Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/912 E. 2019/784 K. 18.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/912 Esas
KARAR NO : 2019/784

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 18/08/2017
KARAR TARİHİ : 18/06/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalıların işleten ve sürücüsü olduğu ——-plakalı araç ile müvekkiline ait —— plaklı aracın 07/03/2013 tarihinde trafik kazası yaptıklarını, kazanın meydana gelmesinde tam kusurlu olanın davalı araç sürücüsü olduğunu, müvekkili aracında meydana gelen hasarında davalı zmss poliçesini düzenleyen sigorta şirketi tarafından karşılandığını, aracın 27 gün onarım için serviste kaldığını, sunulan kira tarifesine göre günlük 109 TL üzerinden—-kazanç kaybı ve 1.600,00 TL değer kaybı alacağı alacağı için davalılar aleyhine icra takibi başlattıklarını davalıların takibe haksız ve kötüniyetli itiraz ettiklerini belirterek itirazın iptaline takibin devamına davalılar aleyhinde % 20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, davalıların adresinin —— olduğunu, yetkili mahkemenin Bakırköy Mahkemeleri olduğunu, bu sebeple davanın yetki yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, dava konusu talebin zamanaşımına uğradığını, zira 2918 sayılı yasanın 109. Maddesi gereğince trafik kazaları sebebiyle maddi tazminat davasının 2 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, kazanın 07/03/2013 tarihinde meydana geldiğini, takibin ise 09/07/2014 tarihinde başlatıldığını, dava ise 18/08/2017 tarihinde açıldığını, yasada öngörülen zamanaşımı süresinin dolduğunu, davanın ——ihbarını talep ettiklerini, davacının değer ve kazanç kaybı taleplerinin ise reddinin gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, trafik kazası sebebiyle davacı aracında oluşan değer kaybı bedeli ile kazanç kaybına ilişkin zararın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali davasıdır.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda yazılı yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış, yargılama sırasında 28/02/2018 tarihinde kabul edilen 7101 sayılı kanunun 61. Maddesi ile 6102 sayılı T.T.K.’nın 4. Maddesinin 2. Fıkrasının değiştirilmesi sebebiyle basit yargılama usulüne geçilerek dava sonuçlandırılmıştır.
Davalıların mahkemenin yetkisine itirazda bulunmuş olmaları sebebiyle yapılan değerlendirmede; davaya konu talebin haksız fiilden kaynaklanması ve zarar gören davacının adresinin mahkememiz yetki sınırları içerisinde olduğu anlaşıldığından HMK.m.16 hükmü kapsamında davalıların mahkemenin yetkisine ilişkin yetki ilk itirazının reddine karar verilmiştir.
Davalılar vekilinin talebi üzerine dava dışı—— ye dava ihbar edilmiş; anılan şirket tarafından beyan dilekçesi sunulmuştur.
İcra dosyası, hasar dosyası ve poliçe,—– ve davalı vekilinin talebi üzerine dava dışı sigorta şirketinden muadil araç tahsisi ile ilgili bilgiler celp edilmiş, taraflarca dosyaya sunulan ekspertiz raporu, servis tamir formları ve kaza tutanakları ile birlikte incelenmiştir.
İtirazın iptali istemine konu İstanbul Anadolu —–. İcra Müdürlüğü’nün ——- sayılı takip dosyasının incelenmesinde; 09/07/2014 tarihli başlatılan takibin alacaklısının ————-. borçlularının ——. olduğu, takibin dayanağının 07/03/2013 tarihinde meydana gelen trafik kaza sebebiyle oluşan hasara ilişkin değer kaybı bedeli ile kazanç kaybı bedelinin tahsili talebi olarak belirtildiği, takibin 4.543,00-TL alacağın tahsiline yönelik genel haciz yoluyla yapılan icra takibi olduğu; —–ödeme emrinin borçlu ——- 17/07/2014 diğer borçlu —————-ise—– tarihinde tebliğ edildiği, her iki borçlu tarafından 22/07/2014 ve 24/07/2014 tarihlerinde ve süresi içerisinde borca ve ferilerine itiraz edildiği, icra müdürlüğünce 22/07/2014 tarihinde takibin durdurulmasına karar verildiği, daha sonra herhangi bir takip işlemi yapılmadığı, alacaklı vekilince 07/03/2017 tarihinde takibin yenilenmesinin talep ediliği ve yapılan yenileme üzerine —- üzerinden borçlulara yenileme emrinin gönderildiği, huzurdaki davanın 18/08/2017 tarihinde açıldığı, icra dosyasının içerisinde itirazın tebliği edildiğine ilişkin herhangi bir belge bulunmadığı ve davanın İİK.’nın 67. maddesindeki 1 (bir) yıllık hak düşürücü süre içerinde açıldığı anlaşılmıştır.
Dava konusu uyuşmazlık; 07/03/2013 tarihininde meydana gelen trafik kazası nedenmiyle davacıya ait —– plaka sayılı araçta kazanç kaybı/ değer kaybı oluşup oluşmadığı, oluştu ise miktarları, kazadaki kusur oranları, davalıların oluşan zarardan sorumlu olup olmadıkları, sorumlu iseler miktarları ile alacak isteminin zamanaşımına uğrayıp uğramadığı noktalarında toplanmaktadır.
