Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/160 E. 2021/1013 K. 04.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/160 Esas
KARAR NO: 2021/1013
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/02/2018
KARAR TARİHİ: 04/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında imzalanmış olan — göre; müvekkil —, davalının taşeronu olarak —– projesi otoparkının yüzeyinin düzeltilmesi ve onarım işlerinin yapılması hususunda anlaşmış olduklarını, imza edilen sözleşme sonrasında, müvekkil şirketin sözleşmede yüklendiği tüm edimlerini eksiksiz yerine getirmiş olmasına karşılı, bakiye kalanı —müvekkiline ödenmemiş olduğunu, bunun üzerine davalı burçlu aleyhine —- dosyası ile ilamsız icca takibi başlatılmış ise de davalının takibe süresi içinde, haksız olarak itiraz ettiğinden takibin durmuş olduğun belirterek, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla —– ile açılan icra takibine, davalı tarafından yapılan haksız itirazın iptali ile takibin devamına, %20’dan aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafıntaraflar arasında akdedilen eser sözleşmesi kapsamında yerine getirmesi gereken tüm işleri eksik ve ayıplı ifa etmiş olduğunu, davacı tarafın işin görülmesi için yeterli teknik ve donanıma sahip personel istihdam etmemiş, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı hareket etmiş olduğunu, davacı tarafın kendisine işin görülmesi için verilen malzemeleri ziyan etmiş, artan malzemeyi de teslim etmemiş olup, bu husustaki dava haklarını saklı tuttuklarını, davacı tarafın hiçbir şekilde hakediş hazırlamadığını, fatura sunmadlığını, iş teslimi mutabakatı yapılmadığını, buna rağmen müvekkili firmanın bir takım ödemeler yapmış olduğunu ve davacı firmanın değil, müvekkili firmanın zarara uğramasından dolayı alacaklı olduğunu belirterek, haksız ve kötü niyetli davanın reddine, yargılama masraflarının ve vekâlet ücretinin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, davacı tarafından bakiye sözleşme alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın İİK 67 vd maddeleri gereğince iptali talebine ilişkindir.
Davacı, davalı ile aralarında —— otoparkının yüzeyinin düzeltilmesi ve onarım işleri için sözleşme düzenlendiğini, sözleşme kapsamında davacının edimini yerine getirdiğini, davalının sözleşme alacağının tamamını ödemediğini, eksik ödeme yaptığını, bakiye sözleşme alacağı için icra takibine geçildiğini, davalının haksız bir şekilde icra takibine itiraz ettiği, davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda yazılı yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, yargılama sırasında—- basit yargılama usulüne geçilmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış—celp edilerek dosya içerisine alınıp incelenmiş, — davalının tacir olup olmadığı sorulmuş, —- davalının esnaf kaydı bilgileri celp edilmiş, —davalının gerçek kişi ticari işletme kaydı bilgileri celp edilmiş, —tarihli bilirkişi heyet raporu, — tarihli bilirkişi heyeti raporu alınmış ve dava sonuçlandırılmıştır.
— tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle, “…Taraflar arasında eser sözleşmesi bulunduğu, davacı tarafın sözleşine bedelini talep ettiği, davalının ise ayıplı imalat nedeniyle bedel ödeme borcunu ifa etmediği, Teknik incelemede eserin ayıplı imal edildiği tespit edilmiş olsa da davalının gözden geçirme ve bildirim külfetlerini süresi içinde yerine getirmiş olduğunun ispata muhtaç olduğu, yine davalmın vermiş olduğu malzemelerin ziyan olduğu yönündeki iddiasının ispata muhtaç olduğu, bu gedenle davalının davacıya sözleşme bedelini ödemek zorunda olduğu…” yönünde görüşlerini bildirmişlerdir.
—- tarihli bilirkişi heyeti ek raporunda özetle, “…kök raporda varılmış olan sonuçları değiştirmeyi gerektirecek hususa rastlanmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır…” yönünde görüşlerini bildirmişlerdir.
— tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle, “…Ticari Defterlerinin Usulüne Uygun Tutulup Tutulmadığı Yönünden: Davacı şirketin, —— yıllına ilişkin ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin
T.T.K hükümlerine göre zamanında yapıldığı, yevmiye defterinin kapanış onayının
T.T.K hükümlerine göre zamanında yapılmadığı görülmüştür.
Davalı tarafın, ibraz ettiği—– işletme defteri, Yeni TTK’ ya göre işletme defteri,
ticari defter sayılmadığından. HMK 222 gereği delil teşkil etmeyeceği, kabul
edilmekle birlikte, takdirin Sayın Mahkemenindir.
Davalı şirketin —- yıllına ilişkin yevmiye defterinin açılış ve kapanış
tasdiklerinin T.T.K hükümlerine göre zamanında yapıldığı, —-
defteri incelemeye sunulmamıştır. Davacı Alacağı Yönünden:
Tarafların ticari defterinin incelemesinde davacı alacağı;
Davacının incelenen ticari defterlerinde, davalı adına yürütülen herhangi bir hesap
kodunun bulunmadığı. Her iki tarafın ticari defter kayıtlarında, davacının, davalıdan
herhangi bir alacağının bulunmadığı görülmüştür.
Davacı tarafça bakiye sözleşme alacağının, imalatın AYIPLI olarak tespiti halindeki
miktarı:
Dosyaya sunulmuş olan kök raporda; ‘’Sözleşmeye göre, ‘’Yüzeyin silim makinası ile silinerek
düzeltilmesi, yüzeydeki çatlak ve deliklerin tamir harcı ile onarılması’’ Ugulama
Safhalarından ilk yapılması gerekendir. İnceleme günü, kalkmış olan zemin kaplama
malzemesinin altındaki zemin betonunun yüzeyinin çok pürüzlü olmasının, çatlaklar
bulunmasının, davacı tarafından, —– düzeltilmesi,
yüzeydeki çatlak ve deliklerin tamir harcı ile onarılması’’ işinin fen ve sanat kurallarına aykırı
yapılmış olması olduğu kanaati oluşmuştur. Ancak yukarıda da açıklanmış olduğu gibi,
mevcut bozulmanın tamamının sebebinin, davacının zemin kaplaması işini ayıplı
yapmasından kaynaklanmadığı, otoparkın su almasının, yüzeydeki bozulmayı arttırmış
olduğu kanaati ile, davacının —yapmış olduğu işten —- nefaset kesintisi
yapılması gerektiği, davacının yapmış olduğu işin toplam bedelinin: —- olduğu kabulü ile hesaplama yapılması gerektiği hesap ve takdir edilmiştir.”
Belirtilmiştir.
Davacı tarafça bakiye sözleşme alacağının, eserin ayıpsız olarak teslim edilmiş olması
halindeki miktarı:
İşveren ——-
ve onarılması işinin, —- yapılacağı kararlaştırılmıştır.
Bu durumda sözleşme birim fiyatı ile davacı tarafça yapılmış imalat bedeli: —- yönünde görüşlerini bildirmişlerdir.
Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur —–
İspat yüküne ilişkin bu genel kural, itirazın iptali davaları için de geçerlidir. Yani, itirazın davalarında da ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Hemen belirtmek gerekir ki; eldeki dosyada davalıya, dava dilekçesi ve tensip zaptının —- tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, davalı vekili ise —– tarihinde süre uzatım dilekçesi verdiği, HMK.’nın 317/2 maddesi uyarınca basit yargılama usulüne bağlı işlerde cevap süresi dava dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren iki hafta olduğu, davalı ise yasal süresi geçtikten sonra süre uzatım talebinde bulunduğu anlaşılmaktadır.
