Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1357 E. 2023/24 K. 17.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1357 ESAS
KARAR NO : 2023/24

DAVA : Menfi Tespit (Alım Satım)
DAVA TARİHİ : 21/11/2018
KARAR TARİHİ : 17/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Alım Satım) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “Müvekkili şirket ile davalı şirket arasında —- Sözleşmesi” düzenlendiğini ve işbu sözleşme uyarınca— konusunda——- olarak anlaşıldığını, anlaşma tarihinde de davalı tarafa;—- tutarlı——numaralı ve —– vade tarihli—- çekleri avans olarak ödeme yerine teslim edildiğini, ancak davalı taraftan sözleşme tarihinden itibaren yalnızca 4 defa beton alınabildiğini, bu betonların tutarının da —– olduğunu, Davalı şirketten en son — tarihinde —yapılabildiğini, bu tarihten sonra hiçbir sipariş taleplerinin yerine getirilmediğini, Müvekkil şirketin hali hazırda vermiş olduğu avans çekler bakımından (davalıdan yalnızca —- tutarınca mal alabildiğinden) toplamda — çek verildiği göz önünde bulundurulduğunda bu çekler bakımından davalının 83.036.68-TL borcu bulunduğunu, Bir başka deyişle davalı tarafından —-teslim edilmediğini, bu süreçte —- mal teslimi yapıldığından —– numaralı çekin ödemesi müvekkil şirketçe iyi niyetli olarak yerine getirildiğini, dolayısıyla diğer —– çek bakımından—– —–bakımından ise müvekkilin hiçbir borcu bulunmadığını, davalı tarafından sözleşme ile yüklenmiş olduğu edimler yerine getirilemediğinden müvekkil şirketin başka firmalardan — etmek zorunda kaldığını, brim fiyatlar bazında da zarara uğradığını, davalı şirketi siparişleri yerine getiremediğini, mal tedarik edemediği gibi avans olarak teslim edilen bahse konu çekleri de iade etmediğini,”—- çek bakımından —- numaralı çek bakımından —–yani tamamı tutarınca davacı müvekkil şirketin borçlu olmadığının tespitine, söz konusu çekler icraya konu edilmemiş olmasına rağmen, işbu dava sırasında dahi söz konusu çeklerin haksız yere icraya konu edilmesi mümkün olduğundan davacının mağduriyetinin ve davalı tarafın haksız kazanç elde etmesinin önlenmesi bakımından İİK madde 72/2 hükmü uyarınca takdir olunacak teminat mukabilinde İHTİYATİ TEDBİR KARARI verilmesine ve—- müzekkere yazılmasını, söz konusu çekler icra takibine konu edilmesi halinde en az %20 yararımıza kötüniyet tazminatına, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini” talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; “Müvekkili şirketin—- içerisinde olması nedeniyle aleyhinde ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceğini, müvekkil—— Esas sayılı dosyası ——- tarihinden başlamak üzere 3 ay süre ile geçici mühlet kararı verilmesine” şeklinde karar verildiğini, —— ihtiyati tedbir kararında “7101 sayılı kanunla değişik İİK’nun 288/1 maddesine göre geçici mühlet kesin mühletin sonuçlarını doğuracağından İİK’nun 294, 295, 296 ve 297 maddelerinin uygulanmasına, bu çerçevede mühlet içinde davacılar aleyhine 6183 sayılı AATUHK’na göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hangi nedene dayanırsa dayansın her türlü ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz, İİK’nu 89 dahil olmak üzere ve muhafaza işlemleri de dahil tüm takip işlemlerinin yapılmasının İhtiyati Tedbir Yolu ile Durdurulmasına,” karar verildiğini, —-tarihinde ise duruşma yapılmış—- yeniden duruşma yapılmıştır. —-tarihli duruşmada ise 45 günlük ek süre verilmiş olup geçici mühlet kararı uzatıldığını, geçici mühlet içerisindeyken müvekkil şirket aleyhine ihtiyati tedbir konulmasını önleyici küküm bulunması nedeniyle işbu tedbir kararının kaldırılmasının gerektiğini, Davacının iddiaları gerçeği yansıtmamakta olup işbu husus ticari defterlerin incelenmesi ile ortaya çıkacağını, Müvekkil şirket ile davacı arasında akdedilen sözleşmenin feshedildiği ve müvekkilin işbu sözleşme uyarınca edimini yerine getirmediği iddiası gerçeği yansıtmadığını, bu hususta davacının iddialarını kabul etmenin mümkün olmadığını, bu husus ticari defterlerin incelenmesi ile açıklığa kavuşturulacağını, davacının haksız ve hukuka aykırı taleplerinin reddi gerektiğini, ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına, davanın dava şartı yokluğundan usulden ve tümüyle reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini” talep ve iddia etmiştir.
