Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/953 E. 2021/635 K. 17.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/953 Esas
KARAR NO : 2021/635

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 05/09/2017
KARAR TARİHİ : 17/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında yapılan 31.10.2016 tarihli ————-30 gün vadeli senet karşılığında devir…” beyanı nazara alındığında, hisse devrinden dolayı bakiye 80.000,00 TL’nin 1 ay sonra ödeneceğinin anlaşıldığını, Dava konusu 80.000,00 TL asıl alacakla ilgili olarak,—- ise noterde devir tarihinden bir ay sonra devredenin banka hesabına ödenecektir. ” hükmünün bulunduğunu, taraflar arasındaki —- vaadine dair ön sözleşmenin 8. Maddesinde “…tahsilatların iş bu sözleşme hükümleri kapsamında hüküm ifade edeceğini ve değerlendirileceğini kabul, beyan ve taahhüt ederler.” hükmünün bulunduğunu ve tahsilatların sözleşmeye göre yapılmasının gerektiğini, davalı yan tarafından 80.000,00 TL’lik bakiye ödemesinin, davacı yanın banka hesabına ödenmesinin gerektiğini, davalı yan tarafından davacı yana sözlü uyarılara rağmen senet ödemesinin yapılmadığını, bu sebeple davacı yan tarafından, davalı — yevmiye nolu ihtarnamesi keşide edilerek “…ihtarnamenin tebliğinden —tarihinden ödeme gününe kadar işleyecek faiziyle birlikte davacı yana ödemeniz, ödeme yapılmaması halinde yasal yollara başvurulacağını ihtaren… ” bildirildiğini, davalı yan tarafından, davacı yana—- ihtarnamesinin keşide edildiğini,—–miktarlı alacakları kabul ettiğini ve ödediğini savunduğunu, davacı yan tarafından davalı —– ihtarnamesinin keşide edildiğini, 80.000,00 TL ve 140.000,00 TL miktarlı alacaklardan dolayı davacı yana herhangi bir ödemenin yapılmadığının belirtildiğini ve davalı yanın ödeme def-isinin kabul edilmediğini, davalı yan tarafından 80.000,00 TL ödemenin elden yapıldığının savunulduğunu, fakat ödemenin davacı yana yapılmadığını, bu sebeple alacağın tahsili amacı ile icra takibi başlatıldığını, davalının haksız ve kötü niyetli itirazı ile takibin durdurulduğunu belirterek davanın kabulüne, borçlunun itirazının iptaline, takibin devamına, davalının alacağın %20’ sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekâletin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Tarafların, davacı yanın,———– davalı yana devri hususunda anlaşmaya vardığını, taraflar arasında 31.10.2016 tarihli ön protokolün tanzim edildiğini ve bu protokolün 4., 5., ve 6. Maddeleri uyarınca, “—- bedelli olarak davalıya (devralana) devredilecek, bu bedelin 750.000,00 TL’lik kısmı hisse devrinin yapıldığı gün peşin olarak, kalan bakiyenin 80.000,00 TL’si devirden bir ay sonra, 140.000,00 TL’si İse kar payının % 40’ına denk gelecek şekilde aylık taksitler haliııde ödenecektir. Devralan (davalı) bu bedellerin teminatını teşkil etmek üzere, devreden—bedelli iki adet senet verecektir. “ şeklinde anlaşmaya varıldığını, davalı yan tarafından ön protokol gereği davacı yan adına —–bedelli iki adet senet düzenlenerek teslim edildiğini, davacı yanın, protokolü imzalandığı gün senetleri teslim aldığını, daha sonra davacı yan tarafından protokol şartlarından vazgeçildiğini, devir bedeli olarak 500.000,00 TL bedel istediğini ve bu bedelin 420.000,00 TL’lik kısmının tamamının peşin olarak ödenmesini, bakiye 80.000,00 TL’nin ise protokol tarihinde teslim edilen senete istinaden devirden bir ay sonra ödenmesini talep ettiğini, davalı yan tarafından bu isteğin kabul edildiğini,—- devrinin yapıldığını ve hisse