Mahkememizce davalının süre uzatım talebinin kabulüne ilişkin —— tarihli ara karar verilmiş ise de; HMK’nın 317. maddesinin ikinci fıkrasında; “Cevap süresi, dava dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren iki haftadır. Ancak mahkeme durum ve koşullara göre cevap dilekçesinin bu süre içinde hazırlanmasının çok zor yahut imkansız olduğu durumlarda, yine bu süre zarfında mahkemeye başvuran davalıya, bir defaya mahsus ve iki haftayı geçmemek üzere ek bir süre verilebilir…” denilmektedir. Görüldüğü üzere ek süre talebi davalı tarafından cevap süresi içinde yapılmalıdır. Bu nedenle, Mahkememizce davalıya ek cevap süresi verilmiş olsa da, süre uzatım talebinin cevap verme süresinden sonra yapılmış olması nedeniyle verilen bu sürenin geçerliliği bulunmamakta olup, davalı tarafından sunulan —- tarihli dilekçesinin cevap dilekçesi olarak kabulü mümkün değildir. Davalının HMK 128. maddesi gereğince davacının, dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılması gerektiği anlaşılmış, yargılamaya bu tespit üzerinden devam edilmiştir. Ayrıca belirtmek gerekir ki, davalının davacı tarafından yapılan eserin ayıplı olduğuna ilişkin itirazları ve ayıp ihbar yükümlülüğü bir defi olup süresinde cevap dilekçesi sunmayan davalının bu iddialarının —- mahkemece resen dikkate alınması mümkün değildir. ——
Davalı tarafından yapılan kısmi ödemeler ve süresi geçtikten sonra sunulan cevap dilekçesi ve dosya kapsamındaki beyanları dikkate alındığında taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunduğu hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Dosyaya konu işin davacı tarafından yapıldığı davalı ve alınan — tarihli bilirkişi raporu ile sabit olduğu, her ne kadar davalı tarafından dava konusu sözleşme bedeli için —- ödeme yapıldığı beyan edilmiş ise de; davalı tarafça bu ödemenin sözleşmeye konu alacakla ilgili olduğunun ispat edilemediği, anılan senette davalının imzasının ve/veya cirosunun olmadığı, bu hususun davalının da kabulünde olduğu dikkate alınarak davalının ——çek ile ödeme yapıldığına ilişkin beyanlarına itibar edilmemiştir.
Davalı tarafça ayıp ihbar yükümlülüğünün yerine getirilmediği, cevap dilekçesinin süresinde olmaması sebebiyle ayıp iddialarının değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, alınan — tarihli bilirkişi raporu ile eksik iş niteliğinde bir işlemin olmadığı, taraf beyan ve itirazları dikkate alındığında dava konusu otoparktaki işlemin sözleşme gereğince davacı tarafından tamamının yapıldığı ve bedelinin sözleşme kapsamında — olduğu, davalı tarafından sadece —- kısmi ödeme yapıldığı, davacının bakiye alacak talebinin yerinde olduğu anlaşılmakla davanın kabulüne karar verilmiştir.
İtirazın iptali davalarında davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun itirazında haksız olması ve alacağın likit olması şarttır.—-Dosyaya konu alacağın yargılamayı gerektirmesi sebebiyle alacağın likit olmadığı anlaşıldığından, davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. —–
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE,
-Davalının —- sayılı takip dosyasına yapmış olduğu İTİRAZIN İPTALİ ile, —- asıl alacak ve takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi üzerinden takibin DEVAMINA,
2-Davacının şartları oluşmayan icra inkar tazminat talebinin REDDİNE,
3-Karar harcı 2.015,15-TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 356,29-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.658,86-TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
3-Davacı tarafça yatırılan 356,29-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 35,90-TL başvuru harcı, 5,20-TL vekalet harcı, 261,12-TL tebligat ve müzekkere gideri, 2.650,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.952,22-TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderleri bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden 24 Kasım 2020 tarihli 31314 sayılı resmi gazetede yayımlanan ve yürürlüğe giren/ karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. 13 maddesindeki esaslara göre belirlenen 4.425,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde ———– Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.04/11/2021