Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1413 E. 2019/1089 K. 08.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1413 Esas
KARAR NO : 2019/1089

DAVA : Alacak (Cari Hesap Veya Ticari Kredi Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 29/11/2018
KARAR TARİHİ : 08/10/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Cari Hesap Veya Ticari Kredi Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı taraf arasında süregelen ticari ilişki çerçevesinde mal alım satımına ilişkin olarak malın birim fiyatı döviz olarak belirlenmiş olduğunu, ödeme şeklinin de döviz olarak kararlaştırılmış olduğunu, Her ne kadar taraflar bu yönde karar kılmışsa da müvekkili şirkete ticari alım satım gereği yapılan ödemeler Türk Lirası üzerinden yapıldığından bedelin tahsil edildiği tarihte kur farkı oluşmakta olduğunu, bu kur farkı üzerinden ise müvekkili şirket tarafından kur farkı faturası tanzim edilmekte oluğunu, Nitekim söz konusu kur farkı faturaları bu zamana kadar davalı şirket tarafından herhangi bir itiraz sunulmaksızın ödenmiş olduğunu ve bu durum taraflar arasında hiçbir surette sorun teşkil etmemiş olduğunu, Kaldı ki taraflar ticari alım satım gereği ödemelerden kaynaklanan kur farkının fatura edilmesi hususunda da mutabık kalmış olduklarını, bu kapsamda ticari ilişki çerçevesinde yapılan işlere binaen müvekkili şirket tarafından düzenlenen kur farkı bedellerine ilişkin olarak; —– tarihli —- numaralı —- bedelli, —- tarihli—- numaralı—- bedelli, — tarihli —- numaralı 4.676,65 TL bedelli ve —- tarihli —— numaralı 1.752,32 TL bedelli fatura tanzim edilerek davalı şirkete gönderilmiş olduğunu, ancak davalı şirket tarafından söz konusu kur farkı faturalarına ilişkin herhangi bir ödeme yapılmadığını, müvekkili şirket ile yapılan görüşmelerde kur farkı faturalarının ödeneceği devamlı olarak ifade edilmiş olduğunu, aradaki ticari ilişkinin vermiş olduğu hatra binaen müvekkili şirket yetkililerinin iyiniyetil tutum sergileyerek hareket etmişse de gösterilen müsamaha davalı şirketin kötüniyetli hareket etmesine neden olduğunu, bu kapsamda davalı şirkete söz konusu fatura bedellerinin tahsili için Ankara —. Noterliği vasıtası ile—- yevmiye numaralı 19/10/2018 tarihli ihtarname keşide edilmiş olduğunu, ancak cevabi ihtarnamede tüm faturalara ve muhteviyatına itiraz etmiş olduklarını nitekim taşeron sözleşmesinde böyle bir hükmün mevcut olmadığını iddia etmiş olmalarına rağmen açıkça kendi söylemleri ile çelişki içine düşerek 22/09/2018 tarihli —— numaralı kur farkı faturasına ilişkin 10.653,61 tl bedeli 25/10/2018 tarihinde müvekkil şirket hesabına göndermiş olduklarını, diğer fatura bedellerinin ödenmemesi üzerine icra takibine geçtiklerini ve dilekçesinde belirttikleri diğer nedenlerle; davalı-borçlu tarafından yapılan işbu haksız ve mesnetsiz itirazın iptaline, icra takibinin devamına, davalı-borçlunun %20’dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın yaptığı itirazın haksız ve mesnetsiz olduğunu, ikame edilen huzurdaki dava ticaret mahkemesi nezdinde ikame edildiğinden Müvekkil Şirket ile Davacı Şirket arasında 08.12.2017 tarihinde “Taşeronluk Sözleşmesi” (“Sözleşme”) akdedilmiş olup; (Ek-1: Taşeronluk Sözleşmesi) söz konusu Sözleşme’nin 9. maddesinde ihtilaf halinde tahkim yoluna gidileceğinin öngörüldüğünü, bu sebeple , HMK’nın 413. maddesi uyarınca tahkim itirazında bulunuyor ve haksız ve hukuka aykırı davanın öncelikle usulden reddini talep ettiklerini, davacı ile Müvekkil Şirket uyuşmazlığa konu kur farkı bedellerine ilişkin herhangi bir mutabakata varmamış olduklarını, Nitekim Davacı ile Müvekkil Şirket arasında kur farkı bedellerinin tahsiline ilişkin yazılı veya sözlü bir sözleşme de hiçbir zaman akdedilmediği gibi davaya konu ticari ilişkiler bakımından da kur farklarının ödenmesi konusunda hiçbir zaman bir teamül meydana gelmemiş olduğunu, Düzenlenen faturaların davacı tarafından tek yanlı düzenlenen faturalar olduğunu, alacağın varlığına dair delil olarak kabul edilmeyeceği gibi taraflar arasında kur farkı ödemesine ilişkin bir teamülün varlığını ortaya koymayacağını ve dilekçesinde belirttiği diğer nedenlerle; öncelikle Tahkim itirazımızın kabulüne ve davanın görev yönünden reddine, usule ilişkin itirazlarımızın kabul görmemesi halinde davanın esastan reddine, müvekkili Şirketin İstanbul Anadolu—–. İcra Müdürlüğü —– sayılı takibine yapmış itirazın kabulüne, davacının icra inkâr tazminatı hükmedilmesi talebinin reddine, Dava masrafları ve vekalet ücretinin Davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, taraflar arasında kurulan ticari ilişki kapsamında kur farkı alacağına ilişkin düzenlenen fatura dayanak gösterilmek suretiyle başlatılan icra takibine itirazın iptali davasıdır.
