Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1151 E. 2022/904 K. 08.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1151 Esas
KARAR NO : 2022/904

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 05/06/2018
KARAR TARİHİ : 08/11/2022
Mahkememizde görülen Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacılar vekili dava dilekçesinde; 05/07/2017 tarihinde davalı sürücü——sevk ve idaresindeki——ticari hatlı ve ticari plakalı aracın direksiyon hakimiyetini kaybederek yaya kaldırımında yürüyen —– çarptıktan sonra kaldırımda yürüyen —– çarptığını, kaza neticesinde ——- vefat ettiğini, —– yaralandığını ve ——ise ağır yaralandığını, kazanın meydana gelmesinde sürücü —— ve diğer davalıların tam kusurlu olduğunu, —— ölümü nedeniyle davacıların destekten yoksun kaldıklarını, ayrıca manevi zarara uğradıklarını belirterek, toplam 24.000,00 TL maddi tazminat ile toplam 247.000,00 TL. manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı —— vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili——– 2017 yılı başlarından olay tarihine kadar diğer davalılardan ——kazaya karışan —— hattında çalışan araçta şoför olarak çalıştığını, kaza tarihinde kendisinin izinli olup o gün minibüsü davalı ——-kullandığını, müvekkilinin davada aracın işleteni olarak dava edilmiş ise de olay tarihinde müvekkilinin bahse konu —— şoförlük yaptığını, kazadan sonra davalı—— müvekkiline—— plakalı araç tamirden çıktıktan sonra işletme hakkını vereceğini beyan ettiğini, 10/7/2017 tarihinde ——-ile müvekkili arasında ——- Sözleşmesi ve—— girişi yapılması gerektiğini, prosedürün tamamlanması için tüm bu belgeler ile rüsum başvurusu ve yol belgesi almak için —— başvurulması gerektiğini ancak müvekkili davalı——- bu işlemi tamamlayıp tamamlamadığını bilmediğini, 24.07.2017 tarihli ——-Sigortalı İşe Giriş Bildirgesinden de anlaşılacağı üzere müvekkilinin 01.06.2017 tarihinde işe başladığını gösterdiğini, davalı—— şoför sözleşmesine kazadan önceki bir tarihi yazarak ilgili yerlere ibraz ettiğini, davalı——–müvekkiline karşı kötü niyetli hareket ettiğini ve esas amacının sorumluluğu üzerinden atmak oluğunun açıkça görüldüğünü, ilgili yerlerden başvuru tarihleri araştırıldığında tüm başvuruların kazadan sonra yapıldığının anlaşılacağını, davalı ——- kazaya karışan minibüse ait işletme hakkını müvekkiline vereceğini söyleyerek müvekkilini oyaladığını, bu vaad nedeniyle aylarca çalışamayan müvekkilinin maaş alamadığını ve kirada oturduğu evin dahi kirasını ödeyemediğinden dolayı ev sahibi tarafından icraya verilerek tahliye ettirildiğini, davalı —— araç tamirden çıktıktan sonra ise (davalı işletme hakkını devredeceğini vaad ettiği halde) bu aracı —— adlı şahsa sattığını, müvekkil —— kaza tarihinde —— plakalı araçta şoför olarak çalıştığının belirleneceğini, müvekkilinin davalı ——- tarafından kandırılarak araç tamirden çıktıktan sonra işletme hakkını kendisine devredileceğini ümit ettiğini ancak müvekkilinin kazadan önce de sonra da hiçbir zaman aracın işleteni olmadığını, aracın işleteni olmadığından ise kendisine husumet yöneltmenin mümkün olmayacağını beyanla, bu nedenle müvekkil hakkındaki davanın husumet yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı——- vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu sigorta poliçesi tanzim edilmeden önce 26/04/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6704 Sayılı Kanun ile 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanununun 97.maddesinin değiştirildiğini, trafik kazasından doğan tazminat talepleri için dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta şirketine yazılı olarak başvurunun bir dava şartı haline getirildiğini, mevzuat gereği dava yoluna gitmeden önce sigorta şirketine başvuru yapılmasının dava şartı haline geldiğini, sigortacı yönünden sigorta bedelini ödeme yükümlülüğü gerekli belgelerin tam ve eksiksiz bir şekilde ibraz edilmesinden itibaren 15 iş günü içinde muaccel hale geldiğini, davacı yanca müvekkili şirkete yapılan başvuruya istinaden şirket nezdinde ——-numaralı hasar dosyası açılmışsa da ibrazı zorunlu evrakların eksik olması nedeniyle yeterli değerlendirme yapılamadığını, dolayısıyla müvekkili şirkete yapılan başvurunun KTK madde 97 kapsamında geçerli bir başvuru sayılmasının mümkün olmadığını, bu nedenle dava şartı yokluğundan davanın reddi gerektiğini, davaya konu kazaya karışan —— plaka sayılı aracın müvekkili nezdinde——-numaralı trafik sigorta poliçesi ile 26/02/2017-26/02/2018 tarihleri arasında sigortalı olduğunu, müvekkili şirketin ——- gereğince dava konusu zararlara ilişkin olarak sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olup sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve zarar nispetinde olduğunu, poliçeye müstenit müşterek müteselsil sorumluluklarının poliçe limitiyle sınırlı olmakla beraber, masraf vekalet ücreti sorumluluklarının da bu miktara isabet eden oranlarda olacağını, poliçe limitinin maktuen ödenecek rakam olmadığını, poliçe