Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/910 E. 2022/191 K. 09.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/910 Esas
KARAR NO : 2022/191

DAVA : Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/08/2017
KARAR TARİHİ : 09/03/2022

Mahkememizde görülen Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili bankanın—– aralarında bulunduğu—- bünyesindeki—– şirket—- şirketlerinin, —– —– satın aldıklarını, bu satın alma işlemi ve genel işlemler için müvekkili bankadan kredi kullandıklarını ancak bu krediyi kullandırım aşamasında ve sonrasında bir takım usulsüzlükler yapılmak suretiyle müvekkilin bankanın zarara uğratılmış olduğunun— sayılı raporuyla tespit edildiğini, bunun üzerine —– tarihli dilekçe ile ilgililer hakkında —suç duyurusunda bulunulduğunu ve söz konusu davanın halen derdest olup — sayılı dosyasında görülmekte olduğunu, müvekkili bankanın davalı————- yaptırdığını ve — ödediğini, bu poliçenin—- olarak tanzim edildiğini, başka bir ifadeyle davalı … şirketinin işbu poliçeyi –tarihinden itibaren sürekli yenilediğini,— sonuçlar doğuran — olumsuz sonuçlarının, bir bedel karşılığında sigortacı tarafından üstlenilmesini amaçlayan bir sözleşme olduğunu, kapsamlı —–bölümünde teminat kapsamında olan durumlar—- düzenlendiğini, bu düzenlemede belirtilen fiillerin teminat kapsamında olduğu konusunda tarafların mutabık kalındığını, banka —- verilmesine—– kapsamında sayılan eylemleriyle müvekkili bankanın zarara uğratıldığını, bu zarar ve hasarın davalı … şirketince hasar ihbarına rağmen bugüne kadar karşılanmadığını, müvekkilinin zararının poliçe limitlerinin çok çok üstünde olduğunu beyanla, fazlaya dair tüm hak ve alacakları saklı kalmak kaydıyla davanın kabulüne ve davalı ….—— tarihinde yapılan hasar ihbarına rağmen ödenmeyen müvekkili şirket zararının — tarihinden itibaren işletilecek/işleyecek 3095 Sayılı Kanunun 4/A maddesine göre —- hesabına uygulanan en yüksek faiz oranı üzerinden hesaplanacak faiziyle birlikte fiili ödeme tarihindeki— hüküm altına alınarak davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı …— dilekçesinde özetle; Davacı—-, huzurdaki dava kapsamında müvekkili ile arasındaki —- kapsamında ileri sürdüğü — talebinin zamanaşımına uğradığını, davacının davaya konu talebini dayandırdığı poliçe tahtında teminat kapsamında olduğunu ispatlayamadığını, ilgililer hakkında —- sayılı dosyasındaki yargılamanın halen devam ettiğini, henüz ortada hükme varılmış bir —– cezai davranış olmadığı gibi ilgili banka Çalışanın kendisi veya kendisi ile aldatıcı, hileli ya da cezai olarak danışıklılık halinde olan başka bir kişi veya kuruluş için “yolsuz kişisel mali kazanç” sağlayıp sağlamadığının da belirsiz olduğunu, bu durum karşısında, poliçenin — kapsamında teminat için aranan şartların gerçekleşmediğini, teminat dahilinde olduğu ispatlanamayan talebin reddi gerektiğini, diğer yandan, ilgili Poliçe hükmü kapsamında aranan şartların gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespitinin ancak ceza yargılaması sonucunda varılacak kesin bir hükmün varlığı ile belirlenebilir olduğunu, dolayısıyla yukarıdaki açıklamalar tahtında, ilgili poliçede teminat için aranan koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesi açısından ceza yargılamasının sonucunun beklenmesi gerektiğini, davacı tarafın talebinin Poliçe’deki istisna hükmünün kapsamında olduğunu, bu bağlamda davacının talebinin,— tahtında teminat kapsamında olmadığını, — aracılığıyla sağlanan tüm kredilerde usulsüzlük olma ihtimalinin olduğunu ortaya koyduğunu, Poliçe’de tanımlandığı haliyle “— aranan “zarara sebebiyet vereceği makul bir şekilde öngörülebilen olgular” şartının gerçekleştiğini, davacının somut olaydaki talebinin teminat harici olduğunu, davacı tarafın varlığını iddia ettiği alacakların tahsil kabiliyeti varken müvekkilinden talep edilmesinin mümkün olmadığını, davacı tarafın talep ettiği –zararın varlığını ve bu miktarın gerçek zarar tutarını yansıttığını ispatlayamadığını, yanı sıra, davacı tarafın talebini dayandırdığı —- muafiyet bedeli öngörüldüğünü,—- tutarındaki muafiyet bedelinin müvekkilinden talep edilemeyeceğini, belirterek HMK md.142 hükmüne istinaden öncelikle davanın zamanaşımı sebebiyle reddine, davacı tarafından ispatlanamayan davanın reddine,— teminatı dışında kalması nedeniyle davanın reddine, her halukarda davacının haksız taleplerinin tenziline, karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dava, davacı bankanın müşterisi olan dava dışı——— şubesinden kredi kullandığı, —- tarihli teftiş kurulu raporu ile usulsüzlüklerin olduğu ve bankanın zarara uğratıldığı gerekçesiyle —kapsamında davalı … şirketinden tahsili talebidir.