2918 sayılı KTK’nın 109/1-4 maddeleri, motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve herhalde, kaza günüden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar…Motorlu araç kazalarında tazminat yükümlülerinin birbirlerine karşı rücu hakları, kendi yükümlülüklerini tam olarak yerine getirdikleri ve rücu edilecek kimseyi öğredikleri günden başlayarak 2 yılda zamanaşımına uğrar.” hükmünü haizir.
TBK’nun 154/2.maddesi hükmüne göre “alacaklı, dava veya defi yoluyla mahkemeye veya hakeme başvurmuşsa, icra takibinde bulunmuşsa ya da iflas masasına başvurmuşsa” zamanaşımı kesilir. Aynı Kanunun 156/1.maddesi hükmü gereğince, “zamanaşamının kesilmesiyle, yeni bir süre işlemeye başlar.” hükmünü içermektedir. İcra takibi dosyasına yapılacak her talep ile zamanaşımı süresi yeniden işlemeye başlayacaktır.
Zamanaşımının icra takibiyle kesilmesi halinde, takibe ilişkin her işlemden sonra yeni bir sürenin başlayacağı ve başlayacak yeni sürenin, asıl zamanaşımı süresi kadar, bir diğer söyleyişle bir yıldan ibaret olduğu izahtan varestedir. İcra takibinin itiraz üzerine durması halinde, alacaklının kesilen ve yeniden başlayan zamanaşımı süresinin tekrar kesilmesini ve yeni bir sürenin başlamasını teminen yapabileceği tek işlem, itirazın iptalini veya kaldırılmasını dava etmekten ibarettir. Söz konusu işlemlerin, istikrar kazanan Yargıtay uygulaması ve doktrince de benimsenen “uyuşmazlığı ileriye götüren işlemler” niteliğinde olduğu açıktır. İİK’nın 67. ve 68. maddelerinde söz konusu davaların açılabilmesi için öngörülen bir yıllık ve altı aylık süreler ise hak düşürücü nitelikte olup itirazın tebliği tarihinden itibaren başlamakla birlikte, bu davaların itiraz alacaklıya tebliğ edilmeden de açılmasına engel bir kanun hükmü bulunmamaktadır. İtirazın alacaklıya tebliğ edilmemesi, sadece İİK’nun 67 ve 68. maddelerinde sözü edilen hak düşürücü sürelerin başlamasına engel teşkil eder niteliktedir.
Bu açıdan bakıldığında, işbu dava, icra takip dosyasında itirazın alacaklıya tebliğ edilmemesi sebebiyle İİK 67/2. maddesinde yazılı bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmış ise de, hak düşürücü süre ile zamanaşımının birlikte cereyanı halinde zamanaşımı süresinin dolmasından sonra ve fakat hak düşürücü süre içerisinde açılan davanın alacağın zamanaşımına uğramasına engel bir niteliği yoktur.
Zamanaşımı defi davanın esası hakkında her türlü muameleye manidir. Bu sorun halledilmeden davanın esası incelenemez. ——
Borcu ortadan kaldırmamakla birlikte, yerine getirmekten kaçınma yetkisi veren zamanaşımı defi, ancak, bunu ileri süren taraf yönünden sonuç doğurmakta, bir başka anlatımla, Mahkemece, kendiliğinden gözetilemeyen zamanaşımı defi, yasal süresinde ileri sürüldüğü takdirde değerlendirmeye alınabilmekte daha açık bir ifade ile zamanaşımı defi ancak bunu ileri süren taraf lehine hukuki sonuç doğurmaktadır.
Somut olayda, davalıların her ikisi de süresinde zamanaşımı definde bulunmuştur.
Yukarıda açıklanan nedenler, ilgili yasal düzenlemeler, icra dosyası ve tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafça 07/03/2013 tarihinde gerçekleşen kaza nedeniyle 09/07/2014 tarihinde davalılar aleyhine 2918 sayılı yasa kapsamında değer kaybı ve kazanç kaybı alacakları için icra takibi başlattığı, bu tarihte zamanaşımının kesildiği, davalıların icra takibine süresi içerisinde itiraz ettikleri ve sonrasında icra dosyasının işlemsiz bırakılması sebebiyle düştüğü ve davacı alacaklı vekilinin 07/03/2017 tarihli talebi ile yenilendiği, bu süre zarfında her iki borçlu yönünden de icra takip tarihi dikkate alınarak alacağa ilişkin KTK 109 maddesinde yazılı iki yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu, davalı borçlular tarafından ödeme emrine itiraz edildikten sonra davacının takip ile kesilen zamanaşımı süresi olan 2 yıl içerisinde icra dosyasında talepte bulunmak ve işlem yapmak suretiyle ki somut olayda itirazın iptali davasını açarak her iki borçlu yönünden de zamanaşımının durmasının veya kesilmesinin önüne geçebileceği ancak davacı alacaklının bu külfeti yerine getirmediği, itirazın iptali davalarının dayanak edilen icra dosyaları ile birlikte değerlendirilmesi gerektiği, bu sebeple icra dosyasının başlatıldığı tarih ile yenilemenin yapıldığı tarih arasındaki sürede gözetilerek 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşıldığından davalıların süresi içerisinde yaptığı zamanaşımı defiinin kabulü ile davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın zamanaşımı nedeniyle reddine,
2-Karar harcı 44,40-TL’nin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 54,89-TL harçtan mahsubu ile bakiye 10,59-TL harcın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli —-. deki esaslara göre belirlenen 2.725,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde ilgili tarafa iadesine,
İlişkin olarak taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.