Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/962 E. 2021/463 K. 22.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/962 Esas
KARAR NO : 2021/463 Karar

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan), Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı)
DAVA TARİHİ : 07/09/2017
KARAR TARİHİ : 22/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan), Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
ASIL DAVADA;
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilin —– ettiğini zamanın büyük bölümünü orada geçiren——– sahibi olan müvekkilin anılan şirkette tam hisse sahibi olduğunu——- yapabilmeye yönelik toplamda ———ve ruhsatı bulunan bir firma olduğunu, —- için öngörülen muayyen bedelin yaklaşık 3.000.000,00 TL olduğunu, müvekkil tarafından 1 numaralı davalı—–yaptığı ve — tecrübeli olması sebebi ile güven duyulduğu ve şirketin olağan işlerini yürütebilmesi için vekaletname verildiği, verilen vekaletname ile müvekkilin talimatı çerçevesinde olağan işlerin yapılması hususunda kendisi ile anlaşıldığı ve yetki verildiği, daha sonra anılan vekaletnamenin yetersiz olduğu bildiren—– davalının daha geniş yetkileri barındıran bir vekaletname daha talep ettiğini, Müvekkilin güvenerek gereğini yerine getirdiği, Verilen yetki ile olağan işlemleri yapması düşünülen 1 numaralı davalı müvekkilin tek hissedarı olduğu şirketin tüm hisselerini diğer el ve işbirliği içerisinde hareket ettiği önce—- davalılara bu davalılarda beraber hareket ettikleri 5 nolu davalıya satış göstermek sureti ile devir ettikleri—- görüldüğü üzere şirketin tamamının müvekkiline ait olduğu—- Davalı, vekalet yetkisini kötüye kullanmış ve kendisine bu yönde herhangi bir talimat verilmemesine rağmen şirket hisselerini el ve işbirliği yaptığı,—-ve yetkilisi olduğu ——– davalıya göstermelik bedelle devredildiği görülmektedir. İlk devir anında pay karşılığı sermaye bedeli 50.000,00-TL’ dir. Şirketin gerçek değeri, mevcut lisans sebebi ile 3.000.000-TL sından fazladır. Davalılar bir arada, yukarıda bahsi edilen lisansın varlığından haberdar olup, Hisse devirlerini gerçekleştirdikten sonra sermaye artırımına gitmişlerdir. Davalılar el ve işbirliği içerisinde firmanın hisselerini düşük bedel göstererek ve müvekkile hiç bir bedel ödemeyerek satış gibi göstererek el koymuşlardır. özetle davalıların el ve işbirliği içerisinde şirkete el koyduğu, müvekkilin ülke dışında olmasından faydalanarak işlemi gizlediği, hala bir bedelde müvekkile ödenmediği, yapılan işlemlerin ve hiçbir konunun müvekkile bildirilmediği, davalı ile yapılan görüşmelerden sonuç alınamadığı, müvekkili tarafından—- 23/10/2014 tarihinde düzenlendiği, anılan vekaletnamede — davalı müvekkile ait firması için işlem yapabilmesini düzenleyen genel yetkinin verildiği, anılan vekaletnamede hisse devralma dışında devretme yetkisinin bulunmadığı, anılan vekaletname ile ilk defa—- işlem yapıldığı, Müvekkilin tam pay sahibi olarak tespiti ile yönetim kurulu başkanı seçilmesine ilişkin karar alındığı, kararda davalının vekaleten imzasının olduğu, sonrasında davalının talebi üzerine —- düzenlendiği, anılan vekaletin hisse devri ve kuruluş işlemleri ile yine olağan işlemler için yetki içerdiği, — kayıtları incelendiğinde hisse devrine dair bir kararın tescil edilmemiş olduğu görülmesine —– seçildiği, anılan işlemlerin tutanağa geçirildiği toplantıya müvekkilinin katılmamasına rağmen 2014 yılına ait faaliyet raporunun müvekkil tarafından okunduğu bildirilmiştir, aynı şekilde bu yönde kararın olup olmadığı bildirilmemesine ——isimli şahsın şirket ortağı olduğu bildirildiği, aynı tarihli işlemlerde—– şahısların imzalarının olduğu, Bu şahısların kim olduğunun bilinmediği——–devamı sahifesinde şirketin sermayesininin ve esas mukavelesinin değiştirilmesi hususunda karar alındığı, aynı karar ile sermayesi paylara bölünen—–pay bedelinin 1/4 ünün ödendiği kalanının 24 takside bölündüğü, müvekkilin anılan satış işlemlerinden haberdar olmadığı, çocuğunun rahatsızlığı sebebi ile —— bulunduğu, Yapılan işlemlerden haberdar olsa idi daha erken davranıp başvuruda bulunacağı bilgisi alındığı, bu hali ile davalı—– telefonlarına çıkmadığını, adresini ve yerini bilmediğini de bildirdiği, davalıların beraber el ve işbirliği içerisinde hareket ettiği, müvekkilin verdiği vekalet yetkisinin kötüye kullanılarak zarara uğratıldığı, aynı şekilde davalıların müvekkiline bilgi vermediği ve bir bedelde ödemedikleri,