bedelinin 420.000,00 TL’lik tutarının noterden yapılan işlem öncesi nakden davacı yana ödendiğini, kalan bakiye —- davacı yana teslim edilen senet gereği 30 gün sonra ödenmesi hususunun kararlaştırıldığını, —–.. adı geçen şirketteki——- 500.000,00 TL bedel karşılığında devir ettim. Devir bedelini kendisinden —–” yazdığını, söz konusu senedin ödeme zamanı geldiğinde davacı yanın, davalı yanı aradığını ve bedelin tarafına elden ödenmesini talep ettiğini söylediğini, davalı yan tarafından senet bedelinin —— tarihinde davacı yana elden ödenerek davalı yan tarafından senet aslının geri alındığını, davalı yanın, davacı yandan —- talep ettiğini, davacı yanın ise yanında olmadığını daha sonra vereceğini söylediğini, fakat alamadığını, davalı yanın 16.12.2016 tarihi itibarıyla davacı yana hiçbir borcunun kalmadığını, davacı yan—– ödemenin yapılmadığını ve senedin alınmadığını iddia ettiğini, 31.10.2016 tarihli protokolün 5. Maddesinde belirtilen ödemeleri de almadığını beyan ederek ayrıca 140.000,00 TL alacak iddiasında bulunduğunu, davacı yanın haksız ihtarına karşılık olarak davalı ——keşide edildiğini ve taraflarına teslim edilen senet karşılığı olan 80.000,00 TL’lik ödemenin taraflarına yapıldığı ve senet aslının teslim alındığı bu sebeple bir borçlarının bulunmadığının ihtar edildiğini belirterek davanın reddine, davacının alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkûm edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, 09/11/2016 tarihli pay devir sözleşmesine konu 80.000,00 TL alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın İİK 67 vd maddeleri gereğince iptali talebine ilişkindir.
Davacı, davalı ile aralarında 09/11/2016 tarihli limited şirket pay devir sözleşmesi imzalandığını, davalıya yapılan hisse devri sebebiyle 500.000,00 TL alacaklı olduğunu, 09/11/2016 sözleşme tarihinde 420.000,00 TL’nin davalı tarafından nakit olarak ödendiğini, bakiye 80.000,00 TL’nin ödenmediğini, bakiye alacağın tahsili için icra takibine geçildiğini, davalının haksız bir şekilde icra takibine itiraz ettiğini, davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı, davacı — devir sözleşmesi imzalandığını— esnasında nakit olarak ödendiğini, kalan 80.000,00 TL için davacıya senet verildiğini ve 80.000,00 TL’lik senedin 16/12/2016 tarihi itibariyle tüm borcunu ödediğini, davacıya herhangi bir borcu kalmadığını, teminat olarak verilen 80.000,00 TL’lik senedin davacı tarafından kendisine iade edildiğini, haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda yazılı yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış, —-esas sayılı icra dosyası aslı celp edilmiş,—– dava konusu şirketin— senet aslı celp edilerek — –kasasında muhafaza edilmiş, yargılama sırasında 28/02/2018 tarihinde kabul edilen 7101 sayılı kanunun 61. maddesi ile 6102 sayılı T.T.K.’nın 4. maddesinin 2. fıkrasının değiştirilmesi sebebiyle basit yargılama usulüne geçilmiş, dosya bilirkişi heyetine tevdi edilerek bilirkişi heyeti raporu alınmış dava sonuçlandırılmıştır.
07/09/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “…Taraflar arasında yapılmış olan —- devrini konu alan devir vaadi sözleşmesinin, şekil eksikliğinden dolayı geçersiz olduğu, Taraflar arasında —- devrine ilişkin sözleşmenin şekle uygun olarak yapıldığı ve geçerli olduğu, bu sözleşmeyle payların geçerli bir şekilde devredilmiş olduğu, Daval– ödemiş olduğuna dair iddiasını ispatlayacak yeterli deliller ortaya koyamamış olduğu…” yönünde görüşlerini bildirmişlerdir.
Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi).
İspat yüküne ilişkin bu genel kural, itirazın iptali davaları için de geçerlidir. Yani, itirazın davalarında da ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Taraflar arasında— esnasında nakit olarak ödendiği hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Olayları anlatmak taraflara hukuki nitelendirme hakime aittir. (HUMK.m.76 ve 4.6.1958 tarih 15/6 sayılı—arasındaki uyuşmazlık —- için davalının davacıya teminat senedi olarak verip vermediği, vermiş ise bu bedelin davalı tarafından ödenip ödenmediği, uyuşmazlık konusu hususların ispat yükünün kimde olduğunun tespiti noktasında toplandığı anlaşılmaktadır.
Hemen belirtmek gerekir ki; davacı taraf kendisine senet verilmediğini ve ödeme yapılmadığını iddia ettiğinden, davalının ödeme iddiasını yöntemince ispat etmesi gerekmektedir. Dosyaya konu alacağın senede dayanması ve alacak miktarı dikkate alındığında bu hususun yazılı delille ispatlanması gerekir. Bu sebeple her ne kadar mahkemememizce tanık dinlenilmesine karar verilmiş ve taraf tanık beyanları alınmış ise de; taraf iddialarının tanık ile ispatı mümkün olmadığından mahkememizce tanık beyanları hükme esas alınmamıştır.
Davalı,—– teminat senedi verdiğini ve bu senedi ödeyerek geri aldığını beyan etmiş ve bu kapsamda dosyaya anılan senedi (09/10/2018 tarihli kıymetli evrak alındı belgesi) sunmuş ise de; öncelikle davalı tarafından dosyaya sunulan senedin taraflar arasındaki sözleşme kapsamında verilen teminat senedi olduğunun davalı tarafından yöntemince ispat edilmesi gerekmektedir. Davalı tarafından sunulan senedin —sözleşmesinde belirtilen senet olduğuna ilişkin dosyada bir delil bulunmamaktadır.—- davalı tarafından sunulan senedin, sözleşmeye konu senet olduğu anlamına gelmez. Bir senedin teminat senedi olarak kabul edilmesi için taraflar arasında bu hususun açıkça belirtilmesi gerekir.— Söz — arasında buna ilişkin adi yazılı belge düzenlenebilir, ilgili—- buna ilişkin şerh düşülebilir. Somut dosya bakımından da aynı hususlar geçerli olmakla birlikte davalı tarafından sunulan senet—- (senedin keşide tarihi, keşidecisi,—— yazılabilirdi. Dosya kapsamında alınan bilirkişi heyet raporu, taraf iddia ve savunmaları dikkate alındığında davalı tarafından dosyaya sunulan—–senedin taraflar arasındaki 09/11/2016 tarihli limited şirket pay devir sözleşmesine konu teminat senedi olduğunun (anılan senede şerh düşülmemesi, sözleşmede açıkça belirtilmemesi ve/veya teminat senedi olduğuna ilişkin sair bir delilin sunulmamış olması) davalı tarafından yöntemince ispat edilemediğine mahkememizce kanaat getirilmiş, bu yöndeki davalı iddia ve itirazlarına itibar edilememiştir.
Davacı tarafından dava konusu alacak için işlemiş faiz talebinde bulunulduğu anlaşılmaktadır.
Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş (kesin vade bulunması) veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bu günün geçmesiyle; borçlu temerrüde düşmüş olur (BK 101. TBK 117. madde). Kesin vade olmadığı gibi temerrüde düşüren ihtarname de çekilmeden icra takibi yapılmış ise takip tarihinde temerrüt gerçekleşir (11.12.1957 tarih 17/29 sayılı İBK).