Müdahale talebinde bulunan vekili müdahale dilekçesinde özetle; dava konusu —– bedelli çekin,——— sözleşmesi kapsamında——- tarihinde yapılan —- neticesinde iktisap olunduğunu, müvekkilinin çekin yetkili ve meşru hamili olduğunu, bu çeke yönelik davacı taleplerinin reddini istediklerini beyan etmiştir.

DELİLLERİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE;
Dava, kıymetli evraktan kaynaklı menfi tespit davasıdır.
Davacı, davalı ile aralarında ticari ilişki bulunduğunu, ticari ilişki kapsamında davalıdan hazır ——- davalıya ——– mahiyetinde bir kısım çekler verdiklerini, davalının——- ettiğini, bedelsiz kalan çekler yönünden borçlu olmadıklarının tespitini istemiş, davalı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda yazılı yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış, bilirkişi raporu alınmış, yasa değişikliği nedeniyle basit yargılama usulüne geçilerek dava sonuçlandırılmıştır.
Taraflar arasında —– imzalandığı hususu dosya kapsamında anlaşılmakla, ihtilafın söz konusu sözleşmeye ilişkin davacı tarafından davalıya verilen —– malların davalı tarafından davacıya tesliminin gerçekleşip gerçekleşmediği, çeklerin belirtilen tutarlarda bedelsiz kalıp kalmadığı, davacının davaya konu çekler yönünden davalıya borçlu olmadığının tespitini isteyip isteyemeyeceği noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
—- esas sayılı dosyasının yapılan incelemesinde; alacaklısının —–., borçlularının—-davacısı —–davalısı —- olduğu, takibin kaynağının—–bedelli —-seri nolu çek olduğu, toplam ——-senetlerine mahsus icra takibi başlatıldığı, dava konusu olan —- bedelli çek ile —– bedelli çeklerin karşılığının müdahil—– davacı tarafından ödendiği anlaşılmıştır.
Bilirkişi heyetinin raporuna göre; Dava konusu çeklerin dayanağı olan borcun kaynağını oluşturan ———- sözleşmesinde, ileri tarihli çek bedel ve vadelerinin açıkça belirtilmiş olmasının ve çek keşide tarihleri olarak yazılı olan tarihlerin arasında birer ay bulunmasına rağmen—– numaralarının ——-şeklinde —– —– olmasının çeklerin malların teslim anında keşide edilmediğini, önceden ileri tarihli düzenlendiğini gösterir nitelikte olduğu; sözleşme konusu malların davacıya her tesliminde davalı tarafından fatura düzenlenmiş olması karşısında bakiye kalan çek bedeli olan — bakımından fatura kesilmemiş olmasının, fatura kesilmeyen çek bedelleri karşılığı malın teslim edilmediğini gösterdiği; Davacı şirket defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, bu defterlere göre; Davacı şirketin ——defter kayıtları incelendiğinde davalı şirket ile ilgili olan ticari münasebet —- hesabında takip ettiği, davacı şirket tarafından davalı şirkete ——- Bankasına ait çek keşide ettiği, Davalı şirketin davacı şirkete 4 adet fatura düzenlediği ve bu faturaların toplam bedelinin —- olduğu, Taraflar arasındaki bu ticari işlemler sonucunda davacı—- yılı ticari defter kayıtlarına göre davacı şirketin davalı şirketten KAYDİ olarak —— tutarında ALACAKLI olduğu, davacı ticari defterlerinde davalı tarafından düzenlenen başkaca da bir faturaya rastlanmadığı; Davacı şirket tarafından —- olanının —- tarihinde ödendiği, Davacı şirketin dava dilekçesinde —– borcu olmadığını beyan etmişse de tarafımızdan yapılan incelemede davacı şirketin davalıya — bedelli 3 adet çek verdiği, bunun karşılığında ise davalıdan—— bedelli beton aldığı bu işlem sonucunda davalı şirketin davacı şirkete borcunun 83.036,68-TL kaldığı, oysa davacının borcu olmadığının tespitini istediği çek tutarlarının toplamının 100.000,00-TL olduğu” şeklindeki görüşlerini bildirdikleri anlaşılmıştır.