bu hali ile —— hisselerine ve hesapları ile anılan —-dahil tüm aktifine tedbir konulması için gereğinin yapılmasına, devir işlemlerinin iptali ile eski haline getirilmesine, bu talebimizin kabul görmemesi halinde şu an için belirsiz olan zararlarının hesaplanarak taraflarına ödenmesine, ücreti vekalet dahil tüm yargılama giderlerinin davalılardan alınarak taraflarına verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle: — dosya ile dava dışı —– ortaklarına yöneltilen davanın derdest olduğunu ve davanın birleştirilmesini,——-derdest soruşturma dosyasında bilirkişi raporunda hisse devri işleminin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, şirketin faaliyete geçtiğinde yıllık geliri ——olacağının hesaplandığını, salt yatırım bulmak amacıyla vekalet verilmiş olan —— ve akabinde hisse devri yapılan iş bu davalı dahil tüm kişiler dürüstlük ve iyi niyet kurallarını ihlal ederek müvekkiline ait ———– şirket gerçek değerinin oldukça altıda hisse devirlerinin yapıldığını, davalıların firmanın hisselerini düşük bedel göstererek ve müvekkile hiçbir bedel ödemeyerek işlemleri satış gibi göstererek şirkete el koyduklarını, şirket hisselerinin devrini önlemek adına ihtiyati tedbir kararı verilmesini, hisse devrinin olanaksız olması halinde kısmi davanın kabulü ile 1.000,00 TL tazminatın davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesi talep etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı —— vekili cevap dilekçesinde özetle;Davacının asılsız beyanlar ile sayın mahkemeyi yanıltmaya yönelik beyanlarda bulunduğu, müvekkilimin diğer davalılarla hukuki yada—–, şirket kayıtlarına bakıldığında davacı iddialarının yanıltma amaçlı olduğunun sabit olduğu, tüm bu arz ve izah edilen nedenlerden görüleceği üzere, davacı tarafın iddiasının aksine haksız ve mesnetsiz açılan davanın müvekkili açısından reddini talep etmektedir.
Davalı —–vekili cevap dilekçesinde özetle;
Müvekkil ——–15 yılı aşkın bir—– çalışmakta olup, bu sürenin ——- numaralı) ile, ——–) ilişkin olarak—- vermek üzere anlaştığı, bu anlaşma kapsamında, Müvekkil ——— dayalı —— başvurusunda bulunmaya hazır hale getirilmesi konusunda sektöre —– tecrübesine dayalı ——– üstlendiği, müvekkil, söz konusu tarihlerde ——- geliştirilmesinden sorumlu——- olarak görev aldığından, ——— almak istemediği, —— yaşadığı —— hakkında başlatılan icra takiplerinden çekindiğinden yatırımlarını genel olarak yakın çevresindeki kişiler üzerinden devam ettirmekte olduğu, bu sebeple ——- hisse sahibi olmadığı, bu kapsamda, ilk başta Şirketin kurucu pay ——— olduğu, daha sonradan —– tarihinde —– kardeşinin eşi olan davacı—- kurulu üyesi olarak atandığı, ——— alınabilmesi için ———- başvurusunda bulunulması gerekli olduğu, —- için, başvuruda bulunan şirketin sermayesi üretim—- öngörülen toplam yatırım tutarının en az yüzde 5’i (6.500.000 TL) tutarında olmalı, — kurulacağı ——- mevzuat uyarınca ——elde edilmiş en az bir yıl süreli—– tarafından belirlenen tutarda banka teminat mektubu sunulması gerektiği,—— başvurusunda bulunulması için gerekli sermayeyi ve banka teminat mektubunu sağlamak için gerekli mali kaynağı bulamamış, tam—— diğer borç ve giderleri ödeyemeyecek derecede borca batık hale geldiği, müvekkil de sunmuş olduğu hizmetler karşılığında davacı ——- herhangi bir ücret alamamış, aksine—– sermayesinin ödenmesi ve borçlarının karşılanması —— ödünç para vermiş, ancak bu ödünçlerin geri ödemesi de yapılmadığı, şirketin —- durumu ve ortaklık yapısıyla —– başvurusuna hazır hale getirilmesinin mümkün olamayacağının anlaşılması üzerine,—- numaralı vekaletname ile şirketteki paylarının üçüncü kişilere