Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1 E. 2018/926 K. 02.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/1 Esas
KARAR NO : 2018/926
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 01/09/2014
KARAR TARİHİ : 02/10/2018
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ———-gazetesinin 23/09/2013 tarihli nüshasının 8. Sayfasında yer alan “——– başlıklı yazıda müvekkillerinin kişilik haklarına açık ve ağır saldırı yapıldığını, gazete sorumlu müdürüne noter kanalı ile tekzip gönderildiğini ancak yayınlanmadığını, bunun üzerine mahkemeye başvurulduğunu, gazetenin mahkeme kararını da yerine getirmediğini, dava konusu yayında;————-gezi olayları sebebiyle işgal edilen otoparkı nedeni ile —– hakkında suç duyurusunda bulundu” ——-güvenliğini sağlayan şehir eşkiyaları” gibi kişilik haklarına tecavüz eden, gerçek olmayan iftiralarda bulunulduğunu, davalı gazetenin aylara yayılan bir süreçte tekziplere ve mahkeme tekzip kararlarına rağmen gerek —–Oteli gerekse —- Grubu aleyhine benzer yayınlarına bilerek ve isteyerek devam ettiğini açıklamış her bir müvekkili için 50.000’er TL olmak üzere toplam 100.000 TL manevi tazminatın yayın tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, hükmün —- yayınlanan tirajı 100.000,00 TL’nin üzerinde olan iki adet ulusal gazetede yayınlanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA : Davalılar …, … ve ——- vekili cevap dilekçesinde özetle; davalılardan …’nun davalı tüzel kişinin yöneticisi olmadığını, davanın anılan kişi yönünden husumetten reddi gerektiğini, dava konusu yayınların haber verme ve eleştiri hakkının kullanılmasından ibaret olduğunu, bu hakkın basın yoluyla kişilik haklarına saldırılarda hukuka uygunluk sebebi olduğunu, yazılan yazıların somut olgulara ve —— açıklamalarına dayandığını ayrıca haber verme ve eleştiri hakkı kapsamında bulunduğunu belirtilmiş, talep olunan tazminat miktarının fahiş olduğu da beyan edilerek davanın reddi savunulmuştur.
Davalı …’ in cevap dilekçesi ibraz etmediği anlaşılmıştır.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, yayın yoluyla kişilik haklarının saldırıya uğradığı iddiasına dayalı manevi tazminat talebine ilişkindir.
Dava dosyasının mahkememize tevzisinden önce geçirdiği safahat incelendiğinde; davanın ilk olarak İstanbul Anadolu 18. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne açıldığı, anılan mahkemece yapılan yargılama neticesinde davanın reddine karar verildiği, her iki taraf vekilince istinaf yasa yoluna başvurulması sebebiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi tarafından 28/11/2017 tarihinde davacılar ile davalılardan birinin tüzel kişilik vasfına haiz olduğu, bir kısım davalı için görevli olan özel yetkili mahkemenin usul ekonomisi gereğince diğer kişiler için de görevli olduğu dolayısı ile davanın Asliye Ticaret Mahkemesinde görülerek karara bağlanması gerektiği belirtilerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına kesin olarak karar verildiği, anılan mahkemece dosyanın tevzi bürosuna gönderilmesi neticesinde dosyanın mahkememize tevzi edildiği anlaşılmıştır.
Davaya konu haber irdelendiğinde; kamuoyunda —– olayları olarak adlandırılan eylemlerde davacı şirke———–bulunan oteline bitişik olan ve———— Belediyesi iştiraki olan ————tarafından otopark olarak işletilen alanın göstericiler tarafından kullanıldığı, otoparka, giriş ve çıkışların kim tarafından denetlendiği yönünde haber yapıldığı ve yapılan haberde kontrolün ——güvenlik görevlilerince sağlandığının ifade edildiği görülmüştür.