Davalı tarafın defter ve belgelerinin incelenmesi için ara kararlar oluşturulmuş, verilen kesin sürelere rağmen defter ve belgeler sunulmamış, yalnızca davacı tarafın defter ve belge incelemesi ile yetinilmiş, yapılan ihtar gereği davalı tarafın defter ve belgelerini sunmaktan kaçınmış sayıldığı anlaşılmıştır.
Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi).
İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkar ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun aslında bulunmadığını ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir. Ancak davalının alacağı kambiyo senedine dayanıyorsa ispat yükü yer değiştirerek senetten dolayı borçlu olmadığını iddia eden davacı tarafa düşer.—–
Usul hukukumuzda senede karşı senetle ispat zorunluluğu ilkesi kabul edilmiştir. Senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı def’i (savunma) olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler, HMK’nin 201.maddesinde düzenlenen miktardan az bir miktara ilişkin olsa bile tanıkla ispat olunamaz; ancak senet (kesin delil) ile ispat edilebilir.
Yargılama aşamasında taraflar arasındaki sözleşme sebebiyle verilen dava konusu çeklerin davalı tarafından tahsil edildiği anlaşılmıştır. Olayları anlatmak taraflara hukuki nitelendirme hakime aittir. (HUMK.m.76 ve 4.6.1958 tarih 15/6 sayılı——- Davacı tarafından menfi tespit talep edilmekte ise de; İİK 72/6 maddesi gereğince dava, istirdat davasına dönüşmüştür.
Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları, alınan bilirkişi raporları ve bütün deliller birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında —-imzalandığı, davalının defter ve belgelerini sunmaktan kaçındığı anlaşıldığından davacının defter ve belgelerinin incelenmesi ile yetinildiği, dava konusu çeklerin dayanağı olan borcun kaynağını oluşturan —- tarihli satış sözleşmesinde, ileri tarihli çek bedel ve vadelerinin açıkça belirtilmiş olmasının ve çek keşide tarihleri olarak yazılı olan tarihlerin arasında birer ay bulunmasına rağmen çek numaralarının —- şeklinde —- olmasının çeklerin malların teslim anında keşide edilmediğini, önceden ileri tarihli düzenlendiğini gösterir nitelikte olduğu; sözleşme konusu malların davacıya her tesliminde davalı tarafından fatura düzenlenmiş olması karşısında bakiye kalan çek bedeli olan 83.036,68-TL bakımından fatura kesilmemiş olmasının, fatura kesilmeyen çek bedelleri karşılığı malın teslim edilmediğini gösterdiği; davacı şirket defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, bu defterlere göre; davacı şirket tarafından davalı —- bedelli —– nolu—- ait çek keşide ettiği, davalı şirketin davacı şirkete 4 adet fatura düzenlediği ve bu faturaların toplam bedelinin— olduğu, Taraflar arasındaki bu ticari işlemler sonucunda 2018 yılı ticari defter kayıtlarına göre davacı şirketin davalı şirketten kaydi olarak 83.036,68-TL tutarında alacaklı olduğu, dava esnasında davacının çek bedellerini dava dışı müdahale —– davalıya bu çeklerin tamamı yönünden borcu kalmadığı değerlendirilmekle davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur:

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının KABULÜ İLE;
-Dava konusu — nolu çek” ile “—- nolu çek” yönünden borçlu olmadığının tespitine,
2-Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 5.672,24TL harcın, davacı tarafından yatırılan 1.418,06TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye ——- davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Davacı tarafından yatırılan 1.418,06TL harcın davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından tebligat, posta, müzekkere ve bilirkişi ücret gideri olarak sarf edilen 1.679,15TL yargılama giderinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
5-Kabul edilen dava yönünden — Ücret tarifesine göre davacı lehine takdir olunan— vekalet ücretinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
6-Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.