Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1201 E. 2018/994 K. 23.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1201 Esas
KARAR NO : 2018/994

DAVA : Menfi Tespit ve Alacak (Vekalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/10/2018
KARAR TARİHİ : 23/10/2018

Yukarıda tarafları yazılı dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;

İSTEM:
Davacılar vekili dava dilekçesinde: ………. Şirketi yetkilisi olan davacı …’un 03/01/2017 tarihinde davalı ile yaptığı protokol gereği davaya konu çeki davalıya teslim ettiğini, davalının protokol konusu herhangi bir iş yapmadığını, bunun yanında davalının ısrarları ile 2017 yılı Nisan ve Mayıs ayında protokole konu iş nedeniyle davalıya toplam 170.000 TL havale gönderildiğini, davalının vekaletname çıkarılması konusunda bilgilerini dahi vermediğini, bu nedenle vekaletname çıkarılmadığını, bu durumdan şüphelenen davacının sözlü olarak davalıya kendisi ile çalışmayacağını ve vekalet çıkarmayacağını iletip havale edilen paranın ve çekin iadesini talep ettiğini, Bodrum’daki projenin hukuki problemlerin takibi dava ve sulh yoluyla çözümlenmesi konusunda protokolün imzalandığını, çekin bu amaçla teminat olarak verildiğini, bu nedenle keşide ve vade tarihinin boş bırakıldığını bildirmiş, davaya konu çekin iptali ile davalıya havale edilen 170.000 TL’nin davacıya iadesine davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının ……. Şirketinin %50 ortağının ……soruşturması kapsamında şirketin mallarını kapsayacak şekilde ihtiyati tedbir kararı uygulanması nedeniyle tedbirin kaldırılması amacıyla hukuki yardım talep ettiğini, avukat olan müvekkilinin davacı ile anlaşma sağlayarak yapacağı bu iş karşılığında davaya konu çeki avukatlık ücreti olarak teslim aldığını, kısa bir süre sonra 03/01/2017 tarihli protokolün imzalandığını, davacının çek bedeli yanında tedbirin kalkması durumunda iki adet villanın devrini yapacağını vaad ettiğini, bu vaadin protokole de yazıldığını, protokol gereği davacı tarafa hizmet verildiğini ve şirketin avukatının düzenlediği yetki belgesi ile proje üzerindeki tedbirlerin kaldırıldığını, tedbirin kaldırılmasından sonra davacının çekten mahsup edilmek üzere bu açıklamaları da içerir toplam 170.000 TL’lik ödeme yaptığını, bu durumun vekalet ilişkisinin ve protokolden kaynaklanan borcun kabulünün ispatı niteliğinde olduğunu, davanın çek borcunu ödememe niyetiyle açıldığını bildirmiş, davanın reddine ve davacının kötü niyet tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, davacı ……… Şirketi ile davalı arasında 03/01/2017 tarihli protokol ile kurulan vekalet ilişkisi uyarınca davalı tarafından sözleşmeye konu avukatlık hizmetinin verilmediği gerekçesiyle davacıların davalıya borçlu olmadıklarının tespiti ile protokol gereği ödenecek ücretin teminatı olarak verildiği iddia edilen davaya konu çekin iptali ile davacı tarafça davalıya ödenen toplam 170.000 TL vekalet ücretinin davacı tarafa iadesi istemine ilişkindir.
Taraflar arasında 03/01/2017 tarihli protokolün varlığı ve içeriği konusunda uyuşmazlık olmadığı gibi davaya konu çekin vekalet ücreti karşılığı olarak verildiği, davaya konu iadesi talep edilen 170.000 TL’nin çeke mahsuben havale edildiği konularında da bir anlaşmazlık yoktur. Buna göre taraflar arasında avukatlık hizmeti verilmesi ve bunun karşılığında ödemeler yapılması konusu tartışmasız olup iptali talep edilen çekin vekalet ücreti karşılığı davacı tarafça davalıya teslim edildiği, toplam 170.000 TL’lik ödemelerin çeke istinaden yapıldığı belirlidir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık protokol ile kararlaştırılan avukatlık hizmetinin verilip verilmediği, bu nedenle davacıların davalıya borçlu olup olmadıkları, buna bağlı olarak teminat amacıyla verilen çekin iptali veya iadesi ile vekalet ücreti olarak çeke mahsuben ödenen toplam 170.000 TL’nin davacılara iade edilip edilmemesi noktasında toplanmaktadır.
