Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1135 E. 2020/281 K. 16.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/1135 Esas
KARAR NO: 2020/281
DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/10/2018
KARAR TARİHİ: 16/06/2020
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı bir reklam şirketi olup, on yılı aşkın süre boyunca dava dışı ——mağazaların içinde, dışında, otoparklarda ve servis araçlarında, uygun alanların 3. kişilere pazarlanması ve bu yerlere —– alınması işlerini yürüttüğü,——- için kullanılan malzemeler davacı tarafından tedarik edildiği, davacıya ait bu ürünlerin kullanılması sebebi ile de —— tarafından, “her reklam için, reklamdan elde edilen gelirin belirli bir yüzdesi oranında” ödeme yapıldığı, —– basılması ve asılması işleri de davacı tarafından üstlenildiğinden bu hizmetlerin bedelleri ayrıca ödendiği,—— devrolunmasından sonra ——–davacıya ait raket, afiş board ve diğer mecraları kullanmaya devam etmiş, bir süre önce de——– malzemelerinin mülkiyetinin kendilerine devrini istediği, davalının bu teklifi davacı tarafından değerlendirilmiş ve ———- karşılığında anılan malzemelerin tüm mülkiyet ve kullanım haklarının davalıya devredilebileceği belirtildiği, bunun üzerine davalı tarafından teklif rakamının —- olarak güncellendiği belirtilmiş, davalının bu teklifi davacıca kabul edilmiş ve kabul ile birlikte taraflar arasında reklam malzemelerinin ——– karşılığında davalıya satılması hususunda anlaşmaya varıldığı, davalı taraf sözleşmeden doğan edimini yerine getirmemiş olup, sözleşme bedelinin temerrüt faiziyle birlikte ödenmesi gerektiği, Borçlar Kanunu’nun 125. maddesi uyarınca alacaklı, temerrüde düşen borçludan borcun aynen ifasını ve gecikme sebebiyle tazminat isteme hakkına sahip olduğu, anılan madde doğrultusunda, temerrüde düşen borçlunun sözleşme bedelinin tamamını işleyecek ticari faiziyle birlikte davacıya ödemesi talep edildiği, davalı tarafça davacıya gönderilen ——– sözleşme konusu malzemelerin kullanılmasının——- markasıyla uyuşmayacağı, bu sebeple demontaj yapılmasına karar verildiği, demontajı yapılan raket ve afiş boardların davacıya ulaştırılabileceği belirtildiği, malzemelerin sökülmesi sırasında zarara uğrayacağı şüphesiz olduğu, kurulan sözleşmeye rağmen edimini yerine getirmeye bir türlü yanaşmayan davalının, reklam ve pazarlama hakkı ve mülkiyeti davacıya ait olan billboardları da halen reklam faaliyetlerinde kullandığı öğrenildiği, taraflar arasında tamamlanan satım sözleşmesi doğrultusunda ———- tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davacıya ödenmesini, bu talebin kabul edilmemesi halinde, fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak üzere şimdilik —- kullanım bedelinin —————-tarafından süpermarketlerin devrinin alındığı tarihden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesini ve Yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında herhangi bir sözleşme kurulmadığı, davalı firmanın pazarlık aşamasında fiyat belirtmesi icap anlamına gelmediği, davacı yan davalı firmanın kendilerine ———- tutarında bir fiyat beyanı sunduğunu, davalı firmanın rakam vermiş olmasıyla icap niteliğinde bir beyan gerçekleştirdiğini, taraflarınca da buna karşılık kabul beyanı sunduklarını iddia etmekte ve sözleşmenin kurulmuş olduğu tezini bu iddialara dayandırdığı, davalı firma karşı tarafla dava konusu işlem ile ilgili süren müzakerelerin hiçbir bölümünde kesinlikle “icap” niteliğinde bir beyanda bulunmadığı, bir iş yapmak, mal satın almak amacıyla pazarlığa oturan, fiyat konuşan her firmanın yapılan müzakereler sonucu uyuşamayıp sözleşme imzalamaması halinde bundan sorumlu tutulması hukuka, ticaretin doğasına ve mantığına aykırı olduğu, bir