devredilmesi konusunda müvekkili özel olarak yetkilendirdiği, müvekkil de piyasada yaptığı araştırmalar sonucunda davacının şirketteki paylarının devralınması konusunda diğer davalılar—- anlaşmış ve davacının da onayıyla —– tarihine kadarki tüm borçlarının üstlenilmesi karşılığında—– % 60’ını——— tarihinde devrettiği, şirket paylarının devrinden sonra şirketin——– öngörülen yatırım tutarının % 5’ine tekabül eden 6.500.000 TL’ye çıkarmış ve bu tutarın dörtte biri olan 1.600.000 TL’yi nakit olarak şirkete aktardığı, Şirketin yeni ortakları, ayrıca ———– 500.000 TL teminat mektubu temin etmiş ve diğer gerekli belgelerle birlikte ———– başvurusunda bulunduğu, bütün bu devir sürecinin o dönemde —–onayı ve katılımıyla gerçekleşmesine rağmen, davacı, şirketin yeni ortaklarının şirkete yaptıkları büyük yatırımlarından haksız bir yarar elde edebilmek için, devir tarihinden iki yıldan daha uzun bir süre geçtikten sonra hiçbir temeli olmayan kötüniyetli bu davayı ikame ettiğini, ayrıntılı olarak sunulan gerekçelerle, davanın esas yönünden reddine ve yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA;
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;—– Esas sayılı dosya ile dava dışı——- ortaklarına yöneltilen davanın derdest olduğunu ve davanın birleştirilmesini—— derdest soruşturma dosyasında bilirkişi raporunda hisse devri işleminin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, şirketin faaliyete geçtiğinde yıllık geliri ——olacağının hesaplandığını, salt yatırım bulmak amacıyla vekalet verilmiş —— akabinde hisse devri yapılan iş bu davalı dahil tüm kişiler dürüstlük ve iyi niyet kurallarını ihlal ederek müvekkiline ait şirketi yok pahasına el koduklarını, şirket gerçek değerinin oldukça altıda hisse devirlerinin yapıldığını, davalıların firmanın hisselerini düşük bedel göstererek ve müvekkile hiçbir bedel ödemeyerek işlemleri satış gibi göstererek şirkete el koyduklarını, şirket hisselerinin devrini önlemek adına ihtiyati tedbir kararı verilmesini, hisse devrinin olanaksız olması halinde kısmi davanın kabulü ile 1.000,00 TL tazminatın davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesi talep etmiştir.
SAVUNMA:Davacı vekili cevap dilekçesinde özetle:müvekkil ———- yevmiye numaralı senede bağlanmamış—— yevmiye numaralı sendee bağlanmamış ————- devraldığını ve bedellerini ödediğini, davanın husumet ve esas yönünden reddine ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, asıl ve birleşen davalarda, davacının——— vekaletnamenin kötüye kullanılması sebebiyle 12/05/2015 tarihinde yapılan pay devir sözleşmesinin iptaline, olmadığı—– tespiti ile davalılardan tahsili talebine ilişkindir.
Davacı, dava ——vekaletname yetkisini kötüye ——- anlaşarak devrettiğini ve devir sebebiyle tarafına herhangi bir bedel ödenmediğini beyanla asıl ve birleşen dosyada davalılara yapılan hisse devir işleminin iptali ve şirket hisselerinin tarafına tesciline, mümkün olmadığı taktirde şirketin değerinin tespiti ile tarafına ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davaların açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda yazılı yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış, bilirkişi raporu alınmış, yargılama sırasında 28/02/2018 tarihinde kabul edilen 7101 sayılı kanunun 61. Maddesi ile 6102 sayılı T.T.K.’nın 4. Maddesinin 2. Fıkrasının değiştirilmesi sebebiyle basit yargılama usulüne geçilerek dava sonuçlandırılmıştır.
————-üretimi —–hisse değerlerinin ne olduğu konusunda ilgili kayıtlar tetkiki ile —- örnekleri celp edilmiş, bilirkişilerden tarafların tüm iddia ve savunmaları çerçevesinde rapor düzenlenerek, Şirketin devir tarihindeki satış değeri ile dava tarihindeki satış değerinin ne olduğu ,şirketin devir tarihinde borca batık olup olmadığının, şirketin mevcut bir borca karşılık devir edilip edilmediğinin , şirketin devrine karşılık davacı tarafa ödeme yapılıp yapılmadığı hususlarında konunun uzmanlık gerektiren noktalarının tamamlanması için bilirkişi heyet raporu alınarak dava sonuçlandırılmıştır.
