Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/893 E. 2018/538 K. 22.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/893 Esas
KARAR NO : 2018/538

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 14/08/2017
KARAR TARİHİ : 22/05/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin dava dışı şirkete ait …. plaka sayılı araca kasko sigorta poliçesi düzenlendiğini, 25/03/2013 tarihinde söz konusu aracın davalıya ait sarkmış vaziyetteki telefon kablolarına çarptığını ve trafik kazası meydana geldiğini, kaza tespit tutanağında söz konusu kazanın kablolar sebebiyle meydana geldiğinin yazılı olduğunu, kaza sebebiyle araçta 4.668,57 TL hasar meydana geldiğini, müvekkili şirketin sigortalısına 4.669,00 TL ödeme yaptığını, söz konusu bedeli davalıdan ihtarname ile talep ettiklerini ama ödeme yapılmadığını bunun üzerine İstanbul Anadolu ………. İcra Müdürlüğü’nün 2014/12323 E sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını davalının takibe haksız itirazı sebebiyle takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline takibin devamına ve alacağın % 20 sinden az olmamak üzere davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, trafik kazasının ….. meydana geldiğini, haksız fiil mağdurunun da ….. ikamet ettiğini, müvekkili şirketin ise tüzel kişilik adresinin …. olduğunu bu sebeple yetkili mahkemenin Bursa Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, mahkemece yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini, davanın zamanaşımına uğradığını KTK 109. Maddesindeki 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, icra takibinde son işlemin 11/06/2014 tarihinde yapıldığını oysa davanın 14/08/20117 tarihinde açıldığını, esasa ilişkin olarak da davacı yanın iddialarının asılsız olduğunu yokluklarında yapılan tutanak ve raporları kabul etmediklerini belirterek davanın reddine, davacının kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava, kasko sigorta sözleşmesine ve halefiyete dayanılarak itirazın iptali şeklinde açılan rücuen tazminat istemine ilişkindir.
Dava yazılı yargılama usulüne tabi olup, dilekçelerin teatisi tamamlanmış, HMK.140.maddesi uyarınca ön inceleme duruşmalı olarak yapılmıştır. Eksiklikler sebebiyle taraf delillerinin toplanması için ara karar oluşturulmuş ve HMK.142. maddesi uyarınca, tahkikata geçilmeden önce dava öncelikle davalının yetki itirazı ve zamanaşımı defi yönünden incelenmiştir.
Davacı tarafça sunulan sigortalısına ait ……. plaka sayılı çekici araca ilişkin genişletilmiş kasko sigorta poliçesi incelendiğinde, sigortalının……. olduğu, aracın ………poliçe numarası ile ……. tarihleri arasında kasko sigortası ile teminat altına alındığı görülmüştür.
İtirazın iptali istemine konu Anadolu ………. İcra Müdürlüğü’nün 2014/12323 sayılı takip dosyasının incelenmesinde; 04/06/2014 tarihli başlatılan takibin alacaklısının ………., borçlusunun … olduğu, takibin dayanağının dava konusu kaza sebebiyle yağılan ödeme olarak gösterildiği, takibin 4.669,00 TL asıl alacak, 176,14 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 4.845,14 TL alacak üzerinden bu alacağın tahsiline yönelik genel haciz yoluyla yapılan icra takibi olduğu; örnek no:……. ödeme emrinin borçluya 02/07/2014 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlu tarafından 09/07/2014 tarihinde borca itiraz edildiği, icra müdürlüğünün 10/07/2014 tarihli kararı ile takibin durdurulmasına karar verildiği görülmüş huzurdaki davanın ise 14/08/2017 tarihinde açıldığı itirazın tebliği edildiğine ilişkin herhangi bir belge icra dosyasında bulunmadığından davanın İİK.’nın 67. Maddesindeki 1 (bir) yıllık hak düşürücü süre içerinde açıldığı anlaşılmıştır.
Davalı vekili her ne kadar süresi içerisinde yetki itirazında bulunmuş ise de haksız fiile dayalı huzurdaki davada yetkili mahkeme olarak gösterdiği Bursa Asliye Ticaret Mahkemeleri hiçbir şekilde yetkili mahkeme değildir. Zira kaza ………. gerçekleşmiş, dava dışı kaza yapan araç sürücüsünün ikametgahı da ………… Her iki yer için de yetkili Mahkeme …….Hukuk (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatı ile) olduğundan davalının adresi de gözetilerek HMK 16 ve 19. Maddeleri uyarınca seçilen mahkeme yetkili olmadığından davalının yetki itirazı reddedilmiştir.