Davacı banka ile davalı—— poliçesi mevcut olup bahse konu poliçe uyarınca uğradığı zararı — talep etmektedir. TTK’nun 1420. maddesi uyarınca —- sözleşmesinden doğan bütün işlemlerin alacağın muaccel olduğu tarihten itibaren 2 yıl, TTK’nun 1482. maddesi uyarıncada her halükarda rizikonun gerçekleştiği tarihten itibaren 10 yıl içinde zaman aşımına uğrayacağı belirtilmiştir. TTK’nun 1420. maddesi uyarınca 2 yıllık zaman aşımı hem ——— sigortaları hem de sorumluluk sigortaları için geçerlidir, yine aynı kanun uyarınca ——– sigortaları — tarihten itibaren 6 yıllık bir — belirlenmiştir, TTK’nun 1482. madde belirtilen 10 yıllık zaman aşımı — sigortalarında uygulanması gereken bir zaman aşımı süresidir. Zaman aşımı süreleri belirlenirken taraflar arasındaki sigorta poliçesinin —- sigortası mı sorumluluk sigortasının olduğunun tespiti gerekmektedir. Ancak öncelikle zaman aşımının başlangıç tarihinin tespit edilmesi önem arz etmektedir. Hem —- sigortalarında hem de zorunluluk sigortalarında TTK’nun 1427/2 maddesi uyarınca sigorta tazminatının veya—- müteakip ve — ile ilgili belgelerin sigortacıya verilmesinden sora sigortacının edimine ilişkin araştırmaları bitince ve halde 1446. Maddeye göre yapılacak ihbardan — gün sonra —- olacağı hüküm altına alınmıştır.
Somut olayda, davacı banka çalışanı —- davacı bankayı zarara uğrattığı iddia edile işlemlerin tarihi ——- çalışanı —- görevinden istifa etmiş ve hakkında —- davacı banka tarafından suç duyurusunda bulunulmuştur. Davacı banka ile davalı …—tarihleri arasındadır. Teftiş raporu ile zararın doğduğu yıllar — rağmen poliçe tarihi — olup yapılan poliçenin geçmişe etkili olacağına dair herhangi bir madde yer almamaktadır. Hasar bildirimi 05/11/2013 tarihinde mail yolu ile davalı — bildirilmiş olup TTK’nun 1427/2 maddesi uyarınca — olduğundan bu tarih itibariyle hasar muaccel hale geldiğinden 2 yıllık zaman aşımı süresi — dolmuştur. Taraflar arasındaki TTK’nun 1420. Maddesinde yer alan 2 yıllık zaman aşımı süresi tüm zarar sigorta türleri bakımından geçerli kabul edilmektedir. Dava tarihi —- tarihinden itibaren 2 yıllık temel zaman aşımı —- dolduğu tespit edilmiştir. Taraflar arasındaki — incelemeler ve alınan bilirkişi raporu ile sonucu — olarak tespit edilmiş olup uygulanacak zaman aşımı da 1420 madde yer alan çatı zaman aşımıdır. Zaman aşımının başlangıç tarihi de– alındığından dava tarihi olan 17/08/2017 tarihi itibariyle her halükarda 6 yıllık çatı zaman aşımının dolduğu tespit edilmiştir. Taraflar arasındaki sigorta türü Sorumluluk Sigortası kabul edilse dahi TTK’nun 1482. Maddesi uyarınca 10 yıllık zaman aşımı mevcut olup yine— tarihinden itibaren — tarihi itibariyle her halükarda 10 yıllık zaman aşımı süreside dolmuştur. Ancak mahkememiz tarafından TTK’nun 1420. Maddesinde yer alan 6 yıllık çatı zaman aşımı süresi esas alınarak —– gerçekleştiği tarih olan —– yıllarından dava tarihi olan 17/08/2017 tarihine kadar her —zaman aşımı süresinin dolduğu tespit edilmiştir. Davacı banka beyanlarında, dava — işlemlerinin uzun yıllar sürmesi nedeniyle bahse konu davanın geç açıldığı beyan etmiş ise de TTK’nun 1427. Madde emredici nitelikte olup— gerçekleşmesinden—- sigortacıya verilmesinden sonra sigortacının araştırmaları bitince ve herhalde yapılacak ihbardan sonra 45 günün sonunda muaccel olacağı— araştırmalarının uzun sürüp sürmemesi veya bitip bitmemesi, hasar ihbarını takip eden — olmasını engellemez, bu hali ile somut olayda TTK’nun 1420 de belirtilen temel zaman aşımı olan 2 yıllık zaman aşımı— aşımı sürelerinin her halükarda dolduğu tespit edildiğinden açılan davanın zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Vekalet ücreti yönünden yapılan inceleme sonucu ise ; —– zamanaaşımı esasa ilişkin bir karar olduğundan davalı vekili yararına— uyarınca nispi vekalet ücreti takdir edilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ve nedenlerle;
1-Açılan davanın zaman aşımı nedeniyle REDDİNE
2-Davacı tarafından yapılan masrafların, uhdesinde bırakılmasına
3-Davalı tarafından yapılan masraf bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına
4-Davacı harçtan muaf olduğundan, harç alınmasına yer olmadığına,
5-Davalı vekille temsil edildiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan—vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine
6-Taraflarca yatırılan gider avansının bakiye kısmının, karar kesinleştiğinde 6100 sayılı HMK’nun 333.maddesi uyarınca taraflara iadesine
İlişkin olarak, taraf vekillerinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.