Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1245 E. 2023/468 K. 07.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1355
KARAR NO : 2023/577

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 20.11.2018
KARAR TARİHİ : 04.07.2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 17.04.2017 tarihinde meydana gelen trafik kazasında—- plaka sayılı çekici (römork çekici) vasıflı ticari aracın sürücüsü —-gidiş-geliş tek şerit olan —- üzerinde KTK madde 84/g uyarınca şeride tecavüz etmek suretiyle viraj girişinde yaptığı hatalı sollama ile karşı şeritten kendisine doğru seyir eden davacı —– kullandığı —–plaka sayılı araca ön kısmından çarptığı, davacının ağır şekilde yaralanmasına sebep olduğu, davalı —- kum yüklü kütlece ağır römork sürüyor olmasına rağmen tedbirsiz ve dikkatsizce yüksek hızını arttırarak önündeki römork çekiciyi viraj girişinden hemen önce sollamaya başlamış, virajın diğer tarafından trafik kurallarına uygun şekilde gelen müvekkilinin kullandığı araca şoför mahali tarafından çarptığı, kaza sonucunda müvekkili basit bir tıbbi müdahale ile giderilemeyecek şekilde ağır yaralandığını, diz kapağı ve ayak topuğu parçalanmış ayrıca çarpma sonucu kafa travması geçirmiş iç kulakta hasar meydana gelmiş malul kaldığını, müvekkilinin aracının da pert olduğunu, trafik kazası tespit tutanağından da anlaşılacağı üzere meydana gelen trafik kazası davalının %100 kusurlu eylemi sonucunda meydana gelmiş olup müvekkilinin herhangi bir kusuru bulunmamdığının, söz konusu aracın malikinin davalı —-Şirketi olduğunun, kazaya sebebiyet veren aracın davalı —arafından —poliçe no.su ile zorunlu trafik sigortası ile sigortalandığının, kazaya ilişkin ceza davasının —-Asliye Ceza Mahkemesi’nin —. numarasıyla derdest olduğu, —- sevk idaresinde kazaya sebebiyet veren —– plaka sayılı araç —- poliçe numarasıyla —- sigortalı olduğundan zararlarının ödenmesi için 30.05.2017 tarihinde sigortaya yazılı başvuruda bulunulduğunun,—- yasal süresi içerisinde herhangi bir ödeme yapmamış, bu nedenle müvekkili yönünden mağduriyet giderek arttığı, —-poliçe kapsamında başvuru tarihinden itibaren zarar ve faizden müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağını, kusuruyla kazaya sebebiyet veren davalı — sürücü olarak, araç maliki olan—- ise işleten olarak; KTK madde 85 gereğince kaza tarihinden itibaren zarar ve faizden müştereken ve müteselsilen sorumlulukları bulunduğunun, trafik kazası tespit tutanağında davalı —- tam kusurlu olduğunun bildirildiği kaza sebebiyle hazırlanan Adalet Bakanlığı —-Şube Müdürlüğünün 31.05.2017 tarihli raporuna göre —- yaşamını tehlikeye sokan bir durum olduğu, kişinin üzerinde etkisinin basit bir tibbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olmadığı, vücuttaki kemik kırıklarının hayat fonksiyonlarına etkisinin Hafif(1), Orta(2,3) ve Ağır(4-5-6) olarak sınıflandırıldığında ve birden fazla kırık olması nedeni ile skorlama yapılarak şahısta saptanan kırıkların müştereken hayat fonksiyonlarını AĞIR(4) derecede etkileyecek nitelikte olduğu kanaatine varıldığının, müvekkilinin vücudunda meydana gelen yaralanmalar sonucunda ayak bileğinde, diz kapağında ve kulağında maluliyet oluştuğu, müvekkilinin, —- tedavi gördüğünü, 18.04.2018 tarihinde sağ Aayak, diz kapağı ve topuğunun parçalanmasından dolayı ameliyat olduğunu, diz kapağına tel ile 3 adet çivi, topuğuna ise platin ve 9 adet vida takıldığının, ameliyat sonrasında yoğun şekilde fizik tedavi yöntemiyle tedavisine devam edildiğini, fakat tam olarak iyileşemediğini, müvekkilinin ayakta duramamakta işlerini kendi başına