/164 E. 2021/553 K. 01.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/164 Esas
KARAR NO : 2021/553

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/03/2014
KARAR TARİHİ : 01/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının —- ürünlerinin satışı ile uğraştığını, bu kapsamda davalıya — sattığını, iki adet fatura keşide ettiğini, davalı şirketin takip tarihi itibariyle— bulunduğunu, bu borç kapsamında davalı aleyhine takip yaptıklarını, davalı borçlu itiraz dilekçesi ile 40.880,00 TL’yi kabul ederek bu miktarı avukatlık ücretleri ile birlikte ödediğini, icra takibinin 74.523,26 Tl’lik kısmına itiraz ederek takibin durmasına sebep olduğunu, itiraz dilekçesinde —- sunamadığını, faturaların miktarlarının fazla tutulmadığını, davalının faturaları—- ettiğini belirterek itirazın iptali ile takibin devamına ve davalının inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının 34.523,26 TL fazla fatura kestiğini,—–yapılması hususunda tarafların anlaştıklarını, ancak işin bu malzemelerden yapılmadığını, icra takibinden önce davacıya 40.00,00 TL ödeme yapıldığını, bu miktarın mahsup edilmeden icra takibine başlanıldığını, davacının yaptığı işi bitirmediğini, — yapmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle,—- esas sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67. maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
Davanın geçirmiş olduğu safahat incelendiğinde, davanın mahkememiz— sayılı kararı ile ”..Davalı tarafça dosyaya sunulan ödeme belgelerinden, —– imzasını taşımakta — nakit ödeme aldım meşruhatı —- kartviziti arkasına yazılıp imzalanmıştır. Davacı yüklenici,— kendi yetkilisi ve temsilcisi olmadığını ileri sürmektedir. Adı geçen şahıs ——getirtilen —— söz konusu makbuz ve ödeme belgelerinin düzenlendiği tarihlerde davacının yanında sigortalı olarak çalışan işçisi olduğu görülmekte ise de; yetkili temsilcisi ya da vekili olduğuna dair bir kayıt ve belge olmadığı gibi davacının ödemelerin bu şahsa yapılmasına dair davalıya verdiği yazılı bir talimat da bulunmamaktadır.
6098 sayılı TBK’nın 40. maddesi hükmünce yetkili bir temsilci tarafından bir başkası adına ve hesabına yapılan hukuki işlemin sonuçları doğrudan doğruya temsil olunanı —- ise de; temsilcinin yetkili olmaması halinde yapılan işlem temsil olunanı bağlamayacaktır. Ancak yetkili bir temsilci tarafından yapılmamış olsa dahi yapılan işlem temsil olunanı bağlaması aynı Yasa’nın 46. maddesi koşulların gerçekleşmesi halinde mümkündür. Buna göre TBK’nın 46/I. fıkrası gereğince yetkili olmayan temsilcinin yaptığı hukuki işlemin temsil olunan tarafından benimsenmesi ya da onanması halinde temsil olunanı bağlayacaktır. Mahkemece yetkili temsilci olmayan —- yaptığı benzer işlemlerin davacı yüklenici, temsil olunan tarafından benimsenip onandığı hususunda herhangi bir inceleme yapılmamıştır.
İcra İflas Kanunu’nun 67/II. fıkrası uyarınca itirazın iptâli davalarında alacaklının kötüniyet tazminatı ile sorumlu tutulabilmesi için takibinde haksız olması yeterli olmayıp kötüniyetli olduğunun da kanıtlanması zorunludur. Az yukarıda açıklandığı üzere ——– yapılan ödemelerin davacı alacağından düşülüp düşülmeyeceği hususu kesin olmayıp araştırmayı gerektirdiği ve yapılan ödeme davacı yükleniciye doğrudan yapılmamış olması sebebiyle davacının bu miktarı düşmeksizin icra takibinde bulunmasında kötüniyetten söz edilemeyeceğinden davacının kötüniyet tazminatı ile sorumlu tutulması da mümkün değildir.
Öte yandan hüküm bölümünün 1. madde 3. fıkrasında davadan ve takipten sonra yapılan ödemelerin yapıldıkları tarihler ve miktarları belirtilerek 6098 TBK’nın 100. maddesi gereğince icra müdürlüğünce infaz aşamasında dikkate alınmasına şeklinde karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde infazı mümkün olmayacak şekilde mahsup kararı verilmiştir.
