Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/949 E. 2023/859 K. 01.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/949 Esas
KARAR NO: 2023/859 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 29/08/2017
KARAR TARİHİ: 01/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Davacı vekili dava dilekçesinde .

Taraflar arasındaki —- tarihli ——- gereğince davalının depolanan —— süresi içerisinde davacının antreposundan milli depolama alanına aktarmadığını ve sözleşmeyi ihlal ettiğini, bunun üzerine davacı tarafından ——- tarihinde ihtarname gönderildiğini ve ihlalin sonlandırılmasının, ürünlerin milli tank yerine antrepoda kaldığı süre için ücret farkı talebinin ihtar edildiğini, ihtarnamenin akabinde davalının ihlali sonlandırıldığını, ancak davalıdan hem geçmiş döneme ilişkin depolama ücret farkını hem de Nisan ve Mayıs aylarına ilişkin antrepo depolama bedelinin —— numaralı e-faturalar ile talep edilmesine rağmen davalının ödeme yapmadığını, davacı tarafından ——– tarihinde ihtarname göndererek söz konusu faturaların ödenmesini talep ettiğini, ancak yine davalının ödemediğini, davacı tarafından —– sayılı dosyasıyla —- tarihinde davalı aleyhine ilamsız takibe geçilince davalının 18.08.2017 tarihinde 191.018,40TL. tutarında, “Nisan ———- Depolama Bedeli —– dahil” açıklamalı ve 55.790,02TL. tutarında, “Mayıs —- Depolama Bedeli ——dahil” açıklamalı iki ayrı ödeme yapıldığını, bunun akabinde ise davalının takibe, borcun tamamına ve fer’ilerine 18.08.2017 tarihinde itiraz ettiğini, davalının itirazında haksız ve kötüniyetli olduğunu belirtmiş ve itirazının iptali ile takibin devamına, 9420’den az olmamak üzere İcra inkar tazminatına karar verilmesine, yargılama sonuna kadar alacak haklarının zayi olmaması zımnında davalının davacıya ait ———Dolum ve Depolama tesisinde depolanan 5700 ton ——- ürünü üzerinde ihtiyati tedbir kararı verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde
Sözleşme uyarınca davacının müvekkiline ait ——- ürününü kendi depolama tesisinde depolamayı, müvekkilinin de sözleşmede belirlenen depolama ücretini davacıya ödemeyi kabul ettiğini, davacının iddiasının aksine sözleşmenin ——- maddesinin davacıya geçmişe yönelik fiyat farkı talep etme hakkı vermediğini, aksine söz konusu maddede ürünün milli tanklara aktarımının davacı tarafından yapılacağı yer aldığını, sözleşmenin ——– başlıklı ———maddesi ile depolama alanı ayrımı yapılmaksızın depolama ücreti belirlendiğini, davacı da daha evvel bu maddeye uygun olarak depolama ücretlerini müvekkiline faturalandırıldığını ve fatura bedellerinin ödendiğini, davacının tahsilat aşamalarında herhangi bir ihtirazı kayıt da ileri sürmediğini, hal böyleyken davacının fiyat farkı talep ettiği döneme 8 USD + KDV olarak belirlenen bedelin davacının kabulünde olduğu tartışmasız olduğunu, sözleşmenin —– maddesi ile sözleşmenin herhangi bir hükmünde değişiklik yapılmasının ancak tarafların karşılıklı yazılı mutabakatlarıyla gerçekleştirilebileceği düzenlenmişken davacının tek taraflı olarak kararlaştırılan depolama ücretini değiştiremeyeceğini, davacı tarafın davaya dayanak yaptığı ve sözleşmeye aykırı olarak düzenlenen ——- numaralı faturaların davalı tarafça kabul edilmeyerek davacıya iade edildiğini, dolayısı ile davacının tek taraflı olarak düzenlediği faturalara dayanarak alacak iddiasında bulunmasının mümkün olmadığını, sözleşme uyarınca Nisan ayı için 5.700 ton * 8 USD * 3,55 Euro = 161.880,00 TL + —– = 191.018,40 TL, Mayıs ayı için 5.700 ton * 8 USD * 3,5707 kur – 9 gün = 47.271,21 TL + —- = 55.790,02 TL depolama ücretinin tahakkuk ettiğini, bu tutarların 18.08.2017 tarihinde davacıya ödendiğini, bu kapsamda davacının alacağının bulunmadığını belirtmiş ve davanın reddine, davacının dava tutarının %20’den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE

