Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/862 E. 2019/49 K. 22.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/862 Esas
KARAR NO : 2019/49

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/08/2017
KARAR TARİHİ : 22/01/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA :
Davacı mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; davalı firmadan 19/05/2015 tarihinde ——-fatura ile——marka —– Model dizel motorunu 6.700,00 TL bedelle satın aldığını, satın aldığı motorun orjinal italyan motoru denilerek satıldığını, fakat motorun 2010 yılında üretilmiş motoru 2015 model olarak verdiklerini, yaptığı araştırmalarda satılan motoru üreten firmanında — olduğunu ve 2011 yılında kapandığını, motorun iç aksamının ——— —dizel 12.2 hp olması gerektiğini, durumu davalı firmaya ilettiğini fakat firmanın anlaşmaya yanaşmadıklarını belirterek, satılan motorun değiştirilmesi veya bedelinin tarafına kanuni faizi ile iade edilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu ürünün ticari nitelik taşıdığını beyanla öncelikle görevsizlik kararı verilmesini , ayıp ihbarının yasal süresi içinde yapılmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE:
Dosya kapsamında yapılan inceleme sonucu, İstanbul Anadolu———– Tüketici Mahkemesinde 14/07/2016 tarihinde açılan dava, İstanbul Anadolu —— Tüketici Mahkemesi tarafından, 24/01/2017 tarihinde Görevsizlik kararı verilerek mahkememize gönderildiği görülmüştür.
Yargıtay ———. Hukuk Dairesinin 25/05/2015 tarih ve 2014/14664 esas 2015/9298 karar ile 06/02/2016 tarih —- esas ve 2016/1152 karar sayılı ilamlarında ve çok sayıda benzer ilamlarda da vurgulandığı üzere;
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5(1) maddesi uyarınca ticari davalara bakma görevi Asliye ticaret mahkemesine aittir. Ticari davalar mutlak ve nispi ticari davalar olarak ikiye ayrılır. Mutlak ticari davalar tarafların tacir olup olmadıklarına ve uyuşmazlığın tarafların ticari işletmeleri ile ilgili bulunup bulunmadığına bakılmaksızın yasa gereği ticari dava sayılan uyuşmazlıklardır. TTK nun 4(1)-a ve devamı bentlerinde yazılı uyuşmazlıklar ile diğer yasalarda ticari dava olduğu belirtilen uyuşmazlıklar mutlak ticari davalardır. Nispi ticari davalar ise uyuşmazlığın her iki tarafının birden tacir ve her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olan davalardır.
Tüm dosya kapsamı incelendiğinde davaya konu temel uyuşmazlığın davacı gerçek kişi tarafından davalı şirketten , 19.05.2015 tarihli ——— fatura ile 6.700,00 TL bedelle satın alınan çapa motorundaki ayıba yönelik olarak, ayıplı olarak satılan malın değiştirilmesi veya bedel iadesi talebine yönelik olarak açılan dava olduğu görülmüştür.
Davaya konu uyuşmazlığın TTK’da düzenlenen mutlak ticari dava anlamında bir uyuşmazlık niteliğinde olmadığı gibi, davalı taraf tacir olup uyuşmazlık ticari işletmesinden kaynaklı ise de davacı …”ın çiftçi olup mesleki faaliyetinin icrası amacıyla davalıdan çapa motoru satın aldığından tacir sıfatına haiz olmadığı, uyuşmazlığın ticari bir işletmeden kaynaklanmadığı, dolayısıyla nispi ticari dava ölçüleri yönünden de ilgili şartların oluşmadığı, netice itibariyle davacının 6502 sayılı Kanun kapsamında tüketici sıfatı ve 6102 sayılı Kanun kapsamında tacir sıfatı bulunmadığından uyuşmazlığın genel hükümlere göre 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği kanaatine varılmıştır.
Nitekim Yargıtay—— Hukuk Dairesi’nin 2017/743 Esas sayılı ve 2017/1866 Karar sayılı 06/03/2017 tarihli ilamında da “…Somut olayda; davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında traktör alımına ilişkin sözleşme yapıldığını, traktör bedeli olarak tespit edilen bedelin ödenmediğini, bu nedenle de alacağın tahsili amacıyla Bakırköy —– İcra Müdürlüğü 2014/12357 sayılı dosyası ile takip yapıldığını takibe yapılan itirazın iptalini talep etmiştir.
Dosya kapsamında davalı çiftçi olup mesleki faaliyetinin icrası amacıyla davacıdan traktör satın aldığından davacının 6502 sayılı Kanun kapsamında tüketici sıfatı ve 6102 sayılı Kanun kapsamında tacir sıfatı bulunmamaktadır. Bu durumda uyuşmazlığın genel hükümlere göre 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.”
Yargıtay —– Hukuk Dairesi’nin 2017/10281 Esas sayılı ve 2017/10734 Karar sayılı 19/12/2017 tarihli ilamında da ”Somut olayda; davacı vekili, İzmir —-. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/142 E. – 2013/251 K. Sayılı ilamı ile davalı şirketin zilyetliğinde bulunan ——- plakalı —— traktörün müvekkiline teslimine karar verildiği, ancak davalı şirket tarafından traktör tesliminin yapılmadığı, bu nedenle traktörün icra kanalı ile teslimi için ——- İcra Müdürlüğünde takip yapılarak davalı şirketin işyerine gidilerek traktörün tesliminin istendiği, ancak davalı şirket yetkilisinin traktörün kendilerinde olmadığını ve traktörün nerede olduğunu bilmediğini beyan ederek tutanağı imzalamadığı, yapılan araştırmada traktörün 6 yıl önce 17.500,00.-TL bedel karşılığı davalı tarafından ———— satıldığının tespit edildiği ileri sürülerek traktör bedeli olan 17.500,00.-TL’nin 6 yıllık faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Dosya kapsamında davacı çiftçi olup mesleki faaliyetinin icrası amacıyla davacıdan traktör satın aldığından davacının 6102 sayılı Kanun kapsamında tacir sıfatı bulunmamaktadır. Bu durumda uyuşmazlığın genel hükümlere göre 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.”
Yukarıda anlatılan nedenler ve Yargıtay içtihatları doğrultusunda TTK’nun 4(1) maddesindeki düzenleme nedeniyle somut davada Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olması nedeniyle mahkememizin görevsiz olup davaya bakmanın mümkün olmadığı, görevin dava şartlarından olduğu ve HMK nun 115(1) maddesi uyarınca davanın her aşamasında resen gözetilmesi gerektiği dikkate alınarak mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğu yönünden usulden reddine, görevli Asliye Hukuk mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerektirici nedenlerle:
1- Görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olması ve Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ nedeniyle HMK nun 114(1)/c maddesinin yollaması ile HMK nun 115(2) maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden REDDİNE,
2- HMK’nun 20 (1) maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde ve yasal süre içinde istem halinde dosyanın görevli İSTANBUL ANADOLU ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’ne GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’nun 331(2) maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
4-HMK’nun 20(1) maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra yasal süre içinde gönderme başvurusunun yapılmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmek üzere dosyanın ele alınmasına,
Gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere davacının yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.