sözleşmenin meydana gelmesi için sözleşmenin esaslı noktalarında anlaşma söz konusu olmalıdır; ancak hangilerinin mülkiyetinin davacıya ait olduğu belli olmayan malzemelerin alımı için esaslı noktalarda bir anlaşma söz konusu olmadığı, 6098 Sayılı Borçlar Kanunu 2. maddesine göre esaslı noktalarda anlaşma olmadan, sözleşmenin kurucu şartı olan irade beyanlarının uygunluğundan söz edilemeyeceği, somut olayda, satım sözleşmesinin esaslı noktalarından olan “mal” konusunda bir netlik bulunmadığı, zira dava konusu edilen malzemelerin önemli bir çoğunluğunun mülkiyeti davacı firmaya değil, davalı firmaya ait olduğu, bir an için icabın kabul edilip sözleşmenin kurulduğu düşünülse dahi, söz konusu sözleşmenin geçerlilik unsurlarından irade ile beyan arasında uyum bulunmadığı, kaldı ki mülkiyet hususu sözleşmesinin esaslı unsurlarıyla ilgili olduğundan sözleşmenin butlan sebebiyle de geçersiz olduğu, davacı firma yönünden davalı firmadan kaynaklı bir zarar söz konusu olmadığı, davalı firmanın malzemelerin hasarlı olması ya da mevcut —– ile ilgili davacı firmaya bir borcu bulunmadığı, davacı yan tarafından bir yandan adeta ikrar niteliğindeki bir ifade ile malzemelerin kullanılamaz durumda olduğunu belirtmesi, kullanılmaz durumdaki malzeme için diğer taraftan ——— gibi fahiş bir tutar talep edilmesi de çelişkilidir ve bir diğer ifade ile artık işe yaramaz denilen malzemeler için ücret talep ettiği, mevcut ticari ilişki dilediği zaman davalı ———- tarafından sona erdirebileceği gibi buna ilişkin taraflar arasında herhangi bir yazılı sözleşme bulunmadığından bu hususta hizmet almayı da dilediği şekilde sona erdirebileceği, bu sebeple davacı firmanın maliki olmadığı malzemeler için kullanım bedellerini talep etmesi haksız ve hukuka aykırı olup, sözleşmesel bir dayanak ta söz konusu olmadığı, açıklanan sebeplerle itirazlar doğrultusunda davacı tarafın ikame etmiş olduğu haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın reklam malzemelerinin satımına dair sözleşmenin kurulduğunun kabulü ile sözleşme bedelinin ödenmesi, bunun kabul görmemesi halinde ise davaya konu reklam malzemelerinin kullanım bedelinin davacıya ödenmesine yöneliktir.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda basit yargılama usulünün uygulanacağı belirtilmiş ve yargılamaya başlanmış yönetime uygun ön inceleme duruşması açılarak, öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış, bilirkişi raporu alınmış, basit yargılama usulleri doğrultusunda yargılamaya devam edilmiş ve dava sonuçlandırılmıştır.
Taraflarca bildirilen deliller toplandıktan sonra, davanın niteliği gereği dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından ——— tarihli bilirkişi bilirkişi raporu düzenlenmiştir.
—-tarihli bilirkişi raporunda özetle,” inceleme yapılan dava dışı ——-defterlerinin özel hesap dönemine göre tutulduğu,———— özel hesap döneminde zorunlu —- ve kapanış tasdiklerinin yapılı olduğu, —– dönemlerinde ise E-defter mükellefi olduğu, V.U.K uygun olarak —- ve —-beratlarının zamanında beyan edildiği, muhasebe fişleri ve ekli müsbit evrakın, fatura ve irsaliyelerin(V.U.K) m.229-232) hükümlerine uygun şekilde tanzim edildiği tespit edildiği, dava dışı —- davacı tarafa toplamda —- tutarında fatura keserek hesabı borçlandırdığı, ——-davalının davacıya ödeme de bulunduğu ve hesabın kapanış bakiyesinde davacının inceleme yapılan —— devir sonrası davalı ——— borçlu olduğu ve davacı tarafından davalıya devir sonrasında keşide edilen fatura bulunmadığının tespit edildiği, netice itibari ile inceleme yapılan davacı ticari deftelerine göre davalının davacı taraftan ——– alacaklı olduğunun tespit edildiği” yönünde bilirkişi heyeti tarafından tespit yapılmıştır.