yapamadığını, müvekkilinde ciddi oranda iş güç kaybı meydana geldiğini, ceza davası kapsamında müvekkilinin özür oranının tespiti için —- Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sevki sağlandığı, 21.06.2018 tarihli Özürlü Sağlık Kurulu Raporuna göre müvekkilinin özür oranın %29 olduğunun, müvekkilinin kaza tarihinde—–vasıflı makine operatörü olarak kalifiye eleman olarak çalışmaktayken ( sertifikalar, ve mesleki yeterlilik belgelerine sahiptir) iş bu kaza sonucu işinden olduğu, mesleğini yapamaz hale geldiği, dilekçede açıklanan tğm nedenlerle davanın HMK madde 107/1 uyarınca belirsiz alacak davası olduğu ve bilirkişi raporları doğrultusunda ileride arttırılmak ve fazlaya ilişkin hakların saklı kalması kaydıyla; iş bu haklı davalarının kabulüyle; maddi tazminata karşılık olarak şimdilik 8.858,22 TL maddi tazminata hükmedilmesine, davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmasına (Sigorta şirketi yönünden poliçe kapsamında), tazminat taleplerinin kaza tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faiziyle tazminine, (sigorta şirketi yönünden başvuru tarihinden itibaren) manevi tazminat olarak; müvekkilinin uğradığı cismani zarar sonucu duymuş olduğu acı elem ve üzüntüye karşılık olarak araç maliki ve sürücüsü yönünden müştereken ve müteselsilen olmak üzere kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte 25.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesine, dava sonunda kararın infazının mümkün olabilmesi ve müvekkilinin telafisi imkansız zararlara duçar olmaması için —–plaka sayılı aracın kaydına ihtiyat-i haciz niteliğinde olmak üzere ihtiyat-i tedbir konulmasına, yargılama giderleriyle vekalet ücretinin davalılara yüklenilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.

SAVUNMA: Davalı —- cevap dilekçesinde özetle; Davacı vekili tarafından, davacının trafik kazasından dolayı müvekkilinin uğradığı zararı taraflarından tahsil amacıyla iş bu davayı açılmış ise de; haksız ve usulsüz olan huzurdaki davanın reddi gerektiği, davaya konu olayda bir kusurlarının bulunmadığı, bu sebeple de davanın kusur yokluğu sebebi ile esastan reddi gerektiği, bir anlığına kabul etmemek kaydıyla davalının davaya konu olayda kusurlu olduğu varsayımında dahi tam kusurlu olup-olmadığının tespiti ile talep edilen zararın kusur oranında talep edilmesi gerektiği, talep edilen miktarın fahiş olduğu, davanın reddine karar verilmesi gerektiği, davacı tarafından yapıldığı iddia edilen tedavi giderinin taraflarından talep edilmesinin mümkün olmadığı, tedavi giderlerine katlanmak sadece —- sorumluluğunda olmakla bu hususta talep hakkı da bulunmadığının, tedavi giderleri yönünden kusur durumuna bakılmaksızın talebin reddi gerektiği, davacının —–olması durumunda —- geçici ve sürekli iş göremezlik ödeneği alıp almadığının araştırılması gerektiği, davacının maluliyeti bulunmamakta olduğu bu yönden de davanın reddi gerektiği, açıklanan nedenlerle; fazlaya ilişkin haklarının, sair talep ve dava haklarının saklı kalması kaydıyla; davanın öncelikle yetkili ve görevli mahkeme şirket adreslerinin bulunduğu —-Mahkemeleri olduğundan reddine, davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, karar verilmesini talep ettikleri görülmüştür.Davalılar —- tarafından cevap dilekçesi sunulmadığı anlaşılmıştır.

İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibariyle trafik kazasından kaynaklı maddi ve manevi tazminat davasıdır. Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda basit yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasına geçilerek deliller toplanmıştır.