Bu durumda mahkemece davacıya sözleşme konusu işin yapıldığı 2013 ve 2014 yıllarına ait ticari defter, kayıt ve belgeleri ibraz ettirilip ödeme makbuz ve belgelerinin düzenlendiği tarihlerde davacının sigortalı işçisi olan dava dışı —— yaptığı bedel tahsili işlemleri ve yetkili temsilci gibi hareket ederek yaptığı işlemlere davacı yüklenicinin TBK’nın 46/I. maddesi uyarınca—- onay verip vermediği, benimseyip benimsemediği konusunda uzman mali müşavir bilirkişiden denetime elverişli ve gerekçeli rapor alınıp sonucuna göre takipten önceki tarihi taşıyan bu ödemelerin davacı alacağından düşülmesi gerekip gerekmediği değerlendirilip davanın sonuçlandırılması, davacının kötüniyetli takipte bulunduğu kanıtlanamadığı ve dava dışı —– ödemelerin alacaktan mahsubunun gerekip gerekmediği yargılama sonucu belirleneceğinden davacının kötüniyet tazminatı ile sorumlu tutulmaması ve icra takibinden sonra yapılan ödemelerin tarih ve miktarları infazı mümkün olacak şekilde hüküm fıkrasında gösterilip TBK’nın 100. maddesi gereğince icra müdürlüğünce infaz aşamasında dikkate alınması şeklinde hüküm kurulması gerekirken bu hususlar dikkate alınmadan eksik inceleme ve yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bozulması uygun görülmüştür. ” şeklinde gerekçe ile kararın bozulduğu, dosyanın mahkememizin —– numarasına kaydının yapılmış olduğu görüldü.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda yazılı yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış, bilirkişi raporu alınmış, yargılama sırasında 20/04/2021 tarihli duruşmada 7251 Sayılı Yasanın 58. maddesi ile TTK’nın 4/2 maddesinde yapılan değişiklik neticesinde yargılamaya basit yargılama usulüne geçilerek dava sonuçlandırılmıştır.
Bozulma öncesi esası —– esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; 10/02/2014 tarihinde başlatılan takibin alacaklısının … borçlusunun—–yönelik genel haciz yoluyla yapılan icra takibi olduğu; ödeme emrinin borçluya 25/02/2014 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu tarafından 03/03/2014 tarihinde müdürlüğün dosyasındaki asıl alacağa, faizine ve oranına, vekalet ücretine, yargılama gideri, harç ve masraflara tüm ferileri ile birlikte dosya borca itiraz edildiği, dilekçenin davacı tarafa tebliğine ilişkin dosya kapsamında bilgi ve belge bulunmadığı, davanın 11/03/2014 tarihinde 74.523,26-TL asıl alacak üzerinden açıldığı anlaşılmıştır.
Bilirkişi Mali Müşavir — tarihli kök raporda özetle; Davacı çalışanı dava dışı—-yaptığı iddia edilen tahsilatın, hem davalının hem de davacının ticari defterlerine kaydetmediği ve davacının alacağından, davalının da borcundan mahsup etmediği, başka bir ifade ile bahse konu makbuzların tarafların kayıtlarında mevcut olmadığı, davalı yanın sunduğu dosyada mübrez —tarihli takipten önce kendi ticari defterlerine kaydetmediğinin ticari defterlerden çıkartılan cari hesap özetinden tespit edildiği, davalının bahse konu makbuzları davacıya olan borcundan mahsup etmediğinin dosyadaki belgelerden anlaşıldığı, Yargıtay ilamında incelenmesi istenen konuda, yani, dava dışı—- iddia olunan tahsilat işlemlerine takip tarihi itibarı ile davacının kaydi olarak — onay vermediği ve benimsemediğine ilişkinsonuç ve kanaatine varılmış olduğu görüldü.
Bilirkişi Mali Müşavir — tarafından düzenlenen — tarihli ek raporda özetle; Davacı yanııı sunduğu ticari defterlerin TTK hükümlerine göre gerekli açılış ve kapanış onayına sahip olduğu, davacı ticari defterlerinin olup olmadığı hususunun mahkeme takdrinde bulunduğu, davalı yanın sunduğu ticari defterlerin TTK hükümlerine göre gerekli açılış ve kapanış onayına sahip olduğu, davalı ticari defterlerinin HMK 222’ye göre delil niteliğinde olup olmadığı hususunun mahkemenizin takdirinde bulunduğu, davacı yanın ek incelemede sunduğu cari hesap ekstresine göre davalı yandan takip tarihi itibarı ile kaydi olarak 115.409,09 TL alacaklı göründüğü, davalı yanın ticari defterlerinde, davacı yana takip tarihi itibarı ile kaydi olarak 75.409,07 TL borçlu göründüğü, tarafların ticari defterlerindeki borç/alacak farkının; 2014 yılı açılış bakiyelerinin birbiri ile örtüşmemesinden kaynaklandığı, bahse konu farkın tespit edilebilmesi için —– bu hususun geçmişten gelen bir fark da olabileceği, davacı ve davalı yanın kök rapora yaptıkları itirazların ise kök rapordaki görüşlerimizi değiştirecek nitelikte olmadığı, dolayısı ile bir önceki raporda belirtilen tüm kanaatlerin korunduğuna ilişkin sonuç ve kanaatlerini bildirir rapor sunmuş oldukları görüldü.