Davaya konu kazanın 25/03/2013 tarihinde gerçekleştiği, dava dilekçesi ekinde sunulan ödeme belgelerinde ise davacı tarafından sigortalısına 02/01/2014 tarihinde ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır.
Konuyla ilgili yasal düzenlemeler incelendiğinde; 6102 sayılı TTK’nın 1420/1. maddesine göre “Sigorta sözleşmesinden doğan bütün istemler, alacağın muaccel olduğu tarihten başlayarak iki yıl ve 1482 nci madde hükmü saklı kalmak üzere, sigorta tazminatına ve sigorta bedeline ilişkin istemler her hâlde rizikonun gerçekleştiği tarihten itibaren altı yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.”;
TTK’nın 1472. maddesine göre “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir.”;
2918 sayılı KTK’nın 109/1-4 maddeleri ise, motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve herhalde, kaza günüden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar…Motorlu araç kazalarında tazminat yükümlülerinin birbirlerine karşı rücu hakları, kendi yükümlülüklerini tam olarak yerine getirdikleri ve rücu edilecek kimseyi öğredikleri günden başlayarak 2 yılda zamanaşımına uğrar.”.;
TBK’nun 154/2.maddesi hükmüne göre “alacaklı, dava veya defi yoluyla mahkemeye veya hakeme başvurmuşsa, icra takibinde bulunmuşsa ya da iflas masasına başvurmuşsa” zamanaşımı kesilir. Aynı Kanunun 156/1.maddesi hükmü gereğince, “zamanaşamının kesilmesiyle, yeni bir süre işlemeye başlar.” hükmünü içermektedir. İcra takibi dosyasına yapılacak her talep ile zamanaşımı süresi yeniden işlemeye başlayacaktır.
17.1.1972 gün, 1970/2 E, 1972/1 K sayılı İBK gereğince “sigorta tazminatını ödeyen sigortacının, zarara yol açan kişi aleyhinde sigorta ettirenin halefi sıfatıyla açacağı davanın zamanaşımı, sigorta ettirenin aynı kişiye karşı açabileceği davanın zamanaşımına tabidir ve aynı tarihte başlar”.
Zamanaşımı defi davanın esası hakkında her türlü muameleye manidir. Bu sorun halledilmeden davanın esası incelenemez. (11.01.1940 tarihli 15/70 sayılı İçt. Bir. Kararı)
Borcu ortadan kaldırmamakla birlikte, yerine getirmekten kaçınma yetkisi veren zamanaşımı defi, ancak, bunu ileri süren taraf yönünden sonuç doğurmakta, bir başka anlatımla, Mahkemece, kendiliğinden gözetilemeyen zamanaşımı defi, yasal süresinde ileri sürüldüğü takdirde değerlendirmeye alınabilmekte daha açık bir ifade ile zamanaşımı defi ancak bunu ileri süren taraf lehine hukuki sonuç doğurmaktadır.
Somut olayda, davalı süresinde zamanaşımı definde bulunmuştur.
Yukarıda açıklanan nedenler, ilgili yasal düzenlemeler, icra dosyası ve tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafça 25/03/2013 tarihinde gerçekleşen kaza nedeniyle 02/01/2014 tarihinde sigortalısına ödeme yaptığı, davacının ödediği bedelin tahsili için 04/06/2014 tarihinde davalı aleyhine icra takibi başlattığı, bu tarihte zamanaşımının kesildiği, icra takip dosyasında son işlem tarihinin takip tarihi olduğu, bu tarih esas alınarak davacı tarafından davalı aleyhine sigorta alacağına yönelik açılacak davanın en son 2 yıllık zamanaşımı süresi olan 04/06/2016 tarihinde açılması gerektiği, oysa huzurdaki davanın 14/08/2017 tarihinde açıldığı, davacı tarafça itirazın kendisine tebliğ edilmediği ve itirazın iptali davasının açılması için gereken 1 yıllık hak düşürücü süre dolmadığı yönündeki itirazının ise itirazın iptali davasının açılmasındaki süre ile sigortaya dayalı rücuen tazminat davasındaki 2 yıllık zamanaşımı süresini etkilemediği, zira bu süre zarfında davacının doğrudan rücuen tazminat davası olarak davalı aleyhine dava açabileceği kanaatine varılarak davalının süresi içeresinde sunduğu zamanaşımı definin kabulü ile davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın zamanaşımı nedeniyle reddine,
2-Karar harcı 31,40-TL ‘nin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 78,25-TL harçtan mahsubu ile bakiye 46,85TL harcın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli ………….’deki esaslara göre belirlenen 2.180,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde İstanbul Bölge Mahkemeleri İstinaf yasa yolu açık olmak üzere. Açıkça okunup, usulen anlatıldı. .

.