Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/872 E. 2019/298 K. 12.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/661 Esas
KARAR NO : 2019/309
DAVA : Menfi Tespit (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 31/05/2016
KARAR TARİHİ: 12/03/2019
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin ——– adlı restoranın yapım işlerini üstlendiğini bu inşaatın bir kısım alüminyum işlerinin yapımı hususunda da davalı ile anlaştığını, işin yapımına ilişkin olarak davalıya —–Şubesine ait——–numaralı ——– keşide tarihli ———- TL bedelli çekin verildiğini, avans olarak ise yine aynı bankanın ——— tarihli —— dekont no ile —— TL ve —-tarihli — dekont no ile ——— TL ekon cephe alüminyum cephe sistemlerinin———- Şubesinde bulunan hesabına ödeme yaptığını, bedelin peşin verilmesine rağmen davalı tarafın edimini yerine getirmediğini bu sebeple belirtilen çekin ödenmesinin engellenmesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve çekten dolayı borçlu olunmadığının tespiti ile ödenen —- TL nin ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile ———– isimli işyerinin yapım işi kapsamında anlaşıldığını, sözleşmenin ———-adresine gönderildiğini, işin bedelinin ——TL olarak belirlendiğini, davacı vekilinin dilekçesinde belirtildiği gibi müvekkiline——- TL tutarında ödeme yapıldığını ve menfi tespit istemine konu çekin verildiğini, davacının mimarının e posta gönderimi sonrasında yerinde ölçüm yapılarak davacıya malzemelerin gönderildiğini, cam ve alüminyum doğramaların işyerine takıldığını, tüm işlemlerin numunelerin davacıya gönderilmek ve onay alınmak suretiyle gerçekleştiğini, müvekkilinin tüm edimlerini eksiksiz şekilde yerine getirdiğini, davacının bakiye bedeli ödemediği gibi keşide ettiği çeke ilişkin menfi tespit isteminde bulunduğunu ve ödediği bedeli geri istediğini, bunun sebebinin davacının işyerinin sahibi ile anlaşmazlığa düşmesi olduğunu ve sözleşmesinin iptal edildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, eser sözleşmesine istinaden kurulan ticari ilişki kapsamında keşide edilen çekten dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin menfi tespit davası ile aynı ilişki sebebiyle iş bedeli olarak ödenen bedelin işin yerine getirilmediği iddiası sebebiyle sebepsiz zenginleşmeye dayalı iadesine ilişkin alacak davasıdır.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan usul hükümleri doğrultusunda yazılı yargılama usulüne tabi olarak oluşturulan tensibe istinaden yargılamaya başlanmış yöntemine uygun ön inceleme duruşması açılarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar incelenmiş, hukuki ihtilaf noktaları belirlenmek suretiyle tahkikat aşamasında deliller toplanmış, yargılama sırasında 28/02/2018 tarihinde kabul edilen 7101 sayılı kanunun 61. Maddesi ile 6102 sayılı T.T.K.’nın 4. Maddesinin 2. Fıkrasının değiştirilmesi sebebiyle basit yargılama usulüne geçilerek dava sonuçlandırılmıştır.
Davacı vekilinin tedbir istemi hakkında tensiben; yeterli delil sunulmaması sebebiyle red kararı verilmiş; davacı vekilinin beyan dilekçesi ile yeniden tedbir talep etmesi üzerine mahkememizce 06/06/2016 tarihli ara karar ile dava konusu edilen çeke ödeme yasağı konulmuş ve İİK 72. Maddesi gereğince % 15 teminat karşılığında çek ile ilgili takip yapıldığında takip tutarının tamamının yatırılması kaydı ile icra veznesine girecek paranın davalıya ödenmesinin engellenmesine karar verilmiş, teminat tutarı davacı tarafından yatırılmıştır.
Taraflarca dosyaya sunulan yapılan ödemeye ilişkin dekont suretleri, dava dışı şirket ile yapılan sözleşme sureti, e posta yazışma suretleri, malzeme alımına ilişkin faturalar ve teklif formu sureti dosya içerisine alınarak incelenmiştir.
Dava konusu uyuşmazlık; taraflar arasında yapılan anlaşmaya istinaden davacı tarafından davalıya verildiği iddia edilen 6.500,00-TL bedelli çek nedeni ile borçlu olmadığının tespiti ile davacı tarafından davalıya ödendiği iddia edilen toplam 8.000,00-TL ödemenin davalının anlaşmaya uymaması iddiası nedeni ile davacıya iadesi şartlarının oluşup oluşmadığı hususlarında toplanmaktadır.