limiti üzerindeki zararlardan müvekkili şirketin sorumluluğunun bulunmadığını,——- bu nedenle bu sigorta ile sigorta ettiren kişinin işleteni olduğu motorlu araçların üçüncü kişilere verdikleri zararların karşılanmasının amaçlandığını, müvekkili şirket nezdindeki trafik sigorta poliçesinin 29/03/2017 tarihinde tanzim edilmiş olduğundan bu poliçenin 01/06/2015 tarihli Trafik Sigorta Poliçesi Genel Şartlarına tabi olduğunu, davacı yanın müteveffanın ölmeden önceki sürekli ve düzenli desteğini maddi olgularla ispat etmesi gerektiğini, müteveffanın herhangi bir —— bağlı olup olmadığının araştırılması gerektiğini, davacı yanın müteveffanın gelir durumunu somut belgelerle ispat etmesi gerekmediğini, müvekkili şirketin sigorta bedelini ödeme yükümlülüğünün dava tarihinde muaccel hale geldiğini, müvekkili şirkete yapılan başvurunun KTK madde 97 kapsamında geçerli bir başvuru sayılamayacağını, dolayısıyla davacı yanca başvuru şartı yerine getirilemediğinden müvekkili şirketin temerrüdünün söz konusu olmayacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava hukuki niteliği itibariyle; trafik kazasından kaynaklı, vefat edenin mirasçıları tarafından açılan destekten yoksun kalma tazminatı ile manevi tazminat talepli tazminat davasıdır.Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda yazılı yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış, icra dosyası celp edilerek incelenmiş, bilirkişi raporları alınmış, yargılama sırasında kabul edilen 7101 sayılı kanunun 61. maddesi ile 6102 sayılı T.T.K.’nın 4. maddesinin 2. fıkrasının değiştirilmesi sebebiyle basit yargılama usulüne geçilerek dava sonuçlandırılmıştır.
Dava konusu uyuşmazlığın; 05/07/2012 tarihinde meydana gelen trafik kazasında, yaya kaldırımında yürüyen —— vefatı sebebiyle, mirasçıları olan davacıların destekten yoksun kalıp kalmadıkları, manevi zararları oluşup oluşmadığı, varsa miktarları ile davalıların talepten sorumlu olup olmadıkları, sorumlu iseler miktarı hususlarında ihtilaf bulunduğunun tespit edildiği görülmüştür.Dava konusu kaza neticesinde sigorta şirketince oluşturulan hasar dosyasın mahkememiz dosyasına celp edilmiştir.—— sayılı dosyasının yapılan incelemesinde; dava konusu kazayla ilgili—— sanık olarak yargılandıkları, mahkemenin bozma öncesi ——- esas sayılı dosyasında sanıklar ——-bilinçli taksirle bir kişinin ölümüne ve birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma suçundan beraatlerine, sanık ——bilinçli taksirle bir kişinin ölümüne ve birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma suçu ile trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan cezalandırılmasına karar verildiği, kararın istinaf edildiği, —— Dairesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda 30.01.2019 tarihli, —-sayılı kararı ile sanıklar ——–beraatine ilişkin hükümlere yönelik ”istinaf başvurusunun esastan reddine”; ——-mahkumiyetlerine yönelik “istinaf başvurusunun düzeltilerek esastan reddine” karar verdiği; bu kararın temyiz incelemesini yapan ——-Karar sayılı kararı ile sanık ——-hakkındaki mahkumiyet hükümlerinin onandığı, sanıklar ——–aracın bakımlarını kilometresi geldiğinde yaptırdığını söyleyen araç sahibi sanık——aracın mekanik donanımında mevcut olan kusur ve eksikliklerden ve aynı zamanda, aracın kullanımını devrettiği sanık ——– tarafından zaman zaman aracın kullanımının üçüncü kişilere devredildiğinden haberdar olduğu kanaatine varılmış olup; bu suretle, sahibi olduğu aracı, fenni muayenesi bulunmadığı ve teknik donanımları bakımından yetersizliği bulunduğu halde ticari minibüs olarak yolcu taşımasında kullandıran sanık ——-. ile, aracın günlük olarak kullanımını devralan ve teknik donanımları yetersiz ve muayenesi bulunmayan aracı yetersiz ehliyetli ve olay anında uyuşturucu madde etkisi altında bulunduğu tespit edilen sanık——– bu eylemleri ile, meydana gelen kaza olayı arasında nedensellik ilişkisi kurulacak boyutta dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davrandıklarının anlaşılması karşısında, sanık ——- atılı suçtan mahkumiyetine karar verilmesi gerektiğinin; sanık ——-ise, olayın meydana gelmesinde kusurlu olmakla birlikte, aracın teknik donanımları bakımından yetersiz ve muayenesiz olduğunu, aynı zamanda bu şekilde trafikte kullanılmasının yasak olduğunu ve sanık ——–yetersiz ehliyetli olduğunu bildiği halde, aracın kullanımını sanık ——bırakması sebebiyle sanık——- hakkında koşulları bulunan bilinçli taksir hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi ve delillerin hatalı değerlendirilmesi sonucu yazılı şekilde beraatlerine karar verilmesi doğru görülmediğinden” gerekçesi ile bozulduğu; bozma kararı üzerine mahkemenin ——–esas sayılı dosyasında bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda sanıklar ——– “bilinçli taksirle bir kişinin ölümüne neden olma” suçundan ayrı ayrı 6 yıl 2 ay mahkumiyetlerine karar verildiği, kararın halen temyiz incelemesi nedeniyle Yargıtay’da olduğu anlaşılmıştır.