HMK.nun 116 (1) b maddesinde uyuşmazlığın tahkim yolu ile çözümlenmesi gerektiğine ilişkin itiraz ilk itiraz olarak düzenlenmiştir. Aynı yasanın 413.maddesinde ise tahkim sözleşmesinin hükümsüz, tesirsiz veya uygulanmasının imkansız olmaması halinde tahkim ilk itirazının kabul edileceği ve davanın usulden reddedilmesi gerektiği bildirilmiştir.
Davalı vekili süresi içerisinde tahkim ilk itirazında bulunmuş olup taraflar arasında imza edilen sözleşmenin 9.b. Maddesinde tahkim şartı öngörülmüş olup; söz konusu düzenlemede incelendiğinde sözleşmenin HMK 413 maddesi kapsamında uygulanabilir olduğu değerlendirilmiştir. Her ne kadar davacı vekili dilekçelerinde dava konusu alacağın sözleşmenin imza edilmesinden önce yine taraflar arasındaki eser sözleşmesine konu alacağa ilişkin kur farkı alacağı olduğunu belirtmiş ve bu iddiasını sözleşmenin Ek-1 ‘de yazılı not kısmına atfetmiş ise de taraflar arasında imza edildiği ihtilaf konusu olmayan 08/12/2017 Tarihli sözleşmenin 10.11. Maddesinde; “iş bu taşeronluk sözleşmesi proje ve işlerle ilişkili olarak taraflar arasında gerçekleştirilen anlaşmanın tamamını teşkil etmekte olup taraflar arasındaki tek anlaşmadır ve eski tüm anlaşma ve sözleşmelerin yerini almaktadır…” hükmü düzenlemesine istinaden söz konusu sözleşmenin daha önce imza edilen pano imalatı işini de kapsadığı kabul edilmiştir. Kaldı ki sözleşmenin 3. Nolu ekinde de “taşeron mühendisilik Hizmetleri kapsamı” düzenlenmiş olup bu kapsamda pano imalatı işinin sözleşme kapsamında kaldığı açıkça belirtilmiştir. Bu itibarla davacının söz konusu alacağın sözleşme kapsamında olmadığı yönündeki iddiasına itibar edilmemiştir.
Sonuç olarak, tarafların 08/12/2017 tarihli taşeron sözlemesi ile aralarındaki uyuşmazlığı tahkim yolu ile çözümleneceğini kararlaştırdıkları, sözleşmenin içeriğine göre tahkim sözleşmesinin hükümsüz, tesirsiz ve uygulanmasının imkansız olması halinin söz konusu olmadığı, davalı tarafın yasal süre içinde tahkim ilk itirazında bulunduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın tahkim yolu ile çözülmesinin zorunlu olduğu anlaşılmakla davanın tahkim ilk itirazı nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın HMK.nun 116 (1) b maddesinin yollaması ile HMK.nun 413 (1) maddesi uyarınca usulden reddine,
2-Karar harcı 44,40-TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile artan 8,50-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halide davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli ..—-. deki esaslara göre belirlenen 2.725,00 -TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde ilgili tarafa iadesine,
İlişkin olarak taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.