Mahkememizce yapılan incelemede dosyada mübrez bilirkişi raporunda Yargıtay bozma ilamı gereği inceleme yapılmadığından dosyanın başka bir bilirkişi heyetine tevdine karar verilmiş olup bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 05/01/2021 tarihli kök raporda özetle; Davalı savunma belgelerinde tahsilatı teslim alan —- davacı ticari defterlerinde onun adına başkaca tahsilat işlemleri yaptığının görüldüğü; bu durumun temsile delalet ettiği sonucunun Mahkemece benimsenmesi halinde takip tarihi itibarıyla itiraza uğrayan kısım yönünden davacının isteyebileceği asıl alacak tutarının 44.523,26 TL olacağı; dava dışı—- davacıyı temsilen yaptığı diğer işlemlerin işbu davalı yönünden temsil ve icazet sonucunu doğurmayacağı esasının benimsenmesi halinde ise takip tarihi itibarıyla asıl alacak tutarının 74.523,26 TL olacağı; davacının asıl alacağına takip tarihinden itibaren talebi gibi %11,75 avans faizi yürütülmesini isteyebileceği; davalının takip dosyasında itiraz etmeyip benimsediği 40.885,81 TL için ferileriyle birlikte ödediği 47.800,00 TL’nin ise huzurdaki itirazın iptaline ilişkin nizaya dahil olmadığından üzerinde durulmasına gerek kalmadığına ilişkin sonuç ve kanaatlerini bildirir rapor sunmuş oldukları görüldü.
Tüm dosya kapsamı, denetime elverişli 05/11/2021 tarihli bilirkişi raporu, toplanan deliller hep birlikte değerlendirildiğinde, davacı tarafından davalı—- bedelli iki adet faturanın düzenlendiği, davalı şirketin faturaya konu malların teslim edilmediğini iddia etmediği, sevk irsaliyelerinde davalı şirketin kaşe imzasının da bulunduğu, ayrıca davalı şirket kayıtlarında faturaların ticari defterlere işlendiği, davalı şirketin faturanın fazla hesaplandığını iddia ettiği, davacının 115.409,07-TL üzerinden davalı aleyhine takip başlattığı, davalının 40.885,01-TL yi kabul ettiği, kalan 74.523,26-TL yönünden borca itiraz ettiği, Yargıtay bozma ilamında da belirtildiği üzere davalı tarafça dosyaya sunulan ödeme belgelerinden—–meşruhatı yazılı olup dava dışı —- tarihli diğer ödeme belgesinde —– nakit ödeme aldım meşruhatı —- arkasına yazılıp imzalandığı, her ne kadar davacı taraf dava dışı —- kendi yetkilisi ve temsilcisi olmadığını ileri sürmekte ise de — getirtilen —konusu makbuz ve ödeme belgelerinin düzenlendiği tarihlerde dava dışı — davacının yanında sigortalı olarak çalışan işçisi olduğu, yine hükme esas alınan 05/01/2021 tarihli bilirkişi raporunda da belirtilen şekilde dava dışı şahsın davacının banka hesaplarından 2014 yılı içerisinde para çektiği, paraları davacıya teslim ettiği, bu durumun temsile delalet ettiği, dava dışı şahsın yaptığı işlemlerin temsil olunan davacıyı bağlayacağı, zira benzer işlemlerde davacı tarafça dava dışı şahsın yaptığı işlemlere icazet verildiği anlaşıldığından davacının takip tarihi itibariyle 74.523,26-TL-30.000,00-TL = 44.523,26-TL alacağı olacağı değerlendirilerek davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
-Davalının—- esas sayılı icra dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin 44.523,26-TL asıl alacak üzerinden aynen devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
-Hükmedilen asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
-Davalının kötü niyet tazminatı talebinin şartları oluşmadığından reddine,
-Takip tarihinden sonra yapılan 40.885,00-TL lik ödemenin icra müdürlüğünce infaz aşamasında dikkate alınmasına,
2-Karar harcı 3.041,39TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 695,65-TL harcın mahsubu ile bakiye 2.345,74-TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3-Davacı tarafça yatırılan 695,65-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından tarafından yapılan 25,20-TL başvuru harcı, 316,2‬0-TL tebligat ve müzekkere gideri, 2.050‬,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.391,4‬0-TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 1.428,72-TL sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 746,00-TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 300,31-TL sinin davacı taraftan tahsili ile davalı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davalı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli——nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli—göre belirlenen 4.500,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair; davacı vekili ve davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 günlük yasal süre içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.