14/07/2020 tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle “…Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesi, Sayın Mahkemece bilirkişi heyetine verilen görev ile sınırlı olarak mezkûr surette tahakkuk eden değerlendirme neticesinde; ——–defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin süresinde yapıldığı, TTK ve VUK hükümlerine göre usulüne uygun tutulduğu, Davalı davalı—— defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin süresinde yapıldığı, TTK ve VUK hükümlerine göre usulüne uygun tutulduğu, İncelenen dava dışı——-kayıtlarında, hisse devirir gerçekleştiği——— kaynak tutarın ise şirketin ortağı —- şirketten olan, bu alacağın da sermaye artırımı sırasında banka hesabına yatıp tekrar çekilen —- bu kaynağı oluşturan varlığın şirket ortaklarından ———– başkaca bir varlığının bulunmadığı, —- şirketin borcunun bulunmadığı, yine ortaklar hariç olmak üzere alacağının da bulunmadığı, şirketin devrine karşılık davacı tarafa herhangidir ödemeye rastlanmadığı gibi, hisse devirlerinin şirketten bağımsız olarak eski, yeni ortaklar arasında gerçekleşmesi itibarıyla şirket kayıtlarında ———- beklenemeyeceği, Şirket devrinin usulüne uygun bir vekaletnameye dayanıp dayanmadığı konusunda ise, —- verildiğinin görüldüğü, bu konudaki değerlendirmeni dosya kapsamındaki diğer belge ve bilgilere göre Sayın Mahkemeye ait olacağı, Diğer taraftan, dosya kapsamına—– sermaye artırımı dahil birtakım şartlarını yerine getirmek suretiyle——- — Yönetmeliği’nin 17. Maddesi hükmüne göre— içerisinde tamamlanması gereken iş ve işlemler oldukça çeşitli ve kapsamlıdır.— şirkete değer katabilmesi——– ancak bunun içinde —- önce işletmeye girmesi gerektiği, bu şartlara sahip olması halinde yatırım maliyetleri de göz önünde bulundurularak tesisin —– değerlendirilebileceği, aksi durumda şirketin bir değerinin olmayacağı mütalaa edilmiştir….” yönünde tespit ve görüş bildirmiştir.
Bilindiği üzere, Borçlar Kanununun temsil ve—- düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu—- — yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 sayılı Borçlar Kanununun 390.) maddesinde aynen; “Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür—- doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır.” hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. —-
Her ne kadar davacı, ——-hisselerinin davalı —– tarafından vekalet ilişkisinin kötüye kullanılması sebebiyle devredildiğini, yapılan devir işleminin muvazaalı ve hukuka aykırı olduğunu, dava dışı şirketin devir tarihi — olduğunu ve bu sebeple şirket — olduğunu, şirketin devir sebebiyle tarafına herhangi bir bedel ödenmediğini beyan ve iddia etmiş ise de; dosya kapsamında alınan bilirkişi raporları, davacı ve davalı tarafından sunulan bilgi ve belgeler, ——- anlaşmasının veya lisansının bulunmadığı, dosya kapsamındaki —- dikkate alındığında davacı tarafça şirketin——— tarihinden sonradır. Bu nedenle devir tarihinde mevcut bulunmayan ———– davacı taraf iddia ve taleplerinin dosyanın esas ve sonuca etkisi bulunmadığından dikkate alınmamıştır.
Dosya kapsamında davacı tarafça davalı ——– hisse devir alma vekaletnamesini kötüye kullandığını —-birleşen dosya davalıları ile muvazaalı işlem yaparak dava dışı —— tarihli şirket hisse devir alma vekaletnamesi incelendiğinde davacı tarafından davalı—- devrine ilişkin açık, özel ve münferiden yetki verildiğinin anlaşılmaktadır. Davacı ——–olup, TTK 18/2 maddesi gereğince basiretli bir tacir gibi hareket etmesi gerekmektedir. Davacı —— şirket hisse devir alma vekaletnamesi inkar edilmemekte olup sadece davalı —- vekaletname yetkisini kötüye kullandığı iddia edilmektedir. Davacı taraf bu iddiasını ispatla yükümlü olup dosya kapsamında davalı —- vekalet ilişkisini kötüye kullandığına ilişkin herhangi bir delilin sunulmadığı, davalı — tarafından yapılan işlemlerin 25/02/2015 tarihli vekaletnameye uygun olduğu anlaşıldığından davacının davalı —yetkisini kötüye kullandığına ilişkin talep ve iddialarına itibar edilmemiş, anılan gerekçelerle asıl ve birleşen davaların ayrı ayrı reddine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Asıl ve birleşen davanın AYRI AYRI REDDİNE,
Asıl Davada;
2-Alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 170,78-TL’den mahsubu ile bakiye 111,48 -TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden —-göre hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Birleşen Davada;
6-Alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 44,40 TL’den mahsubu ile bakiye 14,9-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden —- göre hesaplanan 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
9- Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgilisine iadesine dair,
Dair, Davacı Vekili ile Asıl dava Davalı ——– kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.