Dava konusu uyuşmazlığın; 17.04.2017 tarihinde davalı—– Şirketinin maliki olduğu —- kullandığı, diğer davalı —-ZMMS poliçesinin bulunduğu, —-plakalı aracın davacının kullandığı —- plakalı araçla kazası sonrasında davacının uğradığı maddi ve manevi tazminat talebine yönelik olduğu, davacının davalı sigorta şirketine yasal başvuruda bulunduğu, tarafların arasındaki uyuşmazlığın buna yönelik olduğu tespit edilmiştir.Davalı sigorta şirketine ait hasar dosyası dosyası, poliçe, SED raporları, —dökümleri ile hastane evrakları celp edilmiş, taraflarca dosyaya sunulan kaza tespit tutanağı ve diğer deliller incelenmiştir.—-. Asliye Ceza Mahkemesine ait —- esas sayılı dosyasının UYAP üzerinden mahkememiz dosya içerisine celp edildiği görülmüş olup alınan—- raporunda ”kaza tespit tutanağında sanık sürücünün, çekiciye bağlı —– plakalı yarı römork ile seyir halinde olduğu, çarpma noktasının müştekinin seyir şeridi içerisinde olduğu, yol üzerinde düz devamlı şerit çizgisi olduğu, otomobilin kaza sonrası sağ arka kısımları kendi istikametine göre sağındaki çelik bariyerlere çarpmış vaziyette yolun sağ şeridi içerisinde konumlandığı, çekicinin ise kaza sonrası çelik bariyerlere temas etmeksizin kendi istikametine göre karşı yön bölümü içerisinde son konumunu aldığı belirtilmiş, sanık sürücü—-11.01.2018 tarihli savunmasında özetle “… Ben —-isimli işyerinde şoför olarak çalışıyorum. 17.04.2017 günü 17:30 sıralarında kullanmış olduğum —-plakalı çekici ile ve bu çekiciye bağlı —- plakalı yarı römork ile —- caddesi üzerinde rampa aşağıya seyir halindeydim, aracımda taşımam gereken tonajdan on ton daha fazla yük vardı, bu esnada aracımın freni boşaldı ve kontrolü sağlayamadım, ben de önümdeki araçlara çarpmamak için direksiyonu sol tarafa çevirdim, bu esnada karşıdan gelen —– plakalı aracı gördüm ve frenler tutmadığı için herhangi bir müdahalede bulunamadım, araçlarımız bu nedenle çarpıştı, araçlar birbirine çarptı ve sol taraftaki bariyerlere çarparak durdum…“ şeklinde beyanda bulunmuş, Müşteki sürücü —– 29.03.2018 tarihli beyanında özetle “… sanık, başka bir tırı sollamak isterken direksiyon hakimiyetini ve benim şeridime girdi…“ şeklinde beyanda bulunmuştur. Tüm dosya kapsamı, tüm beyanlar, iddianame, kaza tespit tutanağı, kaza sonrası olay mahalli ile araçların durumunu gösterir fotoğraflar, olay anını gösterir CD içeriği kamera görüntüleri incelendiğinde kazanın yukarıda “OLAY” kısmında açıklandığı biçimde gerçekleştiği anlaşılmıştır. Sanık sürücü, kullanmış olduğu aracın frenlerinin boşalması sonucu kazanın meydana geldiğini belirtmiş, dosyada kazaya karışan çekicinin frenleri üzerinde yapılmış herhangi bir teknik inceleme bulunmadığı görülmüştür. Sanığın beyanında belirttiği üzere aracı ile istiap haddi üzerinde malzeme taşıması, araçların kaza sonrası konumları, olayın oluş şekli, mahal şartları ve tüm beyanlar bir bütün olarak değerlendirildiğinde aşağıdaki kanaate varılmıştır.

Mevcut verilere göre;
A-) Sanık sürücü —- idaresindeki çekici ile yola gereken dikkat ve özeni vermesi, yolun karşı istikamet bölümüne geçişlerin düz devamlı çizgi ile yasaklandığı eğimli yol bölümünde kendi istikamet şeridi içerisinde mahal şartlarını da dikkate alarak seyrini müteyakkız sürdürmesi gerekirken bu hususlara riayet etmediği, nizamlara aykırı bir şekilde istiap haddi üzerinde yük taşır vaziyette kontrolsüzce şerit ihlali yaparak yolun karşı istikamet bölümüne girdiği sırada karşı istikametten gelen müşteki idaresindeki aracın seyir şeridini kapatarak sebebiyet verdiği kazada dikkat ve özen yükümlülüklerine aykırı davranışı ile asli kusurludur.