Söz konusu haber ile ilgili yapılan düzeltme ve cevabın yayınlanmasına ilişkin başvuruya ilişkin ise; haberin gerçeğe aykırı olduğu ve davacıların şeref ve haysiyetini ihlal ettiği gerekçesiyle İstanbul Anadolu 2. Asliye Ceza Mahkemesinin ——–D.iş sayılı dosyası ile 10/01/2014 tarihinde verilen düzeltme ve cevabın yayınlanmasına ilişkin karar; Yargıtay 19. Ceza Dairesi’nin 25/01/2018 tarih 2017/3032 E.; 2018/779 K. Sayılı ilamı ile “Haberin basın özgürlüğü sınırları içerisinde kaldığı” gerekçesiyle bozulmuş, düzeltme ve cevap metninin yayınlanmamasına karar verilmiştir.
Dava konusu uyuşmazlık; 23.09.2014 tarihli —-gazetesinde yayınlanan ——-kontrolü Koç’ta” başlıklı haberin davacıların kişilik haklarına saldırı niteliğinde bir içeriğe sahip olup olmadığı, haber ile gerçek dışı bilgiler verilip verilmediği ve haber sebebiyle davacılar uhdesinde manevi zararın oluşup oluşmadığı ve oluştuysa tazminat miktarının mahkememizce takdiri noktalarında toplanmaktadır.
Basın özgürlüğü, Anayasa’nın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Yasası’nın 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiş olup bu düzenlemeler ile basının özgürce yayın yapması güvence altına alınmıştır. Güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Ancak basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasa’nın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanunu’nun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve yerleşik Yargıtay kararları uyarınca; basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda ise, yayının gerçek olması, kamu yararı bulunması, toplumsal ilginin varlığı, konunun güncelliği, haber verilirken özle biçim arasındaki dengenin korunup korunmadığı ve yayının objektif sınırlar içinde yayın edilip edilmediği değerlendirilmeli; o anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.
Tüm bu ilkeler ışığında davalı tarafından yapılan haber ve ifadeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde, dava konusu haber içeriğinde göstericilerin saklandığı iddia edilen otoparka olaylardan çok sonra gidildiğinde davacılara ait otelin güvenlik görevlilerinin gazete muhabirini otele ve otoparka yaklaştırmadığı, sanki otoparkın da sahibi gibi davrandıkları, halbuki gazetecilerin amacının olayların yaşandığı yerin görüntülenmesi olduğu ve o sırada yaşananların haber yapıldığı, haberin görünür gerçeğe uygun olduğu ve kullanılan ifadelerin davacının küçük düşürülmesini değil okuyucunun dikkatinin çekilmesini amaçladığı, davacıların kişilik haklarına bir saldırı bulunmadığı, dava konusu haberin verilişinde özle biçim arasındaki dengenin korunduğu, bir an için aksi düşünülse bile haber içeriğinin bilgi vermeye yönelik ifadeler kapsamında kaldığı, kamu yararı, kamuyu aydınlatma ve bilgilendirme ilkeleri ışığında ve basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, eleştiri sınırlarında kaldığı, bu nedenle de basın yolu ile kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat ödetilmesi koşullarının oluşmadığı kanaatine varılarak davanın reddine karar verilmiş, davacılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı olmadığından her bir davacı tarafından açılan iki ayrı dava olduğu, davaların red sebeplerinin aynı olduğu dolayısı ile kendisini vekil ile temsil ettiren davalılar yönünden her bir dava açısından tek vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği değerlendirilerek reddedilen her bir dava yönünden kendisini vekille temsil ettiren davalılar lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 10/3. Maddesi uyarınca maktu vekalet ücretine hükmedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 35,90 TL maktu ilam harcının peşin alınan 1.707,75 TL harçtan mahsubu ile 1.671,85 TL harcın talep halinde davacılara iadesine
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar————–… ve … tarafından yapılan 10,00 TL yargılama giderinin davacılardan dayanışmalı olarak tahsili ile bu davalılara verilmesine,
5-Davalılar————… ve … kendilerini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 2.180-TL maktu vekalet ücretinin davacılardan ayrı ayrı alınarak anılan davalılara verilmesine,
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde ilgili tarafa iadesine,
İlişkin olarak taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 02/10/2018