Huzurdaki davada davacı, hem çeke dayalı menfi tespit isteminde bulunmuş hem de verilenlerin iadesine ilişkin alacak isteminde bulunarak iki ayrı dava konusu istemi davaların yığılması şeklinde tek dava ile talep etmiştir.
HMK.’nın 190. Maddesinde; “ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendine hak çıkaran tarafa aittir.”; Medeni Kanun 6. Maddesi ise “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” düzenlemelerine haizdir.
Kambiyo senedinin bedelsizliğine dayalı menfi tespit davasında davacı, senet temel borç ilişkisindeki bir nedenden dolayı bedelsiz kaldığı için kambiyo borcunu ödemek zorunda olmadığını ileri sürmektedir. Bu durumda bir kambiyo ilişkisinin varlığı esasen davacı tarafından kabul edilmektedir. Davalının kambiyo alacağını ayrıca başka delillerle ispat etmesine gerek yoktur. Bedelsizlik iddiasına gelince; bedelsizlik davacının öne sürdüğü bir vakıa olduğuna göre bunu ispat yükü de davacıya aittir. Kambiyo senedinin bir temel alacağın varlığına karine oluşturması da aynı sonuca varılmasını zorunlu kılmaktadır. Dava, doğrudan doğruya ilişki içinde bulunulan kişiye karşı açıldığından sadece bedelsizliğin ispatı yeterli olup, borçlunun başka bir hususu ispat etmesine gerekmez. Bedelsizliği ispat yükünün davacı borçluda olduğunda kuşku yoktur.
Keza, işin sözleşme kapsamında yerine getirilmediği iddiasına ilişkin verilenlerin iadesine yönelik alacak davasında da ispat yükü yine aynı şekilde davacı borçludadır.
Mahkememizin 06/02/2018 tarihli duruşmasında verilen 2 nolu ara kararı gereği davacı vekiline, delil listesinde belirtmiş olduğu bilirkişi deliline uygun olarak, davalarının ispatı için oluşturulacak bilirkişi heyeti için takdir edilen ücreti yatırması için kesin süre verilmiş ve bilirkişi ücretinin süresinde yatırılmaması halinde bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağına yönelik usulüne uygun ihtarat yapılmıştır. Davacı taraf bilirkişi incelemesi için gerekli olan ücreti verilen sürede ve sonrasında yatırmamış ve bu nedenle bilirkişi incelemesi yapılamamıştır.
Mahkememizce yapılan sonraki celsede davalı taraf, HMK 324/2 maddesi gereğince bilirkişi incelemesine ilişkin delil avansını yatırmak istemediğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasında, davacının yapımını üstlendiği işyeri/restoranın bir kısım işlerinin davalı tarafından yapımı kapsamında eser sözleşmesine ilişkin ticari ilişki kurulduğu, huzurdaki dava ile anılan sözleşme kapsamında davalının üstlendiği işi yerine getirmediği iddia edilerek keşide edilerek davalıya teslim edilen çekten dolayı borçlu olunmadığının tespiti ile iş kapsamında avans olarak yapılan ödemenin sebepsiz zenginleşmeye dayalı iadesinin talep edildiği, söz konusu istemlere ilişkin davada ispat yükü kendisine ait olan davacı tarafça dosyaya sunulan belge ve bilgilerin dava konusu edilen hususları ispat etmeye yeterli olmadığı, bu sebeple tarafların ticari defterlerinin incelenmesi gerektiği ve davalının sözleşme ile sütlendiği edimleri yerine getirip getirmediği hususunun bir inşaat mühendisi tarafından tespit edilmesi gerektiği, bu hususta alınan ara karar uyarınca bilirkişi incelemesi için gerekli olan ücretin yapılan ihtarata rağmen davacı tarafından verilen süre içerisinde yatırılmadığı, davalının da bilirkişi ücretini yatırmak istemediğini belirttiği, somut olayda iddiasını ispat etmesi gerekenin davacı taraf olduğu dosyaya sunulan belgelerin davacının iddiasını ispatlamaya elverişli olmadığı değerlendirilerek davacının davasını kanıtlayamadığı kanaatine varılmakla ispatlanamayan davanın reddine dair karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İspatlanamayan davanın reddine,
2-Alınması gerekli karar harcı 44,40-TL’nin başlangıçta yatırılan 247,63-TL’den mahsubu ile bakiye 203,23-TL’nin karar kesinleşince talebi halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından sarfedilen yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli AAÜT uyarınca 2.725,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine,
İlişkin olarak; davacı vekilinin yokluğunda, davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 12/03/2019