B-) Müşteki sürücü —– idaresindeki otomobil ile kendi istikamet bölümü içerisinde seyir halindeyken karşı istikametten gelen ve şerit ihlali yaparak kendisinin seyir halinde olduğu şeride giren sanık idaresindeki araca karşı mevcut şartlarda alabileceği bir önlem olmadığı anlaşılmakla gerçekleşen kazada atfı kabil bir kusuru yoktur.

SONUÇ:
Yukarıdaki hususlar muvacehesinde, olayda;
A-) Sanık sürücü —- asli kusurlu olduğu,
B-) Müşteki sürücü —- kusursuz olduğu kanaatini bildirir müşterek rapordur.” şeklinde kanaat belirtilmiş, yapılan ceza yargılamasında sanığın cezalandırılması yoluna gidilmiş ve hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olup karar kesinleşmiştir. Mahkememizce usul ekonomisi gereğince yeniden kusur raporu alınmamış yapılan tespitlerin yerinde olduğu kanaatiyle davalı sürücü —–davaya konu trafik kazasında asli ve tam kusurlu olduğu değerlendirilmiştir.
02.07.2019 tarihli celsenin—- nolu ara kararı gereği—- raporu düzenlenmesi istenmiş olup 25.09.2019 tarih —-sayılı —-raporunda özetle; Kişinin yapılan odyometri testinde tespit edilen hafif dereceli sensörinöral işitme kaybının dava konusu olayla illiyetinin kurulamadığı mevcut belgelere göre, —- oğlu- 17/04/1969 —– 17.04.17 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı yaralanmasının 30.03.2013 tarih ve — sayılı —- yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflaması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerini kapsamında Kas-İskelet Sistemi alt ekstremiteye ait sorunlar Tablo 3.10 a göre: %7 Kas-İskelet Sistemi alt ekstremiteye ait sorunlar Tablo 3.33b ye göre %7 olduğu Balthazard formülüne göre %13.51 (yüzdeonüçnoktaellibir) olduğu, tablo 3.2 ye göre; kişinin tüm vücut engellilik oranının %7 (yüzdeyedi) olduğu, iyileşme (işgöremezlik) süresinin tarihinden itibaren 4 (dört) aya kadar uzayabileceği, başka birisinin sürekli bakımına muhtaç durumda olmadığı, ancak iyileşme süresi içerisinde 1 (bir) ay boyunca başka birisinin yardımına ihtiyaç duyabileceği oy birliği ile mütalaa olunduğuna dair rapor düzenlenmiş olduğu görülmüştür.
Mahkememiz 19.01.2021 tarihli celsesinde güncel Yargıtay kararlarında ve Anayasa mahkemesi iptal kararı gereğince hak kaybına da sebebiyet vermemek adına—- nolu ara kararı gereği ”somut olaya uygulanması gereken Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre, davacının geçici ve sürekli maluliyet oranı Hususlarında —-Kurumundan ek rapor alınmasına, —- Kurumu tarafından Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre, maluliyetin niteliği itibariyle rapor tanzim edilmesi mümkün değil ise Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Yönetmeliği esas alınarak rapor düzenlenmesi istenmiş, alınan 02.04.2021 tarih —- sayılı raporda özetle; 03.08.2013 tarih ve —- sayılı —–yayımlanan Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 11/10/2008 tarih ve — sayılı —-yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinin sadece Ek-1 bölümünde yapılan değişiklikler içerdiği, Ek-3 ve diğer cetvelleri, meslek grupları bölümünü içermediği, dolayısıyla 03/08/2013 tarih ve —-sayılı—- yayımlanan Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği ile sadece beden çalışma gücünün en az %60’ını kaybedip kaybetmediğine (hangi hastalık ve arızaların malulen emeklilik kriterlerine uyduğu) ilişkin değerlendirme yapılabileceği, bu nedenle söz konusu yönetmeliğe göre meslekte kazanma gücü kaybı belirlenemeyeceği,—- oğlu, 17.04.1969 doğumlu—– 17.04.2017 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı gelişen yaralanmasının, 11.10.2008 tarih ve —- sayılı —- yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak ve mesleği bildirilmemekle Grup1 kabul olunarak: Gr1XII(22İa……….10)A%14, Gr1 XII(18Ba……….5)A %9, Balthazard formülüne göre: %21,74 E cetveline göre %24,2 (yüzdeyirmidörtvirgüliki) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 4 (dört) aya kadar uzayabileceği, başka birisinin sürekli bakımına muhtaç durumda olmadığı, ancak iyileşme süresi içerisinde 1 (bir) ay boyunca başka birisinin yardımına ihtiyaç duyabileceğine dair görüş ve kanaatlerini bildirir rapor sunmuş oldukları görülmüştür.
