Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/900 E. 2019/55 K. 22.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/900 Esas
KARAR NO : 2019/55
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ: 15/08/2017
KARAR TARİHİ: 22/01/2019
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında ——i sözleşmesi akdedilerek imza altına alındığını, davalı ———ile akdettikleri sözleşmenin edimini yerine getirmek adına ——— uzmanı —– ve işyeri hekimi — ve tarihinden itibaren davalı ———– hizmet vermek üzere görevlendirdiğini, ayrıca davalı tarafın— ——— Sözleşmesi onayını B sınıfı İş Güvenliği uzmanı ———– için 07.07.2015 tarihinde, işyeri hekimi – — için ise 21.07.2015 tarihinde verdiğini ve her ikisinin de görevinin 08.03.2016 tarihinde sona erdirildiğini, davacı sözleşmeden kaynaklanan edim borcunu yerine getirdiğini, davacının sözleşmeden kaynaklanan hizmetten ötürü faturaları muhasebeleştirdiğini ve davalıya gönderdiğini, ancak her hangi bir ödemenin yapılmadığını, alacak miktarının tahsili maksadıyla İstanbul Anadolu 25. İcra Müdürlüğünün ———– E. sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine davalı tarafça yapılan itiraz sonucunda takibin durduğunu ileri sürerek haksız itirazın iptali ile, asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacının ibraz ettiği faturaların tek taraflı düzelendiğini, faturalarda yazılı malın/hizmetin teslim edildiğinin kanıtlanamadığını, yine her ne kadar davacı taraf taraflar arasında iş güvenliği sözleşmesi imzalandığını bildirmiş ise de dosyaya bu sözleşmenin de sunulmadığını ileri sürerek haksız ve hukuka ayırı olarak açılan davanın reddine karar verilmesini, %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibari ile taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında fatura alacağının tahsili için davacının başlattığı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın iptali davasıdır.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda yazılı yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış, bilirkişi raporu alınması yönünde ara karar kurulmuş, yargılama sırasında 28/02/2018 tarihinde kabul edilen 7101 sayılı kanunun 61. Maddesi ile 6102 sayılı T.T.K.’nın 4. Maddesinin 2. Fıkrasının değiştirilmesi sebebiyle basit yargılama usulüne geçilerek dava sonuçlandırılmıştır.
İcra dosyası celp edilmiş, taraflarca dosyaya sunulan fatura, dergi ve belgeler incelenmiştir.
İtirazın iptali istemine konu İstanbul Anadolu 25. İcra Müdürlüğü’nün ———- E sayılı dosyasının incelenmesinde; öncelikle İstanbul 20. İcra Müdürlüğünün ——– esas sayılı dosyası ile başlatıldığı, söz konusu dosyadan gönderilen ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğine dair davalı borçlu tarafından yapılan şikayet üzerine İstanbul 23. İcra Hukuk Mahkemesinin —– esas ve——- karar sayılı ilamı ile ödeme emrinin öğrenme tarihinin 19/04/2017 tarihi olduğuna karar verildiği, borçlu tarafından süresi içerisinde yetki itirazında bulunulduğu ve alacaklı vekili tarafından yetkiye yapılan itiraz kabul edilerek dosyanın İstanbul Anadolu İcra Müdürlüklerine gönderilmesinin talep edildiği, dosyanın tevzi edildiği İstanbul Anadolu 25. İcra Müdürlüğünün —– esas sayılı dosyasında —– tarihli gönderilen ödeme emrine göre davacı alacaklı ———— tarafından davalı borçlu —— Aleyhine fatura alacağı dayanak gösterilmek suretiyle 2.352,70-TL asıl alacak, 321,71-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 2.674,41-TL alacağın fer’ileriyle birlikte ödenmesinin talep edildiği, davalı borçluya ödeme emrinin 16/06/2017 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlu tarafından 19/06/2017 tarihinde borca itiraz edildiği, icra müdürlüğü tarafından aynı tarihte takibin durdurulmasına karar verildiği, davanın 15/08/2017 tarihinde ve İ.İ.K. 67 maddesinde yazılı hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Dava konusu edilen hususlar teknik incelemeyi gerektirdiğinden ve delil olarak ticari defterlere dayanıldığından, ön inceleme duruşmasında tarafların ticari defterlerinin incelenmesi ve belirlenen hukuki ihtilaf noktalarında taraf iddia ve savunmalarını tartışır ve karşılar rapor tanzimi için dosyanın bilirkişiye tevdiine karar verilmiş, dosya, defter incelemesi için mali müşavir bilirkişi ———- tevdi edilmiş anılan bilirkişi tarafından sunulan 19/09/2018 tarihli raporda davacıya duruşmada defter incelemesi gününün tefhim ile bildirilmesine rağmen ticari defterlerini incelemede hazır etmediği, davalının da aynı şekilde emre iştirak etmediği, dolayısıyla raporun hazırlanamadığı bildirilmiştir.