Bilirkişi raporu taraf vekillerine usulüne uygun tebliğ edilmiş, taraf vekilleri tarafından karşılıklı beyan ve itiraz dilekçeleri sunulmakla, davacı vekilinin itirazlarının değerlendirilmesi ve tüm dosya kapsamı üzerinde inceleme yapılması için dosya yeni bir bilirkişi heyetine tevdi edilerek bilirkişilerden ———– tarihli bilirkişi raporu aldırılmıştır.
—– tarihli bilirkişi ek raporunda özetle ” dosya içerisinde alacak talep edilen reklam malzemelerinin kullanımı ile ilgili olarak davacı tarafça daha evvelden yaptırılmış bir tespite rastlanılmadığı, dosyada davacı tarafça davalı yahut dava dışı mağaza reklam malzemelerinin kullanımı/kiralanması hususunda yapılmış bir sözleşme görülmediği, bu nedenle bu konuda hesaplama yapılamayacağı gibi, davalı tarafın davacı tarafa ait hangi reklam malzemelerini, hangi konum ve mevkilerde, ne kadar bir sürede ve ne şekilde kullandığının tarafına bilinebilmesi ve belirlenebilmesi mümkün olmayıp, mevcut dosya kapsamında bu hususlarda yeterli açıklama, bilgi ve belge görülmemekle kullanım bedeline dair hesaplama yapılması mümkün olmadığı” yönünde bilirkişiler tarafından tespit yapılmıştır.
Tüm dosya kapsamı toplanan deliller ve bilirkişi raporları ile taraf vekillerinin iddia ve savunmaları birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasındaki uyuşmazlığın reklam malzemelerinin satımına dair sözleşmenin kurulduğunun kabulü ile sözleşme bedelinin ödenmesi, bunun kabul görmemesi halinde ise davaya konu reklam malzemelerinin kullanım bedelinin davacıya ödenmesine yönelik olduğu, Türk Borçlar Kanunu’nun 1. maddesinde sözleşmenin tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamalarıyla kurulacağı hususunun düzenlendiği, davaya konu sözleşmede taraflar arasındaki mailleşmelerde tarafların iradelerinin karşılıklı ve birbirine uygun olarak kabul edilmeyeceği, zira davacı tarafın ——– tarihli maillerinde teklifi kabul ettiğini beyan ettiği ancak——— tarihli mailde teklifinize cevap mailimizi değerlendirme fırsatı oldu mu acaba diye de sorma gereği duyduğu, zira tarafların iradelerinin tam olarak birbiri ile uyuşmuş olsa idi böyle bir onay mailin de gereksinim duyulmayacağı, ayrıca maillerde süreçteki belirsizliğin giderilmesi ve öneri ve teklif süreci ile ilgili hangi aşama olunduğundan bahsedildiği bu hususların da tarafların sözleşme kurulumu anlamında son sözü söyleyip söylemediği noktasında kuşku uyandırdığı yine Türk Borçlar Kanunu’nun 2. maddesinde tarafların sözleşmenin esaslı unsurlarında anlaşması gerektiğinin belirtildiği, ancak mailleşmelerden davaya konu sözleşme bakımından bedel ve kullanımın verileceği reklam malzemelerinin nelerden ibaret olduğunun anlaşılamadığı değerlendirildiğinden davacının sözleşme bedeli talebinin reddine karar verilmiş olup kullanım bedeli talebinin ise öncelikle kullanım iddiasının ispatının gerektiği bu hususta ispat yükünün davacıda olduğu, davacının basiretli bir tacir gibi kullanımı en azından bir delil tespiti yaptırarak ortaya koyması gerektiği, yine bilirkişi raporunda da belirtildiği gibi davalı tarafın davacı tarafa ait hangi reklam malzemelerini, hangi konum ve mevkilerde ne kadar bir sürede ve ne şekilde kullandığının tespitinin mahkememizce tespitinin mümkün olmadığı, ayrıca davacı vekilinin bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde oranlama yapılarak ücret takdirini talep ettiği ancak davacı tarafça bu husus ispatlanmamışken oranlama yapılarak ücret takdirinin hakkaniyete aykırı olacağı kanatiyle kullanım bedeline ilişkin talebin de reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 54,40 TL karar harcından davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.451,59-TL harcın mahsubu ile arta kalan 1.397,19-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davanın reddine karar verilmesi sebebi ile davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 11.850,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair; davacı vekili ve davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde ————— Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı..16/06/2020