Taraf vekillerinin maluliyete ilişkin raporlar arasında çelişki olduğu yönünden itirazı olmuş ise de mahkememizce hükme esas alınan 25.09.2019 tarih —-sayılı —- raporunda özetle; Kişinin yapılan odyometri testinde tespit edilen hafif dereceli sensörinöral işitme kaybının dava konusu olayla illiyetinin kurulamadığı mevcut belgelere göre, —-oğlu- 17/04/1969 —- 17.04.17 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı yaralanmasının 30.03.2013 tarih ve —- sayılı —– yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflaması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerini kapsamında Kas-İskelet Sistemi alt ekstremiteye ait sorunlar Tablo 3.10 a göre: %7 Kas-İskelet Sistemi alt ekstremiteye ait sorunlar Tablo 3.33b ye göre %7 olduğu Balthazard formülüne göre %13.51 (yüzdeonüçnoktaellibir) olduğu, tablo 3.2 ye göre; kişinin tüm vücut engellilik oranının %7 (yüzdeyedi) olduğu, iyileşme (işgöremezlik) süresinin tarihinden itibaren 4 (dört) aya kadar uzayabileceği, başka birisinin sürekli bakımına muhtaç durumda olmadığı, ancak iyileşme süresi içerisinde 1 (bir) ay boyunca başka birisinin yardımına ihtiyaç duyabileceğinin belirtildiği kaza tarihindeki Yönetmelik hükümlerine göre düzenlenen iş bu rapor hükme esas alınmış olup itirazların ve itirazda belirtilen —- Hastanesi maluliyet raporunun hangi yönetmelik hükümleri gereğince düzenlendiğinin dahi belirtilmediği anlaşıldığından itirazlarının reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Aktüer bilirkişi ve SUT uzmanı bilirkişi tarafından düzenlenen 25.07.2022 tarihli raporda özetle; Delillerin takdir ve değerlendirmesi mahkemeye ait olmak üzere; Dosyada tarafların kusur oranlarına ilişkin bilirkişi raporu bulunmadığı, 17.04.2017 tarihinde meydana gelen trafik kazasında yaralanan davacı —– işgöremezlik zararının, kusur indirimsiz olarak; geçici tam işgöremezlik zarar : 6.356,32TL, sürekli kısmi işgöremezlik zarar : 120.334,29 TL, hesaplandığına, tarafların kusur oranı ve uygulaması konusunda takdir ve değerlendirmenin mahkemeye ait olmak üzere; hesaplanan 6.356,32 TL geçici tam işgöremezlik zararının davalı tarafın kusur oranına isabet eden tutarından, —- tarafından davacıya ödenen 13.257,35 TL geçici işgöremezlik ödeneğinin davalı tarafın kusuruna isabet eden rücuya tabi tutarının indirilmesi gerektiğine, davacının bakıcı giderinin, kusur indirimsiz olarak, 1.777,50 TL hesaplandığına, dava dilekçesinde, kazanm ardından davacının kullandığı aracın otoparka çekildiği, çekici ve otopark ücreti olarak ödenen 400,00 TL’nin karşı yandan talep edildiğinin. Bu hususun uzmanlık alanlarının dışında olduğundan taraflarınca değerlendirilemediğine, 17.04.2017 kaza tarihi itibariyle