Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/1079 Esas
KARAR NO: 2022/31
DAVA: Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 22/06/2018
KARAR TARİHİ: 18/01/2022
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafça, müvekkili şirket aleyhine —- sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, ancak söz konusu takibin usul ve yasaya aykırı olduğunu, zira müvekkil şirketin davalı şirkete takip konusu edilebilecek herhangi bir borcu bulunmadığını, —-dosyasının tedbiren durdurulmasına, davanın kabulüne, Müvekkil şirketin davalı şirkete—– sayılı dosyası ile başlatılan takibe dayalı olarak borçlu bulunmadığının tespitine, davalının haksız ve kötü niyetli icra takibi başlatması nedeniyle alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; işbu davada borçlu bulunulmadığının tespiti talep edilen icra dosyasının kaçak elektrik kullanımından kaynaklanan bir borcun tahsili değil, abonelik sözleşmesinden kaynaklanan ve perakende satış işlemlerine yönelik elektrik faturasından kaynaklandığının anlaşıldığı, eldeki dosyaya konu edilen icra dosyası kapsamındaki alacağın belirtilen sebeplerle müvekkili şirketin alacağı değil perakende şirketin alacağı olduğu,—- dağıtım ve perakende satış faaliyetlerinin —– tarihinden ilibaren ayrı tüzel kişiler altında yürütülmesine ilişkin düzenleme yapıldığını, elektriğin toptan ve perakende satışının müvekkil şirketin faaliyetleri arasında yer almadığını, ayrışmaya ilişkin esaslar çerçevesinde kurulan —–şirketi tarafından yürütüldüğünü, dağıtım şirketindeki perakende faaliyetine ilişkin her türlü alacak – borç, hak ve yükümlülüklerin —-eçtiğini, kısmi bölünmenin—-yayınlandığını, aleyhe açılmış – açılacak dağıtım faaliyeti ile ilgili olan dava/ icra dosyasından doğan hak ve alacaklar ile borç ve yükümlülükler ——- satış faaliyeti ile ilgili olanlardan doğan hak ve alacaklar ile borç ve yükümlülükler —— ait olacaktır. Aynı ilke, bölünmenin gerçekleştiği tarihten sonra açılacak dava/ icra dosyaları için de geçerli olacaktır.” denildiğini, eldeki dava ile borçlu bulunmadığının tespiti talep edilen icra takip dosyası kapsamındaki alacağın müvekkili şirketin alacağı olmadığını, bu alacak sebebiyle müvekkilinin herhangi bir sorumluluğu, hak ve yetkisinin bulunmadığının beyanla davanın pasif husumet yokluğu sebebiyle müvekkili—- yönünden reddini, aksi kabulü halinde davanın HMK” nun 61 ve devamı maddeleri gereğince—- ihbarına karar verilmesini talep etmiştir.
Dahili davalı—- vekilinin cevap dilekçesinde özetle; ——— tüzel kişiler altında yürütülmesine karar verildiği, bu doğrultuda davanın kabulü anlamına gelmekle birlikte aboneler tarafından yapılan tüketim faturalandırılması davacının faturaların tahakkuk ettirildiği dönemde faturaya konu adreste faaliyet yürütmediğini, ilgili adresi —– tarihinde devrettiğini iddia ettiğini, devir işleminin gerçekleşmiş olduğu ihtimalinde dahi bu hususta müvekkili şirkete elektrik aboneliğini sonlandırılması amacıyla bir başvurusunun bulunmadığını, müvekkili şirketin aboneliğin sonlandırılmasına yönelik herhangi bir talep gelmeden davacıya ait aboneliği sonlandırmasının mümkün olmadığını, uyuşmazlık konusu aboneliğin — tarihinde başlayıp — tarihinde sonlandırıldığını, uyuşmazlık konusu icra takibine dayanak faturaların —– tarihleri aralığında tahakkuk eden faturalar olduğunu, tahakkuk eden faturalar dikkate alındığında bu tarihler arsında davacının uyuşmazlık konusu tesisatta aboneliğinin devam etmiş olduğunu, beyanla davanın reddini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, dava konusu abonelik faturaları yönünden borçlu olmadığının tespiti talebine ilişkindir.
Davacı, dava konusu taşınmazda kiracı olarak bulunmakta iken —- tarihinden dava konusu taşınmazı devrettiğini, her ne kadar abonelik kaydı devam ediyor olarak gözükse de dava konusu taşınmazdan ayrılması ve taşınmazın devredilmesi sebebiyle elektrik aboneliği faturalarından sorumlu olmadığını, davalı tarafından abonelik fatura alacağının tahsili amacıyla başlatılan—— sayılı dosyası yönünden borçlu olmadığının tespitine ve davalı aleyhine tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı —- husumet itirazında bulunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dahili davalı —– davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda basit yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış, —- Dosyası celp edilerek dosya içerisine alınıp incelenmiş,— davacının — celp edilmiş,— tarihli bilirkişi heyet raporu ve —- tarihli bilirkişi raporu alınmış ve dava sonuçlandırılmıştır.
— tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle, —Davacı kanuni ticari defterlerinin yasal saklama sürelerinin geçtiği nedeniyle, ticari defterlerin imha edildiği bilgisi verildiğinden davacı şirketin ticari defterlerinin incelenemediği, Davacının icra dosyasına konu olan faturalarda yazılı olan adresi — tarihinde aldığı ortaklar kurulu kararı ile — tarihinde dava dışı — devrettiği, Davaya konu faturaların — yıllarına ait olduğu Davacının davaya konu adresteki elektrik aboneliğinin — tarihleri aralığını kapsadığı, Davalı tarafından icra takibi neticesinde—–dosyası üzerinden davacıya gönderilen —- ihbarnamenin de davacı eline ulaşmadığı Dava konusu faturaların tüketimin yapıldığı —— kullanılarak doğru hesaplanmış geçerli faturalar olduğu —- borçlara ilişkin hem aralarındaki sözleşme gereği hem de —– niteliğindeki kararları gereği elektriğin kesilmesi gerekirken kesilmediği, ilgili——- edildiği ve dönem faturalarının bu sebeple oluştuğunun anlaşılması sebebiyle davalılar —- ve/veya —– müterafik kusurlu olduğu ve olası bir gecikme faizi hesabında takdiri —- olmak üzere değerlemeye alınması gerektiği Davacı ——- hem —–hem de ilgili —-uyarınca, iptal ettirmediği aboneliği sebebiyle dava konusu —- adet fatura ile ilgili olarak borçlardan sorumlu olduğu——- yönünde görüşlerini bildirmişlerdir.
—– tarihli bilirkişi ek raporunda özetle, —Davaya konu faturaların —- yıllarına ait olduğu, davacının davaya konu adresteki elektrik aboneliğinin —-tarihleri aralığını kapsadığı, davacı——–tarafından atıf yapılan hem de diğer emsal —- uyarınca, iptal ettirmediği aboneliği sebebiyle, dava konusu fatura borçlarından fiili kullanıcı ile birlikte müteselsil sorumlu olduğu, Ödenmeyen borçlara ilişkin hem aralarındaki sözleşme gereği hem de yine —– emsal niteliğindeki kararları gereği elektriğin kesilmesi gerekirken kesilmediği, ilgili tesisata elektrik verilmeye devam edildiği ve ilk faturadan sonraki dönem faturalarının bu yüzden oluştuğunun anlaşılması sebebiyle, davalılar— ve/veya —-müterafik kusurlu olduğu, Davacının dava konusu — adet faturadan ilgili—– kararları uyarınca ana borç tutarından tam, gecikme faizinden ise kusuru oranında sorumlu tutulması gerektiği, ödenmeyen ilk faturadan sonra elektriği kesmeyerek diğer faturaların oluşmasına sebep olduğu hem —– hem de ilgili — kararlarına göre açıkça anlaşılan davalılar —- kusurlu olduğu ve bu kusur sebebiyle ilk faturadan sonraki faturalarda gecikme faizinde yasal faiz oranına kadar faiz işletilmesinin uygun olacağı, Dava konusu faturaların tüketimin yapıldığı dönem birim fiyatları kullanılarak doğru hesaplanmış geçerli faturalar olduğu, yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, faiz hesabında emsal —– kararı uyarınca —– belirlenen gecikme zammı oranlarının değil yasal faiz oranında faiz işletilebileceği, ilk faturadan sonraki faturalar açısından da faiz hesabında yasal faiz oranında faiz işletilebileceği görüş ve kanaatine
varılmakla, toplam borç tutarı—- takip tarihi itibariyle — asıl alacak,
—indirimli gecikme faizi tutarı ve —-olarak hesaplanmış ve müteselsil sorumlu olduğu kanaatine varılan davacı tarafın icra takibinin bu kısmından sorumlu olduğu, Davalılar tarafının icra alacağının dahili davalı—– tarafına ait olduğu yönünde birbirleriyle örtüşen beyanları bulunmakla, bu konudaki değerlendirme sayın Mahkemenin takdirlerine bırakılmıştır…” yönünde görüşlerini bildirmiştir.
Yargılama aşamasında celp edilen evraklar,—– müzekkere cevabı dikkate alındığında davalının dava konusu uyuşmazlık yönünde sorumluluğunun olmadığı, —– kararı uyarınca abonelik faturaları yönünden tüzel kişilikleri ayrılan—- sorumlu olduğu anlaşılmıştır. Davacı vekilinin —- tarihli dilekçesi ile davanın HMK 124 maddesi gereğince taraf değişikliği yapılarak —- yöneltilmesi ve davaya dahil edilmesi talep edilmiş olduğu görülmüştür.