Davalı ——- şirketi vekili tarafından mahkememize gönderilen 14/11/2018 tarihli dilekçede; maddi tazminat bakımından davacılar vekili ile her hususta sulh olunduğu, bu nedenle maddi tazminat talebi yönünden davanın konusuz kaldığına dair beyanda bulunulduğu görülmüş, davacılar vekili son celse duruşmada manevi tazminat talepleri ile ilgili karar verilmesini istediklerini beyan etmiştir.Davacılar vekili manevi tazminat taleplerinin devam ettiğini beyan etmiş, davalı ——şirketi vekili tarafından 14/11/2018 tarihinde Sulh Protokolü ve İbraname evrakı dosyaya sunulmuş, incelenmesinde maddi tazminat yönünden asıl alacak faiz yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden davalı——–şirketi tarafından ödeme yapıldığı, davacı tarafından da davalıların maddi tazminat yönünden kayıtsız şartsız ibra edildiği görülmüştür. Bu kapsamda davacının açtığı maddi tazminat davasının konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına kararı verilmiştir.Manevi tazminat davası yönünden ise bilindiği üzere manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. Olayın oluş şekli yanında, zararın davacılar yönünden ağırlığı, tarafların sosyal ve ekonomik durumları göz önünde bulundurulduğunda, —— ilamı doğrultusunda davalı sanıklar ——- mahkumiyetlerine karar verildiği, her ne kadar bu karar henüz kesinleşmese de, ceza dosyasında alınan bilirkişi raporları ve Yargıtay bozma ilamı birlikte değerlendirildiğinde, mahkemenin kararının kesinleşmesinin beklenmesine gerek olmadığı, davalı sanık—— hakkında verilen mahkumiyet hükmünün zaten öncesinde onanarak kesinleştiği, bu suretle davalıların meydana gelen kazada tam kusurlu oldukları, kaza nedeniyle davacıların murislerinin karnındaki bebeği ile vefat ettiği anlaşılmakla, kısmen kabul edilen manevi tazminatın 05/07/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemlerin reddine karar verilmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının maddi tazminat talebi yönünden konusuz kaldığı anlaşılmakla bu konuda KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA
2-Davacının davasının manevi tazminat talebi yönünden KISMEN KABULÜ İLE;
Davacı —— için 100.000,00 TL, davacı —–için 40.000,00 TL, davacı ——için 40.000,00 TL, davacı —– için 10.000,00 TL, davacı ——- için 10.000,00 TL olmak üzere toplam 200.000,00 TL manevi tazminatın, kaza tarihi olan 05/07/2017’den itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılar—-ve —— müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
3) Harçlar;
a-Maddi tazminat talebi yönünden Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL karar harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek HAZİNEYE GELİR KAYDINA
b-Manevi tazminat talebi yönünden Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 13.662,00 TL karar harcından, davacılar tarafından peşin olarak yatırılan 925,61 TL harcın mahsubu ile, bakiye 12.736,39‬ TL harcın davalılar ——– müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek HAZİNEYE GELİR KAYDINA
4) Yargılama Giderleri;
a-Davacı tarafından masraf edilen tebligat/müzekkere gideri 689,50 TL yargılama giderinin, kabul red oranına göre hesaplanan 558,50 TL’lik kısmının davalılar——–müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine
b-Davacılar tarafından masraf edilen 35,90 TL başvuru harcı ve 925,61 TL peşin harcın toplamı olan 961,51 TL’nin davalılar ——- müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine
c-Davalılar tarafından yapılmış masraf bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5)Vekalet Ücretleri;
I-Maddi Tazminat davası yönünden; davanın esası hakkında karar verilmediğinden ve sulh protokolü gereğince vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına;
II-Manevi Tazminat davası yönünden;
Davacılar kendisini vekille temsil ettiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan ——– müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine
6)Taraflarca yatırılan gider avansının bakiye kısmının, karar kesinleştiğinde 6100 sayılı HMK’nun 333.maddesi uyarınca taraflara iadesineDair, davacılar vekilinin yüzüne karşı, davalıların yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde ——- Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.