TTK’nun 5(1) maddesi uyarınca ticari davalara bakma görevi Asliye ticaret mahkemesine aittir.
Ticari davalar mutlak ve nispi ticari davalar olarak ikiye ayrılır. Tarafların her iki yanının tacir olması yanında uyuşmazlığın ticari işletmeleri ile ilgili olması koşulu nispi davalar yönünden bulunması gereken zorunlu yasal koşullardır.
Mutlak ticari davalar ; tarafların tacir olup olmadıklarına ve uyuşmazlığın tarafların ticari işletmeleri ile ilgili bulunup bulunmadığına bakılmaksızın yasa gereği ticari dava sayılan uyuşmazlıklardır. TTK nun 4(1)-a ve devamı bentlerinde yazılı uyuşmazlıklar ile diğer yasalarda ticari dava olduğu belirtilen uyuşmazlıklar mutlak ticari davalardır.
Somut olayda her ne kadar görevsizlik kararı veren Asliye Hukuk Mahkemesince uyuşmazlığın vekalet sözleşmesinden değil, davaya konu çekten kaynaklandığı, çekin TTK’da düzenlendiği, bu nedenle davaya bakma görevinin Asliye Ticaret Mahkemesine ait olduğu sonucuna ulaşılmış ise de yukarıda ayrıntılı olarak açıklanan uyuşmazlık ile yasal düzenleme karşısında taraflar arasındaki uyuşmazlığın avukatlık hizmet sözleşmesinden kaynaklanıp, davadaki talebin davalı avukatın kararlaştırılan hukuki hizmeti vermediği iddiasıyla davacıların davalıya borçlu olmadıklarının tespiti ile vekalet ücretinin teminatı olarak verildiği iddia edilen çekin ve bu çeke mahsuben yapılan toplam 170.000 TL’lik ödemenin iptali ve iadesi istemine ilişkin olması karşısında uyuşmazlığın yalnız davaya konu çekin iptali istemine yönelik olmaması yanında taraflar arasındaki temel hukuki ilişkinin avukatlık hizmet sözleşmesinden kaynaklandığı, davalının tacir olmadığı gibi taraflar arasındaki sözleşme ve ilişkiden kaynaklanan uyuşmazlığın yukarıda tanımlanan mutlak ticari davaya konu olabilecek ticari iş niteliğinde olmamasının yanında taraflar arasında nispi ticari davaya konu olabilecek bir ticari ilişki de bulunmadığı anlaşılmakla mahkememiz görevsiz olup, görevli mahkemenin Asliye Hukuk mahkemesi olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesinin zorunlu olduğu, görevin dava şartlarından olup HMK nun 115(1) maddesi uyarınca davanın her aşamasında resen gözetilmesi gerektiği, uyuşmazlığın mahkememizde çözümünün mümkün olmadığı, dilekçeler teatisinin Asliye Hukuk Mahkemesinde tamamlandığı dikkate alınarak mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğu yönünden usulden reddine, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevsizlik kararının temyiz edilmeksizin kesinleşmesi nedeniyle ve olumsuz görev uyuşmazlığının doğduğu göz önünde tutularak mahkememizin görevsizlik kararının temyiz edilmeksizin kesinleşmesi halinde dosyanın yargı yerinin belirlenmesi açısından Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerektirici nedenlerle:
1- Görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olması ve Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ nedeniyle HMK ‘nun 114(1)/c maddesinin yollaması ile HMK nun 115(2) maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden REDDİNE,
2-Mahkememizce verilen kararın yasal yollara gidilmeksizin kesinleşmesi halinde mahkemeler arasında ortaya çıkan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilerek yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın HMK ‘nun 21-(1) c. Maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ……… Hukuk Dairesi Başkanlığı’na gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.