HMK 124. Maddesinde; “Bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile Mümkündür.—– Bu konuda kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır. —Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir.—Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Bu durumda hâkim, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder.” denilmektedir.
Dosya kapsamı dikkate alındığında davacının taraf değişikliği talebinin kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığına mahkememizce kanaat getirilmiş, — davaya dahil edilmesini karar verilmiş, eksik usuli işlemler tamamlanmıştır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72.maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur——İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkar ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun aslında bulunmadığını ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir.
Usul hukukumuzda senede karşı senetle ispat zorunluluğu ilkesi kabul edilmiştir. Senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı def’i (savunma) olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler, HMK’nin 201.maddesinde düzenlenen miktardan az bir miktara ilişkin olsa bile tanıkla ispat olunamaz; ancak senet (kesin delil) ile ispat edilebilir.——–
Somut dosyada, davacı ile dahili davalı arasında abonelik sözleşmesi bulunması sebebiyle davacı/borçlunun aboneliğe konu taşınmazı devrettiği ve elektrik enerjisini kullanmaması sebebiyle borçlu olmadığını yöntemince ispat etmesi gerekmekte olup, ispat yükü davacı/borçludadır.
Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları, alınan bilirkişi raporları ve bütün deliller birlikte değerlendirildiğinde; davalı tarafından elektrik faturalarının ödenmemesi sebebiyle aboneliğin sonlandırılması gerekirken, davalı tarafından aboneliğin sonlandırılmadığı,——- güncel uygulaması dikkate alındığında davalının müterafik kusurlu olduğu, bu kusur sebebiyle ilk faturadan itibaren sonraki faturalarda gecikme faizinde yasal faiz oranına kadar faiz işletilmesinin uygun olacağına mahkememizce kanaat getirildiği, aboneliği kullanan fiili kullanıcı ile birlikte abonelik kaydı bulunan davacının abonelik sözleşmesi gereğince da oluşan faturadan sorumlu olduğu, aksi yöndeki davacı savunmalarının dosya kapsamına uygun olmaması sebebiyle yerinde olmadığı anlaşılmış, davanın kısmen kabulüne, davacının davalı —- takip dosyası sebebiyle — asıl alacak,—gecikme faizi ve— olmak üzere toplam —- borçlu olduğu anlaşıldığından, davalının anılan takip dosyası sebebiyle — gecikme cezasından dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir. —
Her ne kadar davacı tarafından dava ilk olarak —-yöneltilmiş ise de, davacının taraf değişikliği talebinin HMK 124/4 maddesi kapsamında kabul edildiğinden davalı —- yönünden davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. ——-
Menfi tespit davalarında 2004 sayılı İİK 72/IV ve 72/V maddeleri uyarınca tazminata hükmedilebilmesinin ön koşulu; gerek açılmış icra takibinin durdurulması gerekse icra veznesine yatan paranın alacaklıya ödenmemesi hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmiş ve bu kararın uygulanmış olmasıdır. —— Ayrıca İİK 72/V maddesi kapsamında davacı/borçlu tarafından kötüniyet tazminatı talep edilebilmesi için davalı/alacaklı tarafından yapılan takibin haksız ve kötü niyetli olduğunun ispat edilmesi gerekmektedir. Eldeki dosya bakımından yukarıda belirtilen şartlar oluşmadığı anlaşılmakla, davacı tarafın kötüniyet tazminat talebinin reddine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
DAVANIN KISMEN KABULÜNE,
1-Davacının davalı —-sayılı takip dosyası sebebiyle—-asıl alacak, —- gecikme faizi ve —-olmak üzere toplam — borçlu olduğu anlaşıldığından, davalının anılan takip dosyası sebebiyle—— gecikme cezasından dolayı BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
2-Davacı tarafça talep edilen şartları oluşmayan tazminat talebinin reddine,
3-Davalı———— yönünden davanın ESASI HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
4-Karar harcı 80,70-TL ‘nin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 112,37-TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 31,67-TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa iadesine,
5-Davacı tarafından tarafından yapılan —- başvuru harcı, —- vekalet harcı, — tebligat ve müzekkere gideri,— bilirkişi ücreti olmak üzere toplam — yargılama giderinin haklılık oranına göre — dahili davalı —- tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı ve dahili davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davanın kabul edilen kısmı için davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. 13/2 maddesindeki esaslara göre belirlenen 1.042,32-TL nispi vekalet ücretinin dahili davalı——- alınarak davacıya verilmesine,
8-Davanın reddedilen kısmı için dahili davalı ——- kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. 13/2 maddesindeki esaslara göre belirlenen 5.100,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak dahili davalı ——- verilmesine,
9-HMK 124/4 maddesi gereğince Davalı —- tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
10-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde ——— Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.18/01/2022