kişi başına sakatlanma ZMSS (Trafik Sigortası) limitinin 330.000,00 TL ve sağlık gideri limitinin 330.000,00 TL olduğuna, sigorta şirketi yönünden faiz başlangıç tarihinin, 99/1.maddesi gereği, sigorta şirketine gerekli evraklarla başvuru tarihinden itibaren 8 iş sonrası olması gerektiği, davalı sigorta şirketinin dosyaya gönderdiği 03.01.2019 tarihli yazıda, davacı vekili tarafından 01.06.2017 tarihinde tazminat takibi ile şirketlerine başvuruda bulunulduğu bildirildiğini, hasar dosyasındaki belgelerden, davalı sigorta şirketinin 01.06.2017 tarihli ve 28.07.2017 tarihli e-mailleri ile eksik evrakların tamamlanmasını ettiği, hasar dosyasında davacı tarafin, eksik evrakların tamamlandığına ilişkin 13.07.2018 tarihli dilekçesinin yer aldığının, dosyadaki belgeler kapsamında, sigorta şirketi yönünden faiz başlangıç tarihi konusunda takdir ve değerlendirmenin mahkemeye ait olduğuna, kazada yaralanmasından dolayı 225,00 TL belgeli muayene ve Ftr fark ücreti, 750,00 TL pansuman, bakım için tıbbi malzemeler, yardımcı ortopedik malzemeler için, 4.000,00 TL ulaşım ve bu süreçteki beslenme gibi sosyal ihtiyaçları için olmak üzere dönemsel rayiç bedellerle toplam 4.975,00 TL belgeli-belgesiz tedavi gideri olacağının öngörüldüğüne ilişkin rapor tanzim ettikleri görülmüştür.
Davacı vekilinin 25.12.2022 tarihli ıslah dilekçesinde özetle; fazlaya ilişkin dava ve talep haklarının saklı kalması kaydıyla bilirkişi raporu doğrultusunda dava dilekçesindeki talep miktarını arttırarak harcını tamamladıklarını, 19.11.2018 tarihli dava dilekçelerinde talep ettikleri 8.858,22 TL maddi zarara ilişkin tazminat taleplerini, 25.07.2022 tarihli hesap bilirkişi raporu doğrultusunda arttırarak ve —– tarafından ödenen geçici iş görmezlik bedelini indirmek suretiyle sonuç olarak 126.165,76 TL olarak sigorta şirketi yönünden temerrüt tarihi olan 01.06.2017 tarihinden, diğer davalılar yönünden ise kaza tarihi olan 17.04.2017’den itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte müteselsilen tazmini sigorta şirketi yönünden temerrüt tarihi olan 01.06.2017 tarihinden itibaren diğer davalılar yönünden ise kaza tarihi olan 17.04.2017’den itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte müteselsilen tazminine (sigorta şirketi yönünden poliçe kapsamında), 26.03.2015 Tarihli dava dilekçemizdeki 25.000 TL manevi tazminat talebimizin aynen hüküm altına alınmasına ve talebimize kaza tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine, tazminat taleplerinden sorumluluğunun sigorta şirketi yönünden poliçeyle sınırlı tutulmasına, davalarının kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yüklenilmesine karar verilmesini talep ettikleri anlaşılmıştır.