Taraflar arasında imzalanan 09/11/2016 tarihli limited şirket pay devir sözleşmesinde 80.000,00 TL’nin 30 gün vadeli senet karşılığında devir alındığı kararlaştırılmıştır. Bu maddeye göre ödenecek bedelin düzenleneceği tarih ve ve vade tarihi açıkça (dosyaya sunulan bonoda vade tarihinin olmaması dikkate alınarak) gösterilmediğinden kesin vade bulunduğu kabul edilemez. Bu düzenlemeyle alacağın istenebilir olması koşulları ve süresi belirlenmemiş olduğundan kesin vade olarak kabulü mümkün değildir——-Davacı tarafından davalıya gönderilen 31/05/2017 tarihli ihtarname ile davalının temerrüde düştüğü, 31/05/2017 tarihli ihtarname baz alınarak davacının işlemiş faiz talebinin hesaplanması gerektiği anlaşılmış, bahse konu hesabın basit nitelikte olduğudan mahkememizce hesaplama yapılmıştır. (—-
Faiz İşletilen Tutar: 80.000,00 TL
Faiz Oranı: %1,1219178082192
Faiz Tutarı: 897,53 TL
Ödenecek Toplam Tutar: 80.897,53 TL
Bilgi:— arasındaki 42 gün için yıllık %9,75 faiz uygulanarak %1,—–olmak üzere toplam %1,—- uygulanmış, davacının fazlaya ilişkin işlemiş faiz talebinin reddine karar verilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları, alınan bilirkişi raporları ve bütün deliller birlikte değerlendirildiğinde; davalı tarafça ödeme iddiasında bulunulduğu ve ispat yükünün davalı üzerinde olduğu, davalının açıkça yemin deliline dayanması sebebiyle mahkememizce davalıya yemin hakkının hatırlatıldığı, davalı tarafından sunulan 29/04/2021 tarihli beyan dilekçesi ile davacıya karşı yemin deliline başvurulmayacağının belirtildiği anlaşılmış, davalı tarafından ödeme iddiasının yöntemince ispatlanamaması sebebiyle davacının davasının kısmen kabulüne, davalının——- itirazın kısmen iptali ile, 80.000,00 -TL asıl alacak, 897,53 TL işlemiş faiz ve takip tarihinden itibaren işleyecek faizi (talep gibi) üzerinden takibin devamına, davacının fazlaya ilişkin işlemiş faiz talebinin reddine karar verilmiştir.
İtirazın iptali davalarında davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun itirazında haksız olması ve alacağın likit olması şarttır.— Dosyaya konu alacağın sözleşmeye dayanması (sözleşmede bakiye alacak bedelinin likit olarak belirtilmiş olması) sebebiyle alacağın likit ve davalının haksız olduğu anlaşıldığından, hükmedilen asıl alacak miktarı— Karar sayılı ilamı) üzerinden davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE,
-Davalının —– esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu İTİRAZIN KISMEN İPTALİ ile, 80.000,00 -TL asıl alacak, 897,53 TL işlemiş faiz ve takip tarihinden itibaren işleyecek faizi (talep gibi) üzerinden takibin DEVAMINA,
-Davacının fazlaya ilişkin işlemiş faiz talebinin reddine,
2-Hükmedilen asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar harcı 5.526,11- TL ‘den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.018,85-TL harcın mahsubu ile bakiye 4.507,26-TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 1.018,85-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından tarafından yapılan 31,40-TL başvuru harcı, 4,60-TL vekalet harcı, 180,00-TL tebligat ve müzekkere gideri, 2.000,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.216,00-TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 2.125,06-TL sinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan 15,20-TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 0,62-TL sinin davacı taraftan tahsili ile davalı tarafa ödenmesine, kalan tutarın davalı üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden — yayımlanan ve yürürlüğe giren/ karar tarihinde geçerli —– maddesindeki esaslara göre belirlenen 11.316,68-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davanın reddedilen kısımı için davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden —– ve yürürlüğe giren/ karar tarihinde geçerli— 13 maddesindeki esaslara göre belirlenen 3.461,92-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333.maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.