Ön inceleme duruşmasında davacı vekiline ihtarat yapılmak suretiyle belirlenen inceleme gününde ticari defterlerini sunması için kesin süre verilmiş, belirlenen inceleme gününde davacı tarafça ticari defterler sunulmamış olduğundan üzerinde inceleme yapılamamıştır. Davacı yan yargılamanın ikinci celsesinde bilirkişi raporuna itirazlarını sunduklarını dosyanın hukukçu bilirkişiye tevdi edilerek rapor alınmasını, mahkeme aksi kanaatte ise aynı bilirkişiye verilmesini talep etmiş ve devamında yemin deliline başvurmayacağını bildirmiş; davacı vekilinin talebinin dosya kapsamı itibariyle yerinde olmadığı değerlendirilerek yemin deliline başvurmayacağı yönündeki beyanda dikkate alınarak tahkikat bitirilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, kurulan ticari ilişki kapsamında oluşan fatura alacağına ilişkin olan başlatılan takip tarihi itibariyle davacının muaccel bir alacağının bulunup bulunmadığı, varsa miktarı ile davalı yanın itirazları kapsamında malın ayıplı olup olmadığı hususları ile itirazın iptali ile, icra inkar/kötüniyet tazminatına hükmedilip edilmeyeceği hususlarında toplanmaktadır.
HMK.’nın 190. Maddesinde; “ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendine hak çıkaran tarafa aittir.”; Medeni Kanun 6. Maddesi ise “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” düzenlemelerine haizdir. HMK 73. Maddesinde ise, davaya vekalet gereği, vekilin davanın takibi için gereken bütün işlemleri yapması gerektiği düzenlenmiştir. Davacı yanın iddiaları salt sunulan delil ve belgeler üzerinden değerlendirilebilecek hususları içermemekte, taraflar tacir olduğundan ticari defterlerinin de incelenmesi ve alacak durumunun tespit edilmesi gerekmektedir. Bu nedenle alanında uzman bilirkişilere başvurulması ve en azından iddia sahibi davacının ticari defterlerine göre alacaklı olup olmadığının tespit edilmesi gerekmektedir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasında iş güvenliği hizmetin verildiği iddiasına ilişkin yazılı olmayan vekalet sözleşmesi hükümlerini barındıran sözleşme kapsamında hukuki ihtilaf olduğu, belirlenen inceleme gününde davacının ticari defterlerini verilen kesin süreye rağmen sunmaması sebebiyle davacı ticari defterleri üzerinde inceleme yapılamadığı, davalının da söz konusu inceleme gününde ticari defterlerini hazır etmediği dolayısıyla davalının ticari defterlerinin de incelenemediği, somut olayda alacağını ispat etmesi gerekenin davacı taraf olduğu, ispat yükü kendisine ait olan davacı tarafça dosyaya sunulan belge ve bilgilerin dava konusu ettiği fatura alacağının varlığının kanıtlamaya yeterli olmadığı, davacı vekilinin 22/01/2019 tarihli celsede açıkça yemin deliline başvurmayacağını beyan etmiş olması da gözetilerek sunulan deliller itibariyle davacının alacağını ispat edemediği değerlendirilerek ispatlanamayan davanın reddine, dosya kapsamı itibari ile davacının takip başlatırken kötüniyetli olduğu anlaşılmadığından kötüniyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İspatlanamayan davanın reddine,
2-Davacı tarafça başlatılan takibin kötü niyetli başlatıldığına dair dosyaya yansıyan bir delil olmamasına rağmen kötü niyet tazminat isteminin reddine,
3-Alınması gerekli karar harcı 44,40-TL’den başlangıçta yatırılan 32,31-TL’nin mahsubu ile 12,09-TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli AAÜT uyarınca 2.674,41-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davalı tarafından sarfedilen yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine,
İlişkin olarak taraf vekillerinin yüzlerine karşı, miktar itibari ile kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 22/01/2019