Dava, taraflar arasında imzalanan 01/04/2015 tarihli —-uyarınca depolanan —- süre bitiminde davalıya ait antrepodan milli depolama alanına aktarmayarak sözleşmenin ihlal edildiği gerekçesi ile sürenin bitim tarihinden ——çekildiği tarihe kadar depolama ücret farkı sonucu düzenlenen faturalara dayalı vaki itirazın iptali davasıdır.Uyuşmazlık; taraflar arasında imzalanan ——Depolama Sözleşmesi uyarınca davalı tarafından —- Nisan 2015 yerine Mayıs 2017 sonuna kadar yani toplam 25 ay süre ile davacıya ait depolama alanının kullanılması nedeniyle, süresi içerisinde milli depolama alanına aktarılmamasından kaynaklı sözleşmenin bitim tarihi olan Nisan 2015’ten Mayıs 2017 sonuna kadar toplam 25 ay için sözleşmedeki birim fiyat olan 8,00 USD yerine davacı tarafından üçüncü kişi konumundaki kişilerle yapılan sözleşmeler uyarınca 10,00 USD üzerinden yeni fatura düzenlenmesinin yerinde olup olmayacağı ve davacının —–geç çekmesi nedeniyle yeni belirlenen birim fiyat üzerinden faturaları ödeyip ödemeyeceği hususlarıdır.Davacıya ait —–bulunan antreponun taraflar arasında imzalanan 01/04/2015 tarihli sözleşme gereği süresi içerisinde —– alanına aktarılmaması nedeniyle geçmiş dönemlere ilişkin Nisan ve kısmi olarak Mayıs ayı için üç adet —— tarihli e-faturalar düzenlenerek ——– dosyası uyarınca ilamsız takip başlatılmıştır. Takipten sonra davalı borçlu tarafından 18/08/2017 tarihli 191.018,40 TL tutarında “Nisan ——- Bedeli KDV Dahil” açıklaması ile yine aynı tarihte 55.790,02-TL “Mayıs —— Bedeli KDV Dahil” açıklaması ile iki ayrı ödeme yapıldığı, bunun dışında kalan kısmına ise itiraz edildiği tespit edilmiştir.Dosya içerisine 14/06/2019 tarihli bilirkişi raporu alınmıştır. Ve bilirkişi heyeti tarafından sözleşmedeki herhangi bir değişiklik olmadığından yeni ücret farkı talep edilemeyeceği yönünde görüş bildirilmiştir. Davacı tarafın bilirkişi raporuna itirazları üzerine bu defa mahkememiz tarafından 11/01/2021 tarihli oluşturulan ikinci bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır. Mevcut bilirkişi heyet raporu da birinci raporu teyit eder şekilde rapor sunulmuştur. Daha önce alınan bilirkişi raporlarında —- olmadığından bu defa dosya içerisine 16/11/2021 tarihli rapor ile ek raporlar alınmıştır. Yapılan yargılama sonucu; davalı ile davacı şirket arasında 01/04/2015 tarihli —– akdedilmiş olup sözleşmenin bitim tarihi 30/04/2015 olmasına rağmen ——- davalı tarafından 05/05/2017 tarihinde çekildiğinin tespit edilmesi üzerine davacı firma tarafından geç sözleşmenin bitiminden sonrası için 30/04/2017 tarihli 10.000,00 USD bedelli —-Ücreti Olarak 30 Günlük süre için, 30/04/2017 tarihli 2,00 USD için Fark ——— Ücreti olarak, 31/05/2017 tarihli 10,00 USD üzerinden —– Ücreti 9 Günlük olmak üzere toplam 1.365.636,35-TL için fatura düzenlenerek davalı tarafa tebliğ edilmesi üzerine ödenmemesinden dolayı takip başlatılmıştır. Ancak takipten sonra davalı tarafından 18/08/2017 tarihinde “Nisan ——- Bedeli KDV Dahil” açıklaması ile 191.018,40-TL tutarında ve “Mayıs —– Bedeli KDV Dahil” açıklaması ile 55.790,02-TL’lik bir ödemenin olduğu, ödemede sözleşmedeki birim fiyatı olan 8,00 USD üzerinden ödeme yapıldığı, aradaki fark olan 2,00 USD’nin kabul edilmediği görülmektedir.Taraflar arasındaki sözleşmenin incelenmesi sonucu sözleşmenin 2. maddesi uyarınca davalı —–Tesisinde depolanması ve talep halinde —— kayıtlı kara tankerine dolumun yapılması olduğu tespit edilmiştir. Sözleşmenin 