Aktüer bilirkişi tarafından düzenlenen 21.02.2023 tarihli ek raporda özetle; Delillerin takdir ve değerlendirmesi mahkemeye ait olmak üzere;—–Asliye Ceza Mahkemesi’nin dosyaya gönderdiği 21.07.2022 tarihli yazı ekindeki — –İhtisas Dairesi raporundaki belirlemeler doğrultusunda, davalı tarafın %100 kusur oranı üzerinden ve işbu ek rapor tarihinde en son bilinen asgari ücretlerin gözetilerek; 17.04.2017 tarihinde meydana gelen trafik kazasında yaralanan davacı —- geçici tam işgöremezlik zararının 6.356,32 TL. hesaplandığına, bu tutardan —- tarafından davacıya ödenen 13.257,35 TL geçici işgöremezlik ödeneğinin davalı tarafın %100 kusuruna isabet eden 13.257,35 TL x %l00=13.257,35 TL rücuya tabi tutarı indirildikten sonra davacının bakiye geçici tam geçici işgöremezlik zararının bulunmadığı sonucuna ulaşıldığına, davacının sürekli kısmi işgöremezlik zararının 178.743,30 TL hesaplandığına, davacının bakıcı giderinin 1.777,50 TL hesaplandığına, dava dilekçesinde, kazanın ardından davacının kullandığı aracın otoparka çekildiği, çekici ve otopark ücreti olarak ödenen 400,00 TL’nin karşı yandan talep edildiğinin görüldüğünü, bu hususun uzmanlık alanları dışında olduğundan taraflarınca değerlendirilemediğine, davacının belgeli-belgesiz tedavi giderlerinin, önceki heyet raporlarında hekim bilirkişi tarafından 4.975,00 TL olarak belirlenmiş bulunduğuna, 17.04.2017 kaza tarihi itibariyle kişi başına sakatlanma ZMSS (Trafik Sigortası) limitinin 330.000,00 TL ve sağlık gideri limitinin 330.000,00 TL olduğuna, sigorta şirketi yönünden faiz başlangıç tarihinin, KTK.99/.maddesi gereği, sigorta şirketine gerekli evraklarla başvuru tarihinden itibaren 8 iş günü sonrası olması gerektiğinin, davalı sigorta şirketinin dosyaya gönderdiği 03.01.2019 tarihli yazıda, davacı vekili tarafından 01.06.2017 tarihinde tazminat talebi ile şirketlerine başvuruda bulunulduğu bildirildiğini, hasar dosyasındaki belgelerden, davalı sigorta şirketinin 01.06.2017 tarihli ve 28.07.2017 tarihli e-mailleri ile eksik evrakların tamamlanmasını ettiği, hasar dosyasında davacı tarafın, eksik evrakların tamamlandığına ilişkin 13.07.2018 tarihli dilekçesinin yer aldığı görüldüğü, buna göre dosyadaki belgeler kapsamında, sigorta şirketi yönünden faiz başlangıç tarihi konusunda takdir ve değerlendirmenin mahkemeye ait olduğuna ilişkin görüşlerini bildirir rapor sundukları görülmüştür.Davacı vekilinin 23.05.2023 tarihli ıslah dilekçesinde özetle; sürekli kısmi iş görmezlik zararıının 178.743,30 TL, bakıcı giderinin 1.777,50 TL, tedavi giderinin 4.975,00 TL olmak üzere; toplam 185.495,80 TL maddi zararın sigorta şirketi yönünden temerrüt tarihinden, diğer davalılar yönünden ise kaza tarihiden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalılardan müştereken müteselsilen tazminine(sigorta şirketi yönünden poliçe kapsamında), 26.03.2015 tarihli dava dilekçesindeki 25.000 TL manevi tazminat talebimizin aynen hüküm altına alınmasına ve talebimize kaza tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine, tazminat taleplerinden sorumluluğunun sigorta şirketi yönünden poliçeyle sınırlı tutulmasına, davalarının kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yüklenilmesine karar verilmesini talep ettikleri görülmüştür.
