Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/132 E. 2021/704 K. 01.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/132 Esas
KARAR NO: 2021/704
DAVA: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 01/02/2018
KARAR TARİHİ: 01/07/2021
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;—– sayılı dosyasında bulunan takip dayanağı senette bulunan ciro şerhindeki imzanın ve ——- borcun müvekkiline ait olmadığının tespitine, icra takibinin durdurulması amacıyla ihtiyati tedbir kararı verilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin mermer satışı vb işler yapan bir firma olduğunu, ticaret yaptığı dava dışı üçüncü kişi olan ve senet üzerinde davacıdan sonra cirosu bulunan —- isimli kişiden alacağına karşılık senet aldığını, senet arkasında sıraylı —– bulunduğunu, müvekkili firmanın senet ödenmesi amacıyla ilgili firmaya başvurduğunu ve senet bedelinin ödenmediğini, borcun tahsili amacıyla —— dosyada başlatıldığını, takibin kesinleştirilerek işlemlere devam edildiğini, davacının icra dosyasına yönelik herhangi bir itirazının bulunmadığını, dava konusu senedin ciro yoluyla müvekkiline teslim edildiğini, müvekkilinden önceki cirantanın ise davacı olmadığını, müvekkilinin de diğer ciranta tarafından alacağına yönelik teslim edildiğini, bu nedenle cirantaların imzalarının gerçekten adı geçen kişilerce atılıp atılmadığını, gerçekten borçlu olup olmadıklarını bilmesi, öngörmesi ya da tespit etmesinin imkansız olduğunu belirterek davanın reddine, ihtiyati tedbir talebinin reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı aleyhine tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, kambiyo senedine dayalı (bono) menfi tespit talebine ilişkindir.
Davacı, davalı tarafından —— sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, dava konusu senet yönünden borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda yazılı yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle deliller toplanmış,——–sayılı takip dosyası celp edilmiş, senet aslı dosya içerisine alınıp incelenmiş, imza asılları bulunan evraklar mahkememiz yazı işleri kasasına alınmış, ——- müzekkere yazılarak tarafların —– celp edilmiş, ilgili kayıtlar dosya içine alınmış, dosya grafolog nitelikteki bilirkişiye dosyanın tevdi edilerek davaya konu belge aslı üzerindeki imzanın davacının eli ürünü olup olmadığı konusnuda rapor alınmış, yargılama sırasında —- tarihinde kabul edilen 7101 sayılı kanunun 61. maddesi ile 6102 sayılı T.T.K.’nın 4. maddesinin 2. fıkrasının değiştirilmesi sebebiyle basit yargılama usulüne geçilmiş ve dava sonuçlandırılmıştır.
Grafolog bilirkişi tarafından sunulan —– tarihli bilirkişi raporunda özetle “…inceleme konsu senedin arka yüzünde —-atfen atılmış ciro imzası iledavacı —–karşılaştırma imzalarıarasında imza incelemesinde kullanılan grafolojik ve kaligrafik tanı unsurları bakımından çok önemli farklılıklar saptandığından, söz konusu ciro imzasının, mevcut karşılaştırma imzalarına kıyasla davacı—— eli ürünü OLMADIĞI kanaatine varıldığı…” görüşüne varılmıştır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72.maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur ———–
İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran —— taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkar ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun aslında bulunmadığını ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir.
Usul hukukumuzda senede karşı senetle ispat zorunluluğu ilkesi kabul edilmiştir. Senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı def’i (savunma) olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler, HMK’nin 201.maddesinde düzenlenen miktardan az bir miktara ilişkin olsa bile tanıkla ispat olunamaz; ancak senet (kesin delil) ile ispat edilebilir.——–
Somut olayda; davacı/borçlu dava konusu bonodaki imzayı inkar etmektedir. Bu durumda senetteki ciro silsilesi dikkate alındığında davacının dava konusu senetteki imzanın kendisine ait olmadığını yöntemince ispat etmesi gerekmektedir. Dava konusu bono üzerindeki imzanın davacının eli ürünü olup olmadığının tespiti için dosya alanında uzman bilirkişiye tevdi edilerek rapor alınmış, ——-tarihli raporda dava konusu bonodaki imzanın davacının eli ürünü olmadığı belirtilmiştir.
Her ne kadar davalı, dava konusu bononun borcu karşılığında dava dışı/ciranta —— verildiğini, bononun kargo ile davacıya gönderildiğini beyan etmiş ise de; dosya kapsamındaki kargo cevabı açıkça dava konusu bononun gönderildiğinin belirtilmediği, bono bilgilerinin kargo yazı cevabında bulunmadığı, anılan gönderide dava konusu bononun bulunduğunun ispata muhtaç olduğu, davanın senede dayanması ve miktarı dikkate alındığında davalı iddialarının yazılı belgelerle ispatlanması gerektiği anlaşılmış, bu yöndeki davalı talep ve iddialarına itibar edilmemiştir.
Ayrıca davalı tarafından —– tarihli bilirkişi raporundaki imza tespit ve incelemelerinin yeterli olmadığı, davacının başka kurumlarda yer alan imza örneklerinin de toplanmasını —– yeniden imza incelemesi yapılmasını talep etmiş ise de; alınan bilirkişi raporunun denetime elverişli hüküm kurmaya yeterli olduğu, davalı tarafından sunulan —-tarihli delil dilekçesi toplanmasını istediği delilleri bildirdiği, —– tarihli dilekçesinde toplanmasını istediği deliller iddianın ve savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağına tabi olduğu dikkate alınmış, bu yöndeki davalı talep ve itirazlarına itibar edilmemiştir.
Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları, alınan bilirkişi raporu dikkate alındığında ispat yükü üzerinde olan davacının imza inkarını ispat etmesi sebebiyle, davacının borçlu olmadığına yönelik talebin kabulüne karar verilmiştir.
Menfi tespit davalarında 2004 sayılı İİK 72/IV ve 72/V maddeleri uyarınca tazminata hükmedilebilmesinin ön koşulu; gerek açılmış icra takibinin durdurulması gerekse icra veznesine yatan paranın alacaklıya ödenmemesi hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmiş ve bu kararın uygulanmış olmasıdır. ——- Ayrıca İİK 72/V maddesi kapsamında davacı/borçlu tarafından kötüniyet tazminatı talep edilebilmesi için davalı/alacaklı tarafından yapılan takibin haksız ve kötü niyetli olduğunun ispat edilmesi gerekmektedir. Eldeki dosya bakımından yukarıda belirtilen şartlar oluşmadığı anlaşılmakla, davacı tarafın kötüniyet tazminat talebinin reddine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
DAVANIN KABULÜNE,
1-Davacının davalıya —— sayılı takip dosyasından dolayı BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
2-Davacı tarafça talep edilen şartları oluşmayan tazminat talebinin reddine,
3-Karar harcı 2.409,16-TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 602,29-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.806,87-TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 602,29-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 35,90-TL başvuru harcı, 5,20-TL vekalet harcı, 275,70-TL tebligat ve müzekkere gideri, 400,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 716,80-TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden 24 Kasım 2020 tarihli 31314 sayılı resmi gazetede yayımlanan ve yürürlüğe giren/ karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. 13 maddesindeki esaslara göre belirlenen 5.290,20-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde ———- Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.01/07/2021