3. maddesinin 3. fıkrası uyarınca sözleşmenin bitim tarihinin Nisan 2015 olarak belirlendiği, bu sürenin sonunda ——- mevcut olan tüm ürünü millileştirerek serbest dolaşımdaki ürünlerin tutulduğu tank ve kürelere aktaracağı belirtilmiştir. Uyuşmazlık konusu ile ilgili olan diğer bir madde olan 5. maddesi ise fiyat ve ödemeye ilişkin olup ton başına depolama ücretinin aylık 8,00 USD + KDV olduğu belirlenmiştir. Sözleşmenin incelenmesi sonucu—— davacıya ait antrepodan milli depolama alanına geç aktarılması durumuna ilişkin herhangi bir müeyyide maddesinin olmadığı tespit edilmiştir. Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 5. Maddesi uyarınca ton başına aylık ücretin 8,00 USD + KDV olarak depolama ücretinin belirlendiği anlaşılmakla davacının tek taraflı üçüncü firmalar ile imzaladığı sözleşmeleri kıstas alarak sözleşmenin bitim tarihinden itibaren fiili olarak—– alanına aktarılması süresi zarfında toplam 25 ay için 10,00 USD üzerinden fatura düzenlenmesi taraflar arasında imzalanan sözleşmeye aykırıdır. Zira sözleşmenin bitim tarihinden sonra —– antrepoda tutulması durumunda herhangi bir yaptırım maddesi bulunmamaktadır. Takip tarihinden sonra da davalı tarafından sözleşmenin bitimi olan Nisan 2015 tarihinden Mayıs 2017 tarihine kadar süre içerisindeki yaklaşık 25 ay için aylık birim fiyat olarak 8,00 USD üzerinden ödeme yapılmış olup, ihtilaf olarak sadece aradaki 2,00 USD’yi davacının talep edip edemeyeceği toplanmakta olup, sözleşmede buna ilişkin bir madde olmadığından talep edemeyeceği kanaatine varılmıştır.
Davacı tarafından dosya içerisine 06/07/2022 tarihli tam ıslah dilekçesi ile davasını HMK 180.madde uyarınca 01/05/2015 tarihi ile 05/05//2017 tarihine kadar haksız olarak kullandığı gerekçesi ile hak ecrimisil yani haksız işgal tazminatı talep etmiştir. Taraflar arasında ton başına 10,00 USD üzerinden bir sözleşme bulunmamasına rağmen davacı firma tarafından dava dışı üçüncü kişiler ile yapılan sözleşme emsal olarak gösterilip belirlenen yaklaşık 24 ay 5 günlük süre için 10,00 USD üzerinden ecrimisil talebinde bulunmaktadır. Ecrimisil yani haksız işgal tazminatı talebinin temelinde zilyedin kötü niyetli olması aranmaktadır. Oysa somut uyuşmazlıkta davalı taraflar arasındaki ——— Sözleşmesi ile iyiniyetli zilyet olarak davacıya ait antrepoyu kullanmaktadır. Her ne kadar sözleşmenin bitim tarihi olan Nisan 2015’ten Mayıs 2017’ye kadar antrepo kullanılmış ise de davalının kötü niyetli olduğundan bahsedemeyiz. Zira kullandığı dönem içerisinde de aylık ton ücreti olarak 8,00 USD üzerinden takipten sonra ödemeler yapılmıştır. Bu haliyle somut olayda TMK’nın 995.maddesinde yer alan iyi niyetli olmayan zilyedin geri verme yükümlülüklerine ilişkin maddelerin uygulama alanın olmaması, iyi niyetli zilyet olduğu kullandığı dönem içerisinde ücretini ödediği anlaşıldığından tam ıslah dilekçesi uyarınca açılan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1-Açılan davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli karar harcı 269,85-TL’den, davacı tarafından dava açılırken yatırılan 12.699,30-TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 12.429,45-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan 52,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T.’deki esaslara göre belirlenen 156.902,66-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafça dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 333. maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine,
İlişkin olarak taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde —————Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 01/11/2023