Tüm dosya kapsamı, taraf iddia, savunmalar, toplanan deliller, —- raporu ile alınan bilirkişi raporları hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı vekilinin 17.04.2017 tarihinde meydana gelen trafik kazasında —–plaka sayılı çekici (römork çekici) vasıflı ticari aracın sürücüsü —-; gidiş-geliş tek şerit olan—- üzerinde KTK madde 84/g uyarınca şeride tecavüz etmek suretiyle viraj girişinde yaptığı hatalı sollama ile karşı şeritten kendisine doğru seyir eden davacı —- kullandığı —–plaka sayılı araca ön kısmından çarptığı, davacının ağır şekilde yaralanmasına sebep olduğu, davalı —- kum yüklü kütlece ağır römork sürüyor olmasına rağmen tedbirsiz ve dikkatsizce yüksek hızını arttırarak önündeki römork çekiciyi viraj girişinden hemen önce sollamaya başlamış, virajın diğer tarafından trafik kurallarına uygun şekilde gelen müvekkilinin kullandığı araca şoför mahali tarafından çarptığı, kaza sonucunda davacının basit bir tıbbi müdahale ile giderilemeyecek şekilde ağır yaralandığını, diz kapağı ve ayak topuğu parçalanmış ayrıca çarpma sonucu kafa travması geçirmiş iç kulakta hasar meydana gelmiş malul kaldığını, iddia ederek mahkememizde iş bu maddi manevi tazminat davasını açtığı, yapılan yargılamada davalı sürücünün tam kusuruna karşılık gelecek şekilde yapılan hesaplama hükme esas alınarak bakiye geçici iş göremezlik zararı bulunmadığı ve davalıların KTK 85. vd maddeleri ve haksız fiil hükümleri gereğince araç maliki, sürücü ve sigorta şirketinin sorumlu olduğu yönünde, aracın ticari araç olması nedeniyle avans faiz talebinde bulunulabileceği değerlendirilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.Manevi tazminat talebi yönünden ise gerek mülga BK’nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı TBK’nun 56. maddesinde hakimin bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verebileceği öngörülmüştür. Hakimin hükmedeceği manevi tazminat miktarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve —- sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmış ise de hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici olması gerekir.Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK —-) (Yargıtay—- HD. —–Karar sayılı ilamı) tüm dosya kapsamı, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları , paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı , olay tarihi, olay sebebiyle davacıda oluşan maluliyet oranı dikkate alınarak, davaya konu olayda kusuru bulunan sürücü ve araç malikinin sorumluluğu bulunduğu anlaşılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının maddi tazminat talebi yönünden;
Davanın KABULÜ ile;
-178.743,30-TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 4.975,00-TL tedavi gideri, 1.777,50-TL bakıcı gideri tazminatı olmak üzere toplam 185.495,80-TL’nin davalı —–poliçe miktarıyla sınırlı olmak üzere, 12/06/2017 tarihinden itibaren; diğer davalılar—- – kaza tarihi olan 17/04/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
-Davacının 400,00-TL araç çekici ve otopark ücret bedeli talebinin kısmen kabulü ile, 400,00-TL’nin davalılar —– kaza tarihi olan 17/04/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davalılardan sigorta şirketi yönünden teminat kapsamında olmadığından talebin reddine,
a-Maddi tazminat yönünden alınması gerekli 12.698,55-TL harçtan başlangıçta yatırılan 115,65-TL peşin harcın ve sonradan yatırılan 3.043‬,00-TL tamamlama ve ıslah harcı olmak üzere toplam 3.158,65-TL’nin mahsubu ile kalan 9.539,90-TL’nin tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, hazineye irat kaydına, ( Davalı —-yalnız 9.512,58-TL’den sorumlu tutulmasına )
b-Davacı tarafından yatırılan toplam 3.158,65-TL harcın tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
c-Davacı taraf maddi tazminat yönünden kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 28.884,37-TL nispi vekalet ücretinin davalılardan müştereken alınarak davacıya verilmesine, ( Davalı —– yalnız 28.824,37-TL’den sorumlu tutulmasına)
d-Davalı —-maddi tazminat yönünden kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 400,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak anılan davalıya verilmesine,
2-Davacının manevi tazminat talebi yönünden;
Davanın KABULÜ ile; 25.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 17/04/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar —– müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
a-Manevi tazminat yönünden alınması gerekli 1.707,75-TL harcın davalılar—- müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye irat kaydına,
b-Davacı manevi tazminat yönünden kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 9.200,00-TL nispi vekalet ücretinin davalılar—– müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
3-Davacı tarafından maddi ve manevi tazimat davası yönünden yapılan 35,90-TL başvuru harcı, 766,55-TL tebligat ve müzekkere gideri, 2.100,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.902,45-TL yargılama giderinin davalılardan müştereken alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı —— tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına, diğer davalıların yaptıkları yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,Dair; davacı vekili ve hazır bulunan davalı vekilinin yüzlerine karşı